1 Ekim 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

1 Ekim 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Pazarola Öğretmen Olmuş — Vur, kol demirinil. — Allah, Alahi — Getir oradan piştovul. — Ayol, ne oluyorsan Hasan Bey? Aklını mı kaçırdın? Yoksa karagöze Kan'ı Nigâr oyununu oynatacaksın da, prova mi edi- yorsun? ö — Ne o, ne ol Beni orta 'mektebe öğretmen yapmışlar da, bizim bacıya sesleniyor, şimdiden tedbir alıyorum. — O nasıl tedbir. öyle? — Basbayağı. Boyuna gaze- telerde okumuyormusu? Öğret- | menlerden, yanılıp da azıcık ta- lebeyi sıkıştıran oldu mu, alnının orta yerine yiyor kurşunul — Canım, hiç mektep talebesi öyle şey yapar mı? — Yapmaması lâzım golirse de, yapıyor; birader. Bu, bir İki — değil. — Izmirde, lani gibi bir delikanlı olan resim öğe | retmeni Haydar büylece top yo- luna gitti. Geçen gün de, Kaba- taş mektebinin Almanca öğret | mehi Lütneri vurdular. — Ey, bunun sonu? — Sonu, işte bu. Bundan son- ra, öğretmen olacak mısın? Ev- | dekilerle helâllaş.. Sınıfa salâvatla gir.. Yolda gidip gelirken efrafımı kolla.. Talebeden biri yanına yak- laşacak olursa, tetik davranıp gırtlağına sarı.. Kapın çalınırsa, gelenin kim olduğunu pencere- den gözetlemeden sakım açma.. Dershanede, tabanca elde, par- mak tetikte otur.. Hele düşmanın var da, öc almak İstiyorsan, im- tihana mümeyyiz olarak çağır ve talebeye karşı biraz sert davran- masını usulcacık kulağina h':'— Bir ay içerisinde İşi tamamdır! — Peki amma, |?Hııııı beyci- değil m '"1 ’;:ıl:öyıîşorıun?Ynık olmarz olur mu? Fakat bu li emin ol ki, mekteplerin kabahatl zerre kadar bile yoktur. » — Kabahat kimde ya, Pave llnada mı? — H""L.Aıl.lııd'i Bugünkü ukların ekserisi, aile bucağın- âîkındiloılıı iyiyi kötüden IŞ:NI ettirecek, büyüklere, öğretmenlere, hattâ ana babaya Saygı Ööğrete- vgi aşılayacak sosyal ter- miyorler. Umumi harp- san Bey — Nihayet dünyayı kara sevdaya kurban ettiler!. ten sonra aile düreni de bozuldu. Karı koca yaşama kaygusuna düştüler. Çocuklar ihmal ediliyor. Bu bir yaradır, dostum. Öğret- menlerin böyle kazaya kurban olmaları da © yaranın ufunetler- mesinden gayrı birşey değildir | — Çarosl ? — Sen Marko Paşayı tanir mısın ? — Yol Neden sordun? — Bu derdin çaresini ancak o bulur da.. BENZERSİN Merhamet kıl b Ehli irfana b ana heman, '©nzersin, Salınıp gezdiği, Servirevana h:z::.:_“ * Dine gelir gören kâfir, Cevrin çoktur, cef Her alışverişte mâl 'an zâhir, hir Bir bezirgâna b'umh Yüzünde bir gül a Kokusu ruha saçılı çılmış, imış, Gözlerinden and içilmi; a.huiıuıı bınıııı[n, Di A (Pazar Ola ) öğer Seni, Yakıp, kül eyleme beni, YVadettiğin şeyler hani ? Sen bir fettana b'""inı Sigorta Sigorta simsarlarından biri, o zamanlar henüz evbark sahibi olan Hasan Beyi zorluyordu: — Hasan Bey! Artık evlendin. Mutlaka sigorta olmalısın! Hasan Bey, herifin dik dik yüzüne baktı: — Merak etme, dedi, karım mekadar tehlikeli olsa, evelâllah hakkından gelirim! Karısı — Nasıl tanıştığımızı hatırlarsın değil mi Hasan Bey? Yağmurlu bir günde şemsiyesiz sokaktan geçiyordum da, beni “mlyonln altına almıştın?. Hasan Bey — İşte © gün.bı- dür ben de şemsiye taşımaya tövbeliyim! İki Dertli İki ahpap, kahvede oturmuşlar, dertleşiyorlardı. Hasan Bey: — Birader ! — dedi; — karım, boyuna benden önceki kocasından bahsediyor; — çekilir gibi değil, artık ! Mübatabı : — Bu da bir şey mi? diye sordu; — benimki, — mütemadiyen benden sonra varacağı kocadan bahsediyor. Buna ne demeli? Hasan Beyin dostu Bay Giü- müşgöz koşa koşa geldi ve: — Hasan Beyl Dedi; hani ya, yazın plâjda, annesi fevkalâcle zengin bir kızla ikimiz de tanıp mıştık, hatırlıyorsun ya? — Evet; ne olmuş? — Ben senden atik davra » dim, o kızla İşi uydurdum, evl - niyorum! Hasan Bey kahkaha ile gülâü: — Vah, zavallı dostuml, Deci, Yandın öyle ise. — Neden? — Ben senden daha baskın çıktım: Anasile evleniyorum! Can Sıkan Şey Hasan Bey, bir vakitler mektep hocalığı ediyordu. Bir gün, tales besinden — birinin babası olan ahpaplarından birine: — Birader! dedi; senin çocuğu mektepten al, Tahammül ede- miyorum. — Neden, Hasan Bey? Ne yaptı sana?, Bir saygısızlık m etti ? — Hayır. Fakat ben ders yazdırırken, boyuna benden, ke- Hmelerin imlâsını soruyor. — İnsaf be Hasan Beyciğim ! Bu da suç mu? — Doğru! Bunun © kadar ehemmiyeti yok.. Fakat bilme- diğim bir şeyi söylemeye mecbur olmak o kadar canımı sıkıyor ki; tasavvur edemezeln ! Tel Ehli Hasan Bey bir gün (Neveser) vapurile Adaya gidiyordu. Yolda vapurun makinesi bozuldu, vapur durdu. Yolcular telâş ediyor, sabır« sızlanıyorlardı. Hasan Bey, bir ko- şu makine dalresine indi, çarkçı- başıya : — Size yardım edebilir miyim? diye sordu. Çarkçıbaşı, hayret etti: — Sen makino tamirinden anlar mısın, Hasan Bey? Deyince, bizim Pazarola : — Anlarım ya! dedi; bizim evdeki kıyma makinesini kaç defa tamir ettim ! İ ÖYLEDİR Ne canlardan geri kalmış, Dünya misafirhanedir.. Yıkılmış, salt yeri kalmış, Bu gönül bir viranedir. * Bunda bahtiyar olanlar, Aradığını bulanlar, Hele dünyada doyanlar, Birer kuru efsanedir. * Kimselerden umma medet, No zemmeyle, ne de medhet, Şu gürdüğün koca Ümmet, Hepten sana bigânedir. * ( Pazar Ola ), ben anlamam: Mest olmaktan nedir meram ? Şu elinde tuttuğun cam Zehir dolu peymanedir !

Bu sayıdan diğer sayfalar: