June 24, 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

June 24, 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Haziran 24 Hergün Doktor Arasın Suriyelilere nasihatleri — Yazan: Muhittin Birgen oktor Aras, Bağdadda Türk - A- Tap dostluğunu büyük bir nüma- yiş halinde yükselten, ziyarete giderken Halepte ker.disini karşılıyan gazeteciler- den istifade ederek Suriyeye güzel gey- ler söyledi ve &kilâne olduğu kadar da dostça nasihatler gönderdi. Sözlerinin hülâsası şudur: «Türkiye Suriyeyi sever ve ona karşı hiç bir fena niyeti yoktur. Biz sade Suriyeyi değil, bütün Araplığı severiz. Türkiyede devlet din işlerine karışmaz. Fakat, Türkler müslümandırlar, Din birliği, tarih kar - deşliği, bütün bunlar birleşince görülür ki Türk ile Suriyeli arasında dostluktan başka bir şey bulunmamak lâzımdır» Bilmiyoruz, bu sözleri gazetelerde © - kurken, enin başı göklerde gezen serseri bülbülü, Emir Şekip, doktor Aras âleyhinde yazdıklarından dolayı utandı mı? Daha iki hafta evvel Şamda verdiği bir nutukta bu sözlerimi Beni Ummi - yenin âsıma (baş şehir) sından söylüyo - Tum, O Asıma ki kaç defa İstanbulu mu- hasara eden ordular göndermiştir; Asma ki Horasana kadar ordular gönde- rip Türkleri kendisine râmetmiştir; o Â-| Çalgı ve şarkılı sma ki.. O Âsıma ki.» diye bir sürü b-| Bir muhakeme lâğatli cümlelerle Türklere karşı husu - met telkin eden Emir Şekibe doktor A- rası sözleri acaba bir tesir yapacak mı? Jitikacıları ekseriyetle Suriyenin başına musallat olmuş belâlardır. * Dillerindeki eski Arap belâğatinden başka ellerinde hiç bir kuvvet bulunmu - yan bu politikacılar, palavra yolile dö - nüp Türklere, dönüp Fransızlara ve dö- Büp İngilizicre hücum ededursunlar Tür- kiye hükümeti ve Türk milleti kendi yol- larında devam edeceklerdir. Onlar diyecekler ki: «Türkiye bizim düşmanımızdır, bizi mahvetmek istiyor!» | biz diyeceğiz ki «Türkler, Suriyenin ve Suriyelilerin dastlarıdırlar, onları kar * deş bilirler ve onların sandet ve refah - bu havayı çalmıştır. Şah Yarını * isterler!» Onlar diyecekler ki; «Türkiye, Arapların düşmanıdır; Arap - kıları mütehas ş li e İrada iki şarkı söylemişler, ve bir nota Yığı yutmak ve Osmanlı imparatorluğunu | yeniden kurmak istiyorlar!» Biz de bu-| radan bağıracağız ve doktor Arasın res- mi ağzile ilân edeceğiz ki: «Türkiyenin *| Amerikada Resimli Makale: Cebinizdeki para, altınızdaki iskemle, her insan için hakiki kıymetinin maddi ğildir. üzerinizdeki sıfat bir ifadesi de- şününüz. M Kendinizi tartınız! $€ Kendi kendinizin kıymetini anlamak isterseniz her çeyi kaybettikten sonra tekrar kazanıp kazanamayacağınızı dü- SOZ ARASINDA Glâskov mahkemelerinden birinde beste intihali davasına bakılırken hâ- kim, keyfe gelmiş ve bir Irlanda havası tutturarak, celse sonuna kadar ıslık ile lik etmeğe i ile halk şar- gelmiş olan biz tabii de, mevzuu bahsolan besteyi a - kordeonla çalmıştır. Vergi kaçakçılığı yaparken Araplığa karşı yalnız dostluk ve kardeş-| servetini kaybeden san'atkâr lik duygusu vardır. Osmanlı imparator - Sinemanın meşhur simalarından Şar-" Yoğunu yeniden kurmak bizden Çin im-İşi Lâvton kazancını saklamak Suçile paralorluğu kadar uzak bir fikirdir!» mahkemeye verilmiştir. Bir senede, Hülâsa, onlar bütün bir husumet un -İ38.056 İngiliz lirası kazanan aktör, ka- suru olacaklar, bizden de yalnız dostluk | nunun lâstikli hükümlerinden istifade ve kardeşlik sesi ile cevap alacaklar. Bu, ederek, az vergi vermek yolunu tut « © kadar gönülden, o kadar derinden ge - muş. Bazıları Lâvtonun kullandığı u - Jen, o kadar sıcak bir sestir ki Suriyenin | sujlerin doğru olduğunu, bazıları da N ı politikacıları bu sesi duymamak için ko-İdöpedüz vergi kaçakçılığı yaptığını aklarını pamukla değil, kurşunla da t-İ söylemektedirler, Lâvton tuttuğu avu-, kasalar, Suriyeliler ve Araplar bunu dik- katların parlak müdafaslarına rağmen katle dinliyecekler ve anlıyacaklardır.| kaçırdı , Nitekim, Suriyenin, bize karşı dü zl rn beş misli cezaya hk neşreden gazetelerine mensup gaze - teciler bile, doktorun sözlerini dinledik - kaybettiğini söylemektedir. ten sonra onu tasvip etmişler, ve mem- muniyet göstermişlerdir. Ancak Dürzü Emir Şekip gene memnun olmiyacak, ge- pe aleyhimizde nutuk verecektir. Zarar yok. O söylesin, Bizim dostluk kervanı yolunda devam eder! * Gönül isterdi ki doktor Aras, bir aralık vakit bulsun da Şama da uğrasın. Oraya bir mücahit gibi değil, büyük 'Türk mil- letinin mütevazi mümessillerinden biri, iki günlük bir misafir olarak gitsin. Bu- gün Şam halkının hâlâ Şarri" Cemal Başa dediği bulvarı dolduracak olan Şam hal- kının ona rasil heyecanlı bir muhabbet ve dostluk tezahürü yaptıklarını dok - tor bizzat çörür ve hattâ, uzaktan atıp İulan mücahit poktikacıların, kendi kar- psma geçtikleri zaman birdenbire nasıl Türkiyenin meddahı kesildiklerine şahit olurdu! Evet, bizimle Suriye arasında hiç bir şey yoktur, yahut bir kaç düzüne mücâ- hit vardır. Bu mücahitlere, mücahit ol-' mak için iş ve mevzu lâzım olduğuna gö- re bunlar şimdilik Türkiyeyi tutturmuş bulumuyorlar. Onları serbest bırakalım Söylesinler ve bağırsınlar. Gün gelecek, kendilerini dinliyen insan bulunmadığını görerek susacaklardır. Biz bugün gelinciye kadar bekliyecek derecede sakırlı ve aklı başında bir mil- letiz. Gâvura danlıp oruç yememesini, Lâvton bu yüzden bükün servetini Dünyanın zenginleri Milyoner diye kime derler? Bu suali size sorsak derhal şu cevabı verirsiniz: — Bir milyon Tira parava veya para makamında kiymetlere sahib olan a - dam. Hayır, hiç öyle değildir. Milyoner de- nilen insanlar, sahib oldukları serma- ye ile senede bir milyon gelir temin e- den kimselerdir. Bunların mikdarı İn- gilterede 824 tür. Almanyada bugün 12 tane milyoner vardır. Halbuki harbten evvel bu mikdar tam 150 idi. Amerikada işe 1929 felâketinden ev- vel 14,000 milyoner varken 1932 de bu rakam 32 ye düşmüştür. palavra ticaretine çıkan mücahitlere kı- zap Suriyelilere darılmamasını bilen bir milletiz! Muhittin Birgen yerleri gözden geçirdi, etrafına bakındı, bir mahal bulamadı, bu meselenin sonunda da İstanbulda arsa buhranı bulunduğu rivayeti çıktı, İSTER bulun Taksim caddesi gibi, Harbiye caddesi gibi ve eğlence Kovdunsa... Tramvayda konuşan iki bayana ku- lak wüizafiri oldum. Biri ötekine an- latıyordu: — Evvelki gün kocam hizmetçiyi kucaklarken yakaladım. — Ne yaptın? — Tabii bağırdım, çağırdım. Ve bir iskarpin alıncaya kadar kocamla ba- — Hizmetçiyi kovmadın sm? — Hayır henüz kovmadım. Koca- ma, bir tane de yazlık şapka aldırmak istiyorum. Kovup kovmadığımı neye sordundu? — Hiç kovdunsa bir müddet için ben, bizim eve alacaktım da.. Tek kişilik Bir denizaltı Gemisi yapıldı Tütün müzesinde Yapılan Almanyanın tütün sanayi merkezle- rinden biri olan Bunde'de bir tütün mü- zesi açılmıştır. Müzenin resmiküşadı 4 münasebetile bir de sigara içme müsa- bakası yapılmıştır. Müsabakaya 18 kişi girmiştir. her bi- rine 1.70 uzunluğunda ve 6,8 santim kutrunda birer sigara ver bıklar sigaralarını içmeğe başlamışlar, birinciliği kazanan Herbert 60 sasite bu sigarayı içmek suretile birinciliği kazanmıştır. bira satan memleketler Dünyada en çok kim bira içer diye bir! al sorsalar, muhakkak ki, Almanyadır ye cevab werilir. Acaba en çok bira sa- an memleket te o mudur? Almanyada yapılan 1936-37 istatistiklerine göre en| çok bira ihraç eden memleketlerin başın- va İngiltere gelmektedir. Vaziyet şöyle- İngiltere 8508000 galon Almanya 5,270,000 galan Japonyada 5217000 galon 1936 yılnda İngilterenin bira ihracatı Amerikalı bir mühendis tek kişilik) yüzde 870, Almanyanınki yüzde 1049 bir denizaltı gemisi inşa etmiş ve bü nisbetinde artmış, Japonyanın ihracatı gemi İle suyun altında on beş sâat kal- mıştır, Oldukça sür'atli giden bu tahtel- bahiri ile sevinen mühendis, «pek ya - kında daha sür'atlisini yapmıya çalışa- cağım» demektedir. Amerikada garip bir cinayet Son günlerde ölerek, sinema dünyası- nı kedere boğan Jcan Harlow'un son fik mi Nevyork sinemalarından birinde gös- terilmiştir. Filmi seyredip, dışarıya Gi- kan bir kadın, kocasına dönüp: «Bu kızın öldüğüne bir türlü inanamı- yorum. Filmde o kadar canlı, o kadar zin- de ki» demiş ve tem o sırada bir tabanca sesi işitilmiş ve kadıncağız (ah) bile di- yemeden olduğu yere yığılmış. Katil bu- lunamamıştır. Halk kadını ölünün ruhunun çarptığı- na inanmaktadır. İSTER İNAN İSTER İNANMA! İİ © İstanbul Belediyesi kendisi için temsil ettiği şehrin şerefi ile mütenasip bir bina yaptırmay: düşündü. Elinde bulunan Uk bakışta münasip Hakikatte de İstan- İNAN İSTER yerlerine yakın semtlerinde boş arsa kalmamıştır. Bu- na mukabil eski yongınlarda kül olan en güzel semt- lerinin birçok kısımları elân harabe halinde durmaktadır, binaenaleyh biz İstanbulda arsa buhranı olduğuna değil, ucuz ve harap semtlere rağbet celbedememe vaziyeti bulun- duğuna inanıyoruz, fakat ey okuyucu sen: İNANMA! ise yüzde 1.93 nisbetinde azalmıştır. 300 çeşit reçel yapılabilir Fransanın tanınmış pastacılarından bi- Ti gene Fransanın «yüz kiloluk adamlar» cemiyetine — bir mektup (göndererek muhtelif meyvalardan muhtelif lezzette reçel yapma usulünü 300 çeşide çıkardığı nı bildirmiş ve iddiasını isbat etmek ü - zere 300 kutu reçel yollamıştır. - Fakat yüzlerce üyenin iştirak ettiği bir toplan- ıda bu kutular açıldığı zaman içlerinde ancak birer tatlı kaşığı reçel bulunduğu görülmüş, derhal pastacıya şiddetli bir gpektup yazılmasına karar verilmiştir. Bu m satır vardır: ği 1: isbat edip edemiyeceği - nizin tetkik edilmesi için 300 çeşit ve - çelin beherinden 5 şer kiloluk bir kutu gönderilmesi lâzımdır.» ş, müsa-İya, Sözün Kısası Bir eşek — E Talu indistanda, Pencap hayvan haslanesinin baytarı, eşeği- ne (Bahadır) adını koydu diye, Muh- rit Hüseyin namındaki bir adam gule- yana gelerek baytarı öldürmüş, Simla eihayet mahkemesi de vu adamı ölüm cezasına çarptırmış.. Birkaç yıl evvel, Çamlıcada oturan bir ahbabımın da bâşına buna benzer bir şey gelmişti. Bu ahbabım, o vakitler gayri mun- tazam işliyen otobüslere esir olmamak için rahvan bir Mısır eşeği edinmişti. Hayvanın eski sahibi ona Abdü adını vermiş. Dostum da, bu pek zeki eşeği şaşırlmamak kaygusile bu adı değiştir- memişti, Abdü, kendisine bu adla hitap edildi mi, kulaklarını oynatır, cilvelenerek koşar, gelirdi. Dostumun evine yakın bir köşke © yaz Mısırlı bir aile taşınmıştı. Bu aile- nin de Abdü isminde bir uşağı vardı. Merkebin kendi adını taşıması bu ada- mın gücüne giti. Şikâyette bulundu. Dostum nazik bir insan olduğu için, ar- tık eşeğini bu isimle çağırmaktan vaz- geçti. Fakat mesele civarda duyuldu. Mahalle çocukları durur mu? Herifin damarına bastılar. Hergün peşine dü. şüp: — Abdül Abdül. Çüş, Abdül, Diye bağırıyorlardı. Nihayet, iki ayaklı Abdü dayanama« dı; bir gece, dostumun ahırına gizlice girdi ve dört ayaklı adaşının bıçakis karnını deşti. Tahammül, insanlarda tekâmül me- selesidir. Yoksa, adımızı taşıyo: diye önümüze gelen eşeği bıçaklamağa kal: 'kışsak, vay halimize! Arşidük Leopold annesini dava etti 8 temmuzda 42 taşlı pırlanta gerden- yede ile salacak olan pren- oğlu Arşidük Leopold da- ir. Buna sebeb de, Arşidükün va cim şimdiye kadar almakta olduğu 28 İngi- Viz Yirası tahsisalın yetmemesi, ve ay- En çok bira içen ve en çok) ğını 80 İngiliz lirasına çıkarılmasını istemesidir, Bir keresinde babasından 3560 İngi- liz birası miras yiyen, annesinden de 1800 İngiliz birası koparan oArşidük zevk ve safaya meclübiyelinden, bütün bu paraların dibine darı ekmiştir, bit o kadar da borçlanmıştır. Annesinin makul sözlerini âinliyen mahkeme, Arşidük'ün iddiasını kabul etmemiş ve davayı sukut ettirmiştir. Yağmur duasında yağmur beklerken gelen afet! Geçenlerde Romanyada Dobrice köy- lerinden birinde garip bir hâdise ol - muştur. Köy aylardanberi yağmur yü- zül görmediği için köy halkı toplanmış- lar, hep bir arada ovaya çıkıp yağmur duasına başlamışlar. Dus biter bitmez uzaktan kapkara bir bulut görünmüş. Yağmur geliyor! Yağmur geli - yor!. diye sevinçle bağırmağa başla - mışlar. Kara bulut biraz sonra gelmiş, fa - kat tarlalara yağmur düşeceğine, müt- hiş bir çekirge inmeğe başlamış. Yağ- mursuzluktan yavaş yavaş kurumağa başlayan başaklar da böylece mahvo - lup gi il Biliyor musunuz ? 1 — «İki gül» muharebeleri hangi mem- lekette, kaç tarihinde yapılmıştır? 2 — Gözlük hangi yılda icad edilmiş tir? 3 — «Gök ve Toprâk» şiiri İngilizlerin hangi şairine aittir? (Cevablarn yarın) (Dünkü suallerin cevapları) 1 — Kito şehri Cenubi Amerikada E- kuatörün puyıtahtıdır. 2 — Eratosten kadim İskenderiyenin en meşhur filezoflarından*biridir. Milâd- dan 250 sene evvel Cyröne'de doğmuş, seksen yaşına kadar yaşamıştır. 3 — Eski Yunanilerde aşk ilâhı Eros tur,

Bu sayıdan diğer sayfalar: