10 Haziran 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

10 Haziran 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ünya Haâdiseleri En Besle_ııici* Ekmek Pamuk Tohumudur Nevyorkta — maruf kiyıl:r Ü Smlt bir n B Eıçq:i;n evvel ga- nan keğife zetelerde neşret- ler tiği bir etütte pa- muk tohumundan yapılacak ek- meğin daha fazlı besleyici mad- deyi haiz bulunduğunu iddia etmekte ve istikbalde ekmeğin bundan yapılacağını söylemektedir. Kimyaker, pamuk tohumunun yağı alındıktan sonra kalan gıdai mevadında bol bol vitamin bu- lunduğunu isbat ederek bunun öğütülüp un haline getirildikten sonra ekmek yapılacağını ve bu ekmeğin çok besleyici olacağını anlatmaktadır. * Alıııyıdı düelle usulü ye- niden tesin — edilmiştir. Ancak bu hususta yapılan kanun taslağı, düello eden — haşımların öldürmeye kadar gitmemeleri ge- rek olduğunu ehemmiyetle kay- detmiştir. Bir hasmın düelloda karşısındakini öldürmesine ancak bir meselede cevaz vardır. Bu mesele de münhasıran düclloya namus meselesinin sebep olması takdiridir, * Almınyınııı meşbur. Mate- oroloji mütehassıslarından Ermen — Morbah senede bütün dün- yada yağan yağ- muran miktarı hakkında yazdıgı bir raporda şu aşağıdaki garip rakamları göstermektedir. Senede bütün dünya satbına ya- ğan yağmur 466,174,600,000,060 tondur, bu hesaba göre bergün yağan yağmur 1,274,714,009,000 tondur. Bu miktar her dakika için ( 53,800,000,000 ) ve her saniye için 15,000,000 tondur. Bir günde ne kadar yağmur ya- yar Bir Doktorun Günlük Notlarından (*) Somnambül Sairifilmenam Bugüm Devamlı ve yorucu bir vazilesi ©'an bir hasta muayene ettim. Senelerdenberi vazifesi başından ayrılmamış bazan — geceleri de devamlı çalışmış son zamanlarda fiç senedenberi geceleri feryatla uykusundan — uyandığını ve bu zamanda kendisini bazan yatak odasının dışında, bazan evin ali katında bulduğunu söyledi. Bu hali evdekileri ürkütmüş kendisi de merdivenlerden birgün düşüp ölüvereceğinden korku geçiriyor, hasta müzmin bir zafiyeti asabi- yeden mütesesirdi. Yorgunluklar gada — eairifilmenam — dediğimla şekilde asabi — bir — rahatmı- hk meydana getirmişti. Vazilesin. den iki ay için ayrılarak — istira- hat etmesini, muntazam gıda, hava ve deniz. banyoları yapma- mmni, yanındakilere de kendisini kontrol etmelerini tavsiye ettim. Ve asabi hastalığı Için (Valerya- nal Damonyal Döpyerlo) içmesini tenbih ettim. Pazartesi V) Bu netları kesip saklayımız, yabut bir elbüme yapışlınp kollekalyon yapır miz. Sıkinti zamanınızda bu notlar dektor gibi imdadınıza yetişebilir. bir SON POSTA Bahçıvanların Hali Harap Ziyan Ediyofİar Ve Ziyan Ettikleri Için Hükümetten Himaye İstiyorlar Yani M>iîış_t'erinin Aleyhine Bir Vazi- yet Mi İhdas Edilsin İstanbul — bahçıvanları — pek buhranlı bir durumdadır. Heman hemen bütün bahçıvanlar aşağı yukarı ekmek parasına mühtaç bir vaziyete gelmişlerdir. Bahçı- vanlar iskelede semizotu, bakla gibi sebzelere kilosu bir kuruştan bile müşteri bulamamaktadırlar. Mahsullin tarladan kesilerek İske- leye nakli satış fiatından daha fazlaya mal olduğu için birçok bahçivanlar — mallarını — tarlada bırakmayı, birçoklar da yabani ot fiatına İnekçilere satmayı ter- cih etmişlerdir. Bu önemli vaziyet üzerine İstanbul ziraat odasında bir toplantı yapılmıştır. Toplantıya bahçıvanların mümessilleri de ge- mişlerdir. Vaziyet uzun uzadıya görüşülmüş, fakat ziraat müdür- lüğü bu vaziyete çare bulmanın imkânsız olduğunu bildirmiştir. Istanbul — bahçıvanlarını —bu duruma sokan sebep, Adana ve Itmir sebzeciliğinin rekabetidir. Bahçıvanlar bu rekabetin önüne geçmek için Ziraat idaresine iki şey teklif etmişlerdir: 1 — Belediyenin taşradan ge- len sebzelerden — iskele parası namile bir resim alması. 2 — Sebze — gelirilmesinin tahdidi, Fakat ziraat idaresi bu iki teklifi de İmkânsız görmüştür. Ok- | truva kalktığı için belediyenin lskele parası alması mümkün olamıyacak, şehir halkının ihtiya- cı karşısında da sebze getirilme- si tahdit edilemeyecektir. Toplantıda varılan bu netice | bahçıvanların müşterek | — üzerine bir nisbetle vaziyetlerine bir ça: bulunması için ziraat bakanlığına İ müracaat etmeleri — kararlaştırıl- | mıştır. Eğer zirant bakanlığı da bu variyete kurtarıcı bir çare bulamazsa bahçıvanların bir ço- gu birleşmeğe ve bizzat kendileri mmelelik ederek şehrin en büyük olan ve en turfanda mal yetişti- ren bâhçesini işletmeğe, kendi bahçelerindeki tesisatı da buraya nakletmeğe karar vermişlerdir. Bu taktirde bahçe sahipleri çoluk ve çocuklarını geçindirebi- lecekler, fakat yanaşmalarına iş veremiyeceklerdir. Aksi taktirde İse az zaman sonra ekmek para« sına mühtaç bir hale gelecek- lerdir. Pis Bostanlar Böyle Yerlere Sebze Ekil- mesi Yasak Edilecek Bahçelerini lâğımlardan sızan pis sularla sulayan bostan sahip- leri, bostanlarındaki mahsullerin imha © suretile ceza görü- yorlar. Fakat belediye bu cezayı az bulduğu için bir talimatname hazırlamaktadır. Yeni talimatna- meye göre bu gibi bostanlar uzun müddet kapatılacak, sahip- * Mevsim başı natas faaliyetl Mütekaitler,*Dqllar Yetimler Aylık Alırlarken Çektik- leri Sıkıntıdan Kurtula- mıyacaklar Mı? Mütekaitlere ve dullara aylık - verilir- ken geçen yıllarda görülen gu İzdi- ham bugün de sürüp gidiyor Istanbul gazetelerinin hiç es- kimek bilmeyen birkaç mevzuu vardır: Terkosun ıslahı, şehrin imari, caddelerin tamiri, taze meyva ve sebze ihracı gibi. Bunlar arasında bir de tekalit maaşları tediyesi vardır. Hiç değilsee yılda bir defa gazeteler bundan bahsederler ve bu işin yoluna gireceğini ya- zarlar. Bugün de ayni işi biz yapı- yoruz ve bu hal böyle giderse bu mevzu yıllık dalmi mevzuları- mızin en başında bulunacaktır. Istanbulda 22 bin mütekait dul ve yetim maaşı alan vardır. TAKVİM Gün PAZARTESİ — Hızır 30 10 HAZİRAN 935 36 Arabi Rumi —— 8 Rebiülevvel m 28 Ma; leri de mahkemeye verileceklerdir. |W Hez-| 1 | biplerini inletmese olmaz m? yapar? Neden muayyen günlerde maaş verir, neden malül, müte- kait, gözü yaşlı, bağrı yanık dul ve yetimlerin parasını kolayca vermez 7, Bu İş için gün tayin etmese, gün tayin ettiğine göre bu ser- visle uğraşan memur sayısını art- tırsa, başka tedbirler alsa, hulâsa şu İşi kolayca yapıp ta maaş sa- Bu sorgulara en salâhiyetle cevap verecek makam yine bauka idi. Biz de banka müdürlüğüne gittik ve İşte aldığımız cevap: — Bizden 8 bin kişi maaş alır. Maaş İşile muayyen ler- de bankanın 80 memuru birden meşgül olur. Üsüllerimiz gayet basittir. Fakat dünyanın hiçbir yerinde en büyük teşkilatlı ban- ka bile bir günde 8 bin kişiye ayrı ayrı tediye yapamaz. Bizim gün tayin edişimiz bu 8 bin kişinin tediyesini 6 günde bitirmek içindir. Fakat maaş sa- hipleri maaşlarımı bir. günde ah mak isterler. Yani İsterlerki biz bir günde ayrı ayrı 8 bin kişinin maaşını birden verelim. Nibayet bu para işidir, hesap işidir, kaydi vardır, faiz hesabı vardır, Malmüdürlüğünün vizesini tetkik etmek lâzımdır, mühürü, maaş alan adamı, vekilse vekâ- letnamesini tetkik etmek lânm- dır. Bu vaziyelte 800 mütehassıs memur çalıştırmak lâzımdırki bir günde ayrı ayrı sekiz bin kişiye maaş verilebilsin. Hem arlık izdiham kalmamış- tır. Biz 9 Malmüdürlüğünün yap- tığı işi bir dairede yapıyoruz. Buna rağmen beş altı günde İşi bitiriyoruz.,, Malmüdürlükleri bu 22 bin maaş sahib'inin — maaşını muayyen günlerde dağılır. 22 bin maaş sahibisdea 8 bini de maaşlarını muntazaman Emlâk Bankasında kırdırırlar. Emlâk — Bankası da tıpkı Malmüdürlükleri gibi bu maaş kırma işini muayyen gün- lerde yapar ve günde 1200 cüz- dan kırar, yani 1200 kişiye maaş | verir. Banka bu İşi nelen böyle 10 Hazirze I < Frengi Belâsı Ve Bir Dilek Tarihini hatırlamıyorum: Get çen aylar içinde sıhhat bakani mecliste bir söylev verdi ve memlekette — frenginin — yaptıği tahribatı anlatarak bu hastalığıl! çokEıne tedavi edildiğini söyledik wvvelki gün kahvede iki kişl konuşuyorlardı. Kulak — verdimi Biri, içimi parçalayan bir alle faciasını şöyle anlatıyordu: — *“Tanidığım bir adam vardir Maruf tanınmış, namuslu, yüksel aileden biri. Adamcağız bir güt çoluğunu çocuğunu topladı, anat dolu şehirlerinden birine geldh Fakat aradan bir müddet geçince facla baş gösterdi. Adamcağı$ nereden aldıysa almış, frengiye yakalanmıştı. Bu hastalık kendisinden karı* gına, sonra da çocuklarına yeçik Dehşetini arttırdı. Kıvranmaları ıztıraplar baş gösterdi. Mecburelt hep birden İstanbula geldiler ve bir hastaneye yattılar. Çocuklat biribiri arkasına öldü. Şimdi kat dınla erkek ölüm acılarile kıvrant makta devam ediyorlar!.,, Bu vaka beni dehşete düşür« Sıhhiye bakanımızda — tesllii etti ki, hastahanelerimiz kâfi de* ğgildir. Fakat asıl işin tuhafı, gas zetelerde gördüğüm bazı ilânlare dır. Bu ilânlarda doktorlarımı$ frengiyi ağrısız, ıztırapsız geçlt receklerini temin ediyorlar. Böylü bir usul varsa, hemen tatbikinğ koyulalım. Ben bir doktor olsarl yapacağım şey şu olacaktır: ğ Her sene bütün yurt insanla* rını kan muayenesine tâbi tutar bu çeşit hastalıklarla mücadele ederim. Bunun için sıhhiye baka* nımızdan — şu dilekte bulunacağımt Bu menhus, korkunç hastalıklarla ehemmiyetle alâkadar — olunurs8, muhakkak ki birçok faydalı ne* ticeler elde edilir. Kozluda okuyucularınızdan A, Abbas Hafta Tatili Ve Samsun Berbarleri Garzeteler hafta tatili münase* betile berberlerin de pazar günlerl kapalı bulunacaklarını — yazdılar. Fakat buna mukabil Samsun ber* berleri açık kalıyorlar. Bütüm memleketlerde bir güönlük tatilid ne büyük kıymeti olduğu s'zce dt malümdur. Acaba Samsun ber* berleri neden böyle bir tati'deti istifade etmek istemiyorlar? Samsun Kâzım paşa caddesi! berbet Suat Son Posta — Pazar günü kapanma İşi yalnız Istanbul temi- lerinden bazılarının ve — birkaç şehrin berberleri arasında bİr anlaşma neticesidir. Eğer Samsuti berberleri de toplanır, böyle bir karar verirlerse, onlar da tatil yapabilirler, v Nöbetçi Eczaneler Bu gece nöbetçi eczaneler şun- lardır: Tstanbul tarafı; Şehzadebaşında (Hamdi), Aksarayda (Ethem V tev), Karagümrükte (Suat), Topkus puda (Nazım), Samatyada (Eroli'osh Zeyrekte (Hasan Hulüsi), Ey ptâ (Hikmet), Kumkapuda (Belkıs), Ber latta (Tolidis), Çemberlitaşta (511 Rasım), Bahçekaptida (Hüsnü Ilay- dar), Bakırköyünde — (İstefan Terzir yan), Beyoğlu — tarali Tünelle (Matkoviç), İstiklâl caddeşinde (Ke” mal Rebul), Ga'atada (Mek-ih Şişlide (Şerk Merker), Kasımyaştr da (Yenituran), Hasköyde (Yentlif” kiye). Kadıköy tarafı; Modada (Alâ- eddin), Pazaryolunda (Tufat Müm | | İ| tam, Büvükudada — (Şükrü Rıze). ——

Bu sayıdan diğer sayfalar: