5 Mayıs 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

5 Mayıs 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 Snyf! Dünya Hâdiseleri İngilterede 40 Bin Spor Kulübü Var ! 'atbolün vatanı — addedilen Ingilterede 40 bin kulüp Dünya fut- mevcut olduğu ol kulüpler, eldeki — istatistik- lerle sabittir. Bu kulüplere mensup olan arzanın sayısı (750) bindir. Almanyada ise: Mevcut kulüp- lerin adedi 73783 dür. Azası da 1,200,000 dir. Fransadaki spor kulüpleri ( 4417 ) den ibarettir. Fakat aza miktarı meçhuldur. Italyada İse 2782 kulüp vardır. Ve bunların azası 92 bini geçer. Bu kulüpler münhasıran futbol kulüpleridir. Yalnız, şurasını kay- | de'mek gerektir ki bir memleke- tin futbolünün kuvvet ve kıymeti, kulüp sayısile mütenasip değildir. TAKVİM PAZAR -— Kasım 5 MAYIS 938 — 179 Rumit 32 — Nisan Gün 31 Arabi 1 Sehre — 1354 1851 Vakir |Ezani (Vasati) Vazit (Ezanl (Vasat Güneş uııu Alaşam |19 — | 19 08 $ 02 Öğle İkindi |& 52 ( 16 04 )| İmsak | 7 469|2 87 Nöbetçi Eczaneler Bu gece nöbetçi eczaneler şun- lardır: İstanbul tarafı: Şehzadebaşında (Üniversite )) Aksarayda — (Ethem Pertev), Karagümrükte (Suat), Top- kapıda (Nazım), Samatyada (Tec- filos), Zeyrekte (Hasan Hulüsi), Eyüpte (Hikmet), Kumkapıda (Bel- kis), Balatta (Tolidis), Çembarlitaş- ta (Sırm Rasım), — Bahçekapıda (Salih Necati), Bakırköyünde (İste-, fan Terziyan). Beyoğlu tarafır Yük» sekkaldırımda (Vizikopulo), Gala- tasarayda (Galatasaray), Fındıklıda (Hilâ)), Sişlide (Sişlij, Kasımpaşa- da (Merker), Hasköyde — (Halk). Kadıköy tarafı: Modada (Alâeddin), Pazaryolunda (Rıfat Mümtaz), Bü- yükadada (Şükrü Rıza). Bir Doktorun Günlük Notlarından Bulaşık mikroplü - bir hasi K Hanstalık ütreme ve ateşle, şiddetli baş ağrısile ve kusmalarla kendi- ni belli eder. Gilgide ense ve belde ağrılar hasıl olur. Tedavisi için alınacak - tedbirleri hulâsa ediyorum. 1 — Hasta sakini ve aydınlığı olmayan boş bir odada yatacak- tır. Yatak ve çamaşırlarının — te- mizliğine dıkket edilecektir. 2 — Hamtayın burün deliklerine 1000 de bir Tripaftanın mahlâlü sabah akşam birer damla ( 15 ) gün müddetle damlatılacaktır. 3 — Başa buz kesesi, mümkünse” bel kemiği HÜzerine konucaktır. 4 — Sulu diyet — yapılacak ve portakal suyu, soğuk aült, hoşaf içir'ecektir. B — ilütün — bunları yapmakla beruber hekime haber verilecek ve sernm — tedavisile * tehlikenin önü alınacaktır. V) Bu netları kesip saklayıma, yahut bir albllme — yapıştırı, ölleksiyon yapır vt Sıkinti zamanınızda bu möotlar bir dökter gibi lırdadımın yetiyebilir. enenjit:Beyin Hummasıl | | | | na atmayın hal.. Biraz deşince içinden canlı bir hakikat çıkıve- SON POSTA Mayıs 5 Koca Sinanı Seviyorsak Tinimli Onun Eserlerini Eserw Gezdik: Etrafın- dan Otlar Fışkır- mış. Damları Gü- | vercin Yuvası Süleymaniyenin ot bürüyen kocaman avlusunda durmuş, başı- mı kaldırarak kubbelere bakıyor- dum.. Abdestini yeni tazeleyen süt beyaz sakallı bir ihtiyar mü- tekaitle çabucak ahbap olduk. Ihtiyar adam kasketinin önünü, ensesine çevirerek güldü: — Hatırıma gelmişken anla- tayım, dedi. Eskiden malum a, dünya öküzün boynuzlarında du- rurdu. Hani sineğin biri öküzü rahatsız etse, mübarek hayvan “göyle bir kulağını oynatıverince, zelzele de hemen oluverirdi!. Koca Sinan, bu binanın temellerini ku- rarken halk arasında bir dedikodu almış yürümüş: Güya ameleler kazmalarını toprağa vurup ses çıkardıkça Ööküz de kulaklarını kabartıp kabartip dinlermiş!.. Ihtiyar adam sıyrık gömlek kollarını düzelterek güldü: — Bu dedikoduyu pek yaba- Snlıygnınlyıniı meşhur mihrabı rir. Bizim Koca Sinanımızın yap- tığı bu koskoca, alabildiğine hey- betli binaniın temelleri Tahtakale, Küçükpazardan tutun da, şimdikli Üniversiteye, Kurşunluhana kadar uzanır. Bu genişlik içinde bu te- mellerin de ne kadar derin oldu: ğunu varın da kıyas edin. Hani boynuzlarında —dünyayı — taşıyan öküz, bu kadar derinlikte salla- nan kazma — seslerini duymaz olur. mu?, Sinanın koca mabedinin avluşu VKU daba bakmeli güeü kiden bu avluda çocuklar futbol oynarlardı. Şimdi teller, tahtalarla yolun iki yanından kapamışlar.. Toprağı, tıpkı günlerce tıraş yü- lerini Koruyalım Güzel bir eser1 Süleymaniye zü görmemiş, taranmamış bir sa- kal gibi, karışık bir ot kümesi kaplamış. Geçecek, — yürüyecek tek bir yol yok.. Ihtiyar adam benimla beraber yürürken konuşuyorduk. Demir parmaklı bir pencereden çini yazmalarla süslü oymalı, mermer kapıları, yine mermer şadırvanı ve mermer taşlığı gösteriyordu:” — Sinan artık, özbeöz Türk sanatkârı olduğu için onu sayıyor, hörmet ediyor, her sene coşkun ihtifaller yapıyoruz. Bu ihtiyar halimle ben. bile bu ihtifallerde bulunuyorum, Fakat acaba onun eserlerini iyi, temiz, bakımlı, özenli tutmasını biliyor mıyız ?,, Bakın şimdi, şu şadırvanın suları kesilk- miş gibidir. Bazılarının muslukları bozuktur. Sonra mermer direkler, oymalar, süsler, çiniler, sedefler yağmurdan, rutubetten, havadan kararmıştır. Saçaklara dikkat edin yağlıboyalar dökülmüş, tahtalar deşilmiş, içlerine, kumrular, gü- vercinler, serçeler saman taşıyıp yuva yapmışlar.. Işte, şu köşedeki taşlardan birkaçı kırılmış.. Beyaz tavanda Mimar Sinanın özenerek çizdiği sarılı, turunculu, kavuniçi nakışlar da dökülmek Üzere.. Ihtiyar adam, durdu. Yüzüme baktı ! — Geçen sene Süleymaniye- Hler arasında bir şayla çıkmıştı: Minarelerden birinin çatladığını söylemişlerdi. Hani, bu dumanı çıkan ateşi yabana atmayın. 350 küsur — yıldanberi dimdik duran | bu koca abide birkaç yerinden ihtiyarlamış olacak!.. * Galiba Istanbulun bütün gü- vercinleri bütün kumruları Şeh- zade camline Üşüşmüş.. Yuvarlak, kurşunlu kubbelerde alabildiğine kuş kanatları çırpınıyor.. Mermer direkler arasında, yağlı boyalı sakaflarda “guguk,, seslerinden durulmuyor. — Sinanın fil ayağı biçimi diktiği mermer direkler bana kararmış gibi geldi. Toprak avlunun solundaki yıkık kahve, ileri de birbiri üzerine yıkılmış taşlar, kapılara, duvarlara atıl- mış topraklar kaldırılsa, bu Üst- Üste kubbelerle söslü taş bina bu kadar douuk kalmaz!... * © civardaki esnaftan biri an- lattı. Koca Sinan burasını yap- maya başlamazdan evvel ken- disini padişah çağırtmış demiş ki: — Bana oğlumun ismini andı- racak bir cami yapacaksın. Fakat Istanbulun tam orta yerinde ola- cak. Sinan ölçmüş, biçmiş, uzun uzün hesaplamış ve İstanbulun cevap veremez, apışıp kalırızl.. Değil mi? Hatırınızda olsun!.. * Sinanın eserleri içinde en çok kaybolmuş, sıkışıp kalmış biri de Tahtakaledeki Rüstempaşa camli.. Istanbulun en güzel çinileri bura- da toplanmış.. Içi yalnız çinilerle süslü.. Kesik kesik taşlarla, kübik gibi hep firik hatlarla yükselen bu mabedin etrafı tahta, tenoka dükkânlar, kulübelerle dolu. San- ki bir yığın tahta arasında kay- bolup gitmiş.. Sinan, her bir taşına cetvelile Ööyle düz çizgiler çizmiş ki, sağdan, soldan, arka- dan önden bakınca, bina tıpkı kesme şekerler yığını gibi görl - nüyor. Bu zamana kadar gelen bir rivayete göre bu bina yapıldıktan bir yıl sonra kubbelerden birinin arasından bir İncir ağacı yetişmiş; olgun İncirler vermeye başlamış. O civar halkı bu incirlerden birer tane yeyince bereket içinde kalır- ağaç ta bihikmetihüda kuruyuver- miş imiş!.. * Kaca Sinanın Üsküdarda yaptığ on beş kubbeli Mihrimah camiini de, geçenlerde yolum düşmüşken gezip seyrettim. Nedense şadır- vanlarındaki musluklar pek harap olmuş. Birçok yerlerinden sıvaları dökülmüş. Kubbelerinin üatündeki kurşunlardan bazıları kabarıp çü-” rümüş.. Camün arka tarafında oturanlardan biri bana koca Sina- | tam ortası olarak burasını bulmuş!| nın bunu yaparken 66 yaşında Hani içimizden birine Istanbulun ortası neresidir, diye sorsalar, olduğunu söyledi. 68 yaşında iken bütün dinçliğini beşi bir okka gelen kocaman, | larmış!. Fakat Sinan ölür ölmez | Beyliği ' Efendiliği Kaldıralım ! Paşa, Bey, Eivuu, Aga unvan- ları kalktı. Fakat buna mukabil şehrin birçok yerlerinde “Ad bey kıraathanesi,,, Ahmet Ef, muhal- lebicisi,, Hüseyin Bey lokantası,, * gibi bir takım dükkânlar vardır. Bunlar, camlarındaki, — tabelâla- | rındaki “Bey,, liği, “Efendi,, İiği ı kaldırmadılar. — * Maraş değirmenilerinden Bay M, Sami'yer — Kanaatimize göre değir: meniniz köy değirmeni sayılmaz, çünkü şehre yakındır. — Şehirden vzak olduğu takdirde — kazanç vergisinden muaf tutulurdu. Maa- mafih bulunduğunuz şehrin maliye Şubesine müracaat ederek vaziyeti anlayınız ve karanç kanununu gör- den geçiriniz. * Gedikpaşada esircikemal cami to- kak No. 19 de Bay A. Ertürke: — Gürültü — ile mücadele iİşi maalesef anlattığınız vaziyettedir. Bunun için birçok defalar beledi- yenin nazarıdikkati celbedilmiştir. Her halde bu hususta çok sıkı ve devamlı tertibat almak — sırası gelecektir. taşıyan Sinan, Kanuni Süleymanın karısı — Mihrimah İçin, uzaktan bakılınca — bir kadın gibi zarif görünen böyle güzel bir cami yapıvermiş. Cami yapılıp bittiği gün Mibrimah — sultan, — ihtiyar san'atkâra üç güzel hediye ver- miş! Sarışın bir cariye, al atlas bir kese altın, Bağlarbaşında bir üzüm bağıl.. * Sinan için “en büyük san'at- kârımızdır!. ,, diyoruz. Ben onun yaptığı ©o muazzam — mabet- leri gererken, bütün düşüncem Sinanı olduğu gibi, eserlerini de ihmal — etmememizi — anlatmaktı. Sinanın kurduğu binaları harab olmaktan kurtarmak İçin yapaca- ğımız bir tek şey vardır: Alâka.. Evkafımızın kulakları çınlasın! di bedeli peşindin. Adres mdm& 25 kurüştur. —— Gealen evrak geri verilmaz. Hüânlardan mes'uliyot alınmaz- Ci için mekluplara 10 kuruşluk Dr w::ıl ilâvııpnuııdı. ş.ıh 'luıqluıx:t 741 İstanbul Sanı a Toleton :20203

Bu sayıdan diğer sayfalar: