20 Haziran 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

20 Haziran 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

20 Haziran — Kari Mektubları F Şaheser Bir . .,* Kırtasiyecilik Hikâyesi Ankaradan bir okuyucumuz- dan bir mektup aldık. Okuyucu- muz kırtasiyeciliğin eşsiz. bir nu- munesi olan şu hikâyeyi anlat- Mmaktadır: “ — 1920 de Istanbulda ev- lendim ve 6G sene sonra eşim öldü 6 ay sonra yeniden evlendim ve ikincel eşimi de 930 da hasta- lıkla kaybettim. Bu yılın ortala- tında Üçüncü bir bayanla evlen meye karar verdim ve gerekli olan kâğıtları, gerekli makama ötürerek tesçilimizi istedim. Bana İkinci karımı, kayıtlı olduğu yer- den terkinikayt ettirmemi söyle- diler. Ankaradan hemen bir istida ile müracaat ettim. Şu karşılık geldi: — Bu adamın sicilli nüfusta (...) adlı bir bayanla evli oldu- ğu görülmektedir. Ikinci karısının öldüğü Aanlaşılıyorsa da birinci eşinden sureti infikâki bilinmedi- ğinde 1 bunun kendisinden anlaşı- larak bildirilmesi. Ben ikinci eşimin ölüm kâğı- dini gösterip, üçüncü iİçin izin ksterken benden; daha önce öl- müş olan birinci eşimin ne ob duğunu soruyorlardı. Bu sefer bütün evrakımı, en ufak parça- larına kadar ekleyip tandik etti- rerek gönderdim ve dedim ki: “ben nüfusta evli gözüküyorsam Basıl olmuş ta - ikinci evlenmem medeni! kanuna uydurularak ya- pilmıştır? O zamân gerekli olan Araştırmalar yapılmamış ve icap eden kâğıtlar, vesikalar görülk- memiş olsaydı bu tescil yapık mazdı. Kayıtlara iyi bakılsın, iş uzumasın!,,,, dedim, Bir ay sonra bir cevap geldi: — Birinci karısının öldüğüne ve ikincial ile evlendiğine dair burada bir kayıt yoktur! Üçün- Cüyü tescil edebilmek ve izin Yerebilmek — için - sanki ikinci tescil edilmemiş gibi - birinci karısının öldüğüne dair mahalle- tinden bir İlmühaber alınıp gön- derilmelidir. Kaydı terkin edilerek İkinc'si - yani benim ölmüş eşim - tescil edilsin, ve bu ikinci ölüm kâğıdı ile de bunun kaydı teskin edilerek üçüncüye — izin verile- lsini. ,, On yıl önce ölen bir kadın için ben kimden ve masıl bir İlmühaber alabilirim?. On yıl ön- teki imamı nereden bulayım. Bul- dum farzedelim: Elinde mührü, kâğıdı yok ki... Sonra elimdeki evlenme cüzdanımda birinci karı- Mmın öldüğüne dair İşaret var. Bu İş 1930 da başladı. 1935 yılına kadar devam etti. Bitti mi sanır- Sınız, hayırl. Beş sene önce bir beyan kâ- Bıdı, iki hekim — raporu ile işe anılan bu muamelenin bugü - kü tomarı tamam (46) parça k Üdttır. Bu İş için verdiğim dilek- Şelere, — çıkardığım — örneklere, Yyıtlara, raporlara, tasdiklere İmühaberlere, fotoğraflara ve daha helere harcadığım paranın tutarı 16 lira 60 kuruşu buldu, arada kaybettiğim işlerim, günlerim de tabal Derdimi anlatamıyacağım ben anladığım için bu işin peşini aktım. Şimdi bir başka kanı- Bun, bir başka maddesinden isti- fade ederek beş yıldanberi tescil edilemeyen bu evliliğimi kaydet- lirerek şerefimi ve bu güne kadar nimle bağsız bir hayat yaşayan bir bayanın mevküni kurtarmaya Uğraş yorum! Ve bir cihete sev- hiyorum ki, ne key.tsız ölen ikinci arımdan ve ne de Üçüncüden z-man içinde bir çocuğum mamıştır.. Olmeş olsaydı, hiç - Tüphesiz birisi anasız olacak, lris: de piç sayılacaktı. —— SON TA Dünyada Olup Bltqı_ıler Banyonun İçinde Çıplak Bir Kadın Cesedi Bulundu Brüksel, 16 (Haziran) — 1935 yılı içinde bütün dünya mab- kemeleri önünde görülen yüzlerce dava arasında göze en fazla çarpanı hangisidir? Denilse hiç tereddütsüz, yarın Brükselde baş- layacak olanı gösteririm. Bunun sebebi bu davanın birçok husu- siyetleri İçine almış olmasıdır. Bir defa asrımızın ahlâk ala- nında zayıf noktalarını gösterir, oldukça iyi muhite mansup bir kadın — kargısına — çıkan — lik erkeğin kolları arasına nasıl düşer, ölüme kadar nasıl sürük- lenir, sonra iyl yetişmiş bir genç nasıl katil olur? Bütün bu suallerin cevapları bu mahkeme esnasında verilecektir. Bütün bu düğümler bu davanın hususiyet- lerinin bir kısmıdır. Öteki kısmına gelince, o da Uluslararası mah- kemeler tarihinde rekor - teşkil edecek mahiyettedir. Zira bu davanın — tamam — 100 tane şahidi, ondan sonra da 11 tane avukatı vardır. Bu avukatların ç tansi Paristen — çağırılmışlardır. Fransanın en ünlü baro hocaları- dır, geriye kalan sekiz tanesl Belçikalıdır, fakat onların ara- sında da 2 tane Üniversite pro- fesörü vardır. x Vak'ayı anlatayım 1 1934 Martının 11 inci günü Pariste küçük bir otelin sahibi, bir odanın banyo — dairesinde çıplak bir kadın cesedi bulur, ölünümn — hüviyeti — kendisi — için meçhuldür. Bildiği yalnız bir şey var : Bu kadın öğleden sonra ya- nında Melon şapkalı bir gençle ötele gelmiş, bir oda tutmuş, yukarı çıkmış. Az sonra delikanlı aşağı inmiş, şimdi geleceğim, diyerek sokağa çıkmış ve ka- yıplera karışmıştır. Bu hâdise az evvel de söyle- diğim —gibi Pariste — olmuştur. Brükselde geçen kısmına gelince, onu da anlatayım: Brükselde .Kettel Isminde bir p talebesi, arkadaşı Plerre Nathan'ı biraz endişeli ve bozuk simalı, telâş İçinde bulur: — Hasta mısın? diye sorar, yoksa Malou ile kavga mı ettin? Malou Brükselde çok hafif- meşrep olarak tanınmış. Marie * Louis Gerin isminde bir genç kızın lâkabıdır. (Pierre Nathan ) e gelince, o, zengin bir kundura fabrikası sa- hibinin oğludur, vaktile ailesinden Yavuç avuç para aldığı sıralarda bu İsrafile şöhret kazanan kızı tant- miş, gevmiş, metres olarak almış- tır. Fakat bu vaziyet ailenin gö- züne çarpınca parası kesilmiştir. Şimdi metresini kaybetmemek için her ne bahasına olursa olsun para bulmak Ümidile her çareye baş- vurmaktadır, hattâ hısım akraba- sndan elmas iğne, yüzük gibi birçok aşya da çalmıştır. Ahlâkça günden güne düşmektedir. * Tıp talebesi Kettel arkadaşını düşünceli bulunca israr eder: — Söyle ne oldu, yine ne yaptın? Pierre Nathan bu defa derdini döker: — Geçende Parise gitmiştim. Orada — mücevherlerini — çalmak İ D>i B için, bir kadını Malou cinayetten sonra hapsaneye getirilirken, madalyonun içindeki katil öldürdüm, mah- volmuş sayılırım! — Peki şimdi ne yapacaksın? — Bilmiyorum, Paristen kaç- madan evvel, orada bulunan bü- yük babama herşeyi itiraf etmiş- tim, az kaldı adamcağızın yüre- ğine inecekti, yakayı güç bal ile Belçikaya attım, ümit ederim ki burada beni tutmazlar, 't Pierre Nathan bu ümidine rağ- men ertesi gün Belçika zabıtası tarafından — tutulmuştur.!? Çünkü Pariste ölü olarak bulunan kadı- nın bhüviyetl öğreni'miş, son gün- lerde kimlerle temasta olduğu tahkik edilmiş, yavaş yavaş Pierre Nathan'ın izine kadar gelinmiş ve hemen Belçikaya te'efon edilmiş- tir. Esasen iki memleket po'isi arasında sıkı bir çalışma bir- liği vardır ve delikanlı hemen tutulmuştur. İlk verdiği ifade şudur: — Metresim Malou ile birlik- te parasız kalmıştık. Borç içindey- dik, ailem de parayı kesmişti. Pa- rise giderek orada bir zengini soymayı kararlaştırdık. Metresim hareketimizden evvel bir doktor- dan bir şişe Kloroform almıştı. kararı verdik, ben Pariste mü- cevheri çok bir kadını ayartacak, bir otel odasına götürecek, orada kloroformu koklatacak ve elmas- larila parasını alacaktım. Plânı aynen tatbik ettik, Parisin Şan- zelize caddesinde, büyük bir ote- lin balosuna gitmiştik. Malou i'e ayrı ayrı masalarda oturduk, Met- resim etrafına bakınıyor, en mü- nasip kadını araştırıyordu, nihayet bir tanesini gözüne kestirerek bana gösterdi, yanına gidip dansa Pierre Nathan çağırdım, ve bu dans esnasında da Üç gün sonrası İçin mülâkat almıya muvaffak oldum. Kadın geldi, birlikte bir otele gittik. O, banyo dairesinde #oyunurken ben kloroformu bir mendile döktüm ve kadın gelipte yatağa girince burauna dayadım, boğazını da sıktım, kendinden geçti, o zaman mücevberlerini ve parasını aldım. Fakat tam oradan çıkacağım sırada baktım ki kadın el'an nefes almaktadır, kucaklayarak banyo dairesine götürdüm, yür- Üstü yatırdım. Banyoyu da su İle doldurdum. * Size Fransız ve Belçika po- Halesi arasında sıkı bir çalışma birliği olduğunu söylemiştim, va- ziyet iki memleket adliyesi için de böyledir, yalnız şu varki, Belçika kanunu kendi tebaesın- dan birinin başka memleketlerde yaptığı suçtan — dolayı — oraya gönderilmesine müsaade vermoz, suçluyu kendisi sorguya çeker, bunun içindir ki Par'işte yapılan bu cinayetin muhakemesi Brük- selde görülmektedir. * Şurasını da söyleyeyim: Plerre Nathan'ın ailesi cina- yetten sanra kesenin ağzını açmış, Lelçikanın en İyi avukatlarını tut- tuktan başka Paristen de bir üstat etirtmişt'r. Diğer taraftan Pierre hıthın'ın metresi olan Malounun müdafaasını da yine Belçikanın en iyi avukakları ile Parisin çok tanınmış bir vekili deruhte etmiş- lerdir. Anlaşılan erkek tarafı, bu cinayetin münhasıran Malou tesiri ile onun teşviki altında yapıldığını ispata çalışacak, kızın tarafı da aksini göstermeye uğraşacaktır. Büyük ikramiye: Türk Hava Kurumu BÜYÜK PİYANGOSU Şimdiye kadar binlerce kişiyi'zengin etmiştir. 19.cu Tertip 3.cü Keşide ti Temmuzdadır. 50.000 ürür. Ayııca : 20.000, 12.000, 10.000 liralık ikramiye'erle (20.000 ) liralık mükâfat vardır.. ,, Sayfa T ı Tarihi Fıkra Ya Ben ? Tarih Büyük İskenderin ka- rakterini anlatırken şu satırları da yazar : * O, dostlarile beraber bir- Teşmeyi, suatlerce şarap İçmeyi pek severdi. Sık sık da sarhoş olurdu. Böyle keyifli zamanlarında bir şeye kızacak olursa alev kesllirdi, önüne durmak kabil olamazdı. Filip ilk karısı ve İskenderin anası Olimpiyastan usanmış, ÂAtalosun torunu Klec- patra ile evlenmişti. Düğün sıra- sında verilen ziyafette Atalos biraz Farla içtiğinden kendini tutamadı. "Yeni kraliçemiz Ma- kedonya tahtına İnşaallah parlak bir varis doğurur,, diye bağırdı. lskender bu sözü duyar duymaz çıl- gin bir kızgınlıkla yerinden fırladı, *“ ya ben, ya benl,, diyerek Ata- losun Üstüne atıldı; Akbabanın saygı değer sahibi Yusuf Ziya da “Edebiyat Sorgu- ları,, başlığı altında yazdığı bir fıkrada lise imtihanları için yap- lan sorgu listesine ancak Üç baeş şair adının sokulduğunu ve Orhan Seyfi ile Faruk Nafizin, Halit Fahrinin kadroharici bırakıldıkla- rını aulattıktan sonra şu biçimde haykırıyor. — “Ya ben?. Demek ben, hece veznile öz Türkçenin ilk manzum piyesi “Biunaz,, 1 yazma- dım. Bu sorgular ya bilerek ya- pılıyor, ya bilmiyerek. Ikisi de biribirinden daha ayıp.,, Ince sezişlerine, canlı nükte- lerine Öötedenberi — hayran oldu- ğum değerli şairin üzülmemesini isterim. Atalosun dilegi nasıl le- kenderi hakkından mahrum etme- mişse ortaya konulan şu edebiyat sorgu cetveli de gerçekten şalr olanları — şlirden — anlayanlara unutturamaz. Esere değer veren kalem odaları değil halktır. Kem dini halka tanıtan; tarihe de tanıt- mış demektir. Hiçbir. kalem o tanışıklığı bozamaz. M. T. Tan SELÂNİK BANKASI — M eee 'Tesis tanlı 1838 İdare merkezi istanbul ( Galata) Türkiyedeki şubeleri: İstanbul, —( Galata, Yönicümi ); İzmit, Morsin Yunanistandaki şubeleri: Selânik, Atina, Pire Hor nevi banka muamelâtı DOLAŞAM FAKATİ AHon Posta BÜTÜN ÜLkeyi HERGÜN DOLAŞIR

Bu sayıdan diğer sayfalar: