24 Haziran 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

24 Haziran 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kaybolan liranın garip hikâyesi Bir koltukçu tanıdığı iki k:ıt;nı hal, hatır sordu, yankesici diye mahkemeye verildi, fakat beraet etti Şehremininde oturan Kapalıçarşı koltukçularından Ahmet oğlu Hüse - yinin, 2 nci ceza hakyerinde, bir yan- kesicilik hâdisesinden dolayı duruşma- 81 yapılmıştır. Hâdise şudur: Bursada, Pazaset mahallesinde Ayşenin evinde oturan Havva, yanında 25 lira kadar para olduğu halde İstanbula gelmiştir. Havva dün öteberi almak için arkadaşı Zehra ile beraber Kapalıçarşıdan ge - çerlerken, Hüseyine rastlamışlar ve bir müddet konuştuktan sonra ayrılmış - lardır. Ayrıldıktan biraz sonra Havva pardesüsünün dış cebine koyduğu pe- rasını yoklamış, paranın yerinde ol - madığını anlamıştır. Bunun üzerine iki kadın koltukçu Hüseyinden şüphe e - derek, meseleyi çarşının gece bekçile- rinden Şükrüye haber vermişler ve po- lis vasıtasile Hüseyini yakalatmışlar - dır. Hüseyinin dün yapılan duruşma - sında, Zehra şahid olarak dinlenilmiş ve bilhassa şunları söylemiştir: — Bu adamı ben eskiden tanırım. Bir kere benim de zorla elimden | liramı almıştı. O vakit ikimiz aynı evde kira- € bulunuyorduk, Dün de arkadaşım Zaehra ile beraber Çarşıkapıdan geçer- ken buna rastladık. Kızcağızın cebinde 22 lira parası vardı. Bununla lâzım 0- Jan bazı şeyleri alacak ve saçlarını on- düle yaptıracaktı. Bu parayı cebinden, konuşma sırasında, Hüseyinin çaldığına eminim. Fakat, gözümle görmedim, de- miş ve şunları ilâve etmiştir: — Para, Hüseyine rastladığımız âna kadar Havvanın cebindeydi. Sonra da kimse, yanımıza sokulmadı. Diğer şahidlerin söyledikleri de, aşa- ğ yukarı Zehranın sözlerini geçme - Mmiştir. Suçlu ise, bu parayı çalmadığını, ken- disinin buna ihtiyacı da olmadığını ile- Ti sürerek, demiştir ki: — Ben onlarla uzun boylu konuşma- dım, nasılsınız diye hatırlarını sorup, geçtim. Duruşma neticesinde, hâkim Selâ - hattin mahkemenin kâfi derecde delil bulamamasından, suçun işlendiğine ka- naat hâsıl etmediğini söyliyerek, beraat vermiştir. Kavga çikartmak suçundan dört sabı- kası bulunan Ekremin, dün Asliye 4ün- €ü ceza hakyerinden yeni bir hâdise - den dolayı, duruşması yapılmıştır. Mesele şudur: Aksarayda oturan Ek- Başkası beğendi, Siz'de Beğenebilirsiniz ! Küçük adı «İ. Ne> harfleri ile baş- hyan bir genç kız diyor ki: «İki aydanberi bir gençle tanışıyo- Tum. Bu müddet zarfında dört defa buluştuk. İlk konuştuğumuz gün bana evli bir kadınla konuşup sevdiğini ve nihayet ayrıldığını söyledi. Camı yan- maş olacak ki artık kimseyi sevmiye- ceğini ilâve etti, bu sözü söylerken de Fakat buna rağmen bu genç kız ba- na baş vuruyor, fikrimi soruyor, ne diyeyim? * Erkeklerin bazreti Nuh zamanın- danberi kadınlara karşı takib ettikleri kaba bir tabiye vardır: — Aralarında hiç münasebet mev- BON PoSTA HÂDİSELER KARŞISINDA yirmi beş “ Halk okumuyor , Bana diyorlar ki: — Siz muharrirler «halk okumuyor» diyorsunuz. Halbuki biz okuyoruz. Soruyorum: — Neler okuyorsunuz? Sayıyorlar: — Şunu okuyoruz, bunu okuyoruz. Okuyoruz dedikleri eserlerden bildik- lerimin içlerini dışlarını gözönüne getiri- yorum. — Bunları okuyorsanız mükemmel! rem, iki senedenberi Neriman isminde| Gene soruyorlar: _bir kadınla birlikte yaşamaktadır. An-' - Mükemmel diyorsun amma, gene cak, herhangi bir meseleden araları a- | hepiniz «halk akumuyor» başlıklı yazılar çılmış ve Neriman Ekremden ayrılarak, | yazmakta devam ediyorsunuz. bundan bir ay evvel Silivrikapıdaki | Düşünüyorum. Doğrudan doğruya ce- kardeşi Feridenin evine gitmiştir. Bir | yap vermektonse bir hikâye anlatmayı akşam, Ekrem sarhoş bir halde, Siliv- | tercih ediyorum. rikapıya Feridenin evine giderek, dı- şardan taş atmak suretile 18 cam kır- mış, sonra da kapıya yaslanarak: — Aç, ulan aç, yoksa hepinizi geber- teceğim diye ,bağırmağa başlamıştır. Kapının açılmaması üzerine büsbü- tün hiddetlenen Ekrem, kapıyı kırmak suretile içeri girmiş ve girer girmez bir aynayı kırarak, yere indirmiştir. Dün duruşması yaptlan Ekrem, su - çu sabit görüldüğünden $ ay, 16 gün hapse mahküm edilmiştir. Fakat, ka- rarın tebliğini müteâkıb suçlu daha mahkeme salonundan çıkmadan Neri- manın üstüne alılarak: — Oldu olacak, bir sene daha yata- rım, diye ikinci bir hâdiseye sebebiyet vermiştir. Neriman, araya gizenler ta- rafından kurtarılmış, suçlu Ekrem der- hal tevkifhaneye sevkedilmiştir. Feriköylü İbrahimin bir davasına Yaha bakıldı Üsküdar hapishanesinde 5 lira ala- cak yüzünden mahkümlardan Kara Ahmedi bıçakla öldürmekten suçlu, sa- bıkalılardan Feriköylü İbrahimin du - ruşmasına dün ağır ceza mahkemesinde devam olundu. Dava, müdafaanın ya- pılması için 20 temmuza bırakıldı. Karakolda metresini öldüren Hüsnünün muhakemesi karara kaldı Metresi Haceri Karakolda öldürmek- ten suçlu bulunan Hüsnünün duruşma- sına ağır ceza mahkemesinde dün de- vam edildi. Müddeilumumi 456 ncı mad- de ile tecziyesini istemiş, dava müda- faaya bırakılmıştı. Suçlu Hüsnünün vekili, müdafaasını esas itibarile şu noktadan yaplı: — Mütevekkilim Hüsnünün ehliyeti cezaiyesi olamaz. Çünkü, iki defa &ı - marhaneye girip çıkmış bir adamdır. Bunun için, kendisinin ceza kanunu- nun 422 nci maddesile tecziye edilma- sini isterim. Dava, karar verilmek üzere 29 tem- pmuz salı gününe bırakıldı. cut olmayan kadınlara kazandıkları muvaflakiyetlerden Dbahsederler, ha- yali aşklarla öğünürler, nihayet te Şimdilik serbest bulunduklarını söy- lerler, anlatmak istedikleri: «Görüyorsunuz ya, beni başkaları beğeniyor, siz de beğenebilirsiniz. de- mektir. 'Tabiyenin bu, fk kısmıdır, ikinci kısımda ele geçirmek istedikleri genç kıza veya kadına karşı lükayt, başka sahalarda da çapkın görünmektir. ; * Kızım, BSana evli bir kadınla münasebette olduğunu söyliyen delikanlı ya yalan söyliyerek öğünmüştür, görgüsüz, bil- Bisiz, kaba bir adamdır, yahut ta ha- kikati ifade etmiştir, bu takdirde ise hayatını kendisine tevdi etmiş olan bir kadının adını da ilân etmek dere- telerine yaklaştığı için dünyanın en alçak adamlarından biridir, kendisine * İki adam birbirleriyle tanışmışlar, biri ötekine : — Bay Ahmei! Diye hitap etmiş.. Öteki de ses çıkar- mamış. Senelerce birbirlerile dost geçin- mişler. Seneler geçmiş. — Bay Ahmet! Diye hitap edilen ötekine: — Yahu, demis; sen bana senelerden- beri, Bay Ahmet dersin; halbuki benim adım Ahmet değil, Mehmettir, Öteki şaşırmış: — Ya, demek öyle Bay Ahmet, senin adın Bay Ahmet değil hal — Değil ya, Mehmet! — Mehmet ha Bay Ahmet. — Hâlâ Bay Ahmet diyorsun.. Düşünmüş: — Vazgeç: Bay Ahmet, dilim alıştı. Ben gene sana Bay Ahmet, diyeyim, ne çı- kar... * Hikâyeyi bitirdikten sonra: — Biz okuyoruz: Diyenlere döndüm: — Vazgeçin canım, dedim; elimiz ahış- tı, biz gene sizin iç «Halk okumuyer.» Baflıklı yazılar yazalım, ne çıkar,.. İMSET Ba yıl Trakyada Yirmi azat Obası açılacak Edirne (Hususi) — Trakya umumi mü- fettişliği tarafından geçen sene bölgenin muhtelif yerlerinde 20 azad obası açık Mmış ve beş yüzü mütecaviz çocuk bu oba- İlurda — küvvetlendirilmiştir. Müfettişlik bu obalardar. elde edilen büyük faydayı gözönüne alarak bu sene oha adedini 20 ye çıkarmıştır. 20 haziranda açılacak olan bu obalarda zayıf çocuklar iyi bir bakım altında beslenip kuvvetlendirilecekler- r. Müfettişliğin bu güzel teşkilâlı saye- sinde her sene zayıf çocuklarımız temiz bir hava, kuvvetli bir bakım ve gıda ile hayatlarını kazanmış olacaklardır. Edir.tedve bir memur vazife başında öldü alabildiğimize: — | Ziraat Behisleri: Pamuk ziraatinde makine kullanmak, artık zaruri olmuştur * » Köylüler her yeniliğe karşı biraz çekingenlik duymayıp ta, hüküme- tin dağıttığı tohumları fenni bir surette ekerlerse muvaffak olma - maları için hiç bir sebep kalmaz Pamuk tarlalarından bir görünüş Bilirsiniz ki ötedenberi yurdumuzun esaslı bir kazanç kaynağı ölan pamuk; ana ait sanayli de kurmaya kalkıştığımız gün, dikkatimizi bir kat daha üzerine çekmişti. İlkin her yıl yetişmekte olan mikdarı, bu sanayiin ihtiyacını karşılıyamıyacağı için, bunu arttırmak Kizumunu duyduk. Sonra da rastgele her pamuk, işe yaramayacağı için, aranı- Yan evsafta pamuk elde etmek zaruüreti hâsıl oldu. Ve derhal hazırlanan bir prog- ramla hem kemiyet hem keyfiyet üze- rinde çalışmaya girişerek pamuk ziraati- mizi, parnuk sanayiimizle atbaşı yürüt- meğe karar verdik. Şüphesiz çok büyük olan bu davayı, hükümet gerektiği ehemmiyetle eline almış bulunuyor (Ziraat Vekâletinin son teşkilât kanununda pamuk işlerine ayrı- ca bir müdürlük vermesi de bu ehemmi- yeli tebarüz ettiren isabetli bir hareket- tır), Bugüne kadar elde edilen hnetice, çök şayanı memnuniyet olduğu gibi, bun- dan sonradakiler de şüphesiz bu mem- nuniyeti bir kat daha arttıracaktır. Yal- mız kabul etmelidir ki tabiat içindeki her ışin zamanla mukayyet olması gibi bu da bir zaman işidir. Yüksek kalitede bol mahsul almak işi, her şeyden önce, fenni ziraat şartları al- tında iyi cins bir tohumun yetiştirilme- sini icap ettirmektedir. Devletin yıllar- danberi süren çalışması bugün, memle- kete ince işlere elverişli iyi cins pamuk- lar kazandırdı ise de, köylümüz bilmeli ki bunun ileri doğru devamı, fenn? ziraat Şartlarının dikkatle takibine sıkı sıkı bağ- hıdır. Onun işin bu fenni ziraat şartlarını devletin kurup murakabe etmesi yanın- da, köylünün de bizzat benimsemesi lâ- zımdır. Hükümet bir taraflan su işlerinin dü- zene konması gibi muazzam işlerden baş- byarak, amele işlerinin tanzimine, maki- ne ihtiyacının teminine, iyi tohum tevzii- Edirne (Hususi) — Trakya Umumi | V© kadar her tür!ü işe savaşırken, köy- Müfettişliği hususi kalem memurların- dan Etem, vazife başında ölmüştür. E-| tem senelerdenberi müptelâ — olduğu kalb hastalığının verdiği âni bir krize kurban gitmiştir. Edirne lisesinden yetişen — ve bir müddet o lisede muallimtik yapan E - 'tem gerek umumi harpte ve gerekse İs- tiklâl harbinde ihtiyat zabitliğile ordu- da hizmet etmiş ve bir çok büyük ya - rarlıkları görülmüştür. Çok halük, cid- di, dürüst bir insan ve çok vazifeşinas bir memur olan Etemin ölümü gerek umumi müfettişlikte ve gerekse Edir - ne muhitinde büyük bir elem ve te « essür uyandırmıştır. Umumi müfettişlikçe Etemin cena- zesi büyük bir törenle kaldırılmış, baş- ta General Kâzım Dirik, Nafia Baş Mü- lümüzün de bir taraftan fenni ziraatin bilgilerini edinmesi şarttır. * Bana bu yazıyı ilham eden bir köylü «Geçen yıl - diyordu - hükümetin dağıt- tiğı Akala cinsi, pamuktan bir mikdar ekmiştik, fakat bu ilk teerübemizde to- humlarım çoğu Bitmedi. Bizim eski ek- tiklerimiz hiç böyle olmazlar». Belli ki içinde yeni Ginse karşı bir $ti- Madsızlık vardır. Halbuki her yeni şey, Yeni bir takım şartları da beraber ister. Mustafa Çavuşla biraz daha konuşunca anladım ki o da bu şartlarda kusur et- Miştir. Mesclâ tohumu elle serperek ek- miştir. Ele ekilen tohumlar derine gide- .::n:nlıym gimlenmemiştir. - Lüzu - ün fazla rutubet onları tür. Bilhassa Akala cinsinde Üü:: şaviri Sabri ve Vali Osman Şahinbaş| ehemmiyetlidir. Belli bir karardaki olduğu halde bütün müfettişlik müşa -| rinliğe ekilmek ister. Bunu da ancak ııd: vir ve memurlarile vilâyet erkân ve| kine temin memurlar, lise müdürü ve muallimle - ri cenazede hazır bulunmuşlardır. Hereke eder, _z"?" fenni ziraat şartlarına makine- Şin Birmesi işte bu gibi faydalarla baş- ar. Kaldı kiş makine ile ekme, yalnız bu kampı İzmit (Humus) — Kültür Direktörü Ke - :_"hm'“ ortadan kaldırmaz, onun kul- mal Ermad, Nafla Müdürü İsmall Devletku- olmasını ettiren şu, Sıhhat Müdürü Fwat Şahinler, Dalmi En. | vardır: K Bireek faydalar eümen Azasından Rifat Yüce, Vahi Hâmid OCskayın başkanlığında toplanarak Heceke « 1 — Bir defa mukine tohumu ziyan et- bir şey ihsas etmiye lüzum yok, başını | |e açılacak kamp işini görüşmüşlerdir. Bi cdiği için az harcar. Elle bir dönüme gevirip geçersin, yıl Hereke Çocuk kampına gidasız köy ço- | *lt kila yetmezken makine ile bir dönü- TETZE =ıııııı-—n M0 kadar cocuk eönderilecek -| Hüt üç kilo elverir. Demek ki köylüyü Mohum masrafından korür. » 2 — Elle ekimde çok zamanda, çok işe Çinin çok emeğile az iş görülür. Makine ile ekimde; (günde otuz dönüm ekilerek), az zamanda az işçinin az emeğile çok İş görülür. 3 — Makine tohumu hep ayni derinli e ge ektiği için içlerinde kaybolup bitmie yeni bulunmaz. Toprak, ziyanına boş kalmadığı gibi vaktile çimlenip vaktile serpilen fidanlar hastalık ve böcülere (haşerelere) kuvvetle karşı korlar. # 4 — Makine ile tohumlar sıraya ekil. diği için böyle bir hizada çıkan fidanla» rtın çapası daha kolay olur. Elle de yapıl- sa ayrıca çapa Mmakinesi ile de yapılsa daha kâr ed'lir (meselâ Adanada elle e- kilmiş bir dönüm yeri elle çapalama mas- rafı 258 kuruş iken sıraya ekilmiş ayni tarlanın çapa masrafı makine ile çapa- lanınmca 134, elle çapalanınca 193 kurüş- tur). $ — Çapa mevsiminde istendiği kadar ucuz amele bulmak bir meseledir. Hal« buki makine her zaman emre amade ve 92z işçi ile az vakitte çok iş görür (tek beygirle günde 15 dönüm çapalanır). 6 — Makine ile ekilen, makine ile ça- 'pılınııı pamuklar çok hava, bol güneş alarak fazla mahsul verirler. T — Hükümetin yaymayı kararladığı Klevland ve Akala gibi pamuk çeşidleri (açık kozalı) olduğundan bunların ke- male gelince, yağımur yağrmadan, rüzgâ. ra kapılmadan, çabuck toplanması 1â- zımdır. Makinenin ektiği pamuk tarla- larında toplayıcı ameleler daha - kolay daha çabuk çalışarak bu lüzumu yerine getirirler. 8 — Makine, ekimi ucuza malettiği için köylüye kalen kazancı artırır. Adanada bir dönümün elle ekim masrafı 39 kuruşa olurken makine ile 28 kuruşa oluyor). Hulâsa pamuk siyasetimizde, yüksek kalitede çok mahsul arzusunun tahakku- ku için, fenmt ziraat şartlarının yerine pelmesi kat'iyyer. lâzımdır. Bunu hatır« lamak ona göre davranmak şarttır. Pâ»k muk ziraatinden çok kazanç bekliyen bi« zim Mustafa Çavuş gibi, bazı akıl ermie şecek aksaklıklara uğrayan köylülerie mizin bu noktayı gözleri önüne koymal isterim. Tarımman Bayan Hanifeye: Sümüklü köcek ve salyangozların zar rarından kurtulmak için bunları gece b Lir toplamak yahut ta gezdikleri yert akşamdan bolca toz kireçle kül ıerpmj lâzımdır. Te , Kozanda küçük bir define bulundu — Kozan'ın Şevkiye mahallesinde mez> bahaya doğru açtırılmakta olan borü arığı hafriyatında çalışan ameleden V€ mahküm Karaisalıdan Mustafa oğlU Mehmet ile üç arkadaşı toprak arasın” da 22 âyarda ve iki santim kutrund tarihsiz Viktorya yazılı on bir tane tain bulmuşlardır. Bu hâdise haber 8 hlnmış ve mahalline gidilerek tetkikat ve hafriyat yapılmıştır. Neticede toP” İrağa gömülü ufak bir desti görülmüf ise de fazla bir şey bulunmamıştır- Cumhuriyet müddeiumumisi de bu hür :uıta mahallinde incelemeler yapmış ” ar,

Bu sayıdan diğer sayfalar: