12 Ağustos 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

12 Ağustos 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Beyoğlu üçüncü noterinin ** muamelatı tetkik ediliyor İstanbul ikinci noteri Huın Ark ve kâtibinin Sultanahmet 1 inci sulh ceza mahkemesinde ya- pılan sorguları so- nunda tevkif o - hunduklarını dün- xü sayımızda yaz- mıştık. Ayni noterlik « le alâkalı bir me- seleden dolayı as- liye birinci — ceza mahkemesine ve- rilen Yani ismin - Dün tevkif edilen de biri de, evvelki Yani gün geç vakit tevkif olunmuştur. Yaninin suçu bu noterlikte karısı Sof- ya namına bir sahte senet tanzim etmiş olmasıdır. Diğer taraftan Beyoğlu üçüncü no - terliği muamelâtının da müddeiumumi - Hikçe teftiş ve tetkikine başlanmıştır. Yiyip içtiğinin parasını vermiyen mahküm oldu Hasan isminde bir gemi tayfası evvel- ki akşam Taksim bahçesine giderek, yiyip içtikten sonra, para vermeden sıvışmak istemiştir. Fakat, işin farkına varan gar- sonlar, Hasanı kaçmak üzerevken yaka- lamışlar, aralarında münakaşa başlamış- tır. Suçlu bir aralık garsonların üstüne hü- cuma kalkışmış, bunun üzerine işe polis müdahale etmek mecburiyetinde kal « mıştır. İşi büsbütün azıtan Hasan, poli » se: — Sana da ne oluyor?.. Seni, buraya tahsildar mı, tayin ettiler, demiştir. Hasanın asliye 3 üncü ceza mahkeme- sinde yapılan duruşması sonunda 1 ay hapse, 31 lira ağır para cezasına mah - küm edilmiştir. Zimmetine para geçiren bir belediye tahsildarı mahküm oldu Bir müddet evvel zimmetine para ge- çirmekten suçlu Beyazıt belediyesi tah- sildarlarından Cemal oğlu Enver adli. yeye verilmiş ve asliye 4 üncü ceza mah- kemesinde duruşmasına başlanılmıştı. Bir aralık tevkif edilmesinden korka - rak Kemahtaki amcasının yanına giden Enver parayı tedarik ederek, dönüşte ad- Bye veznesine yatırmıştı, Enverin duruşmasına asliye 4 üncü ceza mahkemesinde dün de devam olun - muş, suçlu bu paranım çantasından ha- beri yokken çalınmış olduğunu ileri sür- müştür. Fakat, yapılan duruşma neticesinde su. çu sabit olduğundan bir sene müddetle hapse mahküm edilmiş, ancak zimmete (GÖNÜL İŞLE Okuyucularıma Cevaplarım Bay «M.T. N» a: Hayata doğan bir insanın ilk söyle- diği kelime «anne> dir, hayata gözle rini kapayan adamın da telâffuz ett!. Bi son kelime budur. Tatlı zamanları- mızı bilmem, acı zamanlarımızda dal- ma ondan meded umarız. Kendisini sevmeye, hoş tutmaya mecburuz. Bu, vazifelerimizin en mukaddesidir. Fa- kat evlenecek o değildir. Sizsiniz. Ben €erkek olsaydım annemin — istemediği bir kızla yuya kurmazdırı, fakat an- nemin isteyip te benim ruhumun haz- zetmediği bir kız için de ona ısrar et- menin manasız olduğunu anlatırdım. * İzmitte Bay Ö. F. Ö, ye: Ben size verilen cevab. «ademi mu- vafakati» saklamaya matu? bir baha- ne olduğunu tahmin ediyorum. Kızla- rına yüksek tahsil yaplırtmak istiyen aileler yok değil, bilâk's günden güne ıeçınleıı parayı tamamen iade etmiş bu- lunduğu için cezası altı aya indirilmiş - Bazı mahkümlar Zonguldağa gönderildiler Zonguldakta Kömürişe bağlı yeni bir ceza evi tesis edilecektir. İnşaatta çalış - tırılacak olan 53 mahküm dün Zongul- dağa hareket etmişlerdir. Mühtelif vilâyetlerden toplanan bu mahkümlar, önce inşaatta çalışacakl bilâhare, kömürişte amele olarak kulla- nılacaklardır. Bunlara, muayyen bir gündelik te ve- rilecektir. Bir düzeltme Dünkü nüshamızda İstanbul ikincl no- teri Hasan Arkın tevkifi hâdisesinden bahsederken serlevhasında yanlışlıkla Beyoğlu ikinci noteri diye yazılmıştır. Tashih ve itizar ederiz. 24 saatlık belediye vukuatı Son yirmi dört saatte Beyoğlu mınta- kasında tramvaydan atlıyan 9, sırık hamallığı eden 17, sokaktasahdets bo- zan 2, muhtelif belediye yasaklarına ri- ayet etmiyen 80 kişi hakkında ceza zap- tı tanzim ve 33 börek imha edilmiştir. 126 kedi ve 10 köpek de yakalanarak hayvanları himaye cemiyetine gönde- rilmiştir. Eminönü kazasında tramvaydan atlı- yan 19, sokağa çöp döken 8, caddeleri işgal eden 7, markasız hamallık eden 4 kişiye ceza kesilmiştir. Fatih kazası mıntakasında vapurdan | atlıyan 3, tramvaydan atlıyan | — cad-| deyi işgal eden 4, sokakta abdest bozan 2, temizliğe rlayet etmiyen fırıncılar- dan 7, sokağa çöp döken 2, sokaklara| tavuk salıveren | kişi yakalanarak pa- ra cezası kesilmiş, 107 kedi yakalanımış- tır. İnhisarlarda yeni tayinler | hazmetme: İnhisar umum müdürlüğünde yeni ba- zı tayin ve tebdiller yapılmıştır: İnhisar müfeftiş muavinlerinden Emin. Paşa- bahçesi ayniyat köntrol âmirliğine, Hâ- mid, umum müdürlük zatış reklâm şu- besi kısım âmirliğine, Adana başmüdü- rü Sırrı, müfettişliğe, Erzincan müstaki! müdürü Zekeriyya, Edirne başmüdür muavinliğine, Kastamonu müstakil mü- dürü Hadi Erzincana, Bandırma müdü- rü Kadri terfian Kastamonuya, Mardin müdürü Şemsi Bandırma müdürlüğüne, Adapazarı müdürü Halid Fahri, Urla mü dürlüğüne, İzmir tütün — fabrikasından Kemal Adapazarı müdürlüğüne, İnegöl müdürü Kemal Mardine, Balıkesir baş- müdür muavini İbrahim Cibali fabrikası emniyet âmirliğine tayin ve tahvil edil- mişlerdir. RI goğalmaktadır. Bu bir bakımdan bizi memnun edecek bir şeydır. Fakat bu nevi ailelerin sayısı henüz mahdud- dur, daha ziyade rtefah içinde bulu- nanlara inhisar eder, ekseriyet elân makul bir yaşta makul bir izdivacı tercih edenlerdedir. Kızın ailesi sizin yaşımızı küçük görmüş olabilir. Bu bakımdan haklı- dır da. Bana öyle geliyor ki daha ya- şamaya, tecrübe görmeye. Fazla ol- gunlaşmaya muhtaçsınız. Evvelâ bu noktayı tetkik ediniz. Hattâ kızla ko- nuşunuz. Kararı sonra verirsiniz. O zaman isterseniz vaziyeti bir daha göz- den geçiririz. * » Bayan Pakizeye: Annenizin hakkı var, Genç kızın yeri kadın meclisi değil, genç kız mee- lisidir. “Şüphe yok birçok şeyleri öğ- renmek, hayata gözü açık olarak gir- mek lâzımdır. Fakat bu sahada ken- disinin ilk mürebbisi annesidir. TEYZE SON POSTA 'HABİSECER İ 'KARSISINDA! Ayıklı gazeteler — Kaç Diye s — İki nevi gazete vardır. Cevabını veririm. Ve ilâve ederim: — Bir nevi bildiğimiz gazeteler; Ayakları tur, kendi kendilerine ge- zemezler. Ve eri yoktur, söylemez - ler.. Sadece okunurlar. Diğer nevi gaze- telere gelince: Onların ayakları vardır. Gezerler, ve seslidirler.. Yani okunmaz. lar, dinlenilirler. Bildiğimiz sessiz gazetede çıkan bir ha- vadisin sesil ve ayaklı gazetede ne şekil aldığına dair misal getirmek isterim. Ev- velki gün havadisi okudum: «Üç rubu asır yaşamış olan birahaneci Lâla dün gece ştür. Yuttu- gu şeftali çekirdeğinin ölümüne sebep olduğu zannedilmektedir.» Havadis, sessiz gazeteden derhal sesli gazetelere intikal etti. Tramwvayda bir erkek yanındaki er « keğe anlattı: — Lâlayı bilir misin” Hani gu çatal sa- kallı meyhaneci. Adam bir şeftali çekir - deği yutmuş, çekirdek midesinde filiz - lenmiş, ağaç olmuş. Operatörler, doktor- lar uğraşmışlar amma nafile! Ağacı sö- kemem adam da ölmüş. Kahvede iki tavla partisi arasında sö- zü geçti Lâla ölmüş. Kendisini iyi tanırım. Eski ve len birinin Iâlasıydı. Tuhaf bir âdeti vardı. Yemeklerden sonra beş on tane şeftali çekirdeği yutardı. Dün gene çekirdek yutuyormuş. Gali- ba biraz fazla yutmuş olacak ki midesi ölmüş. İki kadın vapurda buluşmuşlardı: — Lâlanın öli çok feci.. Karısı da ne kadınmış, eşi Adamın ağzına şeftali çekirdeklerini doldurmuş. Sonra iğne ipliği almış, ağzımı torba diker gibi dikmiş, zavallı da ölüvermiş. Allah kim- senin başına vermesin! Yolda yürüyeni bir tamıdığı yolundan alakoydu: — Azizim artık kadın şerrinden kork- mıya başladım. Lâlayı bilirsin.. Hani bi- rahanesinde bira içerdik. Karısı, bir mum yakmış; yanan mumu adamın boğa- zından aşağı bırakmış. Müm midesine inmiş, orada daha fazlı alevlenmiş.. A - dam da cayır cayır yanıp, ölmüş. * Bir fıkra vardır: Tek ayağı Üüzerinde sekiz on yalan söyliyen MarsiIyalı bir berber, bir sa - bah dükkânımı açarken komşusuna: — Haberin var mı, demiş, bir. balina balığlı tıraş olmak için dükkânima gele - fakat çok büyük olduğundan li- mana girememiş. Ben, biraz sonra gidip olduğu yerde kendisini tıraş edeceğim. Bu yalan, ağızdan ağıza yayılmış.. Dö- nüp dolaşıp, gene berberin kulağına gel- miş. Kendi söylediği yalana kendisi inan- miş, tıraş çantasıni kapınca balinayı tı- Taş etmek için yola çıkmış. Sesli ve ayaklı gazeteler de acaba ken- di neşriyatlarına, Marsilyalı berberin kendi yalanıma inandığı gibi, gene ken- dileri inanıyorlar mı? İMSET Denızcılıkte yelken Buhar veya benzin kuvvetinin yel- ken gemilerini ortadan tamamen kaldı- racağını sanmamalı: Danimarka bahri- yesi yelkeni öğrenmiyenin hakikt bir denizci olamıyacağı kanatine el'an sa- dıktır ve mekteb gemisi olarak hakiki Alman sinema diktatörü Leni Riefensthal'in hayat! «Sinema diktatörü kadın bir filmin Alman sinemasının en mühim siması olan ve «Alman sineması diktatörü» lâ - |kabı verilen güzel Leni Riefenstahl şa - yanı hayret bir azme malik genç bir ka- dandır. Dansözlükle başlıyan bu güzel ka- dının hayatı çok meraklı safahatla dolu polduğu için anlatmayı faydalı bulduk: Senelerce evvel Berlmdeki aktörler'n, ressamların, muharrirlerin ve ediplerin toplandıkları «Romanischezs - Cafö» isimli bir kahveye genç ve güzel bir kız mun- tazaman devam ederdi. Her gün öğleden sonraları gelir, bır kö- şeye çekilir, kimseyle görüşmeden zekâ dolu güzel gözlerile otrafını tetkik eder- di. Vatanının uğradığı mağlübiyet anda |pek büyük bir tesir yapmıştı. Herkes o- nü takdir eder, yalnızlığına hürmet gö: terirdi... Bu genç kız Leni Riefenstahl ismini taşıyordu. Berlinin kalabalık bir mahal- lesinde doğan bu güzel kız küçük yaşın- danberi hayatını kazanmak mecburiye« tinde kalmıştı. Kızın artist olmak arzusu fazla idi. A- lelâde bir artist değil, yüksek bir art!i olmak, parlamak istiyordu. Fakat ailesi fakirdi, geçinmek için evvelâ boğaz, son- ra san'at Vâzımdı. Nihayet dayanamadı, müzikhole ke: dedildi, Müzikholden müzikhole sekiyı kabarelerde numaralar yapıyor, figüran- lık, dansözlük ile ünsiyet peyda ediyor- du. Leni bu arada bir çok sahne vâzileri- ne müracaat etti. Fakat filmlerde aranı- lan güzellik olmadığından dolayı müra- caatları bir semere vermiyordu. Çaresiz isteksiz isteksiz müzikhollere döndü. Tehlikeli bir film Müzikhole gitmediği bir gece kahve deki mutat yerine goçti, dalgin ve dü şünceli dururken kulak kabarttı, yanın daki masada bir kaç gazeteci konuşu yorlardı. İçlerinden biri: — Stüdyo tehlikeli bir rol için bir san'atkâr arayıp duruyor. Çevrilecek film dağlıklarda geçecek bir vak'ayı tasvir ediyormuş! diyordu. O güne kadar temkinine sahip bulu - nan Lenl hemen y(rkdzn IuLudı. Gaze- — Ben dağ sporlarının lıepıinl bilirim. En yüksek karlı ve buzlu dağlara tırma- nırıim, korkmam... Bahsettiğiniz stüdyo- ya beni tavsiye eder misiniz?., Gazeteciler genç kızın arzusunu der - ha) is'af ettiler ve stüdyoya takdim odi - len Leni Riefenstahl böylelikle sinema hayatına başladı. İlk çevirdiği filmin ismi (Beyaz Ce - hennem) di. Bu filmdeki rolü, cesareti herkesin takdirini celbetmişti. Bu yüzden kendisine muhtelif stüdyolardan teklif yağmağa başladı. Bu filmden sanra ço - virmiş olduğu filmler şunlardır: (Kudsi Dağ), (Mavi Işık), (Dağ Esir- leri). *Bu filmlerde dahi pek büyük bir mu- bir yelkenli yaptırtmıştır. Georg-Stag adını taşıyan bu mekteb gemisi bugün- lerde İskoç açıklarında talim yapmakla meşguldür çekilişine nezaret ederken vaffakiyet kazanmış olduğundan kend' | sine (Dağ Perisi) ünvanı verildi. | Dağlarda, karlı tepelerde tehlikeli TOF ler çevirmekten o kadar zevk alıy0! ki kendisine teklif edilen monden fil” lerdeki rolleri hep reddetti. Bir genç kadının azmi Aradan seneler geçti. Hitler yklîdd mevkline geldi ve Leni de yeni rej derhal benimsedi. Leninin zevk Ile döşenmiş bir evi w!' dı. Orada arasıra toplantılar yapılıyöf du. Leni bu toplantılarda yeni rcjij methede ede bitiremiyordu. Genç kızin fevkalâde dinamizmi Hi kümet ve parti adamlarmın dikkat na* zarlarını çekmeden uzak kalmadı. 0““' rın itimatlarını kazandıktan sönra man inkilâbının safahatını filme al için müracaat yaptı ve arzusu derhal İ$ edildi. Hitler kendisini kabul ederek Lenipli filmin ana hatları hakkında izahat 47 ve bu izahat hoşuna gitti. Tam o sıfâ larda, yani 1934 de Nürembergde part büyük bir toplantısı yapılacaktı. Hitler bir emirname kongresinin bütün safahatının Leni fenstahi tarafından filme alınacağını dirdi. Bu filmin çevrilmesinde genç kadınif maiyetinde 35 operatör, 50 asistaf, montör vardı. Çevrilen — filmin metre olacaktı. Leni bu' dakıkı h'= rup dinlenmeden çalıştı bir film vücuda getirdi. Olimpiyatlar filmi 1936 senesindeki kış ve yaz nllmPİ) yunlarının filme çekilmesine gcne memur edildi. 1936 senesinin ilk gününden son .i nüne kadar durmadan çalıştı. * Olimpiyat oyunları başlamadan a7 " , vel Yunanistana gitti, olimpiyat md!n', leği ile işe başladı. Bu safer maiyeti”” | (500) kişi çalışıyordu. Iİ"L Olimpiyat müddetince günde en 16,000 metre film çevriliyordu. ı’ Bu Olimpiyat filmi 18 aydanberi |" ikmal edilememiştir. Çünkü Leni 'îm zerinde hâlâ büyük bir titizlikle $ maktadır. Filmin ismi (Dünya cmçngıdır) İki çok büyük kısımdan müteşekk' , | Jan almanca, fransızca, italyanca, V’â lizce olarak dört lisan üzerinde çeV miştir. $ Son günlerde Leninin gözden dÖğÜ BiL » dair kasten çıkarılan şayialar lâfına olarak Leni Riefenstahl'ye daşları (Alman sinemasının güzel zimkâr diktatörü) ismini vermişldd':.: ve | | l.'ı | | ıni6 | j İ d | ve müker L , $ , v j | j j î j Dört hıyııılmılel tenisci II"ı | Bün şehrimize dört beını-lmll"’y | nisçi gelmiştir. Bunlardan Botez, Rumen, Stalyos, Kalgrepulos Y! ,tg' Meşhur teniaçiler önümüzdeki haft tenisçileri ile karşılaşacaklardır. Celâl Bayar dönüyor ) Muğlada bulunan İktısad Vek'g/ lâl Bayar, ayın on yedisinde şeİt dönmüş bulunacaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: