17 Haziran 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

17 Haziran 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

17 SON POSTA Sayfa . Her bakkı mahfuzdur. OSMANLI SALTANATI GÖÇERKEN (Mütareke devrinin tarihi ) Yazan: Ziya Şakir No. 57 17/6/35 Merkezi Istanbulda Olmak Üzere Yeni Bir Cemiyet Daha Kurulmuştu Galipler tarafından mütareke Şartnamesinin ihlâl edilmesi ve Yaziyetin vehamet — kesbetmesi Üzerine Rumeli ve Anadoluda da bazı teşekküller vücude getiri- Mişti. ( Edirne ) ve mülhakatı va- tanperverleri, ( Trakya - Paşaeli ) laminde bir cemiyet teşkil etmiş- lerdi. Bu cemiyetin gayesi, şun- dün ibaretti: Osmanlı devletinin fakırazı, çok kuvvetli bir ihtimal dahilindedir. Osmanlı vatanının İnkısama uğramak tehlikesi baş- Sösterdiği zaman, -mümkün olursa- Garbt Trakyadaki Türk ve Müs- Mümanlarla birleşerek bu Türk Mıntakasını kurtarmak; bir (Trak- ya Cümhuriyetli ) yapmak. Buna Muvaffak olabilmek için de, İngi- terenin ve yahut Fransanın yar- dimini temine çalışmak. Şark vilâyetleri münevverleri toplanmışlar; merkezi umu- Mlsl İstanbulda olmak Üzere - (vi- Tâyatı şarkiye, müdafaai hukuku Milliye) namında bir cemiyet yap- Mışlardı. Bu cemiyetin gayesi de “Şark vilâyetlerinde mütemekkin bileümle unsurların dini ve siyasi haklarının serbestli İnkişafını te- Min edecek esbabı. meşruaya teşebbls etmek; merzkür vilâyetler Abalil islâmiyesinin tarihi ve milli haklarını - lüzum görülürse - me- deniyet Alemi huzurunda müdafaa Mlemnk; Şark vilâyetlerinde vaki Olan mezalim ve cinayatın esbap Ve avamili ve fall ve müsebbip- hakkında bitarafane tahkikat le mücrimlerin süratle tec- tiyelerini talep etmek, anasır bey- hindeki — suitefehhümlerin — iza- hai ile kemafissabık ravabıtı ha- #enenin teyidine gayret eylemek, şark vilâyetlerinde tev- lit ettiği harabi ve safalete müm- mertebe çaresaz olmak İçin met mnezdinde — teşebbüsata Ritişmek,, ten İbaretti. Karadeniz sahili ve civarındaki ( Pontos ) — teşkilâtını karşılamak ve İslâm halkı, yaban- ti bir kavvetin esareti altında mamak gayesile, - yine mer- lstanbulda olmak Üzere - (Trabzon ve havalisi, Ademi Mer- keziyet Cemiyeti ) Isminde bir emiyet daha teşekkül etmişti. 'Bu cemiyetin ismi de delâlet edi- Yordu ki, hedefi; hükümet mer- kezinden rabıtanını kesmek ve kendi varlığımı kendi küvvetile Müdafan etmekti. Yine bu sırada (Konya) hava- İkinde - merkezi lstanbulda olmak Ürere - (Taalil islâm) isminde bir Stemiyetin teşekkülüne; (Bursa) da da . ledelicap, istilâya — karşı! çetelerle karşı koymak ( Müdafaal Hilâl ) leminde teşkilâta girişilmeye teşebbüs Bu teşekküllerin en kuvvetlizi hmirdeki (Müdafaal Hukuku Or- Maniye) cemiyeti Idi. Vilaon prensiplerinin muhtelif Tlletlere muhtelif ömeller ver- Tesi ve Hilâf devletlerinin de bir eke şartnamesini ihlâl etme- L v bükasız> Egv eebilirile “'.ııdı müntekim Rum çetele- "hin faaliyete geçmeleri Üzerine ._İh vatanperverlerile ateşin gençleri, bu cemiyeti teşkil etmiş- lerdi. Görülüyor ki; Istanbulda fırka- lar ve cemiyetler teşkili suretile nasıl siyasi bir faaliyet hüküm #ürüyorsa, Anadolu ve Rumelide ayni suretle bir kaynaşma husule gelmekte idi. Fakat bütün bu teşebbüsler, mevzli teşekklillerden ibaretti. Ve ekserisi de, başka devletlerin himaye ve muzahereti esaslarına müstenitti. Vaziyetleri ve teşekktil tarz- ları itibarile biribirlerinden “ayrı ve maksatları karışık olan bu teşekküllerden - tabüldir ki - elddi bir fayda beklenemezdi. Bunları faydalı bir hale sokabilmek - için hepsini de bir tek gaye etrafına toplamak elzemdi. En evvel bunu nazarıdikkate alan (Mustafa Ke- mal — Paşa), Istanbüla — gelen (Trakya - Paşaeli cemiyeti) rülesa- sile temas ederek bunlara lâzım- gelen direktifi vermekle beraber diğer teşekküllerin de ayni mak- #at etrafında birleşmeleri esba- bına tevessül etmişti. Bu sırada Türk muhibbi geçi- nenlerden Mösyö Marten Mustafa Kemal Paşaya müracaat etmiş, (papas Mister Fro) ile yapılacak mülâkatın memleket için çok hayırlı olacağını söylemişti. Papas Fro, mütarekenin aktine kadar lemi hiç kimse tarafından bilin- meyen alelâde bir papasdı. Aslen Irlandalı bir katolik olan bu adam hakikatte tam manasile bir Ingilizdi. Umum! harpte, Holanda sefaretinin papası ufatile İstan- bulda bulunmuş ve (Entelijens servis) e büyük hizmetler etmişti. Bu hizmetini muvaffakiyetle idare edebilmek iİçin çok — mahirane vasıtalara — teşebbls — eylemişti. Umumt — harpten — evvel — İngi- liz. ve — Fransız mekteplerinin imtihanlarında ekseriya mümeyyiz Sıfatile bulunan bu kurnaz papas bu mekteplere devam eden 0? devir ricalinin kız ve erkek ço- cuklarına mültefitane hareketler . göstermiş, bu suretle onlar Üzerin- Öz Dil Çalışmaları Otuz Birinci Liste 4 — Movsuk - Doğru, belgin Örnek; Bu haberin belginliğ'nde #üphe ediyorum. 2 — Kurunu Olâ - İlkçağ Kurunu vusta - Ortaçağ Kurunu ahire - Sonçağ asrı hazır - Yeniçağ © — AÂart - Modera 4 — Zannetmok - Sanmav Zan - Sanı B — Güzide - Seçkin Noti Gazetemize gönderilecek yam- larda bu kölimelerin Osmanlıcaları- nin kullanılmamasını rica ederiz. | Umumi harp içinde bunlardan bir hayli istifade teminine muvaffa- ( de yarattığı sempati — sayesinde kiyet göstermişti. Umumi barp içinde Beyoğlu- nun bir köşesinde silik bir hayat yaşıyan bu muhtelif cepbeli casus mütareke devri başlar başlamaz faal bir vaziyete geçmişik Ev- velâ — ittihatçıların — muhaliflerile münasebete — girişmişti. — Sonra da Ingilizlerin — lehine — açı- lan cereyanın başına — geçmişti. Zâhiren sulhperverane bir siyaset- le insanların — hayır ve salâhıma hizmet ediyor, fakat —bu sırada başlıyacağı kanlı İşlerin esasını hazırlıyordu. Sıraservilerdeki apartımanında görünüşte münzevi ve sakin bir hayat geçiriyor oldu- gu halde, bu —apartımanın gizli bir kapısı — mütemadiyon açılıp kapanıyor, her mlllete —mensup en tehlikeli şahsiyetler — sessizce bu kapıdan girip çıkıyordu, Her hareketini mahirane bir nikap altında gizlemeye muvaffak olan papas Fro, yakın bir mazi- de (Mustafa Kemal Paşa) nın ik-« tisab edeceği mevkil keşfetmiş; bu büyük ve mühim şahsiyetle temasıadan da ayrıca bir fayda temin eylemek istemişti. Fakat, Mösyö Martenin delâ- letile Perapalas otelinde yapılan iki mülâkat, Papas Fronun ümit- lerini kırıvermişti. Rahip Fronun cazip renklerle örtülü fikir ve te- mayülâtının — altındaki — tehlikeli maksatları keşfeden — Mustafa Kemal Paşa: hakiki Türk vatan- perverlerinin varlık ve istiklâlle- rini müdafaa etmek İçin her fe- dakârlığa atılmak azmile hareket ettiklerini söyledikten sonra; — Görüyorum ki siz; ruhant bir mesleke mensup olmakla be- raber, siyasi cereyanlara karış- | ! maktan da hoşlanıyorsunuz. Fakat, bugünün birbirine karışan #slya- setleri, neticede mukatelâta mün- cer olabilir. Ç arkası var ) Cebimizden Fazla Para Çıkıyor ! ( Baştarafı 1 inci yüzde ) miştir. Bugün İse imaliye masrafı, 12 yıl önceye nisbetle bayli azak mıştır. Biz diyoruz ki: belediye, İmaliye masra- hınqv::ıllılıl_’yı.ddıı', ederse, buğday fiatı artmış olmasına rağmen ekmek flatının aşağı yukarı bu- günkü vaziyeti muhafaza etmesi Tâzım geleceği neticesine — vara- caktır. Biz bunu bekliyoruz. 17 Haziran Pazartesi saat (6 da Yeşilköy, Yeşilköy Palas ctelinde Elektrik firinmın tatbikatı gösterilecek ve bu meyanda, gelenler arasında kur'a çekilerek, bir ELEKTRİK ALETİi Hediye Edilecektir. Bu ders bayenlara mahsuslur. ( Baştarafı 10 uncu Yüzde ) adamım. Şahsl! gayem, bu günkü vaziyetimi muhafaza — etmektir diyebilirim. Fakat tam gsandeti, ancak bütün etrafımdakileri de refaha kavuşmuş göreceğim gün tada- cağım ! Eğer — utanmasaydım, saadel,, e kavuşamıyacağı Ustada acıyacaktım, Benim sual sormama vakit bırakmadan, lâkırdıyı - “Batlıbel,, tünelinin kuruluşundan açan üstat: — Ecnebilerle rekabet için, dedi, hükümete 960 bin lira ten- zilât yaptık. Ve bu tenzilâta rağmen de, bu tenzilâtın sülüsani nisbetinde pa- ra kazandık. Bu netice, o ecne- bi grubun yapmıya yeltendiği ihtikârın hududunu gösterir ka- naatİndeyim. Söylediğine yine pişman o muş gibi görünen Üstat: — Maamafi, dedi, temeddüh- ten, tefahurdan hoşlanmadığım için, bundan bahsetmemenizi l terim ! Lâfa karışan ortamektep me- zunu mahtum, benim cevap ver- meme vakit bırakmadı, ve, o uyanan tecesstlalini — yine gizle- yemedi: — Demin söylediğin “slilüsan,, kelimesinin manası ne baba? Onun — tenvirinden — sonra bahsi birar da Ustadın hususi * tam için BirMilyonerimiz Yüzlerce Mektup Ve Telgraf Alıyor — Musikiden, edebiyattan, g- irden filân zevk duyar mısınız ? — Şimdilik yegâne — zevkim galışmaktır. Maamafih, şiir, roman okumaz değilim ! — Kimlerin eserlerini tercih edersiniz ? Uzunca boylu düşünen mubh - tabım, isim saymanın yolunu b du: — Vallahi... Ben, daha ziya « fenni eserleri tercih ederim! Ondan sonra da hayır kuru:-- larına da yardımda bulunup | - lunmıyacağını anlamak İstedim — İnşallah, dedi yakında, | mekteple bir —hastane yapnı niyetindeyim ! Ve ilâve etti: — Fakat boen temeddühten, tefahurdan hoşlanmam. — Hayırlı bir —işin yapılmasını, duyulma- sına tercih ederim. — Bu itibarla bu hayırlı niyetimi yazmamanızı daha münasip bulurum. h M * Üstadın tavsiyelerini tutup ta istemedigini söylediği şeyleri yaz-« mamıya niyet —etmedim değil, fakat bu niyeti yerine getirme- me, Ustadın geriye kalan lâflarının azlığı mani oldu. — Bu itibarla, kabahatimi, matbaaya boşa yakıa bir kâğıt vermemek mecburiyetiae de oluşuma bağışlar Ümidindeyim, Naci Sadullah Olmayacak Şeyler Vapur Dumanını “Yasak,, Etmek Hiç Mümkün Olur Mu? Köprü kenarında duman fışkıran vapurlar Birkaç gün Önce gazeteler yazdılar : Belediye, köprünün kenarına yanaşan vapurların köprüden gelip geçen halkın üzerine kurum yağ- muru yağdırdığını - neden sonra - tedbir almayı düşünmüş ve bu düşüncesini de vapurların köprüye yanaştıkları zaman, bacalarından duman salıvermemeleri şeklinde tatbik etmeye karar vermiştir. Fakat, resme dikkat edinin Belediyenin bu kararına rağmen vapurların bacalarından yine bol bol duman fışkırıyor. — > Çünkü “ duman yazsağı ,, olmu yacak işlerdendir.Ş Vapurun işle mesi İçin etim lâzımdır. Bu stim için de kazana kömür atmak gerektir. Olmıyacak duaya amin, deme« yelim. Olacak şeyleri başarmıya bakalım. Servetimize Göz Mü Koydular ? elmasının da bu arada bulundu- gu söyleniyor. Bu elmasın bulunuş ve alınış gekli çok enteresandır. Dünyanın en büyük elması olan bu taşı bir dilenci sokakta buk- muş. Bunu cam zannetmiş ve bir yaymacı kaşıkçıya satmıştır. Sonra sarayın kuyumcuları bvııı görmüşler ve saraya satın aldır- ıı;ı'.lırılr. Alâkadarlardan — yaptığımız tahkikata göre Ankaraya bu kıymetli eşyanın uhî:q hakkında bir karar yoktur. Yı nız geçenlerde müzeler müdürü üi bulunduğu bir heyet bunları - tetkik etmiş kiymeti — bulunanları Ankarada ve torihi ayırmıştır, ÜZEĞEDÜE «i

Bu sayıdan diğer sayfalar: