24 Eylül 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

24 Eylül 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ütürük, Fal Hakkında — Tüh! Allah lâyığını versin! — Ne oldu, Hasan Bey? — Ne olacak? Dünyada her şey tükeniyor da, enayilerin sonu gelmiyor; ona yanıyorum. - %iııdl nereden İcap etti? — Gazeteyi deminden şöyle bir elime alayım, dedim. Yine bilmem nerede bir Üfürükçünün enselendiğini okur okumaz tepem attı. Gazeteyi hemen bırakıverdim. — Üfürükçünün enselendiğine mi tepen atıyor?. Sana ne?. ; — Alimallah, beynivâlâna inerim! Lafı boyuna ters anlama- san al. — Ya, neye içerileyorsun? — Hâlâ bu memlekette, bu kabil enai avcılarının, üfürükçü, falcı, büyücü makulesinin ekmek balup yaşamasına.. — Bunda haklısın. Fakat ne yapmalı? — Ne mi yapmalı? Kanun bu adamları ele geçirdikçe çanlarına ot tıkıyor amma, bir kısım hal- kımızın da inadına gibi, hâlâ bu mendeburlardan medet ummasına şaşıyorum. — Ehi. Züâhir denize düşen yılana sarılır kablinden.. — Sen de mi bu kafadasın? Yazırlar olsun senin aklına, ix'a- nına, okumuşluğuna! — Yahu, ben birşey deme- — Dedin.. demedin... Bilmem ben?! İnsanim — diyerek — ortaya çıkav, tuz kabağı değil de ger- çekten kafa taşıyan, hayvânı nâtık folmayan kişi, artık bu asırda olsa, büyüye, nefese İnanmaz. Meşhur meszeldir: Kelin merhemi alaydı kendi başına sürerdi.Derler. bu falcılar da sahihten olacağı keşfetmek iktidarını halz olsalar, başlarına — geleceği — bilirler de enselenmezler. Hem Üstelik hepsi ve Karun kadar zengin olmanın yo sunubulurlardı.Bir fincanın dibindekl kahve telvesinden, yahut ki ispati bacağının maça onlusu ile üstüste düşmesinden hayıra, şerre alâmet çıkaran enayileri, ben, hâşü oku- yucularımın — huzurundan, — bizim Karakaçandan daha aşağı, akıl 'bakımından — gayrimüsellâh — sa- yarım. : » — Çok doğru, Hasan Boy- ciğim! Ben de tamamile senin fikrindeyim ! — Sonra, heklme başvurma- p ta, derdini, illetini, bilmem angi çarpık — kasketli yobaza okutmıya giden, onun kokmuş nefesinden medet uman, tükrü- günü merhem diye kullananlara artık hiç sözüm yok! Eminim ki, | ÂŞIK ÖMER GiBi | Ne canlardan geri kalmış Misafirhanedir dünya.. Harab ender harab olmuş Büyük virânedir dünya. * Sakın sen kanma, aldanma, Yüze güldükçe inanma Hâline âşina sanma, Sana bigânedir dünya * Ne semte oynatsan kanat Felek eyler seni de mat, Mücerret xzehrile kat kat Dola peymanedir dünya * Onun el çek safasından, Hayır umma vefâsından, Ne beklersin şifasından, -— Yeni'mez nânedir dünya! Balıkçı — Hasan Bey artık balık çıkmıyor, denizin dibi kurudu.. SON POSTA Ingiliz Donanması Akdenizde toplanıyor. Hasan Bey — Aldırma, buna mukabil denizin üstü şenlendil. Nereye biet istiyorsun, Hasan Bey? — Gideceğim Hnuttum amma, tren biraz yavaş giderse, manzaradan tanırım. yerin adını genencesenceLEKENLEKETELEMeLeKe SA ans Azrall bile böylelerinin Ganlarını almıya geldiği vakit utancından yerlere göçerl — Haklısın, Hasan Beyciğim! — Haklıyım amma, sen şuna bak ki, hâlâ mı hâlâ, üfürükçüler de, falcılar da, avlayacak enayi buluyorlar. Ona yanıyor, inşanlık namına hicap duyuyoruml, İssin iz salansa gaa Tedbiri Peşin Almış Hasan beyin ahbaplarından bay Bekir, bir #Sabah, evine uğrayıp onu bir yere götürmek | istedi. Pençereden başını uzatan karısı: — Hasan bey yatıyor! dedi.. Başımı kaldıracak — halde değil. — Hayrola? Neden? — Şiddetli bir sancı yüzünden, — Vah, vahl Ne vakit sancı« landı? — Daha sancılanmadı amma, sancılanırsam diye, tam iki şişe konyak içtil Hasan Bey Tiyatroda Şehir Tiyatrosunda, gayat ba- yağı bir öperet oynanıyordu. Ha- san Bey oraya davetli idi. Fakat geç kalmış, perde açıldıktan son- ra gitmişti. Kapıda Vasfi Rızaya rastladı. Vasfi: — Aman, Hasan Beyl Dedi.. Yerine giderken, —yavaş yürü. Ayaklarının ucuna basa basa git! Hasan Beyı — Neden? Dedi. uyudular mı yoksa? Seyirciler Hasan Bey — Kaça bu köpek? — On liraya! — Bana 20 gantim kadar (Gazeteler) W v — Hasan Bey; karına altı aydır tek lâf etmemişsin, doğru mu? — Doğru, yal Benim, kimse- nin sözünü kesmek âdetim değildir. Lâtilokum Pazarola Hasan Bey, odasında oturmuş, bir şeyler yazıyordu. O aralık, karısı İçeriye girdi ve ona bir kutu uzatarak; — Hasan Beyl Bir lâtilokum almaz mısın? Diye sordu. Hasan Bey reddetti. On dakika sonra, bayanı bir daha geldi. Hasan Bey! Bir lâtilokum ak NEDEN Erir ammâ, neden | na sordu, fakat: Bay geldiği va- sana; göğsünü yumuşatır. Benim ahü gözlü yarim Gelir ammâ, neden sonra.. Bir gün olur, o da kadrim Bilir ammâ, neden sonra! x Yıllar geçer, hep beklerim, Bir köşede pineklerim Dertlerime dert eklerim. Acır ammâ, neden sonral * Lâkırdısı saz gibidir, Çehresi de yaz gibidir, Lâkin gönlü buz gibidir, * Sırf yalandır hep sözleri Na söylese yok değeri, O kâfirin gök gözleri Görür amma, neden sonra! Taze Yumurtalar Pazarola Hasan Bey, bir ara, bıkkallık ediyordu. Bir gün, dükkândan İçeriyo bir bayan gelip : Taze yumurtar var mı7? diye sordu. — Var. — Kaça veriyorsun ? — İkişer kuruşa. — Al Hiç ikl kuruşa yumurta olur mu imiş? Geçen sene, yine #enden altmışar paraya aldı İdim. Hasan Bey: — Imkânı yok! dedi, bu yu- murtalar benim dükkâna geleli ancak altı ay oldu! Boşboğaz Hizmetçi Hasan Bey, bir barda gece- lemiş, evine sabahleyin dönmüştü. Karısının korkusundan, hizmetçi- sine tenbih etti: — Nilüfer! Bayan, eve kaçta geldiğimi sorarsa, sakın söyleme, bilmemizlikten gel, e mi? — Peki efendim. Fakat ertesi günü, karı - koca bu yüzden yine de kavga edince, Hasan Bey hizmetçiyi sorguya çekti. — Kız, ben sana, dün sabah eve kaçta geldiğimi söyleme de- medim mi? — Ben de söylemedim, efen- dim. — Ya, nereden biliyor? Mu- hakkak sen söylemişindir. — Hayır, efendim. Bayan ba- kit, ben mutfakta kahvaltı hazır- lamakla okadar meşgüldüm ki, saatin kaç olduğunu sormak ak- lima bile gelmedi.. Dedim. Bayanın Yaşı Hasan Beye, laf arasında, ka- rısının yaşını sordular. Hasan Beyi — Bizim bacı kırk beş ya- şında ve birkaç aylıktır.. Cova- bımı verdi. — O ne demek? Birkaç ay- lıktır. Cevabını verdi. — O ne demek? Birkaç ay-« hk diye müphem cevap olmaz, şunun doğrusunu söylel Dediler. O zaman da Hasan Beyı — Kırk beş yaşında ve 120 aylıktır! dedi. Hasan Bey çıkaştı: — Rica ederim, hatun! Beni ikide birde taciz etme! O esnada, odanın içinde oy- namakta olan Hasan Beyin çocuğu — Kuzum anneciğim! dedi; beni taciz et, ne olursun? SONRA! sonral!

Bu sayıdan diğer sayfalar: