10 Haziran 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

10 Haziran 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cefrika No: 5o Fakat şimdi elinde Herr Sch- mit'in hayatı pahasına Çekoslo- vakyaya geçirebildiği talimat vardı ve artık herşey kararlaştırılmıştı. Gerçi talimatta yazılan işare- Ha verilmemesi, ahvalin düzal- mesi ve harbe İözum kalmaması ihtimalleri de henüz mevcuttu. Fa- kat o takdirde bile Çekoslovakya Almanyanın şeraitini kabul etmiş ve onun esiri olmuş olacaktı. O zaman da kendisi affe k belki de yüksek bir memuriyete tayin olunacaktı. Aksi takdirde, bu ölüme mah- küm şehri sabah olmadan terket- miş olacaktı. Velhasıl ne olursa olsun iki senelik gizli hayatı artık bugün nihayete ermiş demekti. Herhangi cihetten bakılırsa ba- kılsın genç kızı kaçırdığından dolayı kendisine hiçbir. fenahk gelemerdi. Perdita birdenbire sordu : — “Beni niçin bu tuzağa dü- şürdünüz? Maksadınız ne?,, — “Size emanet edilen evra- kın son sayfasını ne yaptınız ?., Bu Pordita'nın korku- sunu bizaz yatıştırdı. Demek ki bu adam kâğıtın Herr Müllere iade edildiğinden haberdar değildi, derin bir nefes aldı ve: — “Hal Şu kâğıdı mı? Iste- diginiz o ise, biraz daha nazik davranabilirdiniz. Mister Norton onu bu sabah — götürüp — Herr Müllere verdi, size ait bir şey ise gidip ondan İsteyiniz — beni de lütfen bırakınız da gideyim.,,dedi. Şartlar Masada oturan adam bu ricaya kulak asmadı. Hattâ cevap ve« rirken, tavurlarında bile nezaket- ten eser yoktu: — " Alıkoyduğunuz o sayfa çok mühim ve mahremdi. S rethanedeki bazı memurlarınız sayfadaki — şifreyi — açmışlar okumuşlar, Gerçi onun da ehem- miyeti yok amma bunu polise söylemeleri Ihtimali var. Halbuki bu, bizim hiç te işimize gelmez. Onun için şimdi buradan Mister Nortona telefon edeceksiniz, öğ- rendikleri bu sırrı son derece mahrem tutacaklarına ve başka kimseya söylemiyeceklerine dair oudan söz alacaksınız. Hattâ buradan kurtulabilmenizin ancak buna — bağlı olduğunu da ilâve #edeceksiniz.,, Perdita kapıya baktı, kendisine evvelce yol gösteren adam orada nöbet bekliyordu. Odadan çıka- bilecek başka — bir yer — yoktu. Berçi bir pencere vardı. Fakat fem çok küçük hem de çok yük- sekte idi. Bundan maada ka'ın demir parmaklıkları vardı, kaçmak imkâ 1 da yoktu: — * Peki... telefon ederi — “Fakat benim söy! m gibi yapacakaınız. Fazla hç bir şey söylemiyecel « — “ Tabii... Zaten başka ne Tyeceğim ki Fakat, sözler basit olduğu hal- de Po'ditanın buczları söyleyen sesi çayet manidar bir ahenk al- mıştı. Karşısındeli ona şüpheli sual Mister Nortona 4 ü .uıııll ve soğuk nazarlarla baktı: — * Çok iyi edersiniz.,, Ve masadaki telefonu açarak: — “ Ingiltere sefarethanesin- de Mister Nortonu bulunuz,, Dedi. Kurnazlık Partita, adamın telefonla gö- rüştüğü sözlerden yalnız Laurence Aylardanberi Akıp Du- ran İki Lâğım Pis Koku Saçan, Sıhhat Bozan Bu Lâ- Istanbul halkının sıhhatını teh- likeye koyan , bazı yeryer açık lâğımlara rastgelinmektedir. Yukarıda gördüğünüz iki re- simden bir! Küçükpazarda Kan- tarcılar caddesinde Tesviyoci so- kağında açıkta akan bir lâğımdır. Tamam yedi aydanberi ayni va- ğımlar Ne Zaman Kapatılacak? SON POSTA 10-6- 1935 ismini — İşitebilmiş ondan Çek lisanile verilen talimattan hiç bir şey anlıyamamıştı. Yalnız mu- haverenin sonunda Alman: —“Evet... Evvelâ öyle... Sonra ikinci hat ile...,, Demişti. (Arkası / var) sonra Lâğımların vaziyetleri resimde görüldüğü gibidir ziyettedir. Diğer resme gelince * Bu da, yine o civarda Kepe- nekcisinan yokuşunda açıkta akıp giden bir lüğımcır. Bütün gün, ; s kekudan o ci- vardan geçilemcimektedir. Bu da, aylardanberi açık durmaktadır. Koca Şehir Kaç Gündür Zifiri Karanlık Içindedir Elektrik Fabrikası Yandığı İçin Mani- sada İşik Görünmez Ol_du İpıksiz kalan güzel Manisadan bir görünüş Manisa, ( Husust ) — Vakıt gece yarısını bulduktan — gonra bir yangın, kısa bir müddet içinde fabrikayı bir yıgın ve bir harabe Manisa elektr.k fabrikasında çıkan l haline getirdi. Vakıt saat birl çenlerde, bütün Öömrümce unuta- ——— Istanbulda Haziran 10 ÂAç Kalan Milyonerler ! ( Baştarafı 1 inci yüzde ) — İşleriniz ne halde? diye sor- mayı İüzumsuz sayabilirdim. Ve- recekleri cevap, ticari vaziyetle- rini, o andaki halleri kadar be- Tâgatla ifade edemezdi. Zira, alışverişin en bol saa- tinde, koca dükkânın sahipleri, gecelerce yatak görmemiş uyku- suzlar gibi horluyorlardı: — Yanlış gelmişiz, — dedim, burası antikacı dükkânı değil, bir şirket meclisi idaresi... Ömrünün 35 yılını — antika alışverişile geçiren “Arnak,,, bir canlı anlika haline gelmiş denile- bilir: — Tekmil, diyor, amma tek- mil san'atların içinde, antikacılık kadar ölmüş olan yoktur. Buhran muharebesinde ateş hattına İlk sürülen bizler olduk. Ve bu kav- gada verdiğimiz şehitlerin yekânu son Belucistan zelzelesi ölülerinin sayısına yaklaştı. Bu itibarla siz, antikacıları konuşturmak — istemekle, — ölüleri dile getirmeğe kalkışmış oluyor sunuz! Arnak bu, lâtifeli şikâyetleri sona — erdirdikten —sonra ilâve ediyor: — Maamafih, bizi veden buhran değidir. Meselâ, — Istanbul — limanına, memleket boyunda transatlan- tiklerden biri dayanır, karaya bir ordu insan boşoltır. Bu yüzlerce, hattâ binlerce yabancıyı çarşıya taşıyan atomo- bil sürülerini görenler, derhal şu hükmü verirler: — Çarşı esnafına doğdu! Fakat bu işin bir İçyüzü var- dır ki, en dâhi karikatürcü ve mizahçı kafasından bile doğamı- yacak kadar gülünçtür. Bu seyyahlardan — birçokları (100) markla yüz memleket gez- miye çıkmış fukara seyahat |.- | dalalarıdırlar. Birçokları da ka- raya çıktıkları zaman, bizim şı- irlerden bile meteliksizdirler. Bunun sebebi de, bizi mahve- den döviz mesolesidir. Zira, ecnebiler, buraya dün- yalık bırakmak istemedik'eri için getirdikleri seyyahları karaya ç« karırken, ceplerine ancak tram- vay, pul, ve karlpostal! parası koyuşorlar. Hattâ bu yüzden, ge- asıl mah- yine gün bulduğu sırada elektrik fabrik - | sında yangın çıktığı haberi şel de | yayılmış, bir kısam halk sokaklar dökülerek yangın yerine koşmuş- tur. Bütün çalışmalara rağmen fabrikadan hiç bir şey kurtarıla- mamışlır. Yangının nasıl çıktığı henüz anlaşılamamıştır. Fabrika 11000 liraya sigortalı idi. Adliye hâdi- seye el atmışlır. Fabrikanın ma- kinist ve müstahdemlerinin ifade- lerine müracaat edilmiştir. Bu —dakikada Manisa şehri karanlıklar içindedir. Halk petrol lâmbalarile aydınlatma vasıtasını temin etmektedir. Elektrik fabri- | kafilesi | fabrikalara sahip meşhur bir mil- kası işi, — bu yıl şehir meclisini yakından İlgilendiren İşlerin ba- şında — geliyordu. Yıllardanberi kullanıla kullanıla bozulan motö- rün yerine bir yenisinin getiri- mesi düşünülürken mecliste hara- retli münakaşalar olmuştu. Şahir meclisi başkanı bir gün şehrin mı)ıcıgımr bir. garip vak'ayla karşılaştım. Gelen bir seyyah arasında memleketinde yarder de vardı. Herif karaya çıkarken cebine, amele erine — verdiği gündelik- ten az para koymuşlar. Eğer benden yarım lira borç almasaydı, ya parasıni ödeyeme- diği taksinin şoföründen dayak yiyecek, yahut ta yiyeceksizlikten ölecekti. Muhatabımın sahiden garip hikâyesi bana, bunu bastıran bir benzerini hatırlattı: Bir başka Amerikan milyoneri paralarını hesaplamak için, oda boyundaki kasasına girmiş, ve tesadüfen kapanan kasa kapısını açıp çıkamadığı için de, hudutsuz altınlarının — ortasında, açlıktan kıvrana kıvrana ölmüş. EBence, bu vaziyette, soeyyahlar — İçin kasadan farksız mektir | Ayrılmıya hazırlandığımı gören Arnak : — Gitmeden evvel, diyor, slze aklıma gelen hoş bir veak'ayı da anlatayım. zengin Istanbulun, bu kalınıyor. - de- yit zameanında İdi... Bir gür dükkâna, bir - belediye çavuşu gi . , elinde koca bir su kovası vardı, — Antikalar, eski eşyalardır. Dedi, eski eşyalar mikropludur. Bu itibarla belediyenin — verdiği karar t ucbince, — dükkânınızda her gece kükürt yakacaksınız ! Antikalar içinde öyleleri var- dır ki, yanlarında kükürdün adını ansanız, rakibelerinin medhini duy- muş kadınlar gibi bozulurlar... Gelin görlün ki kovasındaki kükürdü dükkâmın tam ortasına boşaltan belediye çavuşuna bunu anlatmak, vergi memuruna meram anlatabilmekten de imkânsızdı. Kurnaz antikacı güldü: — Maamafih, sonra, belediye çavuşuna epey hayır dua ettim, Merakla sordum: — Neden ? — Neden olacak... O zaman ta İtalyalardan getirtilen kükürt ( &u pahasına ) satıl yordu. Halbu- ki evimin kümesinde — bitlenen tavuklara da kükürt lâzımdı. Belediyecinin ayağımıza kadar bedava getirdiği kükürt, tavukla- riın bitten kurtulmalarına yaradıl : Tevfik Aabet'ı ZEE 500 Liralık Müsabakamız Okuyucularımız arasında açtığı- mız (500) ik — müsabaka bitti ve bu amüsibakaya ait (30) uncu —son kuponu — neş- rettik, İstanbulca ve dışarıda bu'u- nan okuyucularımızın dün akşuna kadır gönderdikleri (80)z:r kupondan mürekkep zarfe ların tcanlfine br şi:nmıştır. Mükü- fat k; zan'nlar a Dstesi ayın (12)- sinde neşredilecelit'r. idaremize karanlıkta kalması ihtimali önlinde herhalde yeni bir molör &lınma* sını istiyordu. Metörün ufak bir tamirle kullanılacağıcı iddia ve ısrar edenler bu süretle - indizla” rında aldandıklarımı anlamışlardır. Belediye acele bir karar il© şehrin elektrik İhtiyacını temil etmek mevkiindedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: