12 Ağustos 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

12 Ağustos 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cim Londos' Pariste* galip geldi (Baştarafı 1 inci sayfada) Târ günü yapılacak olan güreşlerin pro- Bramını tesbit etmek hakikaten bhayli güç leşmiştir. Malümdur ki, geçen pazır yapılan gü- Teşlerde, Tekirdağlı Hüseyin pehlivanla, Vandervald berabere kalmışlardı. Şimdi, Tekirdağlı Hüseyin pehlivan, bu hafta onunla bir intikam güreşi yap - Mak arzusundadır. O diyor ki: — Ben berabere kaldım. Fakat o gü - Teşte, karşımdaki rakibin yarı canını al- . Yarısını da bu hafta alacağım. O kadar yorduğum bir pehlivanı, soyul - Müş, kesilmiş bir yemiş gibi başkalarına etmek istemem! Halbuki, Mülâyim pehlivan, Tekirdağ- n sözlerine çok haklı görülen şu ce- Yabı vermektedir: — İngiliz pehlivanile güreşmek benim de hakkımdır. Tekirdağtı boyunu gös - terdi. Şimdi beklesin. İngilizi bir de ben futayım, Tekirdağlı, kendisinin yenemediği bir Pehlivanı benim yenmekliğimden mi kor- Or? h Böyle bir korku yersizdir. Çünkü, ben Tgilizi yenersem, öbür hafta Tekirdağlı * karşılaşmıya hazırım. İngiliz de bana Ealip geldiği takdirde, Tek'rdağlı ile bir Büreşmiye razı olmuştur. Bu vazi- Yet kargısında, Tekirdağlı, gücünü kuve Vetini gösterinek için bütün imkânlara demektir. Daha ne istiyor? Mkia * U güreşlerin hakem heyeti mensup- Tarından birisi: n'— Bence, diyor, bu hafta, Tekirdağlı ı’&_Mhı.-ıyim güreşirler. Galip gelen, ö - ımhuu İngilizin karşısına — çıkarılır. le de böylece halledi'miş olur! h:akı! güreşleri tertip edenler, bu tek- TMüterizdirler. Onlar: .';: O takdirde, İng'liz pehlivanlarmı, Mmdâ _ıürı-şu'ımedeıı on beş gün bek - luı:"'" Üzım. Bunun külfeti altından bilmemize, maddeten imkân yoktr, Bir Bazetenin spor muharriri, şu fikri OTtaya alıyor: — Pazar günü, Vandervald de, Mülâ- :ı:::; Tekirdağlı Hüseyın de meydana z —_Guroq)erm programı seyirci - Teyine bırakılır, Halk, serbest gü - henüz karşı karşıya görmediği bu "nrhu*’mdın hangisine dâha fazla gü- Yorsa, meydan ona bırakılır! a * B bu teklif te kabili tatbik değil - ı_';h"ııkm reyine bırakılmıyan güreş - “bile, zabıtayı müşkülâta uğratacak ı:" Şiddetli ihtilâflar çıkıyor. Bu iti - la, müsabıkların şimdiden tesbit edil- Tezi şarttır Ve gene bana kalırsa, revanş imkân - dağl, her şekilde sahip bulunan Tekit - hafta Hüseyin pehlivanın, meydanı bu Ve hıı:a Mülâyime bırakması lâzımdır. l ü Yapmamak için, hiç bir maku! ı.: gösterememektedir. di Yındervıldi. sadece yorgün ol - "lihıım tutmak istiyorsa, yorgun bir Şenmek onun kıymetini arttırmaz! zar £ Hafta dinlenir. Öbür hafta, bu pa- Yapılacak olan müsabakanın galibile " Yani, şampiyonluk şerefini ko- Mak imkânlarına tamamen sahiptir. O =hüudı bu şerefi ya kurtarır, ya ba. Fakat bügünkü halde, Mülâyim, gü - Cfın'n& istemekte haklıdır. bir kü Tekirdağlı iln berabere kalmış Tulü hır. Üstelik te, Amerikan u- güreşi, Tekirdağhğan fazla bilmek- uım'd'.lhdın aşağı kalmıyan kuvve- ..ül'l'ekırşhghdm üstün olan bilgisini q_u" edince, Vandervald! yenmesi ih- M'ı'lıhı kuvvetlidir. h"’*':::ı' bu ihtimale de hiç bir şey bu n tahakkuk imkânı vermek; bakaları hazıvlıyanlar için milli Eğ Tçtur, N'ı.mıhehlivınlırımv_ her zaman bire Yakın, dıl Şekememekte taannüt ederlerse, Müı:luetclcrde şu kabil havadisler — p.huv.u'mhkcumlz:-. meşhur — Japon Bü; 'i Cip Conmi geldi. Fakat onunla "'İ’.i Ğ istiyen 32 Türk pehlivam var. t m"hııî" Bgüreşmek hakk: bana bıra - D ringe zorla girerim!> wî'ğ*“ Bu yüzden, Japonla kimin gü- — Füzdeki ı rasında stadyomda kopacak kanlı arbede- den sağ kalacak olan babayiğit sedyeyle Japonun karşısına çıkarılacaktır!» Şaka bertaraf; pehlivanlarımızın, ken- dilerine inkişaf sahası hazırlamak için bir çok fedakârlıklara katlanan organlza - törleri, dalma müşkül mevkle düşürme- meleri Jâzımdır. Yoksa memlekette dirilir. gibi görü- nen güreş sevgisi tekrar mezarına yıkı- hrt Bu hususta, dün geç vakte kadar kat'i bir karar verilebilmiş değildi. Bakalım bugün, ihtilâfın halledildiğini, ve ma - kul bir karar verildiğini öğrenebilecek miyiz? * " Dün biz, İngiliz pehlivanı Vander - valdle de görüşlük. Afrika şampiyonu: — Ben, diyor, kiminle olursa - olsun, güreşmiye hazırım. Yalnız, bu sefer, ta- mamen Âmerikan usulü güreşeceğim. Yani kırıcı oyunlar tatbikinden kaçın - miyatağım. Çünkü onları yapmaktan sa- kınmak, bana az kalsın çok pahalıya pat- İryordu. Sonradan itirazlara maruz kal - mamak için, bünu şimdiden bildiriyo - rum! Anlamıyoruz. Pehlivanlarımız, ken - dileri hakkında bu kadar balâpervazane konuşan bir ecnebi rakip karşısında na- sıl oluyor da ittifak edemiyorlar! Selim Tevfik Cim Londos cihan şampiyonu Paris l11 (Husust) — Dün akşam Pale - de sporda cihan güreş şampiyonluğu mü- sabakası yapılmıştır. Müsabaka Avrupo şampiyonu Neviner ile Yunan şampiyo - nu Cim Londos arasında cereyan etmiş- tir. Müsabakada binlerce seyirci bulun- müştür. Müsabakaya başlar başlamaz Neviner seri hücumlarile hasmına karşı hâkim bir vaziyet almıştı. Hücumlarile Londosu Hayli hırpalamış ve otuzuncu dakikada Londos çok tehlikeli bir vaziyetten ya- kasını güçbelâ kurtarabilmiştir, Bundan sonra Landös daha canlı ve kuvvetli oynamağa başlamış, taarruza geçmiştir. Londös hasmını bırpaladıktan sonra güreşin elli besinci dakikasında meşhur tayyare oyununu tatbika kalkış- mış ve Nevineri yakaladığı gibi havaya kaldırıp bir kaç defa fırıldak gibi dön - dürdükten sonra aşağı atıp Üstüne çök - Müş ve sırtını yere getirmiş ve galip ilân olunmuştur. Bu galebesinden sonra Lcn- dosa cihan güreş şampiyonluğu tacı ve : Tilmiştir. Ordumuzun büyük Manevraları (Baştarafı 1 inci sayfada) Trakyanın Saray mıntakasında 17-18 ağustos günlerinde başlıyacak olan bi - rinci ordu manevralarına İcra Vekilleri davetli bulunmaktadır. Vekillerimiz de o günlerde Trakyaya gelmiş olacaklar » dır. Büyük Millet Meclisi namına gele- cek olan meb'uslar heyetinin de pazar - tesi günü hususi trenle şehrimize gelme- si beklenmektedir. Ecnebi erkânıharbiye heyetleri geliyorlar Manevraya davet edilen Balkan antan- tı ve Saadâbad paktı erkânıharbiye he- yetlerinin karşılanmaları hazırlıkları da bitmiştir. Yunan erkânıharbiye reisi Ge- neral Papagolas ve maiyeti yarın Roman- ya vapurile şehrimize gelecek, askeri merasimle karşılanacaktır. Irak, İran ve diğer devletler erkânıharbiye heyetleri de müteakip günlerde geleceklerdir. He- yetler Perapalasta misafir edilecekler - dir. Daireleri hazırlanmıştır. Bu zevatın izazına genel kurmay ikinci başkanı kor- general Asım Gündüz nezaret edecektir. Erkânıharbiye heyetlerinin mihman- darlıklarını tümgenera! Veysel, ataşe mi- literlerin mihmandarlığını — tümgencral Müustafa Sabri yapacaktır. Bu zevat ayın 17 inci sah günü akşa- mı saat 18 de İzmir vapurile Tekirdağı- na hareket edeceklerdir. İzmir vapuruna Tınaztepe torpidosu refakat edecektir. Köy öğretmenleri Ankara, (Hususi) — Eskişehir Çif- teler çiftliğinde okutturulan 80 erbaş, bu yıl köy mekteblerinde vazife olacak- Jardır. Merkez ve kaza mekteblerinin SN Ki ge pezpmirz t SON POSTA Cam kırıklarının * Meydana çıkardığı Bir cinayet (Baş tarafı 9 uncu sahifede) — âla yukarı kata çıktık ve madamın a - nahtarile kapıyı açarak içertye girdik. Ortada bir şeycikler görünmüyordu. Yalnız banyo odasından bir taktm hırıl- tılar geliyordu. Maks yerde, ağzının her iki tarafından oluklar gibi kan boşana - rak yatıyor, Vernon da banyonun kena- rına oturmuş, onu seyrediyordu. Maks bizi görür görmez: — İmdat, ölüyorum!. diye haykırdı. Vernon: «Sesini kıs'» diye bağırdı. Maks tekrar inliyerek: — Beni hastaneye kaldırınız! Kimin vurduğunu vallahı billâhi söylemem! Dedi. 'Taş yürekli Vernon: — Eğer rahat rahat ölmek istersen ga- ganı kapa.. dedikten sonra bize döndü: — Dışarıdan kimse bir şey duymadı yal. diye sordu. Biz daha cevap vermeğe vakit bulama- dan Maks yattığı yerden fırladı, Verncnu itti, öbür odaya hücum ederek pencere- ye koştu ve <imdat!.» diye haykırmak is- tedi. Ölmek üzere bulunan Maks pence- reye yaklaşmak üzere idi ki, Vernon ar- kasından sıçrıyarak boğazına sarıldı ve geriye fırlattı. Lâkin, Maks can havlile pencerelerden birine yumruğile indire- bildi, ve hemen oraya düşerek can ver- di. Maksı, banyo odasına sürükliyen Ver- non, bir kaç dakika sonra geldi: — «Git radyoyu kapa. Şikâyet etme - sinler!» dedi.. Döndüğüm vakit, Vernon gitmişti. Banyo odasına bakmıya, girme- ğe cesaret edemiyordum. .Madam Ber - tonla birlikte bütün mektupları yaktık. Aradan biraz daha geçince Vernon bu seler bir garaj amelesile bitlikte geldi. Hiç bir şey söylemeden, yatak çarşafla- rını, battaniyeyi banyo odasına taşıdılar. Ve bir müddet sonra da, cesetten maada her şeye benziyen bir cismi kollukluya - rak sokağa çıktılar. Gene çok geçmeden Vernon geldi. Elinde tuttuğu, çarşafları da yakmamızı söyledi, çarşaf neyse idi amma, battaniyeyi yakmak biraz zordü.. Vernon buna da bir çare buldu. Gaz ila- rak geldi. Ertesi-sahah ta, hanımım bana bir aylık ikramiye vererek kimseye bir şey söylemememi ihtirar etti. Ben de gi- dip köyde saklandım. * Katil Vernon yakalandı. Muhakeme e- dildi. .Maks gibi, ahlâk düşkünü bir ada- mı öldürmüş olması, âdeta esbabı mu - haffifeden sayılarak, katil, idam edilme- di. 20 sene ağır hapse mahküm edildi. Fa- kat, senelerden betidir Kullandığı heroini hapishanede bulamadığından çıldırdı. ——— Korku hikâyeleri : Dinmeyen Çığlık (Baş tarafı 9 uncu sahifede) Harding bir şişe, bir şişe daha içti. Bu- but gibi sarhoş olup, sızmak, bu karkunç feryadı duymamak istiyordu. Fakat bu sesli hayaleti kimse, hiç bir kuvvet durduramazdı. Feryad, cellâdlık- tan kurban vaziyete düşmüş olan katili bırakmıyor, onu berbad ediyordu. Har- ding kaçmak istiyor, odada, oraya, bu- raya koşuyor, ses onu takib ediyordu. Nihayet Hardingin aklına bir şey geldi. O da feryad edecek, haykıracak, daha kuvvetli bağırıp menhus sesi bastıra- caktı ve gecenin içinde, bağırmağa baş- ladı. Müthiş bir sesle, acı acı inleye in- leye, uzun, sükütu yırtan bir sesle hay- kırdı. Neye yarar? Simonsonun feryadı, onunkinden daha yüksek çıkıyordu, bir aksisada gibi tekerrür ediyordu. Bu seş- ten kurtulabilmek için, tatmin edilmiş infikamdan, müthiş kıskançlıktan, sar- hoşluktan ve haykırmaktan daha kuv- vetli bir çare lâzımdı. Bu seseten kur- tulmak için sabahın saat 4 ünde geçen ekspres lâzımdı. Ve Harding, feryaddan kurtulmak için, kendini bu ekspresin altına attı. Belçikada casusluk yapan bir vaiz yakalandı Brüksel, 11 (ALA.) — Eupen poli- si, muhacir olduğunu söyliyerek iki se- nedenberi Eupen'de oturan Alman va- izi Sehecklis'i tevkif etmiştir. Vaiz, ca- suslukla itharg edilmektedir. Sehecklis, oldukça müreffeh bir ha- yat geçirmekte ve motosikletle sık sık Alman bududuna gitmekte idi. Bu tey- Meçhuldür. Bmaenaleyh, önü -|de yeni mezunlarla takviyesi mukarrer| kif hâdisesi hakkında adliye makamatı Büzar günü, pehliyanlarımız a- (dir. ketüm davranmaktadır . “aelimdü LAZL DA e yal el £7 Gd kanlı bir talili (Baş tarafı 1 inci sahifede) Nimet gişesi sahibesi Bayan Nimetin yüzünü dün mutat hilâfına hayli asık gördüm. Önüne yığdığ: kara kaplı koca defterleri habire karıştırıyor, ve habre söyleniyordu: — On senelik müşterimiz olacak.. Bu- nu bize yapmalı mıydı? — Hayrola, diyorum?.. Telâşlı görünü- yorsunuz? Kaşları asabiyetle oynuyor: — Bırakın Allah aşkınıza... Ben telüş- lanmıyayım da kimler telâşlansın? Bü - yük ikramiye 33494 numaralı bilete çık- tı.. Halbuki, bunu alan müşterimiz, ad- resini vermemiş! Kör olası adam! © sırada, gişenin önüne sokulan hay- li yaşlı bir adam sordu: — Kaç numaraya çıkmış büyük ikra - miye? Bu sırasız sual, bayanı büsbütün sinir- lendirdi: — Bilmiyorum! Liste çıkınca anlarsi- nız. — Söylesen, günaha mı girersin? — Canım, başımı günaha sokma... Nu- mara söyliyecek halde miyim ben? Git Beriki gülüyor: — Giderim amma, uıı!undz peşimden koşarsın da bulamazsın? — Şeytan koşsun senin peşinden? Öteki sakin, daha fazla gülüyor: — İnkisar etma bana. Demin de: «Kör olası adam» dedin. Sana adresi ver- meyi unuttum diye neden kör oluyor - muüşum? Gişe sahibesinin ayakları suya iner gi- bi oldu: — Yoksa size mi vurdu büyük ikra - miye! — Tabil... Bu tesadüf, bu konuşmayı dinliyenleri hayli güldürmüştü. Beriki, eski paralar gibi buruşmuş biletini cebinden çıkardı. bu ayın talihlisi olduğunu isbat etti. Bir an için ne yapacağını kestiremiyen gişe Bahibeti, sevinç ve mahcubiyetle kızar- dı. Sanunda kendisıni topladı: — Adresinizi bulamadım diye çok si- nirlenmiştim de. Kusura bakmayın... Soğukkanlı talihli, her şeyi hoş göres cek kadar mes'ut. Adı Alekoymuş. Kal- yoncukulluğunda 16 numaralı evde otu- rurmuş. Ve ev, aparlıman, pansiyon tel- Tâllığı yaparmış! — Bir gün, diyor, o çapkın talih kuşu- nun benim başımda da tatlı tatlı ötece - ğini biliyordum. Bu yüzden de, ekmeği- mi alamadığım zamanlar bile, biletimi tım, 62 yaşımdayım. Beş çös cuğum, 17 tane de torunum var. dul kızım, ve altı torunum benim başımda e lar. Karımla üç kız kardeşimi de sayame sanız, on bir nüfusa bakıyorum, Piyanga bana vurmasın da kime vursun? j Onun az evvelki halini hatırlayınca, hayretle sordum: | — Peki, nasıl oluyor da, bu kadat muhtaç olduğunuz bir şeye kavuştu e ğunuz anda bile şaka yapmayı düşüne e bilecek kadar sakin oluyorsunuz? : — Size söylüyorum ya? Ben bu pa e rayı kazanacağımdan emindim. Hele bu sefer, daha dün geceden paraları cebim- de biliyordum. İnanmazsanız, gidelim eve dekilere sorun. Hattâ, bana yarın gele melerini tenbih ettiğim alacaklılarım bis le var! Talih onlara benim yüzümü kae ra çıkarmadı! * — Bu emniyet size nereden geliyordu? Meğer tertemiz bir türkçe konuşan teb lâl, hukük mezunu imiş: — Ben, diyor, çok bildiğim için çok yas nüldim. Ve hayatta bu yüzden kaybet e tim. Gişe sahibesine yüksek bir bahşiş vete dikten sonra, tekrar saydığı paralarını cebine itinayla yerleştiren talihli: — Şimdi, diyor, iki yardımcı bulaca e ğam, bir de yazıhane açıp, işimi büyüte- ceğim. Benimle alay etmiş olanlara göse tereceğim ki, tellâllık, lâyıkile beceril « diği takdirde, tayyare bileli almak'ka « Sonra önüne bakıp dalgın dalgın düşü- nüyor, kendi kendine söyleniyor: — Dokuz... Bir de ben... On... Tam on kişinin hayatı kurtuldu... Sonra gel de, şu piyango için: «Piyango değil, Hızır mübarek!» diyenlere inanma! Ve gişe sahibesine veda ederken güle dü: İ — Gördün mü? Sana adresimi bırak- mış olsaydım, peşimden koşacaktın. Hale buk! ayağına kadar geldim. Ve sen bana — teşekkür yerine inkisar ettin! f Öteki istemeden kırdığı pottan mü teessir. Üzgün üzgün gülümsüyor: — Bir daha mı? Sizir. gibi bir numara değil, bütün numaraları sorsalar cevap vereceğim! Bu mükâlemeyi dinliyen zeki bir gâar zete müvezzil, kırdığı potu sezdirme e den tamir eden bayanın diplomatlığına yerinde bir nükteyle ilişiyor: — Atma be Nimet abla... Bütün numa- 'raları nasıl sayacaksın? Sende numara biter mi ki? 2 Naci Sadullah Bir Bayraklı faciası da Sirkecide oluyordu Dün, Sirkecide, Devlet Demriyolları İanbarı önündeki iskelede benzin bo- şaltmakta olan Gayret motöründeki 100 varil kadar benzinin ateş aldığını, hâdisenin ehemmiyetine göre kazanın İnisbeten — ehemmiyetsiz ” atlatıldığını yazmıştık. Kaza şöyle olmuştur. Amerikan Sokoni şirketine aid 194 varil benzin, trene yükletilmek üzere, şirkete aid Gayret motörile, Servibur- nundan Sirkecide, araba vapuru iskele- sinin biraz ilerisinde, Devlet Demiryol- ları anbarı önündeki iskeleye getiril- /miştir. Sirkeci istasyonu hamalları va- rilleri iskeleye çıkarmağa başlamışlar- dır. 94 varil benzin iskeleye çıkarıldık- tan sonra tam saat on ikiyi on geçe, mo- tördeki benzinler, birdenbire büyük bir tarrakayla ateş almıştır. İnfilâk, hamallardan Mehmet oğlu Ramazanla Bekiri havaya fırlatmış ve bunlar denize düşmüşlerdir. Hâdiseden derhal itfaiye ve sıhhi im- dad teşkilâtı haberdar edilmiş, bir ta- raftan itfaiye, diğer taraftan sıhhi im- dad otomobilleri vak'a mahalline gel- mişlerdir. İtfaiye yangını söndürmeğe uğraşırken, sıhhi imdad otomobilleri de yaralıları hastaneye taşımağa başlamış- lardır. İnfilâk esnasında, ağır yarala- nan Ramazanla Bekirden başka, nisbe- ten hafif olmak üzere, hamallardan Mehmet, Halil, Mehmet Ali ve Yusufla motör makinisti Necmi ve İzzet kaptan da müuhtelif yerlerinden yanarak yara- lanmışlardır. Bekirin bacağı kırılmış- tır .Bu sırada, Sirkecide vagana yüklü a ÜRÜ A LA — benzinlerin de iştial etmemesi için, ben- zin yüklü vagonlar, manevra yapılarak geri aldırılmış, kaza mahallinden uzak- laştırılmışlardır. Bütün gayretlere rağmen motörün ve benzinlerin yanmasının önüne geçi- Jememiş, saat 13 de, motör, daha üteş. almamış olan 20-30 kadar varille be- raber batırılmış ve böylelikle hâdiseye nihayet verilmiştir. İitfaiyenin fevkalâ- de gayretini de kaydetmek lâzımdır. Haâdise esnasında, Emniyet Direktörü Salih Kılıçla ikinci şube direktörü Ne- cati de vak'a mahalline gelmişler, po- lisce alınması icab eden tedbirlere ne- zaret etmişlerdir. " Kazanın ne suretle vuku bulduğu he- nüz anlaşılamamıştır. Hararet, hareket ve temasla benzinlerin ateş almış olma- sı ihtimali de ileri sürülmektedir. Bu. husustaki tahkikata ehemmiyetle de- vam olunmaktadır. i Frankoya casusluk yapan bir Fransız memuru tutuldu Marsilya 11 (AA.) — Marsilya P. T. idaresinde çalışan Adrien Sentenaç is e mindeki bir memur, Valânsie hüküme- tine hitaben yazılmış şifreli - telgrafları başka yerlere sevketmek töhmetile maz nun olarak tevkif edilmiştir. Memur, metresinin tesiri altında İspanyol âsile- ri lehine çalışan hir çete hesabına hare- ket ettiğini itiraf etmiştir. Başka tevki « fata Intizar olunmaktadır. eet Sedlanae l n Si

Bu sayıdan diğer sayfalar: