16 Eylül 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

16 Eylül 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POST (Fezan: örer 5elj — — — | İşpanyol KAN KONUŞMAZ! Son Postanın Edebi Tefrikası: 87 — Teyze, dedi. Siz Ömerin anasısı- Buz değil mi? — Evet kızım., Gülizarın halinde göze batar bir te- lâş yoktu. Süheylâ bunun farkına var- di ve hemen sevindi. — Buyur yukarı çıkalım kızım.. — Zahmet etmeyin, teyze, bir şey soracaktım.. N Gülizar gülmeğe çalışarak ? — İyi ya kızım, dedi, soracağını yu- karıda sorarsın.. Yukarı çıktılar. Süheylâ etrafına bakınıyor. Kendi evile Ömerin evini mukayese ediyor. Eyüpte bir ihtiyar dadısı vardı. Ömerin evi onun evi gibi tahtalar temiz, amma halı yok. Camlar silinmiş amma perde yok. Yalnız kâğıt sitörler var, Söze başlıyan Gülizar oldu. Ömeri sormağa geldin değil mi kızım, dedi. Süheylâ önüne bakarak cevap ver- di: — Evet teyze, merak ettim de.. — Merak etme.. İki üç gün sonra gelir. Süheylânın gözleri dolu, dolu pldu. Gülizar sevgiyle Süheylâya baktı. Üç gündür o da dehşetli üzlüyordu. Nuri ustanın çok üzüldüğünü biliyordu. Fa- kat ikisi de karşı karşıya geldikleri va- kit üzüntülerini birbirlerine belli et - miyorlar, bunu belli etmek istemiyor. lardı. Halbuki Süheylâ şimdi dokun - san ağlıyacak gibi. Gülizarın böyle «Dokunsan ağlıyacağını» — belli eden bir insana öyle ihtiyacı var ki... — Yarın Ömeri görmeğe gidece - ğim.. Senin geldiğini söylerim.. — Ben de gelebilir miyim teyze.. — Hayır kızım... Hem doğru ol - maz... Süheylâ Gülüzara bakıyor. Onun evi Eyüpteki dadısının evine benziyor amma kendisi hiç benzemiyor — ona.. Gülüzar Süheylânın anasına da benze- miyor. Konuşuşunda, duruşunda belki Zehraya benzeyen bir tarafı var. — Ömer benden bahsetti mi size? — Etti kızım.. Süheylâ, Ömerin anasına kendisin- den nasıl bahsettiğini anlamak mera- kına düştü. Kurnazlığa başvurdu: — Beni pek beğenmez amma o.. — Neye beğenmesin.. — Bilmem, hâlâ küçük borjuvalık- tan kurtulamadan, nefile senin adam olacağın yok deyip dutuyor. — Sen bakma ona kızım. Neye a- dam olmiyacakmışsın.. İnsan istedik- ten, yerine düştükten sonra.. hem be- nim oğlan yeni yeni okuyor.. Mektep de bozdu biraz onu.. Bir parça ukala.. değil mi? Süheylâ güldü. Gülizar Süheylâya yavaş yavaş, his- settirmeksizin sorguya çekti. N o- kuduğunu, neler düşündüğünü anla- mak istiyor. Kızı beğeniyor. Güzel bu- lüyor. Akıllı buluyor. Fakat «daha çok ham» diye düşünüyor. e Ömer bir hafta sonra geldi. Babasile uzun uzun konuştular. Sait amca da - oradaydı. İkisi de Ömere bir hayli çı- kıştılar. Sait: — Malümya oğlum, dedi, hareket eden adam hata eder. Hata etmeyen de yalnız budalalardır. İş hatayı anla- mak ve bir daha tekrarlamamaktadır. Gülizar o gece Ömnerin şerefine tel kadayifi pişirdi. Ertesi sabah rle Süheylâ buluştular. Gülizar sokak or- tasında Ömerin boynuna — atılmamak için kendini güç tuttu. Arkası arkasına sorduğu şeylere Ömer kısaca: — Canım geç simdi bunları, dedi. Gün gelir anlatırım.. Sende ne var ne yok bakalım? — Cevat nasıl.. — İyi, Dün akşam burda ayrıldık.. Zehra ne âlemde? e AYRILIK Bermutat günler geçti. Âsileri Kralı Getirecekler ! Londra, 15 — Morning Post gaze- Bermutat bir akşam Ömer Sühey-|tesi yazıyor: «İspanyada cereyan e - lâyı gördüğü vakıt genç kızın yüzü|den kıtalin orta çağ kıtallerinden hiç sapsarıydı. farkı olmadığını ispat eden cerhi im- Hitlerin nutuklarından sonra Sovyetlerin Londraya tavsiyeleri : Londra, 15 (Husust) — Nasyonal — Ömer, dedi. Biz İzmire gidiyo -| kânsız deliller vardır. Kiliseler yakı -| So*Yalist kongresi münasebetiyle Nü- ruz. — İzmire mi gidiyorsunuz? Ne mü- nasebet?.. — Babam orada bir ecnebi şirke - tinin hukuk müşavirliğini alıyor. Bu- radaki evi satıyorlar. Ben de oradaki koleji bitireceğim artık. Beşiktaştan Kabataşa doğru yürü« miye başladılar. Ömer uzun uzun dü- şündü. Sonra birdenbire sordu: — Sen gitmezsen olmaz mı? — Nasıl olur? — Burada akraban filân yok mu? Onların yanında kalamaz misın? Ba- bana «buradaki koleji bitirmem daha doğrun desen.. — Beni burada bırakmazlar Ömer.. Ömer omuzlarını silkti: — Eh, öyleyse ne yapalım, dedi, güle güle... Süheylâ çekti Ömerin kolundan: — Bana ne kızıyorsun?. — Yoo, sana kızdığım filân yok... Gideceksin.. ne yapalım.. Ömnerin sesi acı, Aksiliği üstünde.., Süheylâ cevap vermedi. Kabataşa geldiler. İskeleye çıktılar, Dört beş ço- cuk oltayla balık tutuyor. Ömer on - lara baktı. Kendi çocukluğunu hatır- ladı. Süheylâ sokuldu Ömere: — İzmir ne kadar yer ki, dedi, sana | muntazaman mektup yazarım. Sen de cevap verirsin.. Hem orda bildiklerin filân varsa.. Sonra ben iki üç ayda bir İstanbula gelebilirim.. Eyâpda dadım- da kalırım.. Bilsen nazıl üzülüyorum. | Amma güveniyorum kendime., Bir| sene sonra mektep bitiyor.. — Eh, mektep bitince.. — İstanbula gelip bir iş arayacağım kendime.. Ömer sevincini belli etmemeğe ça- lışarak: ni Katolik kiliseleri (Arkası var) lhyor. papaslar ve rahibeler katledili- yor, erkek, kadın ve çocuklar toptan idam diliyor ve, dahası var, bütün bu vahşeti yapanlar hüriyet için muha- rebe etiklrini ilân diyorlar. İspanya hâdiseleri, Avrupa mede - niyet ve kültürünün ne derece teh - rebe ettiklerini ilân ediyorlar. Son Vaziyet Paris, 15 (Hususi) — İspanyol âsi- leri şimdi Bilbaoya doğru ilerlemekte- renbergde söylenen nutukları — tahlil eden Sovyet güzeteleri Hitlere şiddetle hücum etmektedirler. İzvestiya gazetesi Hitlerin son nu- tuklarından bahsederken şunları yaz- maktadır: «Almanya, Şarka doğru genişlemek gayesini tahakkuk ettirdikten — sonra, müstemleke meselesini kat'i olarak ele alacaktır. Almanyanın yapacağı ilk iş İngiltereye bir nota vererek müs - dirler. Yolda hiç bir mukavemet gör-|temleke istemek olacaktır.» miyen kıt'alar, şehrin ancak 40 kilo- metre uzağında bulunmaktadırlar. Bilbao'da tifo salgını başlamıştır. Diğer taraftan, âsi tayyareler bugün Madrid üzerinde uçuşlar yapmışlar, harbiye ve dahiliye nezaretlerini bom- bardıman etmişlerdir. Lizbon'dan verilen haberlere göre, Madrid hükümeti Valens'a nakletmeğe karar vermiştir. , Âsi Generalın Nutku Burgos, 15 (A.A.) — General Mola, dün akşam bir nutuk söylemiş ve ez- cümle şöyle demiştir: Muzafferiyetimizden sonra İspanya- Makale şöyle nihayet bulmaktadır: «İngiltere gözünü açmalıdır.» Sovyet ordusunun manevraları Moskava, 15 (A.A.) Beyaz Rusya askert mıntakasındaki manev- ralara iştirâk eden ecnebi askeri he - yetleri reisleri gazetecilere ihtisasları- nı nlatmışlardır. Çek heyeti reisi Ge- meral Luza demiştir ki: Manevralara iştirâk eden kıtaatın hazırlanışı «Mükemmel» tabiriyle tav- if edilebilir. Bütün sunufu askeriye büyük bir hareket ve manevra kabili- nın Avrupada yüksek bir mevki alma-| Yeti göstermiştir. Bilhassa piyadenin sını istiyoruz. Beynelmilel sahada mün- | tabiye terbiyesini ve büyük tank kıt'a- ferid vaziyette kalmak stemediğimiz l gibi, ecnebi müdahalesi de istemiyoruz. An'anevi krallık, muhtariyet meselesi- ni halledebilecek yegâne rejimdir. Ga- yemiz, Katolik, müttehit ve — kuvvetli bir İspanya vücuda getirmektir. 52 Kişi İdam Edildi Alicante, 15 (ALA.) — 19 temmuz- ını burada ehemmiyetle kaydetmek isterim. Tankları fevkalâde mühim miktar- da kullanmak hususunda yeni bir u - sul tatbik ettiğiniz görülüyor. Kızıl ordu bu usul ile bu çok çetin meseleyi halletmiş bulunmaktadır. Tank ve da şehri zaptetmeğe kıyam etmiş ol- zırhli otomobil — kıtaaının - tabiyesine duklarından dolayı halk mahkemesin-| £elince, yeni bir yol açtınız. Kuman- ce idama mahküm edilmiş olan elli iki danlarınız yüksek bir tabiye ve teknik Faşist idam edilmiştir. “Her şey çuvalın içindel,, (Baştarafı 1 inci sayfada) ve çok büyük manevt ve maddi taham- mül göstermişlerdir. Modern harbin bütün muaddel me- sür'atle halletmektedirler. selelerini ler askerin manevi seviyesini ve ceti' sarelini ispat eder. Şurası kat'iyetle iddia olunabilir ki: Bugün tayyarelerden geniş mikyastö inişlere müracaat ederek askeri ha * rekât yapmıya muktedir yegâne Kızıl ordudur. Çok şayanı dikkat şEf” ler gördük. Bunları bizim ordumuzd! da tatbik etmiye çalışacağız. a Alman Ordusunun Terzahüratı Londra, 15 ÇA.A.) — Daily Teler graph, dün Nürnberg'de yapılan süd tezahürat hakkında yazdığı yazıda, bü tezahüratın Almanyada şimdiye görülmemiş bir büyüklükte olduğunu ve Hitler önünde yapılan geçit nin Alman ordusunun bugün 1914 de ki kadar kuvvetli olduğuna, şüphe bi rakmadığını bildirmektedir. Times gazetesi ise, bu tezahüratif ve 400 tayyare taliminin geçen seneki talimlere faik olduğu intıbaımı ver” mediğini yazıyor. Daily Meil gazetesi, «tayyarecilerit | mahareti Alman tayyarecilerinin bf rinci sınıf meziyetlerini gösterdiği» Vt mukabil hava bataryalarının at 2 sür'atlerini yabancı süel ateşelerin ta” dir ve hayranlıklarını çektiği kanaatilir dedir. Daily Ekspress, bu tezahüratın AF manyanın şimdiye kadar görmediği ©i kuvvetli modern techizat tezahürü Ol duğunu bildirmektedir. Kabinesinin Toplantısı Paris, 15 (Hususi) — Nürnberg kolr gresi münasebetile Hitlerin söylemil olduğu nutuklarda müstemleke talebini ait kısımlar İngilterede olduğu kadâf Fransada da büyük bir tesir bırakmi ve heyecanı mucip olmuştur. Başvekil Blum, bu sabah Lil'den aV" det eder etmez hariciye, harbiye, dabi” tedir» denildiğini ve mesele bu bakım-|Kızıl ordu modern teknik vasıtalara dan hukuku umumiyeyi alâkadar ettiği| mebzul mikyasta malik bulunuyor. Bu için tacirin defterlerine el konuldu -|hususta bence Kızıl ordu dünyanın en Evkafa geçti (Baştarafı 1 inci sayfada) neye bağlı vakıflar hakkında ittihaz ettiği kararı tebliğ ve Patrikhaneye bağlı bütün vakıflarla bu vakıfların irad, emlâk ve akarına vaz'ı yed etmiş- tir. Bunu icap ettiren sebep bu va - kıfların hali hazır durumuna göre ka- nuünen mes'ul bir mütevellisi mevcut olmamasıdır. Beyoğlu Vakıflar Direktörü tara - fından tayin edilen heyet Başpapas Bogos Kireçyanın da iştirakile Patrik- hanede vakıfların vaziyetini tespit ve hazırlanan devir ve teslim mazbata « ları imzalamıştır. Bu suretle vaz'ı yed edilen sekiz ki- Hise şunlardır: 1 — Beyoğlunda Sakız ağacında Patrikhane binası içinde Sürp Asvas- “ 2 — Beyoğlunda Karlman civarında Yoro Totyan kilisesi. 3 — Büyükderede Sürp Boğos ki - Hisesi, 4 — Yeniköyde Sürp Ohannes ki- lisesi. 5 — Tarabyada Sürp Andon kili - sesı 6 — Kadıköyünde Altıyol ağzında Sürp Leon 7 — Kandillide Ermeni Katolik ki: lisesi, 8 — Büyükadada Meryemana kili- sesi. Bugünden itibaren bu kiliselerin vakıf ve iratları da Beyoğlu Evkaf Müdürlüğü idaresine geçmiş bulun - maktadır, Bu vaz'ı yedi icap ettiren se- bep Ermeni Katolik Patrikhanesinin Tevliyet vazifesini hakkiyle ifa ve ki- liseleri idareye kanuni salâhiyeti ol - mamasıdır. Badema bu kiliselerin papaslarının, ğunu ve defterlerinin mühürlü bir çu- val içinde berayi tahkik polis müdü- riyetine götürüldüğünü — yazmıştık. Mevzuu bahsolan tacir Alyanak dün yanmda avukatı olduğu halde kendili- ğinden polis müdüriyetine giderek çu- valın açılmasını ve defterlerin göz - den geçirilmesini istemiştir. Kendisi bu sırada: — Her şey çuvalın içinde, diyor, bir ileri gitmiş ordusudur. Paraşütle iniş: liye ve müstemlekât Nazırlarını ne7z dine davet etmiştir. Toplantıda bilhassa Müstemleke if leri gözden geçirilmi şve beynelmilt vaziyet etrafında müzakereler olmu$” tur. Bu toplantıya husust bir ehemmiytl atfedilmektedir. Kral Edvardın Atatürkü ziyaretinin neticeleri Londrada — çıkan Niyuz — Kro-/dört uzun saat konuşması, bugünkü nikl — gazetesi — Kral Edvard'ın |İngiliz politikasının güvenilir bir polit” taraftan kızgın, bir taraftan da müste-|son seyahati, bu meyanda memleketi-|ya olduğunu Türk zimamdarlarına İf rih görünüyordu. Müsterihti, çünkü: mizi ziyareti münasecbetile bir yazı yazmıştır. Bu yazıdan seyahatle alâ- — Aleyhimde şimdiye kadar bir kaç|kası olan bazı kısımları aşağıya nakle- defa çalışıldı, bir kaç defa ihbar yapıl- | diyoruz: dı, fakat bütün bu ihbarların içinde en «Kral Edvard'ın seyahatleri esna- küçük bir hakikat hissesi dahi yoktur,sında yabancı devlet adamlarile konu- çuval açılınca görülecektir, diyordu. — |şuşu, yeni yeni şayialara yol açtı. Ve Diğer taraftan ayni derece kızgındı:|bu seyahate siyasi manalar verildi. — Azledilmiş bir memurun bir şir- ketin hayatı ile oynamasına müsaade e- dilmemelidir, diyordu. Hakikat şu ki, mesele şimdi karşı - lıklı bir dava safhasına girmiştir. Bir tarafta bu şirketin sabık memu - ru olup bu ihbarı yapmış olan Bay Hüsnü vardır. Davayı tahrik için evvelâ şirketteki eski sıfatını kullanmak iste- miş, sonra bu sıfatın kifayet etmedi - ğini görünce hukuku âmmeyi alâkadar etmek için «muhbirs sıfatını kuklan - mıştır. Karşılıklı davanın ikinci - tarafında ise şirketi temsil eden ve aleyhinde ih- bar yapılan Bay Alyanak vardır. Ve İngiltereden çıktığından itibaren sı- pat etmiştir. Türkiya Beşvekili İemet İnönü ile, Hariciye Vekili Rüştü Arf sın hazır bulundukları konuşmalar, yt — karıda anlatılan kanaati kuvvetlendi” mişkr; Diğer taraftan Tevfik Rüştü Ar#” sın Metaksas ile görüşmek üzere (” Eylülde) Ankaradan hareket ettiği bi rasile Yunan Kralı Corç, Metaksas, | dirilmektedir. Kemal Atatürk, Bulgar Kralı Boris,| Bu seyahat, İngilterenin Akdenizd” Yugoslavya Kral naibi Prens Pol, A- vusturya Cumhurreisi Miklas ile gö- rüşen ve ayrıca, gittiği yetlerde, bir çok devlet adamlarile de temas eden Majeste Edvard'ın bu seyahati acaba siyasi bir manâ ifade eder mi? Bilindiği gibi, Kral bu uzun gezinti- sinde daima mütenekkiren seyahat et- miştir. Hâkim olan kanaat şudur: Sekizinci Edvard'ın seyahati, son zamanlarda bozulmuş olan Akdeniz misakına dahil devletlerin İngiltereye şimdi sabık memuru Hisnünün hesap- karşı takındıkları çekingen tavrı - sil- larını incelemekte, yapılan tahkikatın neticesini beklemektedir ve alacağı ne- ticeye göre bir iftira davası açmak ta - savvurundadır. b e Vak'anın seyrine gelince: Defterle - rin tetkiki uzun zamana tevakkuf e- decek görünmektedir. Bu, böyle oldu- ğu ve meydanda da Bay Alyanağı suç-| *” lu gösterecek bir şey bulunmadığı için sirket faaliyetine devam etmektedir. zangoçlarının — sair münıhdimleri)io kiliselerin idameleri masrafını evkaf idaresi verecek, akarlarını da yine ev- İkaf idaresi işletecektir. miş, yerine bir emniyet havası temin etmiştir. —. Kralın bu seyahat esnasında Har- biye Nazırı M. Duff Cooper ile birlik- te Yugoslav sahilindeki bütün mühim deniz ve deniz tayyaresi mıntakalarını gezişi de büyük bir alâka uyandırmış- Bu seyahatin akebinde Bahriye Na- zırı Sir Samuel Hoare'nin de Akdeniz- deki dolaşması bu alâkayı bir kat daha arttırmıştır. İyi ve mevsuk malümat alan maha- filin inanışlarına göre, Kralın Ata - türk ile gayet samimi bir hava içinde kaybolmuş olan prestijisinin yenidtf canlandığına alâmet telâkki edil Bu neticeyi de Kral Edvardın ziyart' Yunan Başvekili Metaksas çok *” kidenberi Musolininin hayranı ve tok” dirkârıdır. Maamafih Kral son ziyaretinden sonra Yunan kasının da, İngilterenin arzularına gun bir cereyan alması ihtimali ğ Kral Edvardın Türkiyeyi den sonra meydan alan belli başlı hi dise Türkiye Başvekili İsmet ı'". nön pek yakında Londraya le)'M nin kararlaştırılmasıdır. İr Gelecek heyetin başında bizzat met İnönü bulunacaktır. Heyetin ğer özasını da Hariciye Vekili, İktis Vekili Celâl Bayar, Genel Kurmüf Başkanı, deniz, kara ve hava vd':_, letlerinin müsteşarlariyle, bütün — C4 kâletlerin yüksek şeflerindn bazılf

Bu sayıdan diğer sayfalar: