6 Ekim 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

6 Ekim 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Blrinei Te ( MÜSABAKALI ' HİKÂYELER bi aai ü l — Başindl Parkta Bir Cinayet mizi Doğru Halledenler İstanbül 29 uncu mektep $ İnci sınıf Sabahattin, Tstanbul erkek O Türkler Ct Hadım Süleyman -Piri Reis- Murat Reiz Türk Filosundaki Leventler Bir Savaş Özlemile Yaa Duruyorlardı Lâkin — karısını Türkler — elinde birakan — bir. adamın koca — bir Ülkede kıral — vekilliği — yapmasına göz yumulamııyacağını, bu yllz- den « haysiyetl gibi « memuriyetl- nin de elden gideceğin! düşündü - Yünden ister letemez — harı mişti, Basra filosunu yakala; Tamayı tasarlamıştı, bununla beri bütün güvenci, Türk filosunun pek az ve pek hazırlıksız. olmasından, kendi donanmasının ise çok kuvvatli bulun- masından doğuyordu. Bir gemiyea beş gemi ile hücum etmek imkâaını bul- mamış olsa yine bı miyecekti, karı kalmasına yine göz yumacaktı. İşte iki taraf ba durümda idi, Türkler, bir gerefli hatıra ile olsun, Süveyşe dönmek için düşmân filosile karşılağmak — istiyorlardı. — Berikiler, gokluğa güvenmekten doğan bir ce- Baretle böyle bir. karşılaşmayı kabul ediyorlardı. Şu kadarki Türkler, Portekizlilerden hâaberleri yoktu. On- ların yaman bir kuvvat halinde ken- dilerini beklediklerini bilmiyorlardı. Yalnış tesadüle bel bağlamışlardı, gözlerini enginlere çevirerek düşman artıyorlardı. Portekizliler ise hesaplı davranarak pusuda bekliyorlardı. , Türk Hlomu bir savaş Özlemi İçin- de haylı yol aldı, Hürmüz boğazına girdi, oradan çıkınca deniz genişleyes gbk, düşmanla kargılaşmak ümitleri haylı azalacaktı. Bu relalari de, levent- leride üÜzüyordu, donanmada noş'e namına birşey bırakmıyordu. Fakat boğardan İlk çıkan gemi, batı tara- fında harp cephesi almış olan düşman filosunu gördü vo hemen işaret çekti. Şimdi tinol (manevi) durum birdene bire değişmişti, gemilerde bir şakrake hk yüz göstermişti. Herkes, istisnnsız herkes gülüyordu, — bayrı ermiş çocuklar gibi sevinip sağına soluna göolenle kucaklaşıyordu. Sevinenlerin en başında Recep Rels vardı, hasretinl çektiği bir güne ulaşmış gibi yerinde duramıyordu. Bütü: urlığına rağmen dayanamı- yarak tlerini Öpüyordu, toplara sarıp bir şeyler söylüyordu, bir yandan da palasını biletiyordu. Halbuki savaş bakımından durum Türk filosu için pek uygunsuzdu. Rürgür, Portekizlilerin yardımcısı idi, boğardan sıra ile çıkan Türk geml- lerinin manevra yapıp dÜşmanı sıikış- tırmalarına İmkân yoktu. Sonrs, sayi bakımından aradaki fark pek yamandı, kir Türk kadirgasnna karşı üç kadirga barp edecekti. Öbür gemilerin de miabeti bu derecedan ügağı değildi. Her levend, bir top gibi gürlemek ve bir. gülle olup düşman böğründe patlamak istiyordu. İşte bu İçten doğma yaman kudretin zorile, daha doğrusu Türk öolmanın verdiği bir eelüdetle hesaba, kitaba bakılmadı. Kaçıp kurtulmak çarelerini düşlinen olmadı, çarpışıldı. Bu Hürmüz boğazı savaşı, Türk denizcilik tarihinde pek önemli bir sayfa teşkil eder. Bire karşı üç gemi ild dövüşmek Türklerin çok kere yaptıkları bir İştir. Fakat uzakta veya yakında tanıdığı, İcabında barımıbile- ceği hiç bir liman, hiç bir koy, biç bir kara parçası olmadan, Öz yurdun Üstinden esen rüzgârları bile sezme- den yabancı ve uzak bir denizde yapılmış çetin harplerin hemen hemen birincisli bu Hürmüz boğazı savaşıdır. Sözgelimi Preveze harbinde mütte- fik frenk donanması - bilyük, küçük- altı yüz parça gemiden Mmürekkepti, Korfo adasına dayanarak hareket #ediyordu. Barbarosun kumandasında (112 ) geml vardı. Preveze limanına #rka veriyordu. Böyle birör merkeze daya iki filo Ayamavro önünde kargılaşmışlar, İnebahti körfezi yakın- larında çarpışmışlardı. Orada bir, üçü yendi. Bu, Türsün iman kudretinden doğan bir zaferdi. Lükin bu kudrete gaf imkânını veron harp #ahasin: daki hususiyottir. Barbarca da Amiral Dorya da lüzum hizsedilince, arkala- rını verecek İlmanlara yakın bulunu- yorlardı. Bütün eski deniz harpleri da aşağı yüukarı böyledir. Yalaız Hürmüz ba- gazı savaşında, Türk filosunun — zara- rina olarak, dürum başkadır. Bu da- nanma, eğer tabir caiz ise, denizler yetim gibi bir geydi. Önünde, ardında sağında, solunda dost bir köşe yoktu. | Ana vatandan uzakta ve pek uzak- taydı, Galebe etse de, bir savaş sa- nunda gorok! ek, kalafat işi için sığınacak yer bulamıyacaktı. Ru, yâ- Tasmı sardıracak el bulamıyan bir #akeri hatırlatan durumdu. Öyle iken Türk adının yüksek şerefini korumak, Türkün ncrede ve ne dürumda olursa o'sun korkmıya- cağını bir kere daha tarihe öğretmek İçin Murat rels harbi kabul etti. Gün henüz doğuyordu, denir ve gök bu yeni günün temiz ığığı İçinde geniş geniş yıkamıyordu. Rüzgârı kendine yardımcı bulan Amiral Döallveyra, her gemiye Üç geml saldırmaktan ibaret, sade bir plânla hücuma kalk- mıştı, Türkler de « rüzgârın uygunsur- luğu İçinde - manevra yapmıya çı şarak bu hücumu gevkle, sevinçle kargılamışlardı. Çarpışma, Türklerin istedikleri ve Portokizlilerin de korktukları biçimde ve pek yaman oldu. Sürekli top düellolarından sonra kadirgalar biri- birine rampa — ediyorlar, — askarler güverteden güverteye atlıyarak boğaz boğaza boğuşuyorlardı. Murat - rels, yalnız yenmeği değil, gemilerini kur- tarmayı da emel edinmişti. Ii yan- dan kancalanmiş bir Türk kadirgası görünce hemen — baştardeyi — oraya #Ürüyor, ikinin bire Üstün gelmemesi için araya giriyor ve tehlikeli durum- ları müdahalesile düzeltiyordu. Sahnenin en göze çarpan kahra- manları, başta Murat rels olmak Üzere, Selman ve Recep relalerdi. Selman, baştardenin süvarisi Idi. Bu itibarla Murat rejsin emrine göre hareket etmekle beraber igemiyi Ida- rede, boyuna — yapılmak — istenilen çevirme hareketlerinden kurtulmakta, hele düşman gemilerini ateşe almakta eşsiz bir kudret gösteriyordu. Recap te o gün öjder kesilmişti, binbir. zıpkın içinde —denizi altüst eden, bir balina gibi davranıyordu, Önüne gelen gemlyi paçavraya çavi- riyordu. Recep, belki on, belki yirmi defa rampaya gelmişti, iki yamından kancaya alınmışt.. O, bu - tehlikeli vaziyette ilkim boğuşmayı kabul edi- yordu, bir kımm İeventlerini iki yanıs mı alan gemiler8 dökerek boğar bo« gaza döğüştürürken kendisi kondi gemisine gelenlerle uğraşıyor ve son- ra bir çalımına getirip kancalardan kurtularak bir deniz kuşu gibi süzüle süzüle başka bir noktada başka bir ırıyordu. beş ön kadirgasi batı- tılmış, baştardası haylı hırpalanmıştı. Türk filosu ise henüz bir tek gemi kaybetmemişti. Yalmız — yaralım ve gehitleri çoktu, top ateşinden de her geml azınsılamıyacak (bir kortede mütecrsir bulunuyordu. Bununla bes raber ortada galip ve mağlüp yoktu. Portekiz fFilosu hâlâ sayı bakımından Gstünlüğünü muhafaza ediyordu. Türk Hlosu da, yaralı ve bereli olmasına rağmen, bütün kadrosile nyakta du- , ruyordu, şevk ile döğüşüyordu. Öyleye kadar böyle geçti, iki ta- raf biribirini yenemeden çarpışıldı. Bu, Türklerin lebine bir durumdu. ozlık çokluğu yorüyor. demekti. İyl davranılırsa belki bu yorgunluk çoğa- lacak ve düşman daha müşkül bir duruma — düşürülecekti — Amiral dö Silveyra da busu, bu akibeti sezdigi için plânım değiştirdi, on bü; :ıminş:ı ateşini biden 'Türk lıı|= dam Üzerinde kümelettikten, yüzlerce merml savurduktan sonra yine o baş- tarda üzerine saldırdı. (Arkası var ) Geçen Bilmece- | Boya kalemi | lisesi 803 Nihat, Kayseri Kolordu daire müdürü Tekmen Nuri kızı Fatma, Tirebolu Sakarya İlkmek- tep sınıf 6 den 23 Melek Ünal, Akam ray 928 No. kondoktör Yunuün Tatanbul 2 inci mektepten Cemal, Cağaloğlu Şeraf sokak sulu No. 8 de Şükran - Ör boya | can, Sıvaa İlsesi B-3 — den 539 Hami, Kırklareli buz fabri- kası Şükrü oğlu Doğan. Tstanbul £ inoi mektep Kemal Öz- kızı Sevim Büyük demir, Cümhuriyet Or- Üçlük M sulu tamuktep 275 Hüsniye boya Güner, Sivas elektrik mühazebeclsi oğlu Türgüt Önder, h tanbul Bayazıl Gincı — mektep 899 Bedia, Muğla siraat bank direktörü oğlu Necdet Uğur. Tutanbul kız Örtamaktep 9320 Mü- tef, Muğla Tugay le- IE *'l.:ıı:n hid.g oğlu gIîı.lı'ık, Paugaltı Dorebaşı sokak No.7 de F. Tengüz, Samsunda Mutuş zade Hüse- yin, Vefa erkek İisesi 2 inci sımftan 278 Müastafa Ali 'Tezcan, Kastamunu P. T. T. baş müdürüyetinde — Ayolyat memuru Hidayet yeğeni Yılmaz, Eren- köy Bağbaşı sokak No.&de Pavli oğlu Leondra, Muğla dağ alayı hesap memuru oglu Küâmil. Samaun Kefeli zade Osman ve Kart şyürekâsı Ahmet, Sivas İsmet Paşa mektehi baş muallimi — İl- rahim kızı Lebibe Ulcayto, — Ayvalık gümrük cad. tatlıcı Ali oğlu — Recsi, Afyon varidat — müdürü Mustafa oğlu Rüknettin, —İzmir Dibekbağı — 2 inci Merhane No, 280 de Gülip kızı Kâmil, İzmir Narlıdöre 5 inci topçu alay kâ- #ibi Rahmi oğlu $. Tunç, Edirnekapı Acıçeğme Salmatomrukta Nazlı Güler, Kaslamonu Hilmibey cad. * No, 18 de Leman — Gültekin, İzmit İstiklâl —cud. aktar İzzet oğlu Celâl Örelin, Kayseri yollama memuru Tekmen — Riza oğlu Zeki, Havran 2inel mektep sınıf $ den 146 Hüsnü, Ankara Fevzipaşa mahal- lesi Soğukkuyu sokağı No. 8 « 10 da Necati, — Eskişehir fabrikası levazım Md. yazıcı MA Emin Özdemir, Ankara İnşaat usta mektebi sımıf £'den — 141 Nuri Yüksel, Ankara İktisat — Vekâleti Limaslar umum müdürlüğü — birinci mümeyyizi Asaf kızı Neclâ, Konya Tersüman mahalleti No. 22 de Meliha Hekimoğlu, Uzunköprü Bayaz Mehmet Hayri kerimesi Pakize, Kırklareli — İz- tasyon fen memurüu — baldıziı Semahat, Konya Ereğ'lsi buğday #ahım memuru Ali Ulvi oğla Gökhan, Konya memle- ket hastanesi kimyakeri — Nuri oğlu Halfik, İzmir Kemalpaşa hamam — 10- kak No, 27 de Celâl, Adana İnhisarlar vweznedarı Sayar oğlu Necet Zeki. Davutpaşa — Ortamektep. D-1 den 576 Muammer Deniz, Bor telgraf memuru Küzum ağlu Ruhi, Ta« tanbul Gelenbevi Örtamektep D-1 den 362 Kadri Tuna, İzmir Urlada — fırıncı Hasan veta kütibi Süleyman Güngör, Diyaribekir — Ziyagökalp — İlkmektebi Ayten Poyraz, Çorlu Cümhuriyet mek- tebi £inci sınıf Nedime, Samatya 48 üncü mektep sıni! 8 den Ö2 M. Yaşar, Gümüşsüyu - çifte varda — No. 10 da Hayrl İşik, — Devrek birinci müktep Zübeyde Karadayı, Kırklareli İstaayon fen memuru oğlu Ercüment, — Ankara Adliye Vekületi evruk müdürü Mem- duh kızı Süheylâ, Van Küzim — paşa Ad.TB. Phh. Erbaş Ali, Beyoğlu Âşıklar sokağı No. 99 da Kadri, Kalo- cik avukat Ösman Nori oğlu Fahret- tin Yalçın, Konya Samanpazarı Bursulı arabacı Burhan usta oğlu Kemaleddin, Bursa Kürüçeşme Yölgeçeninde araba- oilar hanında No. 814 de Fevzi Hulusi, Beşiklaş Yenimehalle — Rübap sokak 28 de Veli oğlu Neodet, Ankara Çan- kaya Atatürk- evinde — Demirsan kızı Ayten, Zile İstiklâl mektebi sınıf 9 den 20 Turgüt Üztürk. Ankara Fevzipaşa maballesi Benze sokak No. 14 de Mu- zaffer Osman, Balıkesir Kuvayımilliyo ond. Paşasarayı vokak No, 8 de Müşer- ref, Kızıltoprak Kız Örtamektebi Satla, velverin bulunmuş e re Polls, bu mu- havereyi Üstüne vazife edinmedi. ği Için, ötekinin ne karşılık ver- diğini duymadı, Dönüp — dolaşıp ta yine aynı nok- taya — geldikte, konuşanlır — gite mişti. Lâkin Bay Kobhenin anah- tarları, ertesi gün o yerde bu- Tondu. Diğer önem- N bir keyfiyet te, cinayet — sahne- sinde mahut ro- olmasıdır. Bu silâh, Bay Aşleyin uşağına gösterilince, — o derhal tanıdı ve efendisine aldi- yetini tasdik et- u. Bütün bu hâ- diseler, en sağ- lam itham Be- bepleri teşkil et- mekte idi. Cina- yetten tam bir hafta sonra da Bay Aşleyin polis tarafından tev- kif edilmesine hiç kimse şaşmadı. Sorgu günü, şahitler birer bi- rer hakimin önünde ifade verdik- çe, mazmnumuu durumu kötüleşi- yordu. Kulüp üyelerinin hepsi de Aşleyin öfkesini görmüş, tehdit- lerini — işitmişlerdi. Bay Hatrele gelince, o da, Aşleye karşı besle- diği sevgiye rağmen, kendisinden o gece ikiye çoyrek kala ayrıldı- gı ve ancak ertesi günü onu görebildiğini ikrar etmek zarı- retinde kaldı. Mahkemeyi dolduran ve içle- rzinde birçok ta tanınmış simalar bulunan kibar halk, maznumun durumunu çok vahim görüyordu. Bay Con Aşleyin uşağı Artür Çipsin şahadeti hassaten önemli oldu. Çips, efendisinin o gece eve, saat ikiye on kala geldiğini söyledi. Kendlsi o saatta henüz yatmamıştı. “Beş dakika soura, Ba Aşley tekrar sokağa - çıkmış ve uşağına artık kendisini bekle- memesini tenbih etmişti. Ondan gonra, bir daha kaçta döndüğünü uşak bilmiyordu. Maznunun böyle eve girip çıkması, hiç şüphesiz rovelverini almak için olduğuna atfedilerek çok manalı görüldü. Bay Con Aşleyin dostları, enün durumunu pek Ümitsiz göre meye başlamışlardı. - Filhakika, uşakla, parktaki muhavereye ku- lak misafiri olan polisln Ifadeleri ezici delillerdendi. Sağlam ve irl yapılı, kırmızı suratlı. bir adam olan Bay ÂAşley, maznon sandal- yesinde gayet sakin ve müle- wekkil durmakta idi. Arada gırada, avukatma — dönüyor ve sükünetle bir Iki kelime söylü- yordu. Zabıtanın yapmış olduğu fez- leke okunürken kili bile kıpırda- madı, Bu fezlekeye göre, kumar- da kaybettiği büyük paralardan dolayı şuurunu kaybodecek dere- ceye gelen Aşley önce evine gi- dip silâhını aldıktan sonra gelmiş, Kohenin yolunu beklemişti. Ihti- mal ki evvelâ, borcu için bir müh- let istemiş, fakat Yahudi bunu reddetmişt. Böylece münakaşâ ede ede, Kohenin kapısının önüne kadar gelmişlerdi. Burada, Aşley: alacaklısının çetin davrandığınt görünce, Üzerine atılmış ve boğ” muştu. Sonra da, şayet ölmedi İs6 diye, üzerine iki el ateş etmişti Fakat parmakları o kadar - titre- mişti ki, kurşunlar, cesedi sıyırıp geçmişti. Bunu müteakip, katil, maktulün ceplerini — boşaltmıştı. Telâşla, rovelverini oracıkta unu* tan katil, sür'atle parktan geçerek Portland meydanına açılan kapı* dan çıkmıştı. Bay Con Aşley, Işlediği cina- yetin tafsilâtını dinlerken hiç de müteessir görünmüyorda, Tuttuğu avukat baronun ileri gelen şahsiyetlerinden biri değildi. Alelâde, öyle mahkemenin üze* rinde derin heyecan uyandırmak kabiliyetinden çak uzak, babayan! tavurlu bir avakatı vardı. Adamcağız kalktı ve komali sükünla, getirtmiş olduğu mlüda faa şahitlerinden İlkini mahke- meye çağırttı. Böylece Ustüste, üç tane şahit dinletti. Üçü dö Portland sokağında kâin “Güzel San'atler kulübünün üyelerindeb olan bu şahitler, 6 şubat gecesl, saba karşı saat 3 te, yanl vak'a yerinin civarındaki hallk *Can kurtaran yok mu ?,, feryat* larile uyandırıldıkları anda, Aşleyin bu kulüpte güzel güze kendilerile briç oynamakta oldu” ğgunüu söylediler. â Kulübün kapıcısı ise, kenı nin, saat üçten biraz evvel gelipı bir buçuk saat kadar kaldığıni teyit etti. Güzel san'atler kulübü ile vak'a maballinin arasındakl mesafe herhalde on dakikadağ ziyade sürer. Bu şahadetlerin, mahkemedt nasıl bir bomba tesiri yapmif olduğunu söylemiye lüzüum — gör” mem. En kurnaz ve en kaşarlar” mış cani, ayni saatte iki yerdt birden görünemez | Güzel san'atlar kulübü pek güç intisap edilir. bir mahfel: (Arkası var ) B ll ae aö , Z Ü — e x CU” YA A Y F Y OÇ P . ü « »e

Bu sayıdan diğer sayfalar: