23 Eylül 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

23 Eylül 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Atletlerimiz bu sabah BU Atinaya hareket ettiler Futbol Federasyonu tarafından İngiltereden çağrı! baş antrenör Booth dün akşam geldi Yedinci Balkan o- « yunlarına iştirâk e- decek — atletlerimiz bu sabah Romanya yapurile Pireye ha- reket etmişlerdir. Üç gün evvel A- tinaya varacak olan atletlerimiz. müsa- bakalardan evvel bir iki antrenman yap- mak fırsatını böyle- ce bulmuş - olacak- lardır. Yedinci Balkan oyunlarında Türki- yeyi 21 atlet temsil edecektir. Oldukça 'yüklü bir kafile ha- linde hareket eden atletlerimiz ilk defa tek bir idareci — ile yola çıkmaktadırlar. Atletlerimiz Yedinci Balkan oyun- atletlerimizden Yedinci vatkan Olimpiyatlarına giden bir. kısmi futbol işlerini ıslâh maksadile İngilte- reden getirilen baş antrenör Booth larında geçit resmine göğüslerinde kır- |dün akşam şehrimize gelmiştir. mızı yazı ile Türkiye yazılı beyaz E- Antrenör bir kaç gün içinde işine $ofman giyerek iştirâk edeceklerdir. başlayacaktır. İrfan ve Fethi Atinaya gelecekler| Müsabakaları Son Posta namına Balkan oyunlarinda Türkiyeyi tem- Bil edecek olan gülle atıcı İrfan ile sı- Ömer Besim takip edecek İstanbul Atletizm Ajanı ve ga- Fik atlayıcı Fethi tahsilde bulundukla- |Zetemiz spor muharriri Ömer Besim, gı şehirlerden doğruca ceklerdir. Yeni futbol antrenörü geldi Futbol Federasyonu Atinâya gele- Atina olimpiyadlarını günü gününe takip ederek gazetemize bildirecektir. Gazetemiz tahrir Şefi Cevad Fehmi de ayni vapurla ve bir tetkik seyahati tarafından, | yapmak maksadile Atinaya gitmiştir. Romanyalı boksörü nasıl mağlüp ettim? Yazan : Türkiye boks şampiyonu Melih DEKER Melihin Son Postaya verdiği resim Müsabakadan evvel yazdığım bir(etmişlerdir. Eğer işimden mezuniyet a-| vinden anlaşılıyor: yazıda, Teodoresku'yu mağlüp edebi-İlabilir de bir ay çalışabilirsem, o za- leceğimi tahmin etmiş, ve maçın neti- cesi hakkındaki tahassüslerimi de, Son Posta okuyucularına bildireceğimi va- adetmiştim . İşte şimdi sözümü yerine getiriyo- Tüm: Müsabakaya başlamadan evvel ga- lip geleceğimi kuvvetle tahmin — edi- yordum. Maamafih ne de olsa her timali düşünerek, kat'i bir şey - söyle- memiştim. Rakibim çok kıymetli bir boksördür. Bilhassa nefesi fevkalâde fazladır. Bu itibarla kendisile daha u- zun bir maç yapmak belki benim aley- hime neticelenirdi. Maamafih şunu da söyliyeyim ki, ben amatör boksörüm. Amatör boksörlerin yapacakları azamt maç müddeti üç dakikadan üç ravund- dür. Daha uzun dövüşenler profesyonel. lerdir. Ve nefeslerini de ona göre ayar man kendisile on beş ravunda kadar övüşebilirim. Kıymetli şakibime müsabaka esna- sında hiç fırsat vermedim. O yakın- dan dövüşme usulünü tercih ettiği i- çin, ben uzaktan süvinklerle işi hallet- meğe çalışıyordum. O yumruğu yiyip, boksörü içeri çektikten sonra, hasmının işini temizliyordu. Halbuki ben o tu- zağa düşmüyor, yumruğu atiyor ve kaçıyordum. Bu taktik çok işime yaradı ve bu suretle puvan kazandım ve Teodores- ku'yu mağlüp ettim. Teodoresku şimdiye kadar çarpış- tığım boksörlerin en çetinlerindendi. Bu vaziyet tabit olarak sevincimi bir kat daha arttırmıştır. Biraz burnum zedelendi, vücudumda hiç bir ârıza yok... — 8Son PosTa Amazonlar ün gazetelerden birinde Ankara D atlı spor klübünün yaptığı at ge- zintisinin resmini gördüm. Genç, dinç, kısa saçlı veya bereli, spor ceketli, ki - lot pantalonlu ve çizmeli kadımların, dinç ve genç atlar üzerinde dörtnal ve- ya tırıs gidişleri sahiden seyrine do - yulmıyacak bir manzaradır. Sipahi Ocağında, şehrin civarların - da da bu gönül alıcı, güzel atlılara sık sık hele şu mevsimde rastlamak müm- kündür. Onlardan birini veya bir kaçını hay- ran hayran seyrederken, ayni zaman - da tarihin meşhur (Amazon) ları da gözlerimin önüne gelir. a Yunan mitolojisine göre Karadeniz kıyılarında ve Kızılırmağın denize ka - rıştığı yerlerde bütün halkı kadınlar - dan ibaret bir devlet kurulmuş. Bun - lar vücutlarına dar erkek elbiseleri gi- yerler, kısa boydu, çevik atlara biner - ler, pek üstalıkla ok veya mızrak kul - lanırlarmış. Bunlar aralarına erkek sokmazlar - mış. Yalnız vakit vakit civardaki mem- leketlere akın ederek oradaki erkekleri kaçırıp tekrar bırakırlar, yahut dost - ça ziyaretler yaparlarmış. Böylelikle, doğurdukları çocuklar erkek olursa ba- balarına gönderirler, kız olursa alako- yarlarmış. Amazonların, Truva harplerine ka - rıştıkları İlyadada yazılıdır. Hattâ Keyhüsrevin başını keserek kan çanağına batıran meşhur (Türk - Es - Tarihten sayfalar Dördüncü Muradın delilikleri — Nef'iyi nasıl kovdu - kahv 1630 da Dördüncü Murat 19 y şındaydı. Haziranın 25 inci sak gür Beşiktaşta Sultanalhmet köşkünde hu.— lunuyordu. Hava güzel ve açıktı. Sul - tan Murat geniş bir divana oturmuştu. Müsahipleri, Enderun ağaları hep ora - da bulunuyarlardı. Hekim Emnir Çele- bi ile şair Nef'i Padişaha daha yakın i- diler. Padişah şair Nef'inin (Sehamı kaza) adındaki kitabında toplanan moeş- hur hicviyelerini okuyordu. Birdenbire ortalık karardı. Şimşekler çaktı. Gökler gürledi ve başlarının üstünde korkunç bir patlayış, bir çöküntü oldu. Padişa- hın ayaklarının dibine yılduım düştü. İç ağaları yerlere kapandılar. Padişah fena halde korkmuştu. Yıldırımın düş- mesini Nef'i'nin kitabına atfetti. Şairi azarladı ve kovdu. Allahın kızgınlığını yatıştırmak maksadile birçok sadaka - lar dağıttırdı. Zamanın şairlerinden biri bu müna- sebetle şu iki mısraı söylemişti: Gökten nazire indi Seham Kazasma, Gükten nazire indi Sehamı Kazasına, ... Bir şehzade doğmuş ve bunun için denizde ve kıyılarda müm donanmala- rı ve fişeklerle büyük şenlikler yapıl- mıştı. Fakat bun şenlik günlerinden biraz sonra korkunç bir yangın İstan- bulu sardı. Yangın Cibali kapısı hari- cinde kalafat edilmekte olan bir gemi - den çıkmıştı. Tarihçi Rikonun dediği- ne göre bu yangında yirmi bin evle bir çok saraylar ve camiler, Kâtip Çelebi- ye göre de İstanbulun beşte biri yan - kit) kraliçesi Tomrisin de bir Amazon | mıştır, ordusuna kumanda ettiği, bazı Yunan tarihlerinde okunmuştur. Bununla beraber yapılan — tetkikat gösteriyor ki Amazon adı yalnız Ka - radeniz sahilindeki bir kabileye ait de- ğildir. Yunanistanda, Macaristanda, Şİ- mali Afrikada, hattâ cenubi Amerika- da Amazonlara tesadüf edilmiştir. Fransızların, Afrikaduki Dahamey arazisini müstemleke haline koyacak- ları sırada bir takım Amazonlarla har- bettikleri, efsane değil, yakın ve tari- hi bir hakikattir. Bütün bunlardan şu anlaşıltyor: Amazonlar sahiden vardı. İnsanlığın içtimat tarihinde, kadının hâkim bu - lunduğu devre (Mader'- Şuhi) denil - mektedir. Tabiatin erkeğe üstünlük için verdiği imtiyaz dolayısile önce kadınlar cemiyette hâkim mevkide idi- ler, Erkekleri idare ediyorlardı. Fa - kat erkeklerin kuvvetli oluşları ve ih- tirasları onları kadınların esaretlerin - den kurtulmaya kışkırtmıştır. Kavga başlayınca bir kısım kadınlar ayrı bir cemiyet kurmuşlar ve Amazonluk bu- radan çıkmıştır. Kadınlar gene erkekleşmeğe başla - dığıma göre, gene erkeklere hâkim mi 0- lacaklar acaba?.. Bence böyle bir sorguya lüzüm yok sanırım. Zira erkekler zaten Amazonla- rın hâkimiyetleri altındadırlar. Yalnız, şekil değişmiştir. Diğer taraftan on - ların başka bir cemiyet kurmalarına meydan vermemek için, erkeklerin, Abdülhak Hâmidin meşhur bir mısra- ındaki (hezimet) kelimesini (esaret) e tahvil ederek şöyle diyecekleri halle - «Ben böyle esarete fedayım..» 'Turan Can Bartınlı talebeler Bartın (Hususi) — Ortamektebimiz- den bu sene 43 genç mezmn olmuştur. Bu gençlerden Mustafa Korkud, Hilmi Korkud, Bürhan Yalçın Deniz lisesine, Hayri Saygün Kuleli, Orhan Öztekin, Hasan Dönmez Maltepe askeri liseleri- ne, Veli Atukeren, Galip Seben, Vasıf Dincel, İbrahim Sezer, Sabri Palabı - yık, Rahmi Çığ, Mustafa Kalaycı Hay- 'darp:şây Vahdi Samancoğlu Ankara Erkek lisesine, Mustafa Karagülmez, Mehmet Demirok Bursa, Basri - Akol Kastamonu Erkek lisesine, Münir Tun- cay Orta kız öğretmen okuluna, Niyazi Kavukluoğlu, Uluslu Osman ve Mehmet Emin Yaman da orta erkek öğretmen okuluna ve Müustafa Lülleci de Bahke- sir Erkek öğretmen okuluna kaydolun- müuşlardır. Dördüncü Murada: — Bu yangın tütün içenlerin attık » ları ateşlerden çıkmıştır. Dediler. Hemen bütün kahveleri kapattırdı. Halbuki bu bir bahane idi. Yangından ötürü devlete gücenen halk, şurada bu- rada toplanıp ta karışıklık çıkarmasın- lar, diye yapılmıştı. Artık karanlık bâstiktân sonra so - kakta görülenlerin hemen boyunları vuruluyordu. Her sabah sokaklarda bu zavallılardan — birçoğu — görülüyordu. Dördüncü Murat bile elbisesini değişti- riyor, geceleri şehri dolaşarak adam öl- dürüyordu. ... Karadan Bursaya teftişe gidiyordu. İznik taraflarında yolların biraz bozuk olduğunu gördü. Gürcü Paşa ile Nasuh Paşa zadeye: — Bu İznik kadısı, nasıl kadıdır? O- nu şehrin kapısında asın! Üç gün üç ge- ce asılı kalsın, ibret olsun! Diye haykırdı. Halbuki kadı, halk tarafından çok sevilen iyi ve namuslu bir adamdı. Kim se ağzını açamadı. Zavallı kadı asılacağı sırada topla - nan halka dönerek şunları söyledi: — Ey müslümanlar, hiç bir günahım olmadan öldürüldüğüme şahit-olunuz!. #& (ç (6 elere niçin düşman oldu?- yol üstünde otuz kesik baş - insan avı. kavuğu ve sırtında kadılık elbisesile a- sılı kaldı. x ... Padişah Edirneye gidişinde bir köp- rüden geçiyordu. Otuz kadar Hintli Derviş Padişahı görmek için bir tek ça- re bulmuşlardı. O da, Padişahın adamla rile halk tarafından kovulmamak ve ya kın bulunmak için aoradaki köprünün kemerleri altına saklanmak ve Padişah göçerken çıkıvermekti. Sultan Murat yaklaşınca yerlerinden fırladılar. Padişahın atı ürktü ve Sultan Mura- dı düşürdü. Sultan Murat köpürdü: — Bu hainlerin başlarını kesmiz! Diye bağırdı. Birkaç dakika sonra otuz tane kesik baş yol üzerine konmuştu ve atına ye- niden binen Padişah onların arasından SAĞT *.* Padişah bir sabah erken Bostancıba- şı ile birlikte Anadolu köşkünden Ru- meli köşküne gitmek üzere kayığa bin- miş, daha sonra getirilen ata binerek Beşiktaşa gelmişti. Bu sırada yolun üs- tünde bir köylü gördü. Öküz koşulu o0- lan arabasını çevirmek üzere yolu ge- nişliğine kapatmışt. Hayvanlar işin tam ortasında inatçılık ettiklerinden yol açılmıyordu. Padişah hızla gelirken bunu gördü. Elini yanına ve sadaktaki oklardan bi rine attı. Nişan alarak zavallı köylüyü vurdu. Köylü olduğu yere yıkıldı. Dördüncü Murat Bostancıya emret - ti : — Bu uğursuzun başını kes! Bostancıbaşı acımıştı. Adama yak « laştı, yaralı olduğunu gördü. Padişaha dönerek : — Padişahıma uzun ömürler... Say - gısız herifin canı çoktan cehenneme gitmiş... Dedi ve kurtarmış oldu. Turan CAN Bartın orta mektebi Bartın (Hususi) — Maarit Vekâle- tinin son kararile orta okul «ikmal mektebi» vaziyetinden çıkmıştır. Mu - vakkat kadroya göre: Orta okulda di - rektör İhsan Atukerenle sekreter Ali Rıza Kaygusüzer — ve öğretmenlerden Sabahat Afşar, Perihan Aktün, Emin Atabek, Rahmi Otman, Fehmi Erdem- li kalmıştır. Riyaziye öğretmeni Hayri Özden, yardımcı öğretmenlerden Ner- min Otman ve Hilmi Tüten teşkilât do- layısile açıkta kalmışlardır. Talebe kayıt ve kabulü başlamıştır. Her gün kömşü kazalardan bir hayli Müracaat vardır. Orta okulumuzun pansiyonu da mektep açıldığı günden itibaren açılacaktır. Şehrimizde yapılacak elektrik tesi - isatı ikmal edilince orta okul da elek - trik almak için şimdiden Vekâlete mü- Adamcağız, üç gün üç gece başında 'racaatte bulunmuştur. CUMHURİYET ÂBİDESİNE DAHA FAZLA İTİNA İLE BAKILMALI! Osman Kalgonem imzasil2 bir mek- tup aldık: — dİngilizceyi çok iyi bilen bi arkadaşım anlattı, bir gün bir ecnebi heyetinin Cumhuriyet âbidesine çe- lenk koyduğu sırada tesadüfen ora- yabancının da bulunuyormuş, iki Cumhuriyet âbidesini nüühmel gör düklerini söylediklerini işitmiş. Ba- na da nakletti, müteessir oldum, a lâkadarların gözlerini bu noktay çekiniz!» diyor, Kendi Hesabımıza biz Taksimden ne zaman geçtiysek âbideyi bakımlı ve temiz gördük. Bununla beraber itinanın fasılaya uğradığı zamanlar olabilir, dikkat edilmelidir. ETMİŞ ÇOCUKLAR.. A, Attilâ Arıburnunda vatanı tgü- dafaa ederken can vermiş bir vatan- daşın oğludur, şimdi Çanakkalenin orta mektebinde 3 üncü sınıfın 2 nci r —şubesinde okumaktadır. Yazısından zeki bir çocuk olduğunu anlıyoruz, çı';m!drr'ı üzgün, imlâsı hatasızdır, Öğretileni öğrenenlerden — olacak. Fakat tahsilini bitirebilmesi için e- » Tinden tutulmıya muhtaç. Bu satır - ları okuyanlar arasında, böyle bir ha- « — yır sever ve imkân bulur bir zat bu- a Jlunur mu acaba? OKUYUCULARIMIZA CEVAPLARIMIZ: Polatlıda Ziraat Ba'kssı eksperi Ziyaya: Sorduğunuz kitabın fiau- — (40) kuruştur, buğday

Bu sayıdan diğer sayfalar: