İA Bel KÇOT TT ' l bi he a * MA Y ı_. İ Karısın ve kızını öldüren b aba Kâhin kadın esrarlı bir cinayeti meydana çıkardı Dört kişinin ölümüyle neticelenen karanlık bir cinayetin failini, İspanya harbini evvelden haber veren kâhin bir Fransız kadını buldu Âmerikada dört kişinin öldürülmesi- le neticelenen bir cinayetin sırrını, Â- | merikada bulunan bir Fransız kadını sırf ruhi bilgilere istinaden meydana çıkarmağa muvaffak olmuşiur. Son Posta ile şehrimize gelen fransızca Pa- ris - Soir gazetesi bu hâdise hakkında şu malümatı vermektedir: , «Paskalya tatillerinde bir cumartesi günü Nevyorkta modellik eden 22 ya- şında genç ve güzel Veronica Gedeon evinde katledilmiş olarak bulunuyor. Yandaki odada ayni âkıbete annesi uğ- ramıştır. Ve oturduğu apartımanın ki- racılarından biri de onların dairesinde öldürülmüştür, : ba AAA ee Nevyok polisi üç kişinin ölümiyle ne- ticelenen bu cinayetin sırrını bir türlü çözemiyor, uğraşıyor, tahkikala. girişi- | yor. Fakat en ufak bir ipucuna bile des dares olamıyor. - ... —. : İşte © sıralarda Nevyorkta bulunan bir Fransız kadını ortaya çıkıyor. «Siz yanılıyorsunuz.,. Bu cinayette üç kişi değil, dört kişi ölmüştür. diyor! Dördüncü maktul ortada yok.» Amerikada ortaya çıkarak, #tayıptan haber veren insanlar eksik olmadığı | için bu kadının sözlerine kimse aldırış etmiyor. Fakat biz Fransızlar bu kadı- nı çok iyi tanırız. İsmi Genevieve Goepffeldir. Paris ispirtizma merkezi cemiyeti müdiresi - dir. Şimdiye kadar akıllara hayret ve- recek kehanetlerde bulunduğunu her kes bilir. Ve herkes bilir ki, İspanya harbini, Habeş hailesini, Amerikadaki tuğyanları, ve Kral Sekizinci Edvardın terki taç edeceğini çok evvelden söyle- Polis suçluları taharri ederken mak tul Veronica Gedeon'un babasını tev- kif etmişti. O sırada Genevieve Zaepffel : — İşte şimdi katili yakaladılar de -| miş. Fakat ortada delil bulunmadığı i- çÇin kâhin kadının sözleri, Adliyece kav- li mücerrette kalmıştı. Bir gün de kendisinden özür dilene- rek Bay Gedeon tahliye edildi. Şurasını da okuyucuların nazarı dik- katine vazedelim ki kâhin kadın o ta- rihte Godeon'un kim olduğunu, ne şe- kilde bir insan olduğunu bilmiyordu. Yalnız içine öyle bir şey gelmiş: — Bu cinayeti işleyen bu kızın ba- basıdır demişti. Adam tahliye edildikten sonra, bir gün Genevieve Goepffel'in eline bir ga zete geçti. Bu gazetede ihtiyar Godeo- geĞ —— - Kâhin kadın Genevieve Zaepffel n'uh resmi vardı, Ve tahliye edilmiş ol- duğü yaziliyordu. Genevieve Goepffel ©-resmi görür görmez. Biraz düşündü. Yüzü gözü kızardı ve tekrar ısrar ile: — İşte dedi, katil budur!.. Bu hâdiseyi duyan gazeteciler der - ||hal faaliyete geçtiler. Genevieve Zoepffel kendisile meş - .gul olan gazetedilerden İrving Hofi- jman'a; — — Azizim, dedi. Ben kanaatimi yüz- , de yüz isabetle söyleyebilmek için bir tecrübe daha yapacağım. Bana binler- ce ufak tefek eşya getiriniz, bu eşya- dan bir tanesi de Gedeon'a ait olsun, ilkağızda o binlerce eşya arasından 0- .nun malını çıkarabilirsem, kanaatlerim de yanılmadığımı yüzde yüz bir kat'i- yetle anlayacağım, İrving Hoffman bu eşyayı temin et- mek için karakola gittiği zaman, polis, bir adamı tokatlıyarak kapı dışarı edi- yordu. ve caniyi keşfettim» iddiasında bulunüu- yormuş. Bunun üzerine İrving cesaret edip içeri giremiyor. Fakat hâdiseden bir müddet sonra, | Steven isminde başka bir gezeteci me- selesi haber alıyor. Bu eşyaları bulup Genevieve Zaepffel'e getiriyor. Ve o da Godeon'un bir yaka düğmesini bularak dimağında kurduğu hâdiseyi şöyle an- latıyor: «Cani, ailenin yakınlarından, hattâ çok yakınlarından biridir. Size daha sa Tih söyliyeyim, Bu Godeon'un ta ken- disidir. Evde caniye ait olduğu zannedilen bir beyaz eldiven, cani tarafından, Ad- H tahkikatı işkâl etmek kasdile sureti mahsusada evin içinde cırakılmıştır. Eldivenin sahibi genç bir çocuktur, ve bu ailenin dostudur. Ölen Veroniayı —— e— — “Karımı -Memleket dışına Nasıl yollayayım ?,, Bana bu suali İstanbulda oturan bir okuyucum sordu, hülâsaten di - yor ki: — « Âltı yıl evvel yabancı kandan bir kadınla evlendim. Tamamen mes'udum. Karım bana yabancılı - Bimı asla hissettirmedi, memleketle yakından Aalâkadar oldu. Kederile kederlendi, sevincile neşelendi. Esa- sen Türk tabiiyetine geçmişti, türk- çeyi de bir Türk kadar iyi öğrendi, kendisine tam bir Türk vatarndaşı göğiıle îîkabü'i—rim. lze vuru İ aS Ş şumun sebebine ge- — İki çocuğumuz “ oldu, ikisi de tam bir Türk terbiyesi ile büyü - mektedirler. O derecede ki karım benim bütün ısrarıma rağmen ço - cüklara kendi dilini de öğretmekten imtina etti. Bugün sadece türkçe bi- liyorlar. Bu cihetten de memnu - num, Yalnız, karım altı yıldanberi memleketini görmemişti, görmek hevesini izhar da etmiyordu. Fakat GÖNÜL İSLERİ' geçende bir mektup aldı, annesi has- talanmış, ölmeden evvel kızını ve torunlarını görmek istiyor. Karım için diyeceğim yok, Kendi- sini yolliyacağım. Fakat çocuklar bahsinde tereddüt geçirdim. Hatırınıza fena bir ihtimal gelme- sin: Karımın çocuklarla birlikte ge- ri döneceğinden bir dakika bile şüp- hç etmiş değilim. Fakat işte bu'öyle bir mesele ki, gözümün önüne gelin- ce irkiliveriyorum. Bir defa size so- rayım, dedim.» * Çocukların birlikte yollanmasına muvafakat edilmemesi kadını inci - tebilir. Kalbinde kendisinden şüphe edildiği düşüncesini doğurabilir, fe- nadır. Diğer taraftan bir babanın iki çocuğunu birden yabancı bir mem - lekete yollamaktan çekinmesi, bi - zim alışkın olduğumuz zihniyete gö- re, gayet tabildir. Karar vermekte bizzat alâkadarı kadar ben de mü - tereddidim. Fakat mademki bir fe - dakârlık ihtiyar edilecektir, o halde okuyucum bu sahada bir adım daha ileri giderek bu seyahati birlikte ya; pamaz mı? TEYZE Meğerse bü adam da: «Ben kâhinim. Bir apartımanın yarı açık kapısının önünde bir çöp arabası durmuştu. Çöp- çü yere çömelmiş, devriimiş bir çöp te- nekesini yeniden doldurmakla meşgul- dü. Kendi kendine birşeyler söylüyor- du: Ona görünmeden bir kenare çekil- dim. Ve söyelediklerini birer birer not ettim. — Bu kediler de, dedi, herkesin sır- rını ortaya koyarlar. Acaba bu çöpçü deli mi idi? devam ediyordu: — Dördüncü katın tenekesi.. Bu te- nekede bugün dbir acaiplik var. Yerden bir rakı şişesi aldı. Şişeyi e- linde evirdi, çevirdi. — Bay rakı içmiş. Rakının iyi cins- ten oldüğüna bakılırsa dün akşam eve neşeli gelmiş olacak. Şişeyi, tenekeye attı. leri karıştırdı: — Bayan da neşeli imis.. Güzel gü- zel mezeler hazırlamış. Raki içildikten sonra... Vah, vah, vah... Acaba çöpçü neden, vah vah demiş- ti: — Kavga etmişler.. Hem de epey şid detli bir kavga.. Pir sary saç demetini yerden alıp tenekeye bıraktı: — Kadıncağızın gene saçını yolmuş, Kırık kadeh parçalarınmı da. topladı: — Kadın da pek geti kalmamış. Ka- dehi tutunca kocasına fırlatmış. Kırıkları dikkatle gözden geçirdi: — Parçalarda kan iekesi yok. Biraz kireçlenmiş. Anlaşılan kadeh atılınca Bay eğilmiş; kadeh duvara çarpmış. Yerdeki çöp- Makasla parça parça 'kesilmiş bir el- »bise gördü: — Şimdi kavganın sebebi de anla- şıldı: Bayan yeni bir e!bise istemişti. Bay; olmaz; dedi. Kavganın başlangıcı bu.. Tabil Bayan kızıp elbiseyi kesince saç saça baş başa geldiler. Çöplerin arasında birşevler aramış, fakat bulamamıştı: — Bayla Bayan ayrı odada yatmış- lar.. Birlikte olsalardı; Bayın cigara tablası da çöp tenekesine dökülürdü. Çöpçünün omuzuna vurdum: — Söyle bakalım hemşeri dedim; bunlar ayrılacaklar mı? Yoksa barışa- caklar mı? Çöpçü yüzüme baktı: — Bugün birşey diyemem, dedi; ya- rın sabah gene buraya geleceğim. E- ğer merak ediyorsan sen de gel., Tene- keyi beraber karıştıralım. Ayrılacak - lar mı, yoksa barışacaklar mı sana söy- lerim. İMSET kendisinden mukabele görmediği halde sevmektedir. Dördüncü maktul de bu gençtir. Cesedi nehre atılmıştır. Ve ce- set şimdi Şark tarafında bir yende ça- murlara saplanmıştır. Filhakika polis tahkikatını yapıyor. Ve kadının tarif ettiği yerde gencin ce sedi meydana çıkıyor. Ve ihtiyar Gede on bu ifşaat ve kehanet! üzerine tekrar tevkif ediliyor. Genevieve de vapura binerek Fran- sSaya geliyor, Kâhin kadın ÂAmerika po- lisine bu kadar ipucu verdiği halde da- vanın safhaları bundan öteve gitmi - yormuş. Ve Amerikan polisi yeni ke- hanet ve ifşaatta bulunması için Ge- nevie'in tez Amerikaya dönmesi için Fransaya müracaat edecekmiş. Irak ve Türkiye Münasebetleri (Baştarafı 2 nci sayfada) lik duygusu, Garbi Asyada, her mille- tin kendi hudutları ve kendi istiklâli dairesinde yaşaması şartiyle yerleşme- si matlüp olan âhenk ve vifakın en bü- yük teminatıdır. Türkiye ile Irak, bi- ribirlerine karşı bu kadar samimi duy- gularla mütehassis oldukça, bugün Su- riyede esmektte olan fena havadan do- layı hiç mütessir olmaya lüzum yoktur. Haricin kasden zehirlediği bu hava da bir gün temizlenecek ve Garbi Asya ai- 'defi elbet büyüyüp kuvvetlenkcektir. Türkiye ile Irakın, bu sahadaki şuurlu elbirliği herşeyi temine, her mâniayı :;_e her tehlikeyi bertaraf etmeğe kâfi- ir, Muhittin Birgen Karısını dostuile bir arada görüp öldüren İzzet ir yıl 11 ay hapis yatacak Geçen sene haziranının dokuzunda, Tepebaşında arka « daşı şoför Yunu « “_"_ sun evinde, onunla ayni odada ve açık saçık bir halde gör: düğü karısı Fatma: * yı tabanca kurşuni | le öldürmekten va * arkadaşı Yunusu öl dürmeğe tam teşeb- büsten suçlu 1311 doğumlu — tramvay şirketi otobüs şofö- rü İzzet Çakır hak- kındaki karar, ağır cezada, dün akşam üstü tebliğ edildi. Kararda, mevkuf olarak duruşması ya- pılan suçlunun, karısını üç yerinden yara- hyarak öldürdüğü, Yunusa da iki kurşun sıktığı ve bu kurşunlardan birisinin, kaçan Yunusun başına rastgeldiği, ancak derhal hastaneye kaldırılarak tedavisine başlanıl- mak suretile hayatının kurtarılabildiği an- latılıyordu. Gene kararda anlatıldığına gö- re, Yunus, apartımanın. cümle kapısına doğru koşmuş, bu sırada yaralanarak yere düşmüştür. Diğer iki kurşun —da duvarda delik açmıştır. Çakır İzzet, - hüviyet cüzdanındaki kay- da nazaran - karısı olan Fatmayı, odanın içerisindeki yatakta çırılçıplak görmüş ve kendisine kapıyı açan Yunus da yalnız ten fanilâsile bulunuyormuş. Yerde içinde he- nüz yıkanmış gömlek bulunan leğen duru- yarmuş, odanın ortasındaki masanın üstün- de de içki ve meze mevcutmuş, Vaziyet- ten, memnu hareketin henüz vaki olduğu anlaşılıyormuş. Reis Refik, Aza Cihad ve Abdurrah- man Şeref, dava mevzuunu, Beyoğlu be- lediye hastanesi, Emniyet Müdürlüğü ve adliye raporlarile, Hatice, Yusuf, Sait, Ni- yazi ve daha başka şahitlerin — ifadelerile sabit görerek, suçlu Çakır İzzeti, karısı Fatmayı öldürmekten ceza kanununun 449 uncu maddesile 18 seneye mahküm etmişler, 462 inci maddeyle cezayı ağır ha pisten hapse tahville memnu — vaziyette görüp öldürdüğünden, müddeti sekizde bir nisbetinde tenzil edip 2 sene, 3 aya indir- mişlerdir. Yunusun, Çakır İzzetin «samimi arkadaşı olmasını, karısını başka birisile fena bir vaziyette görse, bundan men'i lâ- zım gelirken, bilâkis onunla temas etmesi- ni ve bunun daha evvelden vaki olmasını, kadının onun odasına gidip gelmesini» de takdiri tahfif sebebi mahiyetinde saymış- lardır. Bu noktadan da cezadan üçde bir nisbetinde tenzilât yapmışlar, | sene, & ay mahkümiyet kararlaştırmışlardır. Diğer taraftan, Yunusu öldürmeğe tam teşebbüsten de 10 sene hapis kararı vere- rek, gene ayni sebeplerden sekizde bir ten- zille bu müddeti bir seneye, üçte bir ten- zille de 3 ay 10 güne indirip, her iki ceza- yı birleştirmişler ve neticede, suçlu Çakır İzzetin, | sene 11 ay hapse konulması kararını ittifakla ortaya koymuşlardır. Suç- lunun tabancası müsadere edilmiş, 2,000 küsur kuruş duruşma masrafını ödemesi de karar altına alınmıştır. Vatman Kâmil iki yıl hapis yatacak : Pangaltıda Hamam denilen miıntaka- da olan ve bir çocuğun feci ölümile neti- celenen tramvay kazası davasında ağır ce- Çakır İzzet Tramvay altında kalarak ölen Hikmet çocuktur. Yaralanan Ekrem çocukla her I- kisinin babası Mehmet, davacı yerine gel- mişlerdi. Suçlu vatman Kâmil de, salıve- rilmiş olarak, hazırdı. 53 numaralı vatman — Bayram oğlu — Kâmilin, — tramvayla 24/4/36 akşamı, geç — vakit Kurtuluştan Hamama —doğru gelirken, — Saksı so- kağından caddeye çıkan Hikmeti altına a- larak başından yaraladığı ve çocuğun has- tanede «iltihabı sehaya» dan öldüğü, Ek- Tem çocuğun da yaralanarak sakat kaldı- ğı raporlar, keşifler ve müşahitlerle sabit görülmüştür. Tramvayın hızlı sürüldüğü ve çocukların göriülmesi lâzım gelirken görül- miyerek, 40 metre sürüklendikleri sabit ol muştur. Vatman Kâmil, tedbirsizlik, dik- 4 zada dün akşam geç vakit karar bildirildi. | eT : . a.ış ei gÜ* katsizlik ve nizamlara w#ayetsizlikle iki $ cuğa karşı suç işlemekten 2 sene ha 200 lira para cezası ile keşif ve duruşma a masrafları ödemeğe mahküm edilmiştir: | Çocukların babasının, tramvay şirket! ne noterlikte tazminat aldığı şeklindıg ibraname verdiği kaydile de şirketin vlâ len mes'ul olamıyacağı kaydile, da 4 Mehmedin bu husustaki isteği reddohl':’ı muştur. Davacı Mehmet, — bu ibranam kabul etmiyor, aldığı paranın kendisin€ davi ücreti diye verildiğini ve bu ibrâ menin de makbuz diye imzalattırıldlğ'“:_. ' vaıgeçmedil'_' leri sürüyor, tazminattan de, israrla dürüyordu. Bir ihtilâs suçlusu mahküm oldu / Ağırcezada, ihtilâstan maznun Ve me” kuf, belediye münadilerinden Salih Fabf nin, 62 Hra 86 küuruğ ihtilâs ettiği sübut ©| recesinde görülmüştür. Üç sene, on IY';J mi gün hapsine, kırk sekiz lira para c7” ödemesine, iki buçuk sene memllfı“k"', mahrum kalmasına karar verilmiştir. Elektrik Şirketi aleYhindolıi : dava bugün başlıyor Elektrik şirketi tarafindan Anadolu yl' : kasında kullanılmak üzere mukavele m“ı" bince gümrükten muaf olarak getirilip * tanbul ve Beyoğlu cihetinde kullsîl'::; malzemeden dolayı şirketin. bu işlerle ? vi kadar bazı erkâni hakkında adli takiP icrası kararlaşmıştı. sdül Alâkadarlardan sabık umumt — müu Hanssens vefat ettiğinden hakkındaki tr kibat - sukut etmiştir. Diğer alâkad”ıa_— muhakemelerine bugün öğleden evvel tisas mahkemesinde bakılacaktır. w Muhakemede idari müdür Lâzyanı vazım müdürü Sadi, baş mühendis H“îg Silâhtarağa fabrikası müdürü ve mühen OİH sorguya çekileceklerdir. Suçlulardan muhasebe müdürü Piyos hâlen Atinaday Suçlular müdafaa vekili olarak ıVllkatmd dettin, Sadi Rıza, Kenan Ömer ve Ra tutmuşlardır. KŞ Bu işleri tahkik etmiş olan Gürm-ik []J İnhisarlar müfettişi Rüknettin ve Abdll_"“ ile Nafia Vekâleti hukuk müşaviri, ihti | mahkemesi müddeiumüumisi ile temasa G lerek tahkikatları hakkında izahat v&? lerdir. Evvelce verilen fezlekeye bir ek ! ) ve edilmiştir. Suçlular hakkında altı n.ll_. de üzerinde takibat yapılması iıten_g'_'_./ şil / KadınRobebi Mevsimlik tayyör (Şampanya) renginde me_vf('dır,), tayyör. Bluz (batist) ten, cel“-'"ı dandır. Siyah (panama ) şaPl_*”ı oÜ nitürü şampanya renginde DiT ile siyah bir karanfildir. ahit | y B İ a '