29 Haziran 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

29 Haziran 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tifonun asıl Mes'ulleri bizleriz! —— Yızan: Muhittin Birgen ——— ilmiyorum, doğru mu, yanlış mı? Gazeteler, İstanbulda bir tifo salgınından bahsediyorlar. Aşı me- murlarının sağda solda dolaştıklarına ba- kılırsa buna inanmak lâzım geliyor. Bel- a - resmi olmadı- hr; belki değil, âğalıdır; fakat, bulunduğunu Tifo ha Şu veya bu tarzda yaptığı sanları alıp götürür ve bunun karşısında sa hasta ölür. Baz olan herhangi malül fonun habis bir p hastalıkla bazan bütün ömrünce kalır. Şu halde bu hastalığın salgın halinde değil, hiç bir şekilde aramıza girmemesi lâzımdır. Vakıâ tıb buna karşı aşı tatbik lar bütün ömürle-| er ya, aşılanmıyor- Jar ve bunun için hastalık tahribatında devam edip gidiyor. Her hastalık fenadır, nezleyi bile sev- memekte haklıyız. Fakat, ben bu tifoya karşı bilhassa antipati duyarım. Sebebi de basittir: İptideflik alâmeti olur! Cihan harbinden Almanya, Türkiye ve Bulgaristandan gelenlerden bir «bitsiz- ilk» şehadetnamesi isterdi. O zamanlar tifonun kardeşi olan tifüs salgınları, or- duları kurşundan daha müthiş bir kuv- vetle tahrih ediyordu. Bit vasıtasile sira- yet eden bu hastalığı Almanyaya sokmak istemiyen Alman hükümeti, Türklerle Bulgar müttefiklerinin pasaportlarını vi- ze ederken, bunların tıbbi bir muayene neticesinde bitten salim bulunduklarını isbat eden bir şehadetname isterdi. Ben diplomatik bir pasaportla seyahat etmek- te olduğum için bu şehadetname unutul- muştu. Alman hududunda başıma bir mesele çıktı: Bitsiz olduğuna dalr vesika göste- remiyen bu diplomatik pasaportlu ada- Resimli Makale: Bir Türk gemisi Okyanusu aşarak Amerikaya Nevyork limanını dolduran deniz kalelerinin yanında basit ve çok mütevezi bir tekneydi. Fakat buna raâğmen geminin yanaştığı rıhtım Nevyorkta yaşıyan binlerce Türk vatan- daşı :le doldu. Polis bu tehacümün sebebini anlamak isti- yordu. Rıhtımda saatlerce yarulmadan bekliyenlerden biri suale cevap olarak: — Hiç, dedi, sadece bayrağımızı doya doya için.. Ve Amerikalılar bu milliyet hissine hürmet ederek kala- balığın orada istediği kadar kalmasına müsaade ettiler. gitmişti. seyretmek DN Müşterek sevgili... Va Vatan toprağında yaşıyan, vatan havasını koklıyan kim- se her dakika bayrağını düşürmiyebilir, bilir ki o bayrak her dakika başının üzerindedir, kendisini daima gölgesi 2l- tında bulunduracaktır, fakat bir defa vatan haricine çıkan kimse aradan 24 saat geçmeden bayrağın hasretini duymı- ya, bayrağın himayesini aramıya başlar. Bayrak hepimiz için müşterek bir sevgili, müşterek bir haysiyet, müşterek bir şeref, ve müşterek bir koruyucudur. Bayrağı yükseltmek kendimizi yükseltmek. Bayrağı ko- rTumak kendimiz! korumak demektir. ( soz İngilterede en Dilde olan Genç kız mi hududdan sokmaya cevaz var mı, yok mu? Bir aralık beni Dresden'den geriye Röndermek istediler. Fakat, memurlarla konuştum ve kendilerine dedim ki: — Tıpkı sizin gibi ben de bitten hoş- lanmam ve bunun için onu üzerimde te- sadüfen dahi taşımam. Benim bitsiz ol- duğumu size şehadetname mi isbat eder, yoksa bizzat benim bir gözden geçiril- mem mi? Muayeneyi burada siz yapınız ve şehadeframeyi de siz veriniz! Güldüler ve hem pehadetnameden, hem de muayeneden vazgeçtiler, * 'Tifüs bu bakımdan iptidallik alâmeti- dir.Tifoya gelince, o da insanların temiz bir su içmeyi ve temiz bir meyva yeme veya salata yemeyi temin etmenin ehem- miyetini sanlamsınakta» olduklarını gös- teren bir iptidaflik alâmetidir! İstanbul İstanbul olalı bu hastalık nü- fus kırar. İstanbul İstanbul olduğu za- .Mandanberi suyunu ya sarnıçtan, yahut bendden alır. Gâliba yüz senede bir şehir idaresi vardır. Gene galiba, ya- Tım asırdanberi tifonun sebebleri malüm- dar; gene yarım osırdanberi de İstanbul- da fenni su tesisalı yapılmış bulunuyor. Fakat, bütün bunlara rağmen, İstanbul, İstanbul olduğu zamandanberi tifodan insan kaybediyor! İşte, bir yirminel asır insanının aklına sığamıyacak şeylerden biri de budur! beri de . * Bu hal akla sığmaz bir şey olduğu için- dir ki Avrupalılar İstanbula giderken en evvel tifoyu düşünürler. Çünkü, biz İs- tanbullular, ne de olsa tifoya karşı irsi bir müdafaa kabiliyetini haiziz. Her ne- dense onlar hasta'ığa bizden kolay tutu- h_'ymı" ve bizden az mukavemet Bgöste- riyorlar. Pek çok Avrupalı gördüm ki İs- tonbula. gelirken zihni hep tifo ile meş- | güldür ve onlar bilirler ki tifo mikrobu | ancak iptidaf bir hayat yaşayan iptidaf bir cemiyet içinde bulunur. Bunun için ben tifo sözünü işitince kor- ku değil, hicab duyarım. Korkmam, çün- kü kendimi muhafaza etmesini - bilirim | ve nihayet aşılanırım. Fakât, İstanbulda | yüzde doksanı Türk olan fükir bir halk | Mis Elizabet Eâvardı, bugün İngil- tere imparatorluğunun en dilde olan genç kızıdır. Bir altmış boylu, beline kadar inen ipek gibi sarımtırak deniz mavisi gözlü olan güzel mis E - Hizabet'in sesi de o nisbette tatlı ve ca- ziptir, Kendisile konuşan berkesi bü - yüler, Elizabet bir çoban kızıdır. Ve son günlere kadar da Avustralyada York- da babasının çiftliğinde kayı makta idi. Avustralyada doğan, Paris- te okuyan ve son günlerde de Buking- ham sarayında huzura kabul edilen genç ve güzel kıza, bundan bir kaç se- ne evvel Gloster dükü, Avustralyada rastlamış, şerefine verilen bir ziyafet- te bütün gece, hep onunla dans etmiş- ti. Bunu hiç unutamıyan Elizabet ha- tıralarını önüne gelene anlatmakta ve: «Ben, Gloster dükile karşılaştığım | nanır!: n otlat -|j İkenlik yapan Mis Elizabet, fnı, ve onunla geçirdiğim saatleri aslâ Londraya —- —< * * Boğulmuş Arakadaşlardan biri çocuğile bera- ber, aşı merkezlerinden birinin kapı- sından giriyormuş. Yaşlı bir kadın ar- kadaşın omuzuna vurtuş: Çocuk ertesi gün ölüverdi. — Ya acada neden? — Denize girmişti. Boğulmuş, öl- müş! Üüi ü Sillreeelürükeisürğieie Çinde ağız V aburun Büyütmek moda Eski bir Çin darbı meseli: «Ağzi büyük olanların hayat müca- delesinden muhakkak galip çıkacakla- rını, burnu büyük olanların da refah içinde ömür süreceklerini» iddia eder- d Kurn: bımeseli h — Sakın yaptırmayın! Bizim tanı- dıklardar. biri çocuğunu — aşlatmıştı. * saçlı, | tâm * baydan aldıkları telgraf haberlerine i- nız bugünlerde bu şehrin moda inleri arasında ağızlarını ve bu - bir solgın de büyütmek yarışı indedir ve operatörler riştir! her zaman âşıkım. Muhak - kak birisini sevmekteyimdir. Bununla beraber, bu sevgilerim, gelip geçicidir.» Bir sene kadar da Siâğney'de, man - şimdi de iş bulmak için gelmi: ARASIN İngilterenin En güzel kızı Korkudan hastalandı Rosemary Andree, İngilterenin en güzel vücutlu, ve en gönül çekici kız- larından biri sayılmaktadır. Güzelliği nisbetinde, cana yakınlığı ile de şöh - ret bulan genç kıza gönül veren vere- nedir. Bununla beraber, şöyle meşre- bine, mizacına uygun birisini bulama- dığı için, bir türlü evlenmeğe — karar veremeyen genç kız ziyadesile üzül - mektedir. Kıza fazlaca tutkun olanlardan biri son — günlerde her şeyi göze almış olmalı ki, Allahın günü 50 tane ve muh telif postanelerden atılmış mektuplar göndermekte, ve eğer «benimle ev - lenmezsen yüzünü kezzapla yakaca - ğim» diye tehditterde bulunmaktadır. Zavallı kızcağıza, artık, uyku haram ur. Geceleri bir dakika olsun kapayamamaktadır. İSTER İNAN İSTER İNANMA! Bir arkadaşımız anlatıyor: İstanbul Emniyet Müdürlüğü şehirde hırsızlık ve yan » kesleilik vukuatını kökünden kesmek için mahirane bir ça- re bulmuş Hırsızları ve yankesicileri yakalamak için eski sabıkalıların yardımından istifade ediyormuş. Bu cümle- den olarak Hasan ve Şakir isminde iki sabıkalı yankesici ikinci şube memurlarına tesl sinde bu adamın jil anlaşılmış, böylece #abıkalıları yerlerini tutmak istiyen adamları yakalamıya başladıkları ve yankesiciler arasında duyulunca zabıta vukuatının arka- 1 etmişler. Tahkikat netice - le iki ceket keserek yankesicilik ettiği meşru iş bularak kendi İsmall Hakkı isminde birini şüpheli bir vaziyette tutmuşlar, | sı birdenbire kesilmiştir. Sözün Kısası HFelânın Resmi küşadıl! — T şli bir gazetenin sütune lar inan- mazdım, ve dım alay riptir! leybelladanım bir yerde modern - artık bu tâbir de tad kadar arış. el oldu - bir helâ yapıl- duymuş palı. Alâkadar olduğunu tahmin mura ) gitmiş, kapıyı yoklamış.. Kaüe ettiği bir m yor? de h n. Dünyanın hiçbir yerindi yle — münasebetsiz haberlere yer verzmez. Fakat bu sefer, doğrusu, bu yazıyı o- kuyunca gü'meden katılayazdım. Bu as- ri helânın açılış töreni gözümün önüne geldi: Sürü sürü davetliler, sureti mah- susada tutulan bir vapurla Adaya gidl- yorlar. Bir bando mızıka kendilerini, 1â« tif havalar terennüm ederek iskelede karşılıyor. Hep beraber, binanın önüne gidiliyor. Kırmızıdan ziyade yakışık ala- cağı için, kapının hizasına gerilmiş olan sarı kordelâ merasimle kesiliyor.. Sonra, davetliler arasında en meriyül. hatır kimse, o, teberrüken, binayı &iftah ediyor. Bittabi, bir de büfe var, Burada, hazı- runa müdrir şerbetler, Çırçır suyu, ve müshil şekerlemeleri ikram ediliyor.. Müteakiben de bir emri hayır namına dühuliye alınarak, orası halka açılıyor.. * Gazeteci arkadaşa, yukarıda zikrotti- fım cevabı veren memur, eğer ifadesin- de ciddi ise, ayıblamamalıdır. Son zamanlarda, bizde, bu kabil mı gimi ayağa düşürmek istidadı belirmni Herkeste kendini göstermek, bir eser meydana koymak, merasim yapmak, teb- rik, alkış toplamak sevdası hadden aşırı artacak olursa ,İnsanın en süfli hacetle- Tini def'e vasıta olan bir yerden bile isti- fade arzusu doğar. Amma, bena öyle geliyor ki, memur şa- kacının biridir, Ve mutlaka o gün bizim arkadaşımız yorgun ve asabi idi de bunu anlamayıp, kızdı.. NOT ; Bu jfikramı mürettiphaneye ve- receğim sırada, Heybelideki bu helânın açılmış olduğunu söylediler. Amma, me- yasim yapılmış, yapılmamış.. Onu bil. E Ka ——i PN ee ee cadm c cerear KA Altıncı defa ikiz doğuran kadın Amerikada Konketikatta bir kadın'son günlerde altıncı seri ikizlerini doğurmuş- tur. Kadın il senedenberi evlidir. 39 ya- şındadır. Amele olan kocası da 57 yaşında- dır. Çok çocuklu aile rekorunu kıran bu karı kocanın üçü tek doğan 15 çocuğu ol- muştur. Ve hepsi de sıhhattedirler. gly_or musunuz ? | — Yeryüzünde Türkçeyi kaç mil- yoan insan konuşur? 2 yayı kuşatan kuşağın uzun- luğu kaç kilometredir. 3 — İstanbulun en yüksek semti ne- residir ve kaç metredir? (Cevapları yarın) (Dünkü suallerin cevapları) nin beş kıt'asında Av « rupada Monblân (4810 metre), Asyada Monte Everest (8882 metre), Ameri « kada Arjantinde Akon K (7040 metre), Afrik n (6010 met ne'de Mont rya (5100 metre) dir, 2 — Dünyanın en büyük nehri olan ya Misipsi ile Amazon nehrinin uzunluk-

Bu sayıdan diğer sayfalar: