31 Mart 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

31 Mart 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— da Alman ordularına emir İddialar yanlıştır; Habeşler mağlüp olmaktan henüz çok uzaktadırlar! * * * Habeşistandaki İtalyan istilâsı bugün düne nazaran daha fazla ağırlaşmıştır. Tana gölüne varmaları için daha 150 kilometre, Adisababayı almaları için ise 550 kilometre ilerilemeleri lâzımgelir. ( “Son Posta,, nın askeri muharriri yazıyor ) halyan - Habeş harbi hakkında “asker - Tike aklı eren, ermiyen hörkes bir türlü bir tey yazıyor. Hele askerliğin yüksek sevk ve idaresi hakkında, velev umumi mahi - yette, bir bilgiye sahip olmadan yarılı ulu onta yazılar gazete 'okuyucularının fi- kirlerini aletüst ediyor. Dokunmak istedi- imiz nokta güya *Habeşlerim-artık harbi kaybettiklerir veya #sedecekleşje hakkın - daki yazı ve rivayetlerdir. Gün geçmiyor ki bir tanıdığın «demek * Hübeşler — artık harbi kaybetmişler, öyle mi?» — Mealinde bir sualine muhatap olmıyayım. Bu zanna nereden düştüklerini muhataplarıma sor - düğüm ve vaziyeti anlattığım zaman «ne bileyim a canım? İşte (ilân gâzetenin şöyle bir yazısı gözüme ilişti de..,» diyorlar. Şür ve edebiyatta his ve hayalin yeri hakikatin üstündedir. Fakat müsbet ilim - lerde ve fende bunların yeri yaktur. As - kerlik te bir fen, bir san'attır; müsbet bil- gilere ve esaslara Henüz bu müsbet bilgilerin ve esasların neler oldu - Bunu bilmiyen bir kimsenin ileri süreceği bir fikir ve mülâhaza; daha ilk mektep &- ralarına oturacak — çağdaki bir çocuğun mimari plânındaki (kurulmağa başlanır - ken yıkılmağa mahküm) çatıya benzer. İşaret etmek istediğimiz birinci nokta bu« dur. İkânci noktaya gelince: Bazı binalar da vardır ki onların mimarları zaman mimari 'işile meşgul ©o'n.üşlar fakat mimarlığa çıkamadan, kalfa olarak kal < mışlardır. Hele bu kalfalar senelerdenberi bu işin haricinde her şeyle uğraşımış iseler bunların bu mevzudaki ilk ve basit bilgi - lerini de kaybetmiş olduklarına hiç şüphe yoktur. Zaten bu noksanı gizlemeğe çalış- salar bile eserleri bunu ifşa eder. Her halde bu binaların etrafında — bile dolaşmak emniyetli bir şey olmasa getek- tir. istinat eder, geçmişte bir Üçüncü nokta: Bazı mimarlarda vardir ki muayyen bir mektebin — şehadetnameli mezunu değillerdir; fakat merak, ciddi tet- kik ve teşebbös sayesinde kutulabilmeğe muvaffak oldukları binaların içinde her hal- de daha emniyetle oturulabilir. Ben şahsın bu amatör mimarların binalarını eski kal- faların mimari özentilerine tercih ederim. Çünkü hiç olmazsa ilkinin bina hesaplrın- da-kerrat cetvelinden ve inşaat düsturla - rından istianeye çalışıldığını gürmek müm- kündür. Kalfanın ise aâmali erbaa» bilgi- sinin var olduğuna bile inanmak güçtür. Hülâsa: Askeri harekâtın tetkiki, tah « kli ve — neticelerinin tahmini — sevkükteyş (Strateji) ve Tabiye (Taktik) ile beraber daha pek çok müsbet bilgi ve esaalara ve #«harp tarihi» tetkiklerine istinat etmek ge- rektir. Şimdi başka bir nöktaya temas edelim: Elinde her mimarf şebadetnamesi olan insan hakiki bir mimar mıdırt? Hayır! İşte eski Taksim meydanmdaki duvarları çat- lamış apartımanlar bunun bir misalidir. (Bü- yük mimar) olmak her zaman mimarlık - ta geçirilen senelerin adedile d& ölçülmez. Bu, doğuştan daha ziyade çok tetkik ve tetebbü mahsulü olan kisbi bir kabiliyet meselesidir. Misal mi lâzım?,. İşte: Büyük harpte Almanların mağlap oluşunun se - beplerini başka başka yerlerde anmyanlar olmuştur. Hakikatte bu sebepler bir tek değil; hayli fazladır. Fakat, - bu mevzula alâkanı hasebile, bunlardan — bir tanesini söyliyelim ! Harpten evvel ve harbin başın- ve kumanda €eden zatın general (Moltke) eluşül.. Çün- kü bu zat daha çok kuvvetli olması lâzım gelen: Belçikadan geçerek Frunsayı istilâ ve Fransız ordularını imha edecek — olan Alman ordusu sağ cenahini zayıflatmıştı. İşte Almanların büyük harbi kaybetmele - Tinin ilk ve en büyük hatası budur. Bu a « dam, amcası ve 1870 Alman - Fransız harbinin meşhur galibi büyük (Moltke) nin İtalyanlar bunu güya #cephedeki aake tayyarelerin taşıyacağı erzak, maliyet fia (Harp) ise her sahada tasarrufu zaruri kıl. | gecisi) baş vuramaz. Binaenaleyh bu resmin, bi erzak yetiştirmekte çok müşkü sahip zannolunmuştu. Onu, ehli olmadığı bu muazzam vazifenin başına getiren sabık Alman imparatoru ikinci (Wilhelm), tah- tını ve tacını kaybederek — cezasını çekti; lâkin Alman milleti de hemen çeyrek asır- dan beri milli gururundan, manevi ve mad- di benliğinden az şeyler feda etmedi... Mi- salimize devam — ediyoruz: Büyük barp yada «büyük harbin tenkidi» isimli bir ki- tap İntişar etti. Üstünde yazanın ismi yok- tu. Sadece ince, mütevazi bir yazı ile, (bir erkânı harp yüzbaşısı) kaydi vardı. Kısa bir zaman sonra bu kitabın hiç bir nüshası kalmadı; hepsi zatılmıştı.. Biy daha, bir daha basmıldı. Bu sefer kitabın şöhreti Al - manyayı aşarak bütün dünyaya yayıldı ve bir çok lisanlara ıuciim.ı edildi. Kitabın yazıcın meşhur elmuş, Beynelmilel bir aa - keri mubarrir ölarak tanırımışlı. Artık ki- taplarının — Üstünde İsmi — görünüyordu H. Rütter ! Şimdi bu misali zikretmekten ne olduğunu izah edelim: maksat lâhiyete malik; lâkin (yüksek sevk ve ida- re) de, bilgisiz değilse bile, tatbikat saha » sında korkak, Sağ cenahta kuvvetli olma- larda zayıf kalmağı göze alamıyor. Diğeri daha geniş görüş, ve düşünüşlü; daha çok cesur.. Fakat fili nüfuz ve salâ- hiyeti - harpten evvelki zamandan ve harp Jesnasından bahsediyoruz * diğerine nis - betle, hiç! 2) Buna mukabil birincisinin omuzla - rında milletine ve tarihe karşı o kadar ağır bir yük ve mes'üliyet var ki vatanının za- feri uğruna hayatını belki hiç tereddütsüz feda edebilecek olan bu adamı ezmiş bu- hunuyor. ise hiç bir mes'uliyete —maruz. n, serbest serbest tenkit otmak salâhiyetine sahip. Acaba (ikinci) yi (birinci) getirseler omuzlarına çökecek ağır yüke rağmen ayni derecede cesur kalabilecek mi? Burası da meçhul!.. Netice: H. Ritter bir zaman Çina gitti; simdi nerededir — bilmiyoruz.» Fakat het nin yerine ve cepheye taze taze erzak yetiştirmek maksadile» bitti, aradan kısa bir zaman geçti” Alman- | :| Yoksa, | ) Şu iki şahsiyetin birisi her türlü sa- | # o da kabul ediyor; lâkin başka taraf | İtalyanlar, Habeşistanın şimalinde yaptıkları son muharebelerde cephedeki as- kerlerine tayyurelerle erzak göndermiş, çuvallara konan erzakı paraşütlerle yere indirmişlerdir. Yukarıdaki resim bunu göst yor, rlerini hiç bir şeyden mahrum etmemek yaptıklarını — ileri - sürüyorlar. Lâkin mesele hiç te öyle değildir. İtalyanın gittikçe darlaşan bütçesi ve büyük fe « dakârlıklarla tedarik edilen benzinleri böyle bir harekete müsait değildir, çünkü tandan yüzlerce misli bahalıya mal olur. hele - Habeşistanın hususi vaziyeti ha - sebile - bir (yıpratma harbi) mahiyetini alan ve ne kadar devam edebileceği meşkük olan İtalyan - Habeş harbinde böyle bir fanteziye aklı başında bir (harp sevk ve ida- « ifade ettiği bana (İtalyanların cepheye cephane ve bir vaziyete düşmüş oldukları) ndan ibarettir. sesesesan veressecaraaces aa da AAA AAA AAA bu ayarda değile bile, bazı (askeri mü - şavirler); her dilde ve her memlekette çı - |kan gazetelerde de bu mevzuda yazı yazan (askeri muharrirler) var. İmparator kimi dinlesin, kimin mütalea ve mülâhazalarına kıiymet versin?. Orasını " kendisi — bilir ve her yazı yazan da mütaleasında serbesttir. Lâkin eğer Habeşler harbi - siyaseten de- #l harben - kaybederlerse «ben demedim İmi-idi?» diye ortaya atılmağa hazırlanır İzörünenler (Habeşlerin bu harbi meden |dolayı kaybedebileceklerini şgimdiden mad- |de madde izah etmek ve (kaybetmemek İiçin çareler ne ise onları göstermek) mec- buriytindedirler. Keza Habeşlerin — harbi (harben kaybetmemeleri, yani dayanmaları İneticesi olarak) kazanmaları halinde de «ben şöyle demiştimle —diye bilmek için ortaya madde madde izah edilmiş fikir 've mütalealar koymuş olmak Jâzımdır. | körün taşı gibi, — nişan al - /madan hedefe isabet etmiş bir lâfın hiç bir İkaymeti yoktur, bu, nihayet bir. (âf) ol maktan ileri geçemez. Şimdi bir de şu noktaya mim koyalım: |En güzel ve isabetli bir fikir bile, yanlış ve 'hatalı tatbik olunursa müsbet yerine menfi netice — verebilir. — Meşhur — (Şilifin) in, (Moltke) elinde berbat olan şah eser plâ- ni gibi., İtalyan - Habeş harbinde de her şey Habeşlerin hareket tarzına — bağlıdır. İtalyanların takip ettikleri sevkülceyşi fi- kirleri, umumi taarruz istikamet ve hedef. leri belli olmuş ve müuharebe üsülleri de Habeşlerce öğrenilmiştir. Bizim fikrimize göre Habeşistandaki son vaziyet şöyledir: İtalyanlar bu sefer de Amhara vilâyetini işgal ve istilâ etmek maksadile şimal cep- i kuvvetlerinin büyük — kısmını Tana gölü umumi istikametine tevcih et - mişlerdir. Fakat henüz Habeş - Eritre hu- dudunun ancak 40-50 kilometre cenu - buna varabilmişlerdir. Buradan Tana gö - lüne daha 150 kilemetlereden fazla mesafe vardır. Ona mukabil (Tama) nın elden çık- ması Habeşler için hiç ehemmiyeti haiz de- Bildir; olsa olsa İngilizleri harekete getire- hbilir. (1) (Tana) dan Adisababa ise kuş uçuşu (400 kilemetre vardır. Kaldı ki İtal- yanların Tana gölüne kadar ölan 150 ki- helerin “Mart 31 Başka milletler radyodan nasıl istifade ediyorlar Dünyanın en mükemmel radyosu olan İngiltere radyosu islâh edilecek! arttırılacak, programlar &k * &* Radyo fiatları indirilecek, her mektebe bir radyo makinesi konulacak, mevcut 340 istasyonun sayısı daha zenginleştirilecek fi 5ı4ın posta ile gelen Londra gaze-|mektep proğranilarını hazırlayacak ve teleri İngiliz radyosunun nasıl ıslâh e- mektep talebesini hem — eğlendirecek, dileceğini anlatıyorlar. İngiliz radyosu bügünkü haliyle, dünyanın en mütekâmil radyoların - dandır. Kısa istirahat fasılalariyle gü- nün yirmi dört saatini çalışarak ge - çirir ve dinleyicilerini hem eğlendir - mek, hem aydınlatmak ister. Son günlerde bu şekilde çalışan rad- yo idaresini ıslâh etmek ve yükselt - |mek için yeni bir heyet vücude getiril- di. Yeni heyet radyonun proğramla - yını zenginleştirecek ve bütün memle- ketin radyodan istifade etmesi için ted- bir alacaktır. Bu kere radyonun abone bedeli u- cuzlatılmış ve on - şiline indirilmiştir. ©a ğilin . bözlmi pararmeki ç biraz fazladır. İngiltere maliyesi radyo- nun müelliflerden, — muharrirlerden, mütefekkirlerden, bestekârlardan — ve #air zevattan azami derecede istifade etmesini düşündü; için, Tadyonun tahsil ettiği paradan ancak bir milyon İsterlin almakta ve varidatın gerisini radyo idaresine bırakmaktadır. Rad - yo idaresi de eserlerinden, yazıların - dan, nutuklarından istifade ettiği zat- Jara kâfi derecede telif hakları ayıra - bilmektedir. Bundan böyle radyo idaresi halkın musiki kültürünü yükseltmeğe çalışa- cak; bundan başka hafif musiki par - çalarının da kalite bakımından değeri olmasına ehemmiyet verilecektir. Mektepler radyodan istifade edecek Yeni mesai proğramında en çok e- hemmiyet verilen bir nokta, mektep- lerin radyodan istifadesidir. Onun için her mektepte bir radyo makinesi bulunacak, ve radyo mekteplerin işi- me yarayacak konferanslar- verecektir. Mektep konferanslarını, bu - işi ü liradan hem kafalarını besliyecektir. Ucuz radyo Islâhat programının mühim nokta- larından biri vadyo makinelerini u cuzlatmağa ve güzelleştirmeğe aittir. Halkın ucuz ve biçimli radyoları aza- mi kolaylıkla temin etmeleri için her şey yapılacaktır. Havadis bültenleri İngiliz radyosunun ehemmiyet ver- diği bir nokta da havadis bültenleridir. Günde beş altı defa verilen havadis bültenlerini Roöyter ajansı hazı k- ta ve bu'sayede tadyo; - dinleyicileri hem dünya, hem memleket haberleri - ni takip etmektedirler. Bu servisin de ıslâhı kararlastırıl - miş bulunuyor. Radyo idaresi bundan sonra bir-istihbarat şebekesi — kuracak ve husus? muhabirlerinden — alacağı malümatı dinleyicilerine verecektir. Radyo ile ilân yapılmıyacak Radyo vasıtasiyle reklâm yapmak âdeti dünyanın bir çok yerlerinde ka: bul edilmiş olduğu halde - İngilterede bu usul revaç bulmamıştır. - İngilizler ayni usulü takibe devam etmiyecekler ve yabancı' istasyonların da radyo ile ilân yapmamaları için çalışacaklardır. İstasyonlar arttırlacak İngiliz râdyo idaresiyle birlikte ça- hşan ve onun neşriyatını yapmağa iş- tirak eden 340 istasyon vardır. Bu is- tasyonların sayısı arttırılacaktır, Radyoda yapılacak ıslâhat — dolayi- siyle kabine nazırlarından birinin rad- yo siyasetine, radyonun kültürel neş - riyatına ait işlerle meşgul olması lâ - zım gelecektir. Bu suretle radyo tam milli bir müessese vaziyetini — alacak, ve bütün İngiltere ile Britanya impa - i lacak olan bir. kültür heyeti|ratorluğu hayatında büyük ve kültü - ":ı:ee:euhir. Bu müstakil heyet rel kuvvet mahiyetini kazanacaktır. muharebe ederek, yol yaparak katetmeleri | pagandasından ibaret — ve İtalyanları bu gün ve hafta ile değil; ay ile ölçülmek icap eden bir (mesele) dir. O da karşılarında hiç bir Habeş mukavemeti görmezlerse ... Halbuki Habeşler oyalama muharebele- vine devam ederlerte Tana gölüne varmak daha çok zamana muhtaçtır. Şu halde: Şimaldeki İtalyan harekâtı - nün merkezi #kleti Amba Alagi mıntaka - sından Amhara mintakasına alınmakla İtalyan — ileri — hareketi, —asl hedef istikametinde, —tasavurün — haricinde bir ağırlığa mahküm — olmuştur. — Maahaza bu vaziyet esasen zaruri ve mukadder idi. ÇAmba Aradam muharebeleri cereyan &- derken bunu uzun boylu izah etmiştik). 'enuptan ise Habeşler için korkulacak büyük bir tehlike mevcut değildir. (Bu ciheti de evvelce mütalea eimiştik) Bina- enaleyh, barbi durbin bir şekilde sevk ve idare ederlerse Habeşlerin bu davayı kay- betmeleri ihtimali değil, İtalyanların 936 kışını" Habeş dağlarında; tabiatin her türlü merhametsizliğine —ve Habeşlerin baskın ve iz'açlarına mahküm olarak geçirmeleri tehlikesi vardır. Eğer... — İtalyan — bütçesi bu harbin daha çok uzamasına müsaade ederse... nile ismini taşıdığı için, büyük bir kudrete halde Habeş İmparatorunun yanında da, İlometrelik mesaleyi bile ârızalı arazide, Madalyanın e8 tarahı İtalyan pro -|leri de pek muhtemeldir çıkmazdan kurtaracak ancak siyasi töşeb- büslerdir. Celâl Dincer D A) Menbamı Tana gölünden alan Ab- bai nehri şimali Habeş dağlarının volka- nik rüsuplarını — beraber sürükliyerek (Nil) e karışir. (Nil) in delktalarındaki muazzam bereket işte bu tabil gübredem ileri gelir. B) Bu nehrin suyu (Nil) e karısmazsa nil taşmaz ve iki tarafındaki araziyi bere- ketli sularile sulayamaz. Demek oluyor ki (Nil) i (Nil) yapan Tana gölüdür. İşte bu iki sebepten dolayıdır ki Tana gölü Ha « beşlerden ziyade Sudan ve (Misir) 1, yani İngilizleri alâkadar eder. Binaenaleyh İtal- yanların bu göl istikametine müteveccih yeni taarruzlarının İngilterede siyasi akis- ler uyandırdığını görürsek buna şaşmama- hdır. Hattâ İngilizlerin İngiliz - Mısır an « laşması için bu yeni İtalyan taarruzundan istifade etmeleri yani bidayette İtalyanlara ses çıkarmamaları; Tana tehlikeye düşmüş göründüğü suada (Misırin aervelinin el - lerinden gitmek.Üzere olduğunu) işaret & derek Masırlıları istedikleri yola getirme « " D.

Bu sayıdan diğer sayfalar: