4 Eylül 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

4 Eylül 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

da Matbuatı Ba GÖRDÜKLER Lüks Bir Can Kurtaran Dünyada llk gemi brtahdan- beri, insanlar, bu gibi kazalarda canlarını kurtara- cak, gemileri bat- tığı halde kendi- lerinin batmasına manli olacak bir vasıta, bir alet iİcat etmeye çalışmışlardır. Kemere ve hatta bir nevi cekete benzeyen can kurtaranları hemen hemen herkos bilir. Fakat en son İcat edilen can kurtaran bunlardan büsbütün başkadır ve diğerlerile mukayese edilirse buna —adetâ lüks bir can kurtaran demek caizdir. Bu yeni icat âdeta bir kişilik bususi bir kamaraya benzemek- tedir. Hattâ kazazedenin denizi seyredebilmesi için bir de pem- ceresi vardır. Tepesinde geçen gemllerin nazarıdikkatin! celbe- debilmek için bir bayrak direği olduğu gibi içinde de İnsanın uzanabileceği bir sandalye, daha doğrusu rahat bir beşik vardır. Bunu icat eden mühendis, bu bir kişllik sabih kamaraya yemek, su ve hattâ İlk yardım alât ve edevatı yerleştirebilecek küçük bir de dolap ilâve etmek niyetindedir. Yugoslavyada: Deniz orter sında yüzen bir. kişilik kamara Yeni Partinin Programı Parti Halk Hareketini İfade Etmektedir 3 (AA) — Yeni uııBf"ı;'î'—ııı(.ı..ıı)ı lllıı[lıl“’v.::—l diştir. Parti, Yugoslavyadaki balk areketini ifade etmektedir. Başkanı, caki bakanlardan Llotiteh lan bu parti 1935 te Sırbistanda osna ve Slovanyadakl entelektüel mubharipler gurupunun birleşmesil curulmuştur. Parti — programı, Yugoslavyanın birlik ve bütünlüğü ile ademi merke- tiyet ve ekonoml dirije esaslarını İhtiva etmektedir. Otomobll kazasına kurban giden kraliçe ölüm döşeğinde Belçika Kraliçesi Astri- din Cenaze Töreni Kraliçe Ana Şefkatini Temsil Etmekte İdi Berüksel, 3 (A. A.) — Büyük bir halk kütlesi, Kraliçe Astrid'in saraya konulaa tabutu önlünden — saygı ile geçmiştir. Kraliçeyi görmek için uzun müddât beklemiş olanlara son saygı ve ödevlerini yörine getirmek fırsa- tinı vermek İçin tabutan teşhir müd- deti 19 a kadar uzatılmıştır. Dük dö York, uçakla — Brüksele gelmiştir. Yarın yapılacak olan ce- mnaze töreni aüel — bir mahiyet alma- yacaktır. Birçok- kadın ve çocuğun bu tö- rende hazır. bulunacakları — tahmin edilmektödir. Çünkü kraliçe, Belçika- bler mezdinde aille ocağına bağlılığı ve ana şefkatini temsil etmektö idi, Brüksel, 3 (A. A.) — Kraliçe Astrid, Laoken kilisesindeki krallar makberesine defnedilmiştir. Kral Lepold Laenken'e kadar ta. butun arkasından yürümüş!ür. Makberede yapılan son törende yalnız kral ailesinin Üyeleri hazır bu- kunmuştur. Londrada Londra, $ (A.A.) — Bu sabah Vesiminlster — Katedralinde, — öicn kraliçe Astrid için büyük dini bir tören yapılmıştır. Londranın bütün resmt binalarında bayraklar yarıya indirilmiştir. Edebt Tefrika No; 78 4/9 / 85 Oda hizmetçisl ikide bir ge- liyor: —Madam bir şey emrediyor mu? Buradan kim-eye görünmeden kaçmak kabil olsa. Şu dakikada üannem yanımda olsa! Ona bir mektup yazmak en doğrusu. Bu bir teselli olacak! Köşedeki küçük yazı masası- Bin önüne oturdum. Otelin geniş yüzlü damgalı kâğıtları önümde deste İle duru- yor. Mektup yazmasını pek gey- mem. Daha ziyade okumak bana lezzetli gelir, Bagajlarım arasın. da bir valiz yalmz kitap do'u. Mektepte arkadaşlarım — arasında mektup yazmak ve almak merak- hları pek çoktu. İnce, içli bir sınıf arkadaşım Yardı; Leylâ. Romantik bir kız.. daha mek- tepte iken akrabasından bir gençle sevişti. Bu gexç İzmir Amerikan mek- tebinde idi. Galiba babası İzmirin zenginlerinden. Leylâ Izmirin kara Ve deniz postalarını hiç baş bırak- Maz, sayfalarla mektup yazardı. ANASININ ..... Cahit KIZI V / Gece yatakhaneda yazmak istediği zaman onun gece lâmbn- sına yakın yataklardakl arkadaş- larına öyle bir yalvarışı vardı ki ! — Leylâ, neler yazıyorsun ! diye sorardım. Güler, düşünür: — Çoook! Derdi. Nihayet birgün dayanamadım. Israr ettim, Mektuplardan birini bana okuttu. Bana göre saçma.. Neden saçma ama.. İzmire Salı, Cuma günleri posta var, Meselâ Leylâ Salı postasına mektubunu yolladı değil mi? Cumartesi pos- tası içia hazırladığı mektuba bu Salıdan itibaren — geçen biltün hâdiseleri yazıyor. Ama neler. Gündüz yemeğinde verilen salçalı etin midesini bozduğundan baş- layarak bir gece önce yatağında çıkan pireyi öldürmek içir nasıl uğraştığına kadar, Yalnız bu pire macerası belki ç sayfa doldurmuş. Plreyi önce bluzunda görmüş. Tutayım der- ken sıçramış, yastığın danleleleri arasına kaçmış, oradan örtülere gitmiş, tam parmağını Üstüne ba- Tİngilterede : Seçim Mücadelesi Baslıyor Lloyd Corç Habeş Mese- lesine Dayanıyor Londra, 3 ( ALA ) —« Habeş mese- lesi, Lioyd George'un seçim müca- delesinin başlıca dayandığı 'noktalar- dan biri olacaktır. “ Barış ve kak kınma ,, partisi Eylül ayı içinde hare- kete geçecektir. Mabalit toplantılara ait program- ların sekiz bölgede hazır olduğu söy- lenmektedir. Toplantılarda söz almayı kabul eden tanınmış gahsiyetlerin çokluğu, bu hurekolin ilerlemekta olduğuna bir dölü! teşkil etmektedir. Romanyada Bir Tren Yol- dan Çıktı Bükreş, 3 ( A.A ) — Sibinau yörek ainde bir trân yoldan çıkmıştır. Makle mlst ve ateşçi ölmüştür. Kuvvetli Bir Yor Sarsıntısı Oustta, 3 ( ALA ) — Burada, sant 4,20 de 15 saniye sören, kuvvetli bir yer sarsıntısı olmuştur. Hasar olduğu Bildirilmemektedir. sacağı sırada kâfir pire yene bir Sıçramış bu sefer — battaniyenin tüyleri arasına — karışmış. Asıl mücadele —işte burada olmuş. Akıllı pire, tüylü battaniye Üstün de yakalanacağını anlamış — gibi onu bir zaman peşinde koştur- duktan sonra bir hamlede tekrar Östüne gelmiş geceliğinin omu- rundan İçeri girmiş ve onu 80- yünmıya mecbur etmiş. Etmiş amma Leylâ da nihayet bu yara- maz serseri, küstah pireyi kom- binezonunun eteğinde yakalamış, ve bütün hıncı ile öldürmüş. Bu üç sayfalık pire maceras- ni okuduktan sonra — mektubu geri verdim. — Anvladın m> şimdi, Artık meraktan kurtuldu ! — Ancladım, dedim. Sen plre- lenmiye başlamışsın.. Şu mektebi çabuk bitir de evlenmiye bak! Ve gülerek ilâve ettim ; — İstersen gelecek mektupta bu konuşmamızı da yaz. Eminim ki nişanlın için enteresan olur. Kızdı. Saçlarımı çekmek istedi, bahçeye kadar beni kovaladı, Ama yine dediğim oldu. Mek- tepten çıkar çıkmaz İzm're gitii, Nişanlısı da galiba bir tütün şir- ketine girmiş. Evlendiler, artık mektupların arkası kesilmişti her halde.. Fakat böyle mektup yaz- mıya, başından her geçeni anla- | tacak birini bulmya - alışanlar dedi. Amerikada : '? Bir Yolcu Uçağı Havada Yandı 15 Yolcu, Pilot, ; Radyocu Kurtarılamadı Rarls, 3 (A. A.) — Malin gazetesi, Los » Angeles uçakçılığının yas tut. makta olduğunu haber vörmektedir. Kaliforniyada iş gününün kutlulanması sırasında on beş yolcu, bir pilo!, bir rTadyocu ve bir bizme din taşıyan bir uçak, gehir nlanından haval, ı n yüksek tansiyonlu bir kabloya çarp- mış, derhal ateş almiş ve bir. evin damına düşmüşlür. Uçağın içinde bulunanlar kurtarılamıyorak yanmış- lardır. Eve sirayet eden yangın başka kurbanlar vermeden söndürülmüştür. Silâhlar, Dinamitler Patladı Hevyork, 3 (A. A.) — Güney Ka- rolinde bir pamuk iplikhanesi önünde çalışan ve grav halinde olan işçiler arasında dövüş çıkmıştır. 200 6 yekın silâh atılmıştır. Dinamitler patlamıştır. Bir işçi kadın ölmüş, ikisi ağır olmak Gzere 15 kişi yaralanmıştır. Bir Günde 170 Ölü Noryork, 3 (A. A.) — Tatil dev. resinin sonu olan İş bayramı ilgi ikt milyon kişi Nevyorktan ayrılmıştır. Birçok otomobil kazaları olmuştur. Akşam üÜstü 170 Ölü ve 113 ağır ya- ralı sayılmıştır. Almanyada: Büyük Uçak Ma- nevraları Başladı Brunsvik Şehri Karanlıkta Bırakıldı Berlin, $ ( A. A.) — Brunawick Yöresinde en yani tabiye usullerine göre büyük uçak manevraları yapıla» gaktır. Kırmızı - partiyi teşkil oden ve sınırı Elbe nehri olan doğu devlel bu ı.'ı:ılılı batısında bulunan ve -liıh partiyi teşkil eden Ülke arasında İlân edilmeksizin muhasamat başla- mıştır. Bütün Brunswik bölgesi ve bura- lardaki Indüstriyel bimalar, uçaklara karşı müdafan bataryalarile himaye edilmiş ve karanlıkta bırakılmıştır. Bir âvect uçağı filosu harekete getirilmiştir. — Manevraların #Ansı, evvelâ sert bir hava hücumuna karşı kütün ülkeyi müdafaa ve sonra mü- dafaadan taarruza geçmektir. için hayatın birdenbire değişmesi pek tehlikeli olur gibl geliyor bana! İı anda anneme mektup yaz- M için masaya — oturduğum halde aklıma yazacak şey ge- miyor. Yarım saatte ancak iki satır çıkarabildim. Bunun bir satırı bütün mektupların başlangıcındaki serlevha. Ikinci satırı da şu oldu: — Iki gecedir burada çok., Alt tarafıni bulamadım. “ Iki gecedir. burada çok ... Ne rahat mıyım, yoksa rahatsız mıyım. Ilk gecem çok fena geçmişti. Fakat ikinci gecem.. Ne yazayım! — Tık uk, tık, Yine oda hizmetçisi. Galiba yemek vakti geldi. — Antrel Kaeapının açıldığını duydum, Ürkek bir ayak sesi, Ve saç'arıma karışan parmak- ların okşayışı Vücudüm Ürperdi. — Gülseven, Eşref Bey'n yumuşak sesi. Ve onun alışmama, hoşlanmama rağ- men beni utandıran, Ürküten okşayışı. Tekrar ediyor. — Gülseven! Gurürüm — heyecammı yendi, Başım masanın Üstüne, e'lerimin arasına düştü. Ve tutamadığım bir çözülüş ve eriyişle gözlerim- den yaşlar boşandı. Her şeyi unutmuştum. Arlık : VE .» BU GÜN Barbarosun Gemisi İlkia çala kürok yürüdülen geml lere yelkem asan finikelilerdir. İlk büyücek hazp gemisi de Salamin 've Pun harplerinden çok sonra yapılmış. tır. Eski barp gemilerinin en büyüğü 165 İngiliz kademi aluğunda — ve 21 kadem eninde İdi. ilk çağ sonunda yapılıp ta galer adı verilen genilerir uzunluğu (290) kadema çıkarılmıştı On dördüncü asır ortalarında kalyom lar yapılımıya başlandı ve on beşinc' asırda iki bin kadem büyüklüğünde gemilerle berbe girlşildi. Bu büyük gemiler Üç sınıf Üzerine sıralanırdı: Galöre, Galleon, Galtona Daha Pun hörplerinde yapıldığı gibi orta ve son çağlarda da yelkenli harp gemilerinden bir kismına bakır. kap- lanıyordu. Hattâ Auderya Doryanın Barbarosa kargı kullandığı pıl]ıı de kurşunla kaplı Idi ! Türklerin donanmalarındakl ge- miler kırlangıç, perkende, kadirga, köke, mavna, — baştarda, kalyon, pulaka, firkatayn gibi adlarla anılırdı. Bunların ne boyda, ne biçimde ok dukları, kaçar top taşıdıkları kitap. larda yazılıdır, hepsinin de resimleri vardır. Rahmetli Barbaros, korsunlık ka- yatında her çeşit gemiye keandi baye rağını astı, Amlral olduktan sonra baştardeden donanmaları Idara etti. Baştardeler 26 dan 356 ya kadar oturaklı olurdu, her küreğinde yedi nefer bulunurdu. Hal böyle iken gazetelerimizden birlade Barbarosun gemisi diye çıkan bir resimde oturaklar kaldırılmış ve emi yelkenlerin eline bırakılmıştır. — PaT S bakışta anlaşılıyor. ki, Barbarosun — yaşadığı devri yazan kitaplardan değil, bugünün mecmun- larından alınmıştır, fakat Barbarosa mal edilmişti Bu rer rünce batırıma Yavu- zun bir fi geldir Fatihin Torunu olan Yavuz bir gün Topkapı sarayın« da dolaşırken yeni yapılmakta olan bir köşktün duvarına dedesini andıron bir rezmin İşlendiğini görür ve res- samı yanına çağırarak gu eÖzleri söyleri — Ben yedi yaşında Iken dedemin dizine oturdum, yüzü kafamda İi Burnu kireze ağan çahin gağasına benzerdi. Sen hiç benzedememişsin, kendi burnunu dedeme takmışsın! Rahmetli Barbarosda gu söylediği- miz gemi resmini görse “ ben böyle gemiye binmedim, hatta bu - biçimde bir gemi de görmedim ,, diye haykır. maktan ger' durmıyacaktır. Bu günün yelkenlilerini düne mal etmiyelim, gülünç oluruz. M. T. Tan tatlı tatlı, kana kana ağlıyorum. Ağladıkça sanki içime, damar- larıma yayılan fenalık köklerin- den kopuyor, eriyor ve zehir gibi akıyor. Ağladım, ağladım, Artık yaralarımın bütün zebiri deşildi, Ve kurudu ki hıçkırıkla- rım kesildi. Göz yaşlarım dindi. Yavaş yavaş sinirlerim yatıştı. Buhran geçiyordu. Eşref Beyin parmakları saç- larımın arasında, Ve sonra iki el şakaklarımdan tutup başımı yavaşça kaldırdı : — Temiz çocuk, Iyi kalpli Insan, kendini harap atme artık. Dün geceden sonra ilk defa göz göze geldik. Fakat bu göz- lerde okadar yaumuşak ve sıcak bir şefkat var ki Ürkmedim, utan- madım. Şakaklarımdaki avuçları bütün yüzümü içine aldı. Göz- lerimden — ayrılmayan — görzlerile konuştuk. Onun kadife gibi yumuşak bakış'arı gözyaşlarımla yıkanan yaralarımı sildi, kuruttu, kapattı. İnandıran, sevdiren ve sevin- diren bu gözlerden artık kaçmı: yorum, * Bu on beş gün nasıl geçti. On beş gün ve on beş gece bu bin yüz metro yükseklikte çam ormanı içinde ve karlar aratında Öömrümün en mes'ut anlarını yaşayarak — geçti. ÇArkası ver)

Bu sayıdan diğer sayfalar: