25 Nisan 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

25 Nisan 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CS ni) “Mükemmel Bir Ders Aldım,, En olgun olan milletlerdir ki fırka mücadelelerinden en az teessür du" Yarlar. Bu, tabii bir şeydir. Fırka mücadelelerinin en fazla tesir yaptığı Yerler ise ihtirasın hüküm sürdüğü semiyetlerdir. Buralarda nisbeten daha iptidai © zihniyet hükimdir. İcabında mevki terketmesi bilinmeyen, siyasi İr mücadeleden (o mağlöp , çıkınca 6 almak sevdasına düşülen yerler” de bu felâketler biribirimi kovalarlar. Conubt Ameriki hükümetlerinin mütemadi dahili cidal içinde YANI maları işte bundandır. Bir misal ile size düşüncümi daha İYİ anlatmış olacağım, sanırım: Maruf © Amerikan O ( sosyalirt muharrirlerinden o Upton — Sinchlair Eçenlerde kısmi | intihabat yapıl ih zaman Kaliforniya vali için namzetliğini koymuş ve vaziye memnun olmıyan. hi gözünü k için göyle bir program ile ortuya atılmıştır Kaliforniyada fakirlik benim idaremle beraber nihayete erecektir. Fakat onun bu cezip program Müntehipler üzerinde büyük bir tesir Yapmadı. Iktidar mevkiindeki demek” Tat partinin müzaheretine (rağmen Parlak bir surette mağlüp oldu. Ma- Mafik kendisinin intihap edilmesi çaki Yapmıya mecbur (olduğu masrik Beşrettiği bir kitap ile çıkardı. Bu bin adı: “Ben, Kaliforniya valisi.» Dir, Maamafih seçimde muvaffak ola- Mayınca Upton Sinelair artık politi- kaya karışmamıya karar vermiş ve “imdi de şu kitabi neşretmiştir. “ Mükemmel bir ders aldım.» “iü : ton 3inelair çok okunan bir Muhazrirdir. Her ik' kitabı da dehşetli satılmıştır, Fakat bh poltikacı sıfatile halk ona “emniyet etm miş, © da u anlamıştır. Nitekim politika sahasından çekil- Mesi ve çekilmesini bilmesi da bunun bir delilidir. Ne mutlu ona ve 96 mutlu derece hassasiyetle hakkımı. gözete- bu Bu Sabah Rusyada Komiserler Heyeti Mühim Bir Toplantı Yaptı aaa aa A A Fransız Mukavele- |siyaset Sahnesinde Meharetli Bir Cambnztık . . sinin İşi Anlaşılıyor Paris, 25 alin Havas ajansına den bildiriliyor: Me sanbalşan bir bâdie çıkmazsâ komiserler heyeti bu sabah toplana- caktır. Fransa - Rusya muahedâsine müteallik son müzakereler dolayısile Rusyanın vaziyetini münikaşa (ede Sovyetlerin dış Kn e iyetlerle yapılan husüi onu: Mi Siper umumiyet itibarile gayrimüsait değildir. Önüne geçile- meyecek müşkülât hiçbir yerde ileri «örülmemektedir. Bu umumi temayödl Rusyanın Fransa tarafından izhar edilen meşru endişeleri imkân mis betinde nazirıdikkate abcağı n vermektedir. Yemi taahbütlerini eski- lerile telif etmek, Almanya tarafından hücum gelmesi tehlikesini bertaraf etmek, ayni zamanda da ademiteca- vöz o mukavelelerine e Lehiatanın da girmesini kolaylaştırmak isteyen Fran- sanan görüş şekli burada iyice takdir edilmektedir. Buna mukebil Rusyada da Almanyayı çenber altını almanın hiçbir yaman mebzuubahs olmadığı, sadece sulh siyasetini kabul ettirecek kadar kuvyetli bir dostlar grupunun teşekkülü istenildiği cevabı veril Danimarka Yalnız Başınadır.. lm, 25 (A A.) — Hükümet mii olan matbuat gibi (Sosyal Demokrat) gazetesi de Uluslar Kongresinde Danimarkanın bütün Baltık devletleri ile müttehiden hare- ket ettiğini söyleyen Alman A Sy edi, diyor ki: seste yayi ar anın Diş İşleri Bakanı Uluslar Kongresinde memle- katimin münferiden hareket ettiğini sarahatle söylemişti. bi Naden Altında Kela Johannesburg, 24 (AA) — Poçefstrom civarında su altında kalan bir madende çalışmakta olan vE Avrupalı ile 42 yi e r bir halde az muhtemel görülmektedir. iye! r, ona bakıyorlardı. Hacer, Istanbulda da, böyle Göğe“ el sokuşları görmüş, man Yordu; bu, keseye mma Demir ağa, tekrar O! iş *işkin yazma mendilin düğümünü Şözdü ve beşerlik ©: istif edilmiş liraları çıkardı. liklerden bir demet aldı, acere uzattı: N — Bu, beş yüz. Buyurun. Hacer, şaşkın şaşkın idi; Demir ağa, israr etti: — Alın.. Bu âdettir.. k — Peki, bunu, n* için veri Yor sunuz? — Mallarınızı satın almıyacak igaret miyim? Jandarma sabiti, Hacere etti; tir, — Kaparo veriyorlar.» Adeti Hacek; paraları almıştı, Demir ağa: — Sayın! dedi. ir Hacer, boynunu çarpılmış - — Aman ağam. Siz, yan Mu sa, k siniz! y m insan, sokakta bile sa, saymalı | derler. — Hacer, . paraları #8Y4YO" Yzana: Mahmut Yesari mantosunum önü -tamamile açıl daracık pantalonu rağ düştü, Demir Ağa, dı ve Ha at Bu da, iki yüz... Sayın... Hacer, şaşalamıştı: — Aman Ağam, bu, pek Hay n İN Demir Ağa, tutuk tutuk söy- ii — Hakkıniz... Eninde sonunda k değil misiniz? re iki yüz liralık demeti de sayıyordu; Demir Ağa, men- eri tekrar sıkıca düğüm- ledi ve şişkini biraz giden yazma mendili tekrar koynuna soktu; mintanının düğmelerini ilikledi. Jandarma möülâzimi, yanyan demir ağaya bakıyordu; oğer genç kadın, sırtından mantoyu atıverecek olsa, bu şişkin mendil, belki daha hufifliyecek; şayet pijamasını da çıkarıp sarı İpek gömlekle kalıverecek olsa, büş- bütün boşalacak mı? Diye di- şandü. Resim, c:nbsz mevkiinde İsgiltereyi kenarır e da bi: tarafla Rusyayı temsilen Statini, İtalyayi temsilen Musoliniyi ve Fransayı temsilen de Lavalı göstermektedir. Ölür iki kişi ise Almanya ile Japonyadır. İngilterenin tered- dütlü siyasetine ve iltihak edeceği tarafı bir türlü tayin edememesini telmihen İngiliz gazeteler ——— de neşredilmektedir. Ingiliz Kabinesinde Değişiklik Olacağı Söyleniyor Paris 24 (A.A.) — Matin ga- zetesinin Londra muhabiri, İngi- liz kabinesinde değişiklik olacağı hakkındaki © rivayetleri © bildir mektedir. En çok dolaşan Fransa Alman Tayyareleri Meç, 25 (A. A. ) — Alman tayyarel huduttaki istihkâm hatları üzerinde tekrar uçmaya başlamışlardır. Geçen hafta gör- cüle (Zreves) den geldiği sanılan bir tayyarenin Kattenon istih- kâmları üzerinde uçtuğunu gör- müşlerdi, ( Sar köprüsü ) nden gelen diğer bir tayyare İse Vald- vis, istihkâmları üzerinde dolaş- mış, sonra Almanyaya dönmüştür. Demir ağa ayağa kalktı, Oda- dan çıkıyorlardı. Demir uğa, Hacerei — Eğer paraca sıkıntıda olur- sanız, banaa, haber gönderin.. Cevat Bey, beni buldurtur... Sen, hem tasalanma! Dedi. Jandarma mülâzimi, bir kere araya girmiş bulunuyordu; müte- reddit bir “tavırla bakındı * — Peki amma, ağam, banım- dan senet almadın! Demir ağa, dargın dargın gülümsedi: — Hanım, inkâr mı edecek? Ve otel kâtibi ile jandarma zabitini gösterdi : — Siz şahitsiniz yal. Gülüyordu: — İki şahitle adam asarlar! Genç mülâzim, Demir ağanın, alığı tuttuğunu anlamıştı: > e İl lüverimel? Hacerin, bir çığlık gibi İçten kopan sesi duyuldu: — Allah etmesin.. Cevat Bey, döndü; bu içten kopan çığlık karşısında, bütün temkinini kaybetmiş gibiydi; genç kadına minnetle, teşekkürle ve birazda minnet, teşekkür çerçeve- Bini aşan bir mana ile baktı, Hacer, bu bakış altında, eri- yivermişti. Demir Ağa, genç mülâzimi, kolundan tutmuş, çekiyordu; rivayetlere göre, B. makdonald ile B. Bald- vin, mevkilerini mübadele ede- ceklerdir. Başvekâlete Maliye ba- kanı Neville Chamberlain'dan baş- ka namzed olmadığı söylenmek- tedir. Üzerinde |Bir Litvanyalı Zabit Öldürüldü “Kovno, 25 (A. A.) — Macelis adını taşıyan bir mülâzim (Hano- ver) de bir Alman polisi tarafın- dan Bldürülmüştür. Utvanya Hükümeti bu (cina- yeti Berlin nezdinde protesto et- miş, polisin cezalandırılmasını ve maktulün ailesine tozminat veril mesini istemiştir. Alman polisi hakkında memleketten tard kararı — Haydi Cevat Bey, işin mi yok Allahaşkına?. Üç beş kurur | şun lâfımt olur.. Şaka etme, yürü, Hacer, onları kapıya kadar götürdü ve sofada, ötekilere his- settirmeden genç mülâzime sokul- du, usulca elini tuttu, sıktı: — Teşekkür ederim, Bey! Otel kâtibi önden famişti; De mir Ağa, başile Haceri selâmladı; karanlık basamakta ayağımı attı, ve Demir Ağanın izmesini bekle- yen jandarma zabitinin kulağına fısıldadı: — Çabuk söyleyin, sizl nerede, ne zaman görebilirim? Cevat Bey, dona kalmıştı; du- dakları arasından: — Bilmem! Düşünmeli! e bildi. Mer ” Genç kadın, onun elini bırak- mıyor, kemiklerini kıracak gibi sıkıyordu: — Bugün, öğleden sonra otelin önünden geçin.. Ben, cum- bada, sizi beklerim.. Siz, geçince ben hemen çıka- rım. Dışarıda konuşuruz. Demir Ağa, İnlyordu, jandar- ma mülâzimi, başını salladı: — Peki... Peki.. Olur,. Hacer, odasına döndü, kapıyı kapadı. Sol elindeki baknot des- tesini unutmuştu; sağ elinde, genç mülâzimin ateşini duyuyordu. da ğin Hacer, bir haftadanberi sinir Cevat iHırçın iKocalar “ Evli bir kodınım, ill çocuğum var, Fakat akşamları" evimiz bir cos benneme döner. Kocam çok sert ve harçınlık yapıyor, hepimizi bir vesile ile haşlıyor. Onu teskin için ne yap- malıyım, Şükran Kocanızın bütün gün yoruldu- ğunu düşünerek akşam sinirlen- mesini tabli görünüz, sinirlenme yiniz bilâkis yumuşak (ve tatlı muamelelerinizle onu teskine çalışın. £ * Ankarada o Karaoğlan oçarsısında Ergin: Hayat budur çocuğum. Çalı şan kadın birçok müşküllerle çar- pışır. Karınızdan şüphe etmiye hakkınız yoktur. Mademki onu çalıştırmıya (o mecbursunuz, bu kabil ufaktefek (arızalara da katlanacaksınız. Aksi © lakür- de onu eve hapsediniz. Fakat aç bırakmamak şartilel pe Galatada H. Ş. G1 Tereddüdünüzün monasını an- lamadım. Yol parasını bir kadının verinesi sizia İçin izzetinefis kırıcı birşey değil mi? (İnsan bunun için evlenir mi ? Tabii sevdiğiniz kadınla evleneceksiniz. o Kısmet ayağınıza gelmişken onu çiğneyip geçmek hamakatini mi göstere- ceksiniz. Bedel (meselesini de kendi kendinize halle o çalışın, Bunun için kadının yardımına güvenmeyin. TEYZE Varşovada Bir Köy Ve 3 Çocuk Yandı Varşova, 25 (A.A.) — Lehis- tanın Şimalişarkisinde | bulunan Wolkowysk köyü bir yangında harap olmuştur. Üç çocuk yam mıştır. olan Macelis'in mukavemet ettiği için öldürüldüğünü söylemektedir. nöbetleri geçiriyordu. Çaresiliğin, imkânsızlığın bu derecesini, aklı, hayali almıyordu. Demir Ağanın geldiği günün ak- şamı, genç mülâzimle sokakta buluşmuşlardı. Jandarma zabiti, Hacere, gayet resmi bir tavıla yaklaşmış, selâm- laştıktan sonra fısildamıştı — Ben ileriden yürürüm, siz ağır ağır peşimsıra gelin... Eğer, kalabalığa rastgelirsek, yahut ben, bir ehbaba tesadüf edersem, siz, yine ağır ağır yürümekte devam edid... Ben, size yetişirim... Hacer, onun, dediği gibi yap- mış ve böylece dar, karanlık, çamurlu, İniş yokuş sokaklardan geçmiş, nihayet bir ağaçlığa çık mışlardı. Hacer, ogün, fazla göze batma* makiçin, başına siyah bir başörtüsü örtmüş, düz, evlik © yeldirmesini sırtına geçirmiş, ve ökçesi basık terliklerini giymişti, onu bu kıya" fette çıkarken, oteldekiler gör müşler;. biraz hayret, o birazda takdirle gülümsemişlerdi. Kasaba“ nın, kenar mahallelerinde, Haceri tanıyan yoktu ve onu (o merakla seyretmiyorlardı. Hacer artık ki lığından utanmıyordu. o Çünkü, jandarma zabiti, duvardaki çivilere asılı, renk madan biçim eâvapları görmü a türer bir akk var).

Bu sayıdan diğer sayfalar: