9 Ocak 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

9 Ocak 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- zaa çe î (. | 6 Sayfa - ı Dünya Hâdis Müruruzamana Tâbi Olmıyan Cürüm ! Fransada “ müruru zaman ,, a ve “affı umumi,,ye tabi olmiyan tek bir suç vardır, o da asker kaçakcı- lığıdır. Bunun icine dir ki büyük mu- harebenin başlaması üzerinden 20, bitmesi üzerinden de 16 yıl geçtiği kalde el'an arasıra, o zamana nit #sker kaçaklarının muhakemeleri görülmektedir. Son vak'a şudur: Rovost adını taşıyan bir zat 1914 yılında mebusluğa namzed- liğini koymuş, kaybetmiş, ve oka- dar kızmış ki Fransayı bile bira- karak belçikaya gidib yerleşmiş. Fakat kadere bakınız: Üç beş ay sonra muüharebe çıkmış ve Provost da Belçika muhaciri — şeklinde İngiltereye geçmiş, yıllarca orada olurmuş ve muharebe bitince mem- leketine dönmüş, tam 15 yıl kimse- nin gözüne çarpmadan kendi ken- dine yaşamış. Ta evlenmeyi düşü- nünceye kadar. Öyleya bu da kaderdir: Pro- vost günün birinde bir kadını görmüş, sevmiş evlenmeyi tasar- lamış, kadına da vadetmiş, fakat ftam resmi muamelenin yapılma- sına — girişileceği zaman Provost hatırlamış ki, — hüviyet “cüzdamı eskidir, ve Üzerinde askerliğini yaptığına dair kayd yoktur, şimdi yenisi istenilecek, ©o zaman da iş meydana çıkacaktır, kadına gidib evlenmenin — mümkün olmadığını söylemiş, ve ihtiyatsızlık edib sebebini de anlatmış, kadın İse buna o kadar kızmış ki gidib hâdiseyi polise söylemiş. Mahkeme eski asker kaçağımı Üç yıl hapse mahküm etmiştir. Provost askerlikten kaçtığı gün 35 yaşındaydı, şimdi 55 yaşında- dır, hapisden çıktığı zaman 58 yaşında olacaktır. * talya hükümeti Milâno İle Roma arasındaki demiryolu- nu elektrikli ka- tarların işlemesine müsaid bir hale gelirmiye — çalış- maktadır. Ameliyat üç haftaya kadar - bitecektir. Bu iki şehir arasındaki mesafe 720 kilometre- dir. Trenlar - elektrikle işlemiyo haşladıkları zaman bu mesafeyi, istasyonlarda duruş müddeti de düahil — olmak şartile dört Haat yirmi dakikada alacaklardır. Bu sür'at İstanbuldan Ankaraya (2,5) saalta gidilmesine müsaid bir sür'attir. Fransada sabık bir imeb'us nam- zedinin ba- şıra gelen.. BÜTÜN ÜLKEYİ | : Ü DOLAŞAMAZSINIZ FAKAT Z Son Pos DAKİ BİR. İLÂN Bürün üLkeyİ HERGÜN DOLAŞIR | " mvaılgg_üyaken... | “—Çek, Çek, Çeeeek!. Tamaaaaml. -SON POSTA Haydi, Bir Makas Yapl!.. Biletcilerden Biri, Soğuktan Ellerini Uğuşturuyor: İlk Harbiye - Aksaray garajdan gıkarken Saat altı.. Gün daha işı- madı.. Aksaray tramvay de- posunun kapıları yavaş yavaş açılıyor, içeriden dışarıya, we cak bir yığın elektrik ıçıkları fırlayor.. Hava soğuk. Ara sıra sağdan soldan, kapıya vatman gölgeleri yaklaşıyor ve her geçen sesleniyor : — Merhaba dayı.. Yaha bu sabah pek mahmursun |.. lik tramvay çamnı, içerider dışarıya aksetti. Ta derinler- Tatlı bir sohbet den gelir gibi soğuk havaya bir uğullu yayılıyor. Depo uyanıyor. Kapıdan girerken kapıcı ser- lendi : — Hey nereyei, Dönüp yüzüne baktım, birden- bire toparlandı ve benim de şaş- tığım bir -ey mırıldandı : — Kusura bakma, tanıyamı- dim Bayım .. : Birine mi, müfattişlerden bi- rine mi benzetti ?.. Galiba içeri u.nıştk yasak. Fakat uzun uzün teşrifata lüzum görmeden, böyle depoya girivermek benim de ho- şuma gilti. Yürüdüm. Depo, için- de kocaman aslanlar yatan bir îımbııhıneyı benziyor. Sıra oy boy, renk rank arka arl tramvaylar - dizili.. Ikide l—,;..ı'ly:. ta göklere Yükselmiş gibi duran deponun cam tavanlarıma kalın sesler çarpıyor : — Çek, çek, düwüvr |.. — Biraz daha, biraz daha L — Tamaaaanam !.. Haydi, bir makas yapl. — Ali çavuş geldi ml baksana oralara |.. a — Lâmbaları yak Mehmed Efendi, haydi, durma, durmıı:ıa! sıra Çecccek |.. — Yanaş, yanaşl. — Duwur. Az gerl bas, bas, bas, e€hhhh, yeter |.. Depolarda hükim olanlar ha- reket memurları.. 'l'rıımvııylın. üdeta — elerindeki — kırbaçlari'e aslanları sağa — sola — koşturan cambazlar gibi idare ediyot!ar, Sarışın bir memur ta ileriye, depo geris'ne haykırıyor!, — Hayreddin - ustal, bakalım.. Yedikule senin!. İhtiyar, pos bıyıklı vatman ko- şa koşa geldi, meşin eldivenli ellerini biribirine vurarak seslendi: — Kaç sefer!.. — 6... Haydi başlal.. Yarısı dişarı çıkmış arabalar- Haydi - Bugü SA | boruk bendel. — * — Bugün Rahatım, Rengi Bozuk Bende!.. Sabah ayazında nöbet bekliyen biletçiler ve vatmanlar sallayarak bağırdı: — Eyvallah Hayreddin u- ta.. Akşama boş dönmel.. Tramvay, düğün evinden alayla çıkar gibi, bütün hızı we kıvrak çan seslerile garaj alabildiğine uçtu. Gün ışıyor. Gölgeler yavaş yavaş açılıyor. Koca deponun içi elektrik ışıklarında ı:îılnkblı uğaltuya gömülüyor. Harel et memurla- “Bügün rahatım Rengi bozuk bende Yından bı_n bıgıyşyor; dan birine atlayan vatman, ayağı- — Haydi, Harbiye davran!. nın bütün kuvvetile çana vurdu: Mustafa yok mu?.. ü — Dan, dan dan, dan dan danl! — Buradayım yahul.. — Hayreddin usta, yolun açık — Çek, daha duruyor musun? olsunl, DK NST Çan sesleri çoğaldı. Kapıdaki D b busü sahlebcinin etrafı vatman ve bi |— Eyvaılı'h T d RRm biletçilerle — dolu.. izlm çırak kim? 'Tâ buradan kapıya doğru bir Basamakta duran biletçilerden 48 baykırıyor: biri gülerek, çantasını salladı: — Topkapı, Topkapı!. Haydi k_ Korkma damadin | yerede 302 Mehmed?.. Ramili yakışıklıdır. bel, Mehmedi. Vatman çana daha bızla :aıtı: | - Gn]iynyşmâi:ellğcrö:.l“ — Un köftehorlar, kızım Topkapı, Yediku Y olmadığını bilizsiniz de; söylenir. | Beşiktaş tramvayları hızla davra- Biniz u"'.ğı mi tib kapıdan firliyor ve Aksaray- Birdü dan sağa so'a koşuşuyorlar. B'ı"l dl',.gl"u'duımıı çecekl, Saat, li buçuk... Harbiye- BÜ ea b | Aksazaydan ilki büyük bir. hızla Z İ.l:ı â"""("(_"fy _':':_ı:(â'mvîîîşl;: depodan çıktı. Sahlebcinin etra- herd3d'. n ( « Ortadaki maka-çı el'ndeki demiri usta, fiında toplanan vatman ve bi letçiler arasında şakalaşmalar, gürültüler, kahkahalar duyuluyor. — 26, senin hacı nine ne oldu ?. — Birak dinini seversen, ko- cakarı elinde iğne iplik, kızı bize yamamıya kalkışmasın mı? — Hah hah hah. Buğün geceye seferin varsa kurtuldun. Akşama size iltara ge iyorlarmış. — Utanmadan oruç yiyorsunuz bel. Bu ne rezaleti. — Hişt, 63, dün yevmiyeni kurban mı ettin allasen !, — Biırak açma o yarayı.. İki elli gitti. Bizim eski göz ağrısı Zehra mrabaya binince, *bende şafak ativerdi. Konuşayım dedim. Vay sen misin konuşan.. Sultan- ahmedde bindi. Lâlelide — indi, No de çabuk sürüb gelmişiz. —— Senin Sc:liııikllıiĞ konlîmîı geliııcıo... Abona bedeli peşindir. — Yahu, 46, seni çağırıyorlar Seğlşirmek ';; U'ZMI::!:“ bel. Ortaköy senin miş!. Koş, daha duruyor, koşsana be !.. İleride bir Örtaköye vagon takıyorlar : — Bas, bas, bas, tamaml. Az ileri.. Eh.. Bağla!. Biletçilerden biri, soğuktan ellerini oğuşturarak sallanıyor : rahatım. — Rengi eeei s Eeki Zabüye, Çatalçeşme tokağı, 25 İSTANBUL Gazetemizde — çıkan — yazı ve resimlerin bütün bakları mahfuz ve gazetemize nittir. ABONE FiATLARI aeran Gölen evrak geri verilmez. dan mes'uliyot alınmaz, Cevap için mektuplara 1 DU İaveri İkamidir e vtlek Posta kutusu Tolgraf ı.&ıu :ıı Telelon 120203 kapısında çıktı ve yukarı doğru Tarihe Karışmalıdır Kış — geldi, havalar - soğudü, mahalle mümessilleri ile mahall bekcileri de kapı kapı dolaşmı| — Mürüvvete endaze oln nakaratı tekrar ediliyor. İçişler Bakanlığının çok betle kaldırdığı muhtarların yer” lerine şimdi mahalle mümessiF leri kaim oldular, Bunlar y'ne eski simalardır, yani eski muhe tarlardır. Fakat resmi hüviyetleri var mıdır, yok mudur, burası bell değil. Sonra bekci. Bu nedir? Resml bir sıfatı var mıdır? Mahallenin ne işine yarar? Gece sokaklarır mızı fedakâr polislermiz — dolağ” masa emniyetle uyumamıza imkâli yoktur. Bekci mes'ul bir şahsiyet değildir. Mahalledeki vazifesi cenazi yukuunda eve kazan ve teneşif taşımaktan ibaret kalan, bunul için dolgunca bir Ücret alan beli” cinin de artık vazifesinden affer dilmesi zamanı gelmiştir. Bu dâ- muhtarlar gibi tarihe karışmalı, eğer İüzum varsa birçok Avrupâ şehirlerinde olduğu gibi mevcut milli bankalarımızdan biri tarafın” dan bir bekcilik şirketi teşki edilerek balkın malı ve huzuru l ilmelidir. İ "zîtu.gncndk:ı şeklile mahalle bek* çisi münhasıran mahalle mümes” silinin hizmetkârıdır. ve bu hizr metkârın ücretini mahalleli verif: — Bu ücreti biç bir mahallede 30 liradan aşağı düşmez, bunul vergisi ve mevkufa:odııây;kzı_ıh tanbulda ayda 100, :iblnımhim p:ı'ı kâzanan bekçilef de - vardır. Böyle ücretle çalıştırılan ada” mın bir de her sene giyeceği muşamba parası neden yine ma” halleliden isteniyor? Bekçi bunu aylık kazancı ile alamaz mı? Buna mukabil bekçinin halleliyo yaptığı hizmet nedir? Çok İsabetli görüşlerle — vt günün icablarına auygun a birçok - yenilikler yapan - İçi Bakanımızdan İstanbul - mahallt bekçiliğinin do tarihin yapraklar arasına gömülmes'ni istemek p lüzümlü bir hareket olur atindeyim. 4 Sultaaahmed, Divanyolur S. Hüseyif Okuyucumuz M Çoğlyammı Mütalâanız — doğru — olabi Bunun gazeteye — yazılması mümkündür. Ancak sarih ad İ sinizi ve hüviyetinizi saklam manız (âzımdır. x Ali Nekus imzalı mektub ıııhibnıl Mektubunuzu sarih adresi: birlikte Diyanet iş'eri reisliği! gönderiniz, size cevab verirler. * Babaeskide Tuhafiyeci Bay Şev Doğana: Yazdıklarınız. va düşündükle” riniz çok doğrudur. Her Türk sizin gibi düşünmel dir. Bilhastf doktorlar bu hususta en ön! bulunmalı, ecnebi müstahzarla! yerli yapılmış eşleri varken bunlar ayni tesiri yaparken nebi — ilâçlarını “ yazmamalıdı! Sağlık ve soysal yardım bak$f lığının burada eşi yapılan ların memlekete girmesini yatt etmesini istemekte haklısınız. — —.Rrcr n &.£

Bu sayıdan diğer sayfalar: