28 Nisan 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

28 Nisan 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—28. Nisan | Siyaset Âlemi l İtalyanın ı Habeşten Endişe- si Varmış ! Son zamanda İtalyan gazeteleri, Habeş — İmparâtoru Birinei — Haile Selase'nin bir müddet evvel söyle: ği bir nutkunu esas tutarak Habeşista- nin İtalya ile harp etmek istediği neticesini çıkarıyorlar. Bu — metice yalnız gazeteler çıka Mer' salâhiyettar — ki meyil gösteriyorlar. . lizce (;ıyğlıöîlupuı mzetesinin beşistanda dolaşın muharriri ge- le Romaya dnvet — edilmiş, standa gördüklerini anlatması rica miş, muhabir dinlendikten sonra denilmişki: “İtalyanın Habaşlatandan çekinmekte hâkkı vardır. İta'ya, Eritre ve Somalı- da dar Bir toprak parçasına tutun- muştur. Şimdiye kadar oralara gön- derdiğimiz askerler devede kulak kabilindendir. Binaenaleyh endişemiz yerindedir. », Büyük İtalya devletini endişeye sevkeden nu(ıın esası İse özcümle belşiler! — Birleşiniz çünkü ten doğar, ulusal hayatta aslahat lâzımdır. beşin — istiklâlini müdafaa etmeliyiz. Silâh ve cephane almak içim para fedakâr'ığı lâz mdır. Bunu yapmalıyız. Ayrıca bu vatana hanet edenler vardır. Onlar da, ateşe werilip yakılacaklardır. İtalya müte- skeri hazırlıklar yapıyor, gada behemehsl — bazır li =f..".'..ııyıı. Kadınlar da vatan mü- dafnası için hazırlanmalıdırlar. İcabın- da asker olarak, icabında da yaralılara bakmak için, manmafib bu - tedbirler kâfi değildir. Yakında umuüm! bir #skeri hizmet mecburiyeti koymak lâ- zımdır, şimdilik memur sınıfının bu husustaki bilgilerini arttıracağız., İmparator, bu nutkunda, İtalya ile hüdiselerden de — bahsetmiş, dostane bir surette halledile- fakat İtalyanın çen bunların l söylemi .l:l::l'ıilı.lnını’.oıı işe — verici olarak kaydetmiştir. * Bir tarafta ana vatanını müdafaâya da — fezla "'"""u'ı'.'l'.ı bir uı—ıN-ı :ııı yar. Bunlardan bangi tarafın davasın- da butlan vardır, dersiniz? — Süreyya —— Almanyada Radyo lqlor! Berlin, 27 (A. A.) — König Vüsterhausen radyo - İstasyonu, neşriyatının Amerika Avuıîurılı,'ı ve uzak şarktanda işitilmesini mümkün kılacak yeni bir anten kurdurmaktadır. : ____——e-_—"_——_—_ 28-4 Edebi Tofrikamız ilk zabit, onun ; '.“ıoı olmıyan sevgilisi ataba, hakikaten seviyor muydu? Bu kadar ıl.lbılıı; zamanda, aralarında Ha ki 'aaitacak — bir güneş ytnnıdâşş sevmiş, şevebilmiş olabilir. miy Genç mülâzim, mahmuzlarını ııkırdıtırık ozaklaşmıştı. Hı:ılr, ondan — daha başka — muamele bekliyordu! Ve onu, I(endııiı:: karşı, daha ılık, sokulgan, hati ateşli — sanmıştı. Halbukl — jan- darma zabiti, Hacerin, yalvaran gözlerine, ayni istekle bakmamıştı. Soğuk değilse bile, çekingen durmuştu. İvt:.' ne gelen yardı, ne geçen. Bu ıssız koruda, bu kuytu gölğe likler arasında, saatlerce, KO ; dolaşamazlar, başbaşa verip : nuşamazlar mıydı? O, Haceri ya' 5 mıştı; fakat Hacer, onu yakama: dığını anlıyordu. Hacer, genç değildi ve ağaçlar Bu, ve belki de idi. — Hacer, arasından süzülüp kaybolan hıyb. gençlikti.. Hacer, bir h'", Ortasında, — uzaklaşan gençiiğe ağlıyordu. Fr Heryo Nutkunu Tamamlıyamadı Liyon, 27 — Bir intihabat top- lantısına riyaset etmekte olan dev- let bakanı B. Heryo, komünistler tarafından ıslıkla karşılanmıştır. Komlnistler, memleketl harbe sürükliyecek bir karar addettikleri askeri hizmetin iki seneye çıkarıl- masından Heryoyu mesul tutmak- ta idiler. Devlet bakanı, kendisinin Rus- yaya gitmiş ve orada büyük hür- metle karşılanmış olduğunu söyli yerek rakiplerinin teskin etmek istemişse de ıslıklar şiddetle de- yam etmiştir. Neticede B. Heryo, toplantıya nihayet vermek mecburiyetinde kalmıştır. , Bulgaristanın Silâhlanması Konuşulacak Mı ? Paris, 27 (ALA.) — Matin gazete- sinla Viyonadan aldığı babere göre Tuna konferanmnda, #lâhlanma me- in mevzubahsedilmesi ihtimal dahilinde değildir. Avusturya, Muaca- ristan ve Bulgeristanın — si!&âhlanması meseles'nin Cenövrede top'ansc k olan hususi bir konferansta münaka- gı edilmesi muhteme'dir. Bir Protesto Almanyada Kato'ik Papaz- lar Tevkif Edilmiş Berin, 27 (A. A.) — Roma- dan avcet eden, papalık vekili B. Çesar Orsenigo, Almanya'da bir çok katolik papss arı) tevkif ve hapsedilmiş olmaiarını, harici- ye müsteşarı B. Fon Bülov'un nezdi>de, protesto etmişlir. Mahm ıt Yesari Bu, sinir nöbeti, çok uzun sür- medi; Hacer, kendini -topladı, gözlerini sildi; nemli yaprak ko- kulu havayı kokladı. Başı önünde, ağır ağır yürü- meye başlamıştı; bastığı yeri gör- miyor, geçtiği sokakları farket- miyordu. Nekadar yürümüştü, bilmiyor- du. Tenha bir sokakta, kendine geldi. Nerede idi? Hangi yollardan geçmişti? Otell nasıl bulacaktı? Birine sormak için, etrafına bakındı, kimseleri göremedi. So- kağın çamur çukurlarında kedi yavruları — oynaşıyorlar; başıboş tavuklar, kapı kenarlarında eşe- leniyorlardı. Hacer ileriye doğru yürlüdü. Acaba jandarma mülâzımı — ile konuştuğu ağaçlığa aynı yoldan mı gitmişti? Fakat o yol, bukadar uzamamıştı, uzun değildi! Hacerin, duyduğu yorğunluk, ayaklarında değil, kalbinde idi... ©o dakikada aynaya bakmış di ünden, yüzünün birden Oi I'dy:: korkardı. Yürümüş, yürümüş, —nihayet oteli bulmştu. EL n İndirdiler Bay Heryo Rusyadaki tetkik seyahatları esmasında Amerika Yeni Harp * ” Say'a $ - iam ansada Komünistler Bir Nazırı İs- ı, lıkla Yerinde a KK Gemileri Yapacak Yeni Deniz Bütçesi 465 Milyon Dolar Vaşington, 27 — Mebusan mec- lisi, 465 milyon dolara baliğ olan | deniz bütçesini reye koymadan kabul etmiştir. * Vaşington, 27 — Mebusan meclisi, 1936 senesinde yeniden 24 parça harp gemisi İnşasına engel olmak isteyen kanuni bir teklifi reddederek, bahri inşaat programının — tecil — veya tadile muvafakat göstermem'ştır. Amerika Ve Harp Kavgaya Girmemek İçin Ne Yapmalı İmiş? Vaşington, 27 — Sabık ha- riciye bakan; Stimson, şu beya- natta bulunmuştur: * Amerikanın bir umumt har- be sürüklenmesine mani olacak yegâne çare, bükümetin, diğer devletlerle ciddi ve zeki bir teş- rıki mesaide bulunmasıdır. Bu suüretle, umum! bir çal.şmayı tev- | lid edecek herhangi bir ihtilâfın önü alınmış olur. Ötelci Ömer Ağa, merakla karşılamıştır — Yolu kaybettiniz. sandım, arkanızdan adam saldıracaktım. Bu, koruyuş, Hacerin — içini burkmuştu. Demek, harekâtına sahip değildi; biraz geç kalsa, marak edilecekti. Hacer gülümsemişti: — Çardaklıbent, tarafına gittim, Ömer Ağa, gözlerini açmıştı: — Epey yoldur, be, hanım.... yorulmuşsundur. — Çok yoruldum.. — Söyliyeydin bana, bir ara- ba hazırlattırırdım, ayağın yere basmadan gider, gezer, gelirdin. Otelcinin — lâkırdıya tutması, Hacerin canını sıkmıştı: — Odada otura otura hamla- gıyorum.. Gezdim, hava aldım. Ömer Ağa, onun solgunluğunu ve canının sıkılmasını, hep yor« gunluga hamlediyor, — lâkırdının arkasını kesmiyordu. — Çok yoru'muşsun, yüzünden belli.. Şimdi, — bir — eyice rahat et, İstersen sana, su isıtayim, ayaklarını koy.. — Sağ ol ağacığım, bir. şey istemem... Hacer, merdivene doğru yürü- müştü; otelci, arkasından sordu: — Akşam yemeği için aşçıya tenbih ettin mi? İstersen, bir tars hana çorbası plşirteyim? | Fransa - Sovyet Anlaşması İmzalanıyor Paris, 27 (A.A.) — Rusya büyük elçisi B. Potemkin, dün B. lavali ziyaret ederek halk komi- serleri konseyinin eveviki günkü toplanışında tesbit edilen Sovyet hükümeti noktainazarını izah et- miştir. Zannedi'diğine göre, Rus ek çisinin serdetmiş — olduğu yeni teklifler, mütekabil yardım misa- kının kat'i metainin kararlaştırık masından çıkan müşkülleri ber- taraf edecek mahiyettedir. Habeşte Haydutluk Vak'aları Asmara, 27 (A.A.) — Soy- gunculuk vak'aları, huduttan öte- de, Setiye yakın habeş toprak- larında devam etmektedir. Dört Etyopyalı seyyahın hay- dutlar tarafından hücuma maruz kaldıkları ve tamamile soyulduk- ları haber verilmektedir. Hacer, bunu da başile reddetti, yürüdü: — Birşey istemem, ağacığım... Ömer Ağanın sesi taaccüple yükselmişti : — Birşey İstemezsin, olur mu hiç? Aç karnına mı yatacaksın? Aç karnına, uyku tutmaz... Bir sıcak çorba İç! Yorgun'uğunu da alır, Hacer, yalvarır gibi döndü: — Birşey istemem... Bu gece, uyuyayım, dinlenirim... Yarın sa- bah inşallah! Yorgunluğunu unutmuş, hızla merdivenleri çıkmıştı. Hacer, birşey İstemiyordu. Açlığının da — farkında — değildi. Odasına girince, kapıyı sürmeledi ve kendini yüzükoyun — yatağa attı, hıçkira hiçkira ağladı. Ağlarken uyumuştu... Rüya, görmüş miydi? görme- miş miydi? Bilmiyordu. Gözlerini açtığı zaman, zifiri karanlık içinde ldi. Yastığı yamyaştı. Başında, bir ağırlık vardı. Kalktı, lâmbayı yaktı: — Bütün gece, uyuyamam, dedi. Dalgın dalgın etrafına bakını- yordu. Baha hâlâ — yeldirmesi sırtında İdi; baş örtüsü, ensesine kaymıştı. Ayakkaplarını bile çıkarma- mıştı. basık terlikler, x Ayni Genci Seven | Iki Kız Biz iki kız arkadaşız. İkimiz- de ayni genci seviyoruz. Bu genç şimdiye kadar ikimizle de ayni derece arkadaş görünüyor. Biz, İstemiyerek, rakip vaziyetteyiz. Hislerimizi biribirimize söylemiye cesaret edemiyoruz. Fakat ne ya- pacağımızı da ş.yırdık, Bana bir akıl verir misiniz? Halide Kızam, bu üzüntülü hayata ta- hammül edilemez. F-keğe, sevip sevmediği de sorulamaz. Fakat kendi hesabına bu davanın halle- dilmesini İstiyorsan, erkeğe karşı biraz müctenip bir vaziyet al, Arkadaşınla rekabete — girişme. Sanki lâkayt imişsin gibi hareket et. Erkeği, Ikinizden birini terc'h #tmek vaziyetine Cüşür. Erke':, öteki kızı tercih ederse, o vakit seni sevmiyor demektir, bu tak- dirde yapılacak şey ona yüz ver- meyip uzaklaşmaktır. Filvaki bu, biraz güç bir tec« rübedir, amma zarur! bir teclbe- dir. Çünkü kararsızlık daha üzü- cüdür. * * Karım güzel, fakat babayani bir kadındır. Üstüne başına, tu- valetine, — kıyafetine ehemmiyet vermez. Yaşlı bir kadın gibi ya- şar. Onun bu hali beni Üüzüyor. Ona, kendisine biraz itina etmesi Tâzimgeldiğini nasıl anlatayım? ,, Fikri Karınıza güzel giyinen, tuvale- tine ehemmiyet veren kadınları methediniz. Temiz giyinmiş bir kadını takdir ettiğinizi hissettiri- niz. Eğer aptal değilse, bu hare- ketinizin — manasını — anlamakta gecikmez. TEYZE Adımçılı.ı Havana, 27 (A. A.) — Hü- kümet, adam kaçırma suçunu Blüm cezasile tecziye eden yasa- yı kabul etmiştir. yorgunluktan — gişmiş ayaklarını sikiyordü. Hacer, şiltenin kenarına oturdu, — terliklerini fırlatıp attı; ökçeli terliklerini ararken eline — birşey ilişti. Iyildi; baktı. El çan- tası yerde, kapağı açık durüyor ve içinden fırlamış paralar, yer- lere saçılmış duruyordu. Hacer, yerlere saçılmış para- — lara bakıyordu; acı aci gülmeğe başladı. Hacer, sokağa çıkarken, bu paraları yanına almıştı; saklar sın! diye Cevat beye verecekti! — Paraları, çantasına yır!thı—; a ken, söyliyeceği sözleri de tasar- lamıştı: — Otelde oturuyorum... Otel, emniyetli amma, yine gelen giden belli değil.. İ Demir ağadan kaparo aldığım, elbette duyulmuştur. Azçok, yinof toplu para sayılır. Ben, bu para- ları nereye koyarım, nasıl sakla- rım? Sizde dursun, İstedikçe alı- rim! | Diyecektil .: ğ Hacer, sinirli bir kahkaha attır — Söylemeğe vakit buldum da- ki... ; Paralardan gözlerini ayıramı- yordu: — Istanbulda olsa idim, bu — paralar, işime yarardı? Esvap yas — pardım, iskarpin alırdım... | Yumruklarımı sıkmıştı : 1 (Arkası var) <

Bu sayıdan diğer sayfalar: