24 Haziran 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

24 Haziran 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA İttihat ve Terakkide on sene 16 inci kısım Memleket haricinde ittihatçılar Talât, Enver ve Cemal nasıl kaçtılar, nasıl öldüler ? Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen Er.ver Paşa ile Talât Paşanın ayrı ayrı ve birbirlerinden çok farklı ola(ak düşündükleri anlaşılıyordu N. E P.'nin ilk aylarında bü-|halifeye ve ecihade kılâbin Moskovada ne suret-|harbeden bu islâmları hang ründüğüne şahit olmak, tarihin|uğurunda, hangi maksadla ve etmediği talih ve tesa-|kuvvetle İngilizlerle Fransızlar aleyhi ben, hikâyelerimde|ne kaldıracağız? Meydanda ne fi n be İttihat ve Terakki|de herkese gösterilecek gayec, T esinde kalmak istediğim için bu kuvvet var. Aylarca, a geçmiyeceğim ve iki ay için- düklerimi anlafac İ âl cemiy bayrağına | Z yaptığı — müşahedelerden da ihtilâl cemiyetleri ittihadında gör -İsonra kendince bu neticelere karşı fikır kangi varmış m, : z olan Kaplanofun gözünde Enver Paşa karargâhında üç (çok düşmüştü. Anadoludaki hareketin - önmtlelireni n —) İ/SON PoSTA|| Ü gin | TARİHİ- | | TEFRİKASI İ — ga - Bir hancı, her zaman sıhhatte bu- mecburdur. Yoksa, müşterile- ni hep böyle bekletir, bağırtırsa hoş bir şey değildir. Söyle bakalım! Yiyece- ğin hakikaten yok mudur? Dedi. Buna, arkadan çırağın sesi ce- vap verdi. O, hayvanları bağlamış.. gel mişti. — Merak etmeyin.. her şey var, Bir kişi vardı; multemed olan za', — ismini | güzel prensipler üzerine kurulmuş ve tavuk sövüşü, yumurta, tereyağı, bal, bir türlü hatırlıyamıyorum! — Şimal | güzel de idare edilmekte olduğunu gör- inden ve ismini unuttuğum di-|düğü için, Enver Paşanın buna dokun- ğer bir zat, bir de Kaplanof. Kap -İmamasını istemiş, Batuma lanof mütercim “ve kâtip, — öteki - delden evve kendisine bu husustaki . fikir- idare memuru idiler, Bunlardan başka, (İerini açıkça söylemiş. Fakat, o, niç ce- 1 olmiyan bir de genç | vap vermemiş, münakaşa etmemi doktoru beraberine alarak — yürü İ Garibi şudur: Bunların hiç biri ih- | gitmiş. Zaten, onun söz dinlemiyeceği-| Türkl siyasetle alâl bahriye zabiti vardı. harekelin- şarap.. ne isterseniz var, — Ya atlara? — Önlerine ot koydum,. Biraz sonra İsulayıp arpalarını vereceğim. Siz, raha- |tınıza bakın! — Haydi.. çabuk! Dediklerini hazır- ";' la! Açlıktan ölüyoruz. Çırak, ötede, sofra hazırlamaya gi - dince, yolcu, hancıya doğru eğildi ve tilâlci değildi. Kaplanof tekâmülcü bir'ni bildiği için, kendisi de fazla ısrar| — — KçARA M ZYü sosyalist, ötekiler de hiç bir şey! etmemiş. üstündeki örtünün bir ucunu tutup çek n a . ş İşbe ; ti. Hancı, örtüsüne sıkı sıkıya sarıla - Bilhassa mütemet ve vekil bu nevi| — İslâm memleketlerini İngilizlerle ö işlerle uzun boylu alâkadar olan bir zat |Fransızlar aleyhine isyan şacak bir cemiyet için, mükemmel yan halinde bulunan bir wemle- İşlerine müdahale edip pişmiş hususi bir alâka yoktu. Enver paşa ile|/bir aşa soğuk su katmanın ne münase- beraber oluşu, zannedersem, mütare- |beti var? diyordu; O, bu kararı verdik- değildi. Kendisi tesadüfen vekil ol -| muştu. Siyasi fikirleri eski, geri oldu-| ğu gibi zaten siyasete karşı kendisinde | ket ettirmekle — Aman çekme! üşüyorum. e, yolcu, gür bir kahkaha ile Ne korkuyorsun be? Sana iyilik etmek istedim. Hastalığının ne olduğu- nu anlıyarak ilâç tavsiye edecektim. ke esnasında tesadüfen Almanyada bü-ten gonra bana da artık kanaat geldi ki| Bana, Zâbulistan derebeyi Zâl derler. lunmasından ileri gelmişti. onun Müstesna derecede zeki, geniş bir| geçmek ve Türkiyeye baş tahsil ve kültüre sahip, hayat hakkında | Üst tarafı lâftan ibaret! NŞ Bu müşahedelerden etraflı görüşleri olan bu münevver Da- (celere varmamak imkânsızdı Bıstan Türküne gelince, o, hayrette idi. İgnunla birlikte ayni <İhtilâl cemiyetleri ittihadı» gibi bü -|ediyordum . muayyen fikirleri ve dünya hakkında yük ismin altında herhangi bir varlık bulunduğunu görmemişti. Bütün ce - miyet Enver paşadan ve bir kaç arka - daşından ibaretti. (0 tarihte Talât Paşa ile Bahaeddin Şakir öldürülmüş bulunuyorlardı. Bun- ların katillerine dair malümat şimdi- ye kadar gazetelerde çok neşredilmiş ve assa bütün tafsilâtı o zamanlar Talât Paşanın yanında bulunmuş olan miş bulunduğu için ben şimdiye kadar | bunlardan bahse lüzum görmedim.) Bunun'a beraber Enver Paşu ile Ta- lât Paşanın da artık ayni fikirde olma- dıklarını elden geçen muhaberattan| tEelekelerde indirmek maksadile - buj larında durm! isti- yegâne düşüncesi kanaate rı arasındaki münasebetlere isimleri, hariçte, sonra bu neti- ve Enverle yaptığı konuşmalardan, | gâyeye yarayacak her vasıtadan Kaplanof çok güzel anlamıştı, Ortajfadeye ehemmiyet yerde müttehit bir takım islâm cemi-| Enver Paşayı da ihmal etmemişti. An- yetleri değil, azası hemen Enver Paşa- cak, onun ahval ve harekâlını da tet- nın şahsından ibaret olan tek bir ce-|Kikten de hâli değildiler. O sırada sade şark memleketleri a- miyet vardı, Anadoluya | Neriman ceddim, babam Sam gibi ben olmaktır. 'de hasta tedavisini bilirim, İnanmazsan oğluma sor. Deyince, Rüstem, babasının hancı i- Ben delle alay etmesinc Kahkahalarla güldü iştirak | ve: — Babam doğru söylüyor. Onun bir Enver Paşa ile Moskova iakılâbçıla-| yumruk, bir kılıç ilâcı ile çok kimseyi gelince, |öteki dünyaya gönderdiğini bilirim. İ - orada bulunduğum müddetçe yaplığım |lâcı, her derde devadır. müuhtelif konuşmalar neticesinde şu fi- kirlere vâsıl Enver Paşa ve İtühat ve Terakki|sebep.. Zâlın, örtüyü çekince, hancının | dahildekinden çgk'hiç soyunmadan, âdeta bir yere gide- fazla büyümüştü. Bilhassa Çarlığın y,.*cek gibi hazırlanmış yattığını görme - kılmasını intaç etmiş olan Çanakkale j T . |müdafaası, bu iki ismi Rusyada fazla Arif Cemil Bey tarafından — neşredil- üyütmüştü. O tarihte, bolşevizm, dü ya ihtilâlile meşgul olduğu için kapita- lizme karşı garpta indirmeğe nmuvaf-|yük bir iştiha ile yemek yemiye, şarap fak olamadığı darbeyi şarkta ve müş- | !çmeye başladılar, Hancı çırağı, karşı- Diyerek babasının alayını tamam- ladı. Baba ile oğulun alay etmelerine Ti idi. Rüstem de babası da örlünün nda, büyük bir hançer kabzası da «İgörür gibi olmuşlar ve bakmışlardı Baba, oğül sofraya oturdular, Bü - bu dev cüsseli adam- ların yemek yiyişlerine hayretle bakı- verirken — bittabi | Yordu. ZAL. bala batırdığı iri bir lokmayı ağzına atarken, öteki elile kuşağının a- rasından bir çıkım para çıkardı. Onu, hizmetçinin ayaklarına doğru fırlattı: Reşit Kaplanof, Galatasarayda tah-|Tasında değil, bütün dünyada garba| — Söyle bakalım! Buradan, Arşak gil etmiş, aramızda yaşamış, İttihat ve|karşı isyan halinde bulunan tek mem-| Ü? Terakki camlasını, bütün hariç Türk-|leket Türkiye idi. Bir aralık bolşevik-| T7? leri zibi, kendisinin tabil bir ailesi ta-|ler İrandaKüçük Han diye bir komünist kasabasına en kestirme yol nereden - — Siz.. Arşağa mı gidı)-orsunuz? numış bir insan olmak sıfatile bu gör-|şefi çıkararak İranı kmünistleştirmek n düğü şeylerden dolayı inkisar içinde|ve bu suretle şarkta garba karşı cep- idi. Rusyada, Pariste üniversite gör-|heyi genişletmek istemişlerdi. Fakat, müş, içtimal ilimlere alâkadar olmuş, | muvaffak olamadıkları için nasyonalist Rusyada Çarlık rejimine karşı açılan |hareketleri de tutmaya ve icabında bu — Bu gece mi? — O niyetteyiz. Hancı, yolcuların gitmek niyetinde olduklarını işitince, hastalığımı unuttu. Yattığı yerden, onlara yolu tarif etmi- mücadelelere karışmış olan bir tnsan, |hareketlere yardım etmeğe karar ver- ye başladı. Enver Paşanın bu kadar boş bir işle|mişlerdi. Enver Paşa Lenin'e müracaat uğraşışı karşısında o kadar hayrete |.» te bir takım tekliflerde bulundu- düşmüştü ki söyliyecek söz bulamı- yordu: — Bence, bir ihtilâl çemiyetinin iç- timai bir fikri, bu fikrin bir programı ğu zaman, onun tekliflerini de kabul| — Va etmişlerdi. Zaten o sırada Moskovadâ, | lük dünyanın dört köşesinden gelmiş irili olur; bu fikir, o programla birlikte bir ufaklı pek çok Enver Paşa vardı. kütleye gösterilir, o kütle bu fikre ve|, Föver Paşa Moskovadaki v programa taraftar olur, cemiyet te bu karargâha yerleşlikten sonra ilk müz- kütleye güvenerek o fikre muhalif o-| bet iş olmak üzere Cemal Paşayı Efga- lan hâkim kuvvete karşı isyan eder, |nistanı teşkilâtlandırmaya göndermiş. Halbuki bizim ihtilâl cemiyetinin ye- Kendisi de «Türkistanı gâne fikri, islâm memleketlerin İngi-|dâaha fazal yaklaştırmak için» Taşken- lizlere ve Fransızlara karşı isyan et-(de kadar bir seyahat yapmış ve ondan melerini istemekten ibaret. Harp es-|sonra müteaddit defalar Berline gidip nasinda İngiliz ve Fransız ordularında ' gelmiş. skrireredene ea Ev kadınının şeker kuponu: Ev kadını, taze yemiş mevsimi geçmeden kilerini reçel ve şurupla doldur. Bu kuponları 30 gün neşredeceğiz. Onları hergün — kesinla, saklayınız. 90 tanesini bir seri halinde biriktirip idaremize getirenlere ve gön- derenlere — bir numara vereceğiz. Sonra ulusal munun İstanbul şubesi tarafından tayin olunacak bir gönde bu numaralar ara- şında kur'a çekileceklir. İlk 28 numaraya yirmişer kilo, müteakip 25 numara- ya onar Kilo, bundan sonraki $0 Dumaraya beşer kilo, 280 numaraya da ikişer kilo şeker verilecektir. bolşevikliğe (Arkası var) ekonomi ve — arttırma kurü- mükellef - Kaç konak yer? — Size göre iki... anına! Dolu dizgin iki gün - üş biraz çok.. atlarımız, fena bhalde yorgun... ) Hancı.. yolculara cesaret vermek is- tedi. Gecenin serin olduğunu.. böyle ha vada, atların daha az yorgunluk duya- caklarmı, kendisinin gece yolculuğunu çok sevdiğini anlattı. Ç Zâl. Rüstemin münalh müânalı yüzü- ne bakarak: — Ne dersin oğlum? Gece yolculu - ğunu gözüne — kestirebiliyor musun? Ben, epeyce yorgunum. Sen yasılsın? — Gözlerimden uyku akıyor, baba! Yerimden kımıldamak islemiyorum. — O halde, geceyi burada geçire - lim, Hasta hancının yatağından başka yatacak yer de yok galiba! Hancı, bu belâlı yolcuların kalmaya karar verdiğini görünce, bir kaç küfür mırıldandı. Sonra: jhut olacak, ama nerede? Hanın içinde — Yukarıda, yerimiz var. Ben, ta -|ettiler. Sonra yağ kandilini söndürdü- mahkâr bir hancı olsaydım, sizi kaçır -|ler. Gürültü ederek yattıklarını anlat- mak istemezdim; amma, işinizin acele| tılar. “Baba 'ile oğul, odada yalnız kalıca üstem gidip kapıyi sürmeledi, sonra, babasına döndü culuğu yapmanızı tavsiye ederim. Hiç' merak etmeyin, yollarda âsayiş mü - kemmel.. hayduttan eser yok. Rüstem, esner gibi yaparak babasına baktı ve: İşimiz —acele değil — yavrum! Haydut mu dedin? Biz, öyle bir şey bil miyoruz. Benim uykum var. Deyince, Zâl ayağa kalktı: — Hancı, tecrübeli bir adam! Doğ- ru söylüyor.. gece yolculuğu rahattır; fakat gidip, bir atlara bakayım. Diyerek odadan çıktı. Biraz sonra dönerek: — Yazık! Yarım saat gidemeyiz. Be- nim atım, dinç, yürüyebilir. Fakat se- ninki.. yorgunluktan pek bitkin.. yolda, muhakkak, düşer, kalır. Der demez, hancı, içini çekti. Yata- ğinın içinde biraz kıvrandıktan sonra: - Pek âlâ! Çırak sizi yukarıya çıkar- sın. İsterseniz, biraz daha şâarap getir- sin. Yatağınızın içinde içersiniz. Benim şarabım çok nefistir. Daha latlı uyur, Yyorgunluk alırsınız. Dedi. ZAlL. tasta kalan şarabı içtikten son- râ ağzını şapırdattı: — Doğrusu İyi şarap.. başım, epeyce ağırlandı. Amma yatmazdan evvel bi - raz daha içerim, Sızıp uyumak.. hele böyle haftalarca yorgunluktan — sonra, hoştur. Deyince, Rüstem, babasınıt! maksa- dini anlıyarak: — Baba! Şarap, beni fazla sardı. Ya- tar yatmaz uyuyacağım. Şimdiden göz- lerim kapanıyor. Dedi. Hancı, yolcuların bu sözlerinden memhün oluyordu. Gitmiyecekler.. am- ma derin bir uykuya dalacaklardı. Bu da hesabına geliyordu. "Bıbı ile oğul.. odada yalnız kalınca, Rüstem, gidip kapıyı sürmeledi. Sonra, babasına sordu: — Baba, biz, yolumuza devam ede- cektik. Niçin Arşağa gideceğimizi söy- ledin ve burada kalmaya karar ver - din? — Bancının halinden, bu gece, bu- rada meraklı bir hâdise cereyan edece- gini anladım da ondan... Bir hancının hanına misafir kabul etmemesi ne de- 'f"k? Görmedin mi.. ikisi de elbiseli i diler. Hancının koca hançeri de yanın- da. Bizim, mutlaka, gitmemizi candan arzu edip durdular. Bir şey oluyor.. ya- mi, yoksa hariçte mi ? Bunu kestire - miyorum, Bakalım.. tesadüf bize ne gösterecek! — Usta da, çırak ta birbirinden ber- bat şeylere bendiyorlar. Hakkın var, baba! Ellerinden gelse bizi de haklarlar Zâl ile Rüstem, beş on dakika yüksek sesle konuştular, Şarabın lezetini meth * Hancının kulağı yukarıda idi, Konuş- manın kesildiğini, kerevetlerin gicırda- dığını işitince: — Yattılar. Herhalde, çok geçmeden uyurlar. Temizlenecek şeyler, değil ki temizleyelim. — Nasıl değil usta? Bahşişi bu kadar bol adamların, koyunlarında, ceplerin- de, kuşakları arasında çok şeyler ol - malıdır. Yalmız atları bir servet eder, — Belli. zengin adamlar! Fakat yumrukları pek kuüvvetliye benziyor. Onun için, temizlenecek şeyler değil, diyorum. — Merak etme usta! Onları uykuda iken, boğabileceğimden eminim. Za - ten geldiklerini de kimse görmedi. — Ne boş kafalı şeysin! Bu gece, da- ha kârlı bir iş yapmıya karar verdiği - mizi bildiğin halde, beni neticesi şüp- heli, belki de tehlikeli bir iş yapmıya kışkırtıyorsun. Yabancı, kadında, bun- ların ikisindekinden fazla altın olduğu- nu takdir edemiyor musun? (Arkası var) Nöbetçi Eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şun- lardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Şeref), Alemdarda: (Bır. ti Asım), Beyantta: (Asador), Samatya- da: (Rudvan), Eminönünde: — (Mehmet Kâzım), Eyüpte: (Hikmet Atlamaz), Fo- nerde: (Vitali), Şehremininde: (Ham - d, Şehzadebaşında: Üniversite), Ka - ragümrükte; (Kemal), Küçükpazarda: (Hikmet: Cemil), Bakırköyünde: (HHAD). Beyoklu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: (Kanzuk), Güla- tada: (İsmet), Taksimde: (Nizamettin), Kurtuluşta; (Necdet), Yenişehirde: (Pa- rumakyan), Bostanbaşmda: — (İtimad), Beşiklaşta: (AN Rıza). Boğaziçi, Adalar ve Kadıköy cihelin - dekiler: Üsküdarda: (Selimiye), — Barıyerde: (Asaf), Kadıköyünde: (Saadet), (Osman Hulüsi), Büyükadada: (Halk), Heybelia- dada: ( . OSMANLI BANKASI TÜRK ANONİM ŞİRKETİ TESİS TARİHİ : 1863 Bermayesi: 10,000,000 İngiliz Ulrası - Türkiyenin başlıca şehirlerile Paris, Marsilya, Nis, Londra ve Mançester'de, Mısır, Kıbrıs, Irak, İran, Filistin ve Yunanistan'da Şubeleri, Yugoslavya, Bomanya, Suriye ve Yunanistanda Filyalleri vardır. Her türlü banka muameleleri

Bu sayıdan diğer sayfalar: