30 Haziran 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

30 Haziran 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

I Spor I Ka aa e YY ŞU l < Bugün Şilt Dömifinalı Oynanacak Bugün Beşiktaş Şeref stadın- da Istanbul gilt birinciliği müsa- bakalarının — dömifiaalı — yapıla- caktır. Vefa takımı mıntaka fut- bol heyetine müracaat ederek oyuncularının sakatlığı dolayısile bu müsabakanın geri bırakılma- sını İstemiştir. Vefalıların Eskişe- hirde yaptıkları maçta kaleci, bek ve hlücum hattından üç oyun- cuları sakatlanmışlardır. Bugün Beşiktaşla yapacakları maç İçin çok zayif vaziyette ol- duklarını söylemektedirler. Bugün Taksim stadyomunda Romanyalı atletlerle, atletlerimiz arasındakl müsabakalar yapıla- caktır. Balkan oyunlarına iştirak edecek atletlerimizin Romanya- hılar karşısında — nasıl bir netlce alacakları merakla beklenmek- tedir. 100 metre yarışa büyük bir ehemmiyet verilmektedir. Bu müsabaka agleblihtimal Salı günü olacaktır. Haydar, Sedat, Cihat Pulyos arasındakl yüksek atla. manın da * büyük — bir rekabet doğuracağı — söylenmektedir. Mü- sabakalara tam saat beş buçukta başlanacaktır. Geceki Boks Maçları Galatasaray kulubünde Boks maçları bir intizam içinde muvaf- fakiyetle başarılmıştır, Beş müsa- baka yapılmıştır. Birinci müsaba- kaya Jozef Kasım, Klark Galata- saray birinci devrede Klark raki- bini nakavut ederek yenmiştlr. İkinci maç: Leon (Kasımpa- şa), Ihsan (Galatasaray). Sayı hesabile Leon ğalip gelmiştir. Üçüncü maç: Fahri (Beşiktaş), Nuri (Haliç sayı hesabile Fahri galip gelmiştir. Dördüncü maçı Levi ile Hırls- to arasındaki altı randotluk maçı Levi sayı hesabile kazanmıştır. Son maç: Panayot ( Galatasa- ray, İsmail (Kumkapı ) bu müsa- baka #sekiz randot üzerinden ya- pılmıştır. Yüksek bir maç yapan Pana- yot sayı hesabile ğalip gelmiştir. Bisikletçiler Şehrimizde Ankara bisikletçilerinden 3303 kilometrelik garbi anadolu turuna çıkan;beş kişilik ekip dün şehri- mize ğelmişlerdir. Bir Doktorun Günlük Notlarından (*) Mide Bozukluğu Bir gün bir hasta çocuk mua- yenesi için bir eve çağırdılar. Yağan yağmurlardan slanmış ve Pazar yükselmiş ve kasmuş uyku uyu« mamış, Muayene ettim. Boğa- zında hafif bir. kızartı vardı. Midesini & üş ve bozmuştu. Balantı ku; da bundan ilerl geliyordu. Limona! Ruje müshil ilâcı ver- dim. Bir de aspirin almanm Kisarna maden suyu ve şekersiz çay İçmesini tenbih ett gün ateşi düşmüştü, kus: iştihası yerinde — ve iyileşti.. hastam () Ba notleri kesip sal bir albüme yapıştırıp . kolleksiyon yapı mir. Sıkinti zamamınızda bu netlar bir dektor gili hedadınıza yetişebilir. istanbulda - Yeni Bir Dilencilik — Usulü Şimdi De Yüksek Sınıflı, Yüksek Ka- zançlı, Kıravatlı Ve Ütülü Pantalonlu Yanınıza Yaklaşırlar, Boyunlarını Bükerek - Mektebe Gi- receğim, İ5 KuruşlukBir İstida Pulum Yok!. Diye Ağlaşırlar Sarı tıraştız bir. yüz, kırışmış iri siyah gözler, dağınık siyah saçlar.. Az buruşmuş, ütüsü az bozulmuş lâcivert bir elbise, yine az buruşmuş lâcivert bir kıravat beyaz yakalık, boyası az dökül- müş kırmızı, sağlam ayakkabılar.. Işte size bir genç Bay!. Amma ne Bay !.. Hergün karşınıza çıkar, bir müddet yanınıza s#okulmaktan utanır, ezilir, büzülür, boyun büker. Hakikaten muhtaç İnsan- lara mahsus o yüz kızarıklığı, o büyük hicap, © derin düşkünlük ile vücüudü bükülür, iki avucunu biribirine sürterek kısık, zayıf, titrek bir sesle mırıldanır : — Bayım, affedersiniz. Beni hor görmeyiniz. Allah kimseyi düşürmesin. Tâ Amasyadan ge- liyorum, Burada Deniz Ticaret Mektebine girecektim. Istida ver- mek İâzimmış.. Halbuki elimde, avucumda beş param kalmadı. lstidaya — on beş — kuruşluk | pul Tâzımmış, önu bulabilsem... Mektebe girebileceğim.. — şey.., Temiz — vicdanınıza sığıniyorum. Bana on beş kuruş lütfederseniz, minnettarınız, duacınız - olacağım. Genç bir vatandaşınızı slrünmek- ten, mahvolmaktan kurtaracaksınız! Siz ona dikkatla baktıkça o, boynunu büker, gözleri dolu dolo olur. Sesi titremeye, dudakları ağlamıya hazırlanır gibi oynaş- mıya başlar. İçiniz şöyle bir.. “Cizi,, eder, bu gencin sürünmesi, sokaklara düşmesi, perişan olması gözünüzün önüne gelir, yutkunur- sunuz. Elinizi yeleğinizin cebine atar, bir on kuruşluk çıkarırsınız, Zavallı genç eli titreyerek uzanır, ağzından —anlaşılmaz — mırıltılar, dualar çıkar, parayı alır, iki kat, büyük bir düşkünlükle, ayakları dolanarak yanınızdan uzaklaşır. Siz yolunuza devam ederken bu genç İnsanın İstikbalini, halinl maz'sini düşünedurun. - O, bir Bunlar sokakların — ehliyetnameli dilencileri sayılırlar, Ya ötekileri.. Başında mektep kasketile dolaşan bu çocuk, maaş yerlerinden eksik olmaz çıkınca ayni rolü tekrarlar. * Son günlerde İstanbul sokak- ları bu yüksek san'atli, yüksek kazançlı, dilencilerle doldu. Belki iki ay içinde ben, bunlardan altısna rast geldim. Hem de ayrı ayrı tiplerde gençler. Birgün Bayezitten geçiyordum. Yanıma soluk yüzlü, dağınık saçlı bir delikanlı yaklaştı. Elinde bir sürü kâğıtlar vardı. Hepsini de birer birer, utanarak açıp kapıyor, anlatıyordu: — Bayım, affedersiniz, burada gedikli küçük zabit mektebine girmeğe geldim. Üç — gündür uğraşıyorum, her şeyim tamam- landı. Yalnız istidama 15 kuruş- luk bir pul lâzım, Bakınız, işte bütün evrakım burada.. İIstidayı verir vermez beni mektebe ala- caklar. Yüzlüne dikkatle baktım, boynunu büktü. Ben bunu bir yerde daha görmüştüm ve ayni şekilde bir arkadaşımın yanına sokularak ayni sadakayı istemişti, — Sen, dedim. —Hakikaten mektebe mi gireceksin? Bakayım ovrakına?. Evrakını açıp gösteriyor, bir türlü elime vermek istemiyordu, Zoru görünce birdenbire celâllan- dı, yine ayni rolle, düşkünlük karışık bir hitdetle homurdandı: — Beni dilenci mi sandınız, aldanıyorsunuz, — sizden bir pul parası rica ettim, vermiyecekse- niz beni büsbütün yaralamanızda mana var mı 7. Ve yine homurdanarak dönüp gitti. * Geçenlerde bir sabah Fatihte maaş yerine gitmiştim. Sıralar üzerinde dizi dizi ihtiyarlar otur- muş, sigaralar tellendirilmiş, nö- betler bekleniyordu. Bu sırada yanı — başımdaki, siyah feraceli ihtiyar kadınlardan birinin yanına bir genç yaklaştı: — Hanım — teyzeciğim, ben anasız, babasız kilmsesiz. bir. ço- cuğum.. Babam Çanakkalede şehit oldu, annem - veremden öldü. Şimdi Ankarada sanayi mektebine başka sokağa, yahut caddeye | girmek İstiyorum. Yol param yok Dilenciler Türedi bana beş on kuruş verirseniz, beni kurtarmış olacaksınız. Sizden sa- daka İstemiyorum; yardım lstiyo- rum teyzeciğim. Ihtiyar kadının yüreği parça- lanmıştıl. Genç ve profesyonel dilenci artık çenesini açmış, an- nesinin ölümünü anlatmıya baş- başlamıştı. Annesi kucağında ölmüşmüş. Ölürken ona adam ol da, meza- rıma bir taş dik demiş. Şimdi Ankaraya gidip okuyacak, para kazanacak, sonra da anasının mezarına bir taş dikip, etrafını demir parmaklık ile çevirecekmiş. Ihtiyar, siyah feraceli kadın: — Ay yürekler acısı ayoll.. Taş olsa, insan eriri.. Vah yav- ruml. Diye cebinden bir 25 lik çıkardı, çocuğun eline bıraktı. Çocuk cebinden mendilini çıkar- mıştı. Gözyaşlarını siler gibi ya- parak çekildi, gitti. Aradan yarım saat geçti, onu kapı önünde dına ayni te gördüm. Oradan da iki on kuruş aldı, çekildi. Işim bittikten sonra Fatihte, köşebaşındaki — tütüncüden — bir elgara alırken, yanı başımdan kolın, mağrur bir ses seslendi: — Bana bir yenice ile bir kibrit versenel.. Döndüm: O.. Ankaraya, Sanayi mektebine girecek, anası veremden ölmüş zavallı (!) genç... * Bu, yüksek san'atli, yüksek sadakalı, yüksek dereceli, boyun- bağlı, ütülü elbiseli, kibar pro- fesyonel — dilencilerden birçoğu dillerine mektepleri dolamışlardır. Içlerinden — bazıları hastaneden yeni çıktıklarını söylerler ve mem- leketlerine gidecek — paralazı yoktur. Köprünün Üsküdar lekelesinde sarışın, temiz kılıklı, genç - bir çocuk ta vardır ki, vapurdan çıkan safdil yolculardan bazılarını yakalar, ta Eminönüne kadar yanlarında yürüyerek dert yanar, mutlaka (15 - 20) kuruş koparır, Bir besap edin. Sabahtan | Fransa, bu zeminde, Balkan Paktına Kundak Mı Sokmak İstiyorlar ( Baştarafı 1 inlci sayfada ) g_llu bizimle şeklen beraberdir. ransız - Sovyet Rusya mukare- neti, dişbu siyasal inkişaf için müsait bir terakki merhalesidir. Türkiye bundan sonra, Frangsa ile bir mukarenet ve teşrikimesal sis yasasına doğru yol almaktadır. Işbu — teşrikimesal, — Fransa, Sovyet Rusya, Türkiye ve küçük HİAf arasında daha esaslı bir anlaşmıya varabilir. Umumi sulhun muhafazası için hareket eden İngiltere, her ne kadar böyle bir anlaşmayı iltizam etmezse de, buna, tahammül etmek mecburiyetindedir. Italya — dahi aksine hareket — edemiyecektir. Italya ile esanlı — bir surette — görüşmeler yapmaktadır. Bütün — bu faaliyet arasında Yunanistandan hiç bahsedilmiyor, Ben dabi, bu faaliyeti bir şabit — gibl takip — etmekteyim, Kanaatimce, bizim, Türkiyenin peşinde gitmek mocburiyetinde olduğumuz farkedildi. O sebeple bizim fikrimize müracaat edil- mlğof. Bu vaziyetin devamına imkân tasavvur edemediğim içine dir ki bir an evvel siyasal bit veçhenin tayinine taraftar bulu- nuyorum, Sonra Türkiye ile doste luğumuz tedavi edilmez bir yara , olabilir. ve yine Yunanistan tek , başına kalabilir. Milâs Hafriyar. | Baştarafı 1 inci yüzde | bir tesadüfün eseri değildir. Bulunan eserler çok kıymetlidir. Ancak uzun hafriyata ihtiyaç hissettirmiştir. Mart ayında tekrar Milâsa giderek hafriyat yapacağım. On dört yıldanberi Atinanın | 65 kildmetre ilerisindeki Neoplyon ehrinin Dendra Mideo köyünde gıhlyıt yapıyorum. 926 da Misims yen devrinin zengin bir İmparata- runa ait bir mezar buldum. İçinde altın küpeler, gerdanlıklar ve #aireye bir. Amerikalı üç buçuk milyon dolar teklif etti. Yunan hükümeti bu teklifi reddederek eserleri muhafaza etmeyi tercih ettl Şimdiki çalışmalarım çok uzun sürecektir. Eger ömrüm — vefa ederse Yunanistan - Türkiye haf« riyat farklarını, iki eski medeni- yetin arasındakl bâriz iriltileri tesbit edeceğim ve Üstün olanını bir eserimle meydana vuracağım, Ömrüm vefa ederse dedim. Çün- kü tahminimi 20 genelik bir tetkik yapmam lâzımdır. Türkiyedeki eski eserler, Yus nanistandakilerden çok kıymet- Ndir. Ancak üÜzerlerinde asırlarca işlemek ve meydana çıkarmak lâzım, — Ad. Bil. Nöbetçi Eczaneler Bu gece nöbetçi eozaneler çun- lardır: İstanbul tarafı: Şehzadebaşında (Hamdi), Aksarayda (Ethem Per- tev), Karagümrükte (Suat), Top- kapıda (Nazım), Samatyada (Rıd- van), Zeyrekte (Hasan Hulüsi), Eyüpte ( Hikmet), Kumkapıdâ (Belkis) , Balatta (Tolidis), Çen- berlitaşta (Sırrı Rasim), Bahçeka. pıda (Salih Necati), Bakırköyünde (Morkez). Beyoğlu tarafı : Yüksekkaldırım (Vinikopulo), Galatasarayda (Gala- tasaray) , Fındıklıda (Hilâl), Şişlide ğ:ıll). Kanmpaşada (Yeni Turan), aköyde (Yeni Türkiye). Radıköy tarafı ; Modada (Alâed. din), pazar yolunda (Rıfat Mümtar), Büyükadada (Şinasi Rıza). akşama kadar bunlar (20) kişiyi avlasalar, günde üç buçuk liraya ayda yüz liraya para dımeı:r b

Bu sayıdan diğer sayfalar: