28 Nisan 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i - Fübiat - Tek - Bap - Sen be " ılfnç kız D İAN bir başka kâğıttaki yazılara... .. TFT Dünkü ve Genç Kız Yazan: Osman Cemal Kaygılı I Mercan yokuşu - hun alt başında ara Sira kurulur bir ki- | İap sergisi vardır. Ben, geçen gün ora- dan eski püskü bir TMüa almıştım. Bu kı“nüs'îür şeyleri ka- Tıştirirken sayfaları birbirine girmiş es- ki- bir edebiyat ki - fabının karma ka - *| Tişık vaprakları ara- Sından el yazısı ile Aralanmış uzunca Bir kâğıt çıktı. — < Oskocaman — bir $Seri ccdid kâğıdı - eski zamanın bil Benç kşz yazısına benziyordu. (4 nisan, gene 1321) tarihli o, uzun , yerlerini, işte aynen bu - TAYa geçiriyorum: OereoşeBahar, tabiatin baştan başa Belinlik giydiği mevsim...:. .Oh, şu ;ğ’mh bakınız! Nazarlarımı netarafa tev- tası, Sem kendimi vâsi bir düğün evinin or- _ zannediyorum... M.““:ıhbu gu ağaçların rengârenk çi - Yazlı, bakınız! Bunlar, acaba böyle be- da g Pembeli kime karşı süslenmişler? Yök- molllınn da kalbleri benim gibi bir dildara Meclübtur? h:: bahar, ben seni bütün mevsimlerden Terunum ve sırdaşı pürfüsunumsun! lanı, Bahar, benim gibi meftunu bedayi o - &r, senin bu güna gün güzelliğin kar - _ı_'ıymda Nasıl mest ve hayran olmazlar? tap Şevk ve şadi içinde daldan dala uçuşan %hh, şakrak kuşlar ve ey nâzan, hıraman kten çiçeğe konan ipek kanadlı, nermin ı “Ube kler doğrusu bu güzel baharı beh siz- |kıskanıyor ve sizin gibi ben de şimdi bir . bir kelebek olup şevk ve şadi içinde dal- ten dala uçmak, nâzan ve hıraman çiçek - mnım konmak arzu ediyorum. Ey mini Rİbi ta üklar, emin olun ki ben de sizin İ blatın bir kuşu, bir kelebeğiyim! Ba- » Sİzin kadar benim de perestidei kal - lür v Ne olur, ey çapkın, şakrak kuşlar, ne MBY ipek kanatlı kelebekler, sizinle bir - 'llk' Sevk ve şadi içinde daldan dala uçuş- Mağ Ve nâzan, hıraman çiçekten çiçeğe kon- Ahıçm beni de aranıza alsanız! benim canım kuşlarm, ah benim cici '“'beklerımı BSevgili baharı sizden kıskanı- Tum diye sakin bana gücenmeyinniz. Ben bir ablanızım, ben de sizin bahar Z 5 "'“eşlnlzim Mt ' ! Bilseniz ben de % sizin gibi, o İan başa bir hüsnü ve melâl mevsimi o- %:&svow kışta ne hicranla; ne hüsranlar © mMelül melül inledim. Beni seviyor, bana acıyorsunuz -değil mi, h"'ım Canımın İçi, çapkın, şakrak kuşlarım, m"mmke ipek kanatlı, nermin vücudlu önini mi- he lebekciklerim! Öyle ise, geliniz de ba- beraber sevelim, baharın rengârenk çi- €rini beraber koklıyalım, sabahları gü- a mnurlanm bahar bahçelerine sererken ya Per gülüp şakıyalım; akşamları güneş K ş:;h bahtım gibi kararırken beraber ağlı - K “;W Olmaz mr ey benim meterret ve ke- akl olmaz mı ey benimi melek ü n&,"“" Şu otlar, şu çimenler; şu yap - şu rengârenk çiçekler, şu küşlar, şü karşısında benim tam gülüp eğlene - &hi Zamanım değil mi ki ben böyle, burada mi.l' Çekerek sinemi döğüyorum. Ben ki ga- tin Saf, mâsum bir kizcağızını, bahardan ni- İstediğim gibi nasibedar olamıyorum aca- “ m*h bahar, ah mevsimlerin nazendesi, lâyık ki se ; inliyeyim ? uâ:rb-“'h“- ey baştan başa rengârenk gelin- de kendin gibi tablatin höclegâhında _" kelebeklerin, kuşların, kuzuların ve gü - ğ altın ışıkları arasında gelin. et, E SARKI Y bahar, ey mevsimi nâzik eda, ü a olsuuhcr zaman canım feda! an evimden gelmede bak, bu nida Sana olsun her zaman canım feda! K * İ döîîte’ o koskoca eseri cedid kâğıdının Ş bir genç kız tarafından yazılmış o- laılağahara dair bir yazının en can'a- letthnıyerlenni yukarıya aynen'nak - Gelelim 1937 yılı baharında gene bir tarafından kaleme alınmış o- Çünkü sen benim hemrâhı kler, şu kuzular ve bütün” şu- bedayli n böyle olanca letafetirile karşımda &rzı didar ederken ben burada 'kalbi nâlâ - le süslenmiş mevsimler gelini,-ne olur, İi ye him bu kalbi nâlânımı da kendin gibi Ngârenk yapraklarla, çiçeklerle süsle, be- tarafına, bundan otuz iki yıl ön- Bunü da dün akşam Harbiye-Fatih tramvayında bulduğum bir not defte- rinden aynen ve harfiyyen kopye edi- yorum. - Birinci yazının sonuna nasıl yazanın imzasını koymadımsa ikinci yazının da altındaki imzayı tabif mey- dana vurmıyacağım. Yalnız tramvay - da bu lâciverd kaplı not defterini dü - şüren küçük bayan ne vakit gelip ga- zete idaresine başvurur ve defterin i- çindeki başka notlar ve yazılarla bu - nun kendisine aid olduğunu isbat e - derse defterini tahrir müdüründen ala: bilir. İşte size bu not defterindeki ba- hara dair bir yazıdan aldığım parça - lar: ' Nveilk e telenena rk ae be l Dün hava oldukca serindi ama, yollar gene dehşetli kalabalıktı. Hoş, hava oldukca serin değil, denşetli soğuk bile olsa bize viz gelirdi ya!.. Pangaltıdan sepetli motosiklete atladık. Bizim Poyraz Hasanın sepetli motosikleti de hemen hemen bir otomobil yavrusu kadar bir şey... Nezahat, Türkân, Filis sepetteler, Poyraz Hasan motörde, ben de bir beygire binmiş gibi arkasında... Saat bir buçuktu: Pangaltıdan ok gibi fırladık.., İkiye beş kala Edirnekapı ile Topkapı arasındaki bahçele- ri geçiyorduk... Yeni asfallta iğne atsanız düşecek yer yoktu... Oradaki ağaçlık bir çeş- menin başında baktık ki herkes bol bol ma- rul ziftleniyor... Bizim Filizi bilirsiniz, pek pis boğazdır... Hele marul, salata gibi iç açı- cı şeylere hiç yüzü yoktur... Tutturdu: — İlle şurada birer ikişer marul yiyelim! Diye,.. Poyraz zorla makineyi stop etti... Çeşme başına yanaştık... Arabayı bir kena- ra çekip çabucak sekiz Marul ayıklatıp yı- kattık... Fakat, dört kişiye sekiz marul hayır eder mi?.. Onları oracıkta erittikten sonra dört daha temizletip ellerimize alarak tekrar yola düzüldük... Lâkin böyle ellerimizde iki- şer marulla biz yerde tayyare gibi uçarken herkes hayretle bakıyordu... Topkapı futbol meydanını geçerken küçük bir afacan, sa - hadan topa aksi bir şüt çekip de topla benim elimdeki iki marulu yere düşürmesin mi?.. > Herkesin kahkahaları arasında Filiz bağır- dı: —-Hay hınzır yumurcak hay! Poyraz, ma- kineyi durdur da inip şu çapkının yuvasını yapayım! Poyraz önce işe aldırış etmedi ama, bizim Bayan Filiz, sepetin içinde yaygarayı arttı- rınca zavallı oğlan, durmiya mecbur oldu. Oldu ama kaç para eder, Filiz daha sepet- ten atlayıp sakar futbolcunun üstüne yü - rümeğe hazırlanırken © koöskoca alandaki bir kaç düzine oyuncu hep birden çil yavru- su gibi etrafa kaçıştılar... Aman, siz o zaman bizim Filizdeki hiddeti bir görmeliydiniz!.. Az kalsın kızcağız, hld- detini Popraz Hasandan alacaktı... Bereket ıw;îısln. Pdyraf onu yumuşatmasını bildiği çin: ; a — Gel, dedi, benim yerime geç de büradan öteye de makineyi sen idare et! Aman, aman, aman!.. Ondan sonrasını bir görmeliydiniz... Bizim deli kız, makineye ge- çince bütün hiddet ve hırsını -ondan almıya kalkışmasın miı?., Bereket ki taş ocaklarını buluncıya. kadar o kalabalık yolda bir büyük kaza geçirmedik... “Yalnız Gümüşsüyü ile Davudpaşa arasında bir sokak köpeği ve bi- raz daha aşağıda da bir kaplumbağa çiğ - nedik... Akşam dönüşte makine bozulmuştu. Onun için Topkapıdan Fatihteki bir makineciye kadar arabayı leş sürükler gibi biz sürükli- yerek getirdik.., Haftaya aynı tertib Boğaza uzanacağız...... Eyüplü Halit Bursa hapisanesine gönderildi Bursa (Hususi) — İstanbul ceza evin: den şehrimiz ceza evine 20 mahküm gönde- rilmiştir. Bunların arasında bir vakitler Unkapanı köprüsünü satmağa kalkan E- yüplü Halid de bulunmaktadır, -— .x< Sik « n KELİ 1 $ yi J h Ç Na DS Yüksek Mektepler turnuvası Adliye Vekilinin kupasını Mülkiye mektebi kazandı Ankara Yük:el: lüektepler tur- nuvasında Ziraat Enstitüsü ve Mülkiye takımları üçüncü defa karşılaştıktan sonra turnuva niha- yet Mülkiyenin 3 -0 galebesile sona erdi Ankara 27, (Hususi) — Yüksek mek tepler futbol turnuvası Mülkiye ve Zi- raat karşılaşmasile sona erdi. Ve ziraat entitüşünü, finalde üç defa berabere kaldıktan sonra, bugün (3-0) yenen Mülkiye, yüksek mektepler şampiyonu oldu ve Şükrü Saraçoğlu kupasını aldı. h Havanın güzel oluşu, aynı zamanda stadı tribünlerini seyircilerle doldurt muştu. Seyirciler arasında Adliye, Zi- raat, Milli müdafaa, İktısat vekillerile bir çok saylavlar bulunuyordu. , Mülkiye, Zimaat maçından ziyade kü- çük yavrularının yapacağı hareketleri ve oyunları görmek ıçin stada gelen jgileler, bu vesile ile çok kardeşçe ve sportmence cereyan etmiş olan Mülki- ye, Ziraat maçını seyrederek cidden iyi ibir gün geçirdiler, Büyüklerinin alâka- Şampiyon Mülkiye takımı &1 nisbetind güzel bir oyun çıkaran bu iki temiz teşekkül, maçı seyredenlere çok heyecanlı dakikalar geçirttiler, bi- Trinci sınıf takımların oyunlarına hâs teknik ve incelikleri mütekabilen tat- patisini celbetti ve seyirciler iftiharla stadi' terkettiler. - Oyuna saat üçte başlandı, hakem İz- mirli Saim idi. Mülkiveliler rüzgârı lehlerine alarak oyuna başladılar. Böy- le olmasına rağmen ilk beş dakika Zi- raatlilerin sağlı sollu akınlarile geçti ve beşinci dakikada Mülkiyeliler ilk a- kınlarını yaptılar, bu akın, Mülkiye le- hine faulle kesildi. Bu faui cezasını Or han güzel bir şütle göle tahvil etti, bir sıfır galip vaziyete geçen Mülkiyeliler ladık; Yirmi beşinci dakikadan itiba- hine cereyan etti, Ve birinci devre böy lece bitti. Bu devrede Mülkiyeden Or- han, Nihad, Necmi, Taci, Turgut, Zi- raatten Enver, Semih, Sedadın canlı o- yunlarını gördük. İkinci devre, rüz - gâr altına düşen Mülkiyenin daha e * nerjik bir oyun tutturmasile başladı. Yirminci dakikada gene Orhan serbest vuruştan Mülkiyenin ikinci golünü yap tı. Oyun büsbütün kızıştı ve on beş da kika kadar üstün bir oyun çıkaran Zi- raat lehine devrenin otuz yedinci daki- kasında bir penaltı oldu, Jâkin bugün şanslı bir gününde olan ve güzel oyna- yan Cahid bunu kurtardı. - Oyunün bundan sonrası tamamen Mülkiye lehinde cereyan etti . 42 inci dakikada Mülkiye sağ açığı Taci şahsi bir inişle üçüncü golü attı ve oyun üç sıfır Mülkiyeliler lehine bitti. Maçtan sonra Şükrü Saraçoğlu saha ya inerek Mülkiye takımı kaptanı Or- hana kupayı verirken «Mektebin tari- bine bundan sonra, yazılacak spor za- ferlerinin ilkini verdiğimden dolayı çok memnunum.» demiştir. Selim Tezcan çocuk bayramının üçüncü günü şen * liklerinin aynı yerde yapılması, şehir | bik eden bu iki takım seyircilerin sem | açıldılar, güzel akınlarını görmiye baş- | zen havadan oynanan oyuün Ziraatin le-| İzmirliler hakemlerin memnun İs'tnbullu idaresinden değiller! Federasyonuna Ca Galatasaray takımı İzmirde İzmir 27 (Hususi muhabirimizden)— İzmirde binlerce halkın gözleri önünde (larile mağlüp olan İzmir takımları çok haklı bir teeşsüre kapılmışlardır. Doğan #Ppör - Galatasaray maçında cereyan e- dan hâdiseden İzmirde futbol federas- yonu mes'ul olarak gösteriliyor. Şimdiye kadar İzmir ve İstanbul ta- kımları arasındaki maçlar daima İstan bullu hakemlere bırakılmıştır. Halbu- ki milli küme fikstürü hazırlanmadan önce İstanbulda içtima eden üç mınta- kanın futbol ajanları İzmir - Ankara maçlarının İstanbul hakemlerine, İs - tanbul - Ankara maçlarının İzmir ha- kemlerine, İstanbul - İzmir maçlarının da Ankara hakemlerine tevdi edilmesi- ni kararlaştırmışlardır. | İstanbul - İzmir takımları maçların- da İstanbul hakemleri ne kadar dürüst bir idare gösterirlerse göstersinler, bu vaziyet halk üzerinde daima kuşku u- yandırmıştır. Şunu da söylemek lâzım dır ki şimdiye kadar İzmir kiüplerinin hassasiyet gösterdikleri hakem mesele sine şimdi seyirciler de alâka gösteri- yorlar. j İzminden hakemlere karşı yükselti - Jen itiraz sesleri İstanbulda, bazı spor muharrirleri arasında belki de yanlış itefsilere yol açmıştır. Şimdiye kadar İzmir - İstanbul takımları arasında ya- pılan maçlarda İzmir takımları daima tarafgirliğin kurbanı olnuşlardır. Mes- ul ve en sahibi salâhiyet bir zat bana şunları söylemiştir: | — eİzmir mıntakası körükörüne ha- kemlere itiraz ediyor vaziyette gösteril miştir; Halbuki Bay Şaz: Tezcanın ve Ankara mıntakasından Bay İbrahimin idareleri İzmirde sempaâti ile karşılan- 'hakemin hüsnü niyetinden “ İzmir - İstanbul Milli küme maçlarının İstanbullu hakemlere verilmesi hatalıdır. Mesuliyet Futbol aittir,, deniliyor G | son maçını yapmadan evvel ; | mıştır. Bu iki hakeme karşı mıntakanım €n ufak bir ütirazı bile yoktur. Hiç bir iphe et 4 mek hatırımızdan geçmiyor. Ancak İzmir “ İstanbul takımları arasındaki maçların İstanbullu hakemlere verilme si hatâlıdır. Cumartesi günkü hâdise « rxıiıı daha müessif bir şekil almaması, &pordan anlayan halkın nezahetinden ileri gelmiştir. Futbol federasyonunun başında bulunan zevatın halkın spor zevkini inkisara uğratmaması lâzımdır, Aksi takdirde bütün mes'uliyet fede - rasyofna ait olacaktır.» Galatasaray kafilesile birlikte şehrih mize gelen Bay Muhlis bana şunlari söylemiştir: — «Galatasaray takımı her zamanj her sahada İzmir takımlarını mağlüj edecek kadar kuvvetlidir. Doğanspor : la bir daha karşılaşmak isteriz. İzmit ve İstanbul stadlarından başka bir stad da bu maçın tekrarı için Galatasaray zenginlerinden biri 1000 lira verecektil Eğer aradaki gol farkı dörtten noksan olursa Galatasaray mağlübiyeti kabul) edecektir.» Bay Muhlisin beyanatını derhal Ga latasaray idarecisi Bay Muslihe bildir: dim. Önun da Mmütaleasını rica ettim — Şunları söyledi: — «Galatasaray takımı bövle bir tas ahhüde giremez. İzmir takımlarını be; ğeniyoruz. Her gün biraz daha terakki ediyorlar.» Galatasaray erkânından Bay Vamıl ta bana şunları söyledi: , — «Üçok takımı Doğarnspordan daha şuurlu ve güzel oynuyor. Haf hattı ve üç ofrtası anlaşmıştır.. Bize karşı şaya: Hi takdir.bir oyün çıkardılar.» l aa ———7 İmzasız mektubun Muhteviyatına İnanılmaz görmelidir. * Manisanın Seydi köyünde Bulgarca h de teşebbüste bulundukları haber L mektedir. Alpulludan bir mektub aldık. İçinde Al- pullu şeker fabrikasının kooperatif bak- kaliye mağazâası yerine geçmek üzere ye- ni açtığı kantinden ve bu kantinde pa- ra makamına kullanılan karneden bah - sedilmekte 6& muhtelif düşünceler ileri sürülmektedir. Fakat bu mektubta isim ve sarih adreş yerine sadece bir M. Ö. im- zası vardır. Bu da gösteriyor ki mektubun sahibi fikrinin doğruluğuna şahsan kail değildir. Bu takdirde mektubunun derce- dilmemiş olmasından dolayı bizi mazur Manisanın Seydi köyü halkından bir mektub aldık. Bu mektubta köylerine is- kân edilen Bulgar muhacirlerinin bül - garca konuşmakta olmalarından şikâyet edilmekte ve bu muhacirlerin bir başka yere nakledilmeleri için hükümet nezdin- veril - Türk vatandaşının bir başka dil konuş- tuğunu işitmek gerçi acı bir şeydir, fa « kat bu vatandaşların yıllarca yabancı bir memlekette ve o yabancı memleketin di- linin tesiri altında —yaşamış oldukların. da unutmamak lâzımdır. Şimdi vazifemiz / onları kendi hallerine bırakmak değil, a. na dillerini hatırlamaları ve öğrenmeleri için aramızda yaşatmaktır. * Ak Kayserinin sokakları hakkında Kayseride oturan bir okuyucumuz Bay «M.» Son Postanın İster İnan İster İnan- ma sütununda Kayseri hakkında çıkan bir fıkrayı okumuş, doğru bulmuş, diğer bir mesele münasebetile derd yanıyor.. Gazeteye karşı gösterdiği alâkadan do- layı kendisine teşekkür ederiz. Fakat mek tubu maâlesef imzasızdır, bunün İçin ya- zısından İstifade edilemiyecektir. Yalnız bu münasebetle şunu kaydedelim: Kay- seri buğgün, eski devirlerin bıraktığı ih - S“mal eserlerini henüz tamamen izale ede- memiş olabilir. Fakat bir endüstri merke- zi olmak dolayısile pek parlak bir âtiyi namzeddir, ümid ederiz ki şehir gittikce İnkişaf edecek, belediye bütçesinin art - masi nisbetinde temizlenecek, güzelleşe- * bi 4 * —- eu ÖD e ŞN A ae F Ç SO vi

Bu sayıdan diğer sayfalar: