12 Ağustos 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

12 Ağustos 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BSON POBSYTA Otomobil ile istanbuldan Avrupaya Şehir tiyatrosunda festival | Belgrada giden uzun yollarda başımıza gelenler Yazan: Vasfi Rıza Zobu —.. Yugoslav köyterinden birinde tarlada çift süren bir mintmini Eski harflerle yazıp okuduğumuz ta-| yok. Çünkü o da Sırpmhıxnuuı yazıl- nn rihlerde, İstanbulda intişar eden gazete- | mış. Hulâsa yol uzar, biz gideriz. Biz gi- dnıî“ım FT İR ĞNSN lerde bir mülâkat çıkmıştı. Kim oldu- | deriz, karanlık basar. Karanlık bastıkça Vasfi — Usta hakkını Behzada verin, | ğünu hatırlıyamıyorum, fakat herhalde köylerde adam bulunmaz.. Wn yınbî ©o hepimizden eskidir. söz sahibi bir frenk olacaktı. Bu zat A- |bi! Yolculuk mu ediyoruz — körebe binel Rejisör — Şimdi susacak mısınız, sus- | Hadoluda trenle seyahat edip htmhlıJoynuyunu bilmiyorum!.. İlk zamanlar kak heriflerine karşılık vermesi ayıb olur. Behzad — Halide abla hoş geldin! Halide — Ablalar götürsün seni pin- pon, neye senin ablan oluyormuşum? Vaktinde evlenseydin benden büyük to- runun olurdu. .::“’ö'ı Tepebaşı tiyatrosunun — kapı- < ge atine bakar: Di sî'lı onu beş dakika, yirmi üç sa- Bi Gört salise geçiyor. Aktörlerin hiç Yök Tada değil Birer yevmiyelerini, OYlıklar, T yevmiyelerini, yok yok birer u keseyim de görsünler: (Bagı- gelmişti. — Gazetecilere — memleketimiz | köylerle sokaklarında bulduğumuz — in- turayım mı? larında 5 ı hakkında fikirlerini söylerken diyordu | sanlar çok nazikti.. Söylediklerinden hiç Susarlar. m,),e:"“’*üebecu * | Küçük Ferih — Benim kadar da toru-| Rejisör — Bu hafta festivale iştirak | ki: «Her şeyiniz iyi. Halk çok misafirper- | bir şey anlamadığımızı ;öğu_ı_ıec, 0;4:::' < Zad kapıdan girer: nunun çocuğu! edeceğiz. Bir oyun — vereceğiz, bunun | ver. Memurlar sühulet göstermede yarış | bilimize binip M:dilh ”:ı_. OSİİYB ır İ Olmadı Byle bağırılmaz, ben,| Hüseyin Kemal — Bizim büyük pede- | için hazırlanmak lâzım.. Evvelâ oyunu | edercesine gayretli. Yalnız bir kusur var bize kl"“lı“k yorla: mraları *': dolu'da nasıl bağırırdım - bilmiyor kararlaştıralım. ki, onun zahmetini çektim. O da yazıla- | da bitti. Bütün köyler uykuya dalmış! rin bana ölmeden evvel selâmı varmış. Öldükten kırk sene sonra ben doğmu- şum, selâmını Behzad bana söylemişti. Şaziye — Sahi Kemalciğim, biliyor musun, Behzad benim büyük babamın annesinin düğününde karagöz oynatmış, Behzad — Bunların doğru olduğuna sen gel de inan! Rejisör — Fazla lâf yok! Kapıları çalıp herkesi ayağa kaldıramaz- dık ya!., Ah ne diyeyim 6 Romanyalıla ra., Ne vardı bu kadar misafirperver ©- lacak.. İkram ettikleri şarablar şimdi n- rıl ziıril burnumuzdan geliyordu... Lev- haları okumağla çalışmaktan başka çare miz yok.. Al bir dörtyol ağzı daha.. Dedima, ça- ? Bak bağırayım da işit: Mase- Muammer — Lüküs Hayat! rınız. Beynelmilel olmadığı için istas- Halide — Lüküs Hayat! yonların üzerindeki isımleri okuyamı- Hep birden — Lüküs Hayat! yorum, binaenaleyh ncreye geldiğimi, Rejisör — Peki mademki onu istiyor-|nereye gideceğimi öğrenemeden — geçip sunuz, rolleri taksim edelim! gidiyordum..» Adamcağır sağsa: Kulak- Şevkiye — Roller soktan taksim edil-| Jarı çınlasın, ölmüşse: Toprağı bol olşun; miş, Ben rolümü biliyorum, sarki söyle- | yugoslavya hududuna geçince 0 adamın yeteyim. bu sözlerini hatırladım.. Rumen hudu- Becii , ı"'"d Börünür: Rej 'endim geliyorum. - shl“' — Seni kim çağırdı! - B:nî'lndmu! di Muhasebeci misin? — n Vür aktörüm. — y ebanbociyi çakıedımı, Halide — A ayol Müuhsinciğim, katlı-| — «Sen kel Memis ben Sadiye.» dunda kralın şerefine verilen cünbüşlü |Te yok, leyhadaki yazıyı sökmeğe çalış- X leyge ben evime gideyim. ğına kıramı girdi. Yoksa torbaya mı koy- Rejisör — Öyle değil.. Şimdi roller de- ziyafetten sonra epey geçe kalmıştık.. | Malı.. Haritayı açarız.. Belgrad yolunda Gün festival Ki deni de çağırdık, bu-| gular. Kim demiş yok diye hele ben söye | işecek, Halide; —— —— Hududu ayıran 'nehrin üzerindeki köp- |ÜK büyük şehir neresi? Hah bulduk: — Hiç hıbeî':nhı::.ık yapacağım, lemiye başlıyayım, tam bir hafta sus-| Halide — Canım söyie, seni dihliyo- rüyü GeEmiz ee GEtAbk kakacamniğ ;z;“;_ Awb.î::e A""di",g“"" - yoktu. mam! ŞU öz gözü gö bir haie gelmişti. Bu- ; aral ineriz.. İkimizin e- Nasıl haberin olmaz. Ve arnk ae Rejisör — Sen Şevkiyenin yaptığı ro-| © * Sözü görmez AÇ lindede birer küçük projektör.. Toz, diz 5 Kimse bir şey söylemedi kit —? S n lü yapacaksın rası <EluLa büçük bir köymlş. Hudud | — 5 »e S e e Tüvktadeki' Harilkei Relisör hiddetlenir: gi Gözlerini açar, artistlere bakar, hepsi | © YaP: ' L İ YO memürü bizi petrolla yanan bır fenerle | YaPaklara kadar!. arfleri <Ki dr: kori itlel Halide — Yapayım ik! gözümün bebe- karşıladı.. Gayet nazik bir adam.. Pasa- | Sökmenin imkânı yok!. Bütün harfler tüdenin bi B eZ E e &n? Ben“m bir şey söylemesi mi lâ- Rejisör — Şimdi festival var. BL Kısacık bir eteklik giyerim. Çıkarım port kaydını yaptıktan sonra bavulları- | Güneşte kalmış ıslak mercan terliği gibi debi mi? n geçirdim ya, bu Kati . AA l a sümrda deş-| Ottaya: A ayol bana ne de yakışır. mıza değil, otomobilin penceresinden bi | Yatırı yumru olmuş.. Başı neresi, ayağı v vi Va ihal yok efendim alatım! f Ru]ı:ıor — Bedia. le bakmadı, geçmemize izin verdi. nerede? Yazıyı tahminie bulmaktan baş- Üiğam n zz — Destihal değil, festival! mo— SĞ d”':";lş Ceki Elimizde Yugoslav hacitası, tozlü ve jFA Söre kalmamıştı. Direkte dört levha € akı Z| — n de le) ü - ö gi ğ , l — O burada değil? ör ünü yapa ük.. Niyetii var, dört sokak gösteriyor.. Vırşatzı bul- “AÂİ tülbentten süzüülecek» e Raş ği caksın. HATADAK AU ÖL ADAĞ A E di YUNEK Küğ İaztl TAC'DR, ce «Belgrade a varmaktı amma ne ge- zer.. Evdeki pazar çarşıya uymadı.. U- zun seyahatimiz esnasında yegâne — sı- kıntılı günümüz işte bu gece oldu.. *Ben Turhaldan döndüm diye» Ben , CP kimler üzülecek!» M Zad —— Muammor çocuk ta geliyor. Bah: Mmer gelir ellerini öper: "_hı'd — Müammer ol evlâdım. Töndür CÜ — Kürkçü dükkânına gene Rııın MÜ tüki? M SÖr Clini uzatmaz: % — Muhsin amca elini ver Bedia — Ben mi? Rejisör — Yok ben! Vasfi — Her ikisine de yakışır ya Rejisör — (Hiddetle) Yakışır ya, hem ben o rolü ültratrajik bir surette oyna- * rım. Şöyle sahneye çıktim mi evvelâ siz| Her talaf zifiri karanlık., Sağa, sola titrersiniz. Sonra sizin titremeniz, halka | sapan müteaddid yollar var.. Sırpçadan sirayet eder. başka bir lisan bilen yok.. Yeleunun ye- Hazım — Tit titriyor efendi. gâne yardımcısı: Sokak isimlerini yazan Rejisör — Ben şöyle bir, «ben Memi:|tevhalardır.. Burada onun da bir faydası Üüç, dört, beş, altı, yedi. Hah buldum!, Hangi tevhada yedi harf vars, işte o bi- zim yolumuz... Hey Allıhım, iskambil falhna bakar gibi bir şey.. Kara maçanın onlusu!.. Tamam, işte buldum, bu sokak!, *Ya değilse?» «Adam sende, dalga boyu aşmış; ha bir karış ha bin karış. Yolu- muzun sonu nereye çıkarsa orada gece- leriz. Artık talihimize!, Arabayı yedi — Fesi al olan, hani Habib Neccar! — Fesi al da değil — Öyleyse nedir? — Festival! Vasfi Rıza — Cahiller bir şey bilmi- yorlar, Parisi görmemişler ki bilsinler, rejisör bugün Parisçe konuşuyor. Ben anladım. Festivali ben Pariste gördüm. Hazım — Gördün mü nasıl şey? Vasfi — Şanzelizede bir aşağı bir yu- x— rbelol Oradan, bön adan defolup buraya geldim ya, Sevki ıe Bidersin? yiSi Ğ“b' koşa koşa gelir: ir yerde Bgidemiyezek. O olazak Sadiye olazayim, oynayaza- Hayat! - yüksek bir yere çıkar: —...,î'uy,"h bayanlar bütün aktörler ta- — Tamam — Bi H0k'a 'et, çih çih çih çih. Wu;“ — Hazım tamam dedi de ço- üm )q% aklıma geldi, trencilik oynu- a.i ” h“llım_' — Şimdi susalım da işimize Bedlin İÜlm © — Anladım.. Ne iyi, ne iyi sessiz bu LIR;;I:WM için susuyoruz. Ben Ü toj bilirim, Ateşten Gömlekteki "*ıım Yapmıştım. ’ı:.._ — Şimdi de külden apıı ünü yaparsın? h“tıı-bü Sös duyulur, herkes o ta- cekette Tit A :;îu".g;: ş::a;: da olmaz sokükta ıldılar. Allah hepsini ke ı,_î“';ü:hnîum Efendiciğim bun- Wİ' Börmemişler Vallah — e yin olmasza hi Yü; sa hiç utanmıyacak; tu, tükürecektim; Amn ’Wız ektim; Amma bu dim ki, kimse bana yakış- | yince Nedir? İsimli bir şarkı hazırlamak ”'"m_ M Bibi ble tazenin öyle 20-| aklıma geldi de, buldum! dedim. ” şim, hep dansları bitirmişim!, derim. Hazım — Ondan sonra da hor şey bit- 'miş ölur, perde de kapenız! Behzad — Müfid ve muhtasar. Vasfi — Ya ben ne yapacağım? Rejisör — Sen, sen, sen Zeyneb rolünü yapacaksın! Vasfi — Dekoölte tuvalet giydim mi sahneye çıkacağım? Rejisör — Tabi! Hazım — Hem sana tuvalet yakışıyor Vasfi, hani bilirsin ya, Lüküs Hayatta bir maskeli balo sâhnesi vardı. O sahne- de de giymiştin! Vasfi — Gözümün önüne şimdi ken- dim geldim. Hazım — Beğendin mi? Vasfi — Beni o Lalde görmiyen can- lara ne mutlu! Rejisör — Çok konuştunuz. Rol tevzi. atı bitmiyor. Hazımın yaptığı Rıza Bey rolünü de Necdet Mahfiya vereceğim.. Necdet Mahfi — Ancamadım monşer rejisör, ben Rıza Bey olacağım, mönşer Rıza Bey.. O, bu ne kadar inni bir şey, doğrusu bundan pek anşante oldum. Sahneye çıkıp bağıracağım. <Monşer Mistik», Mistik cevab verecek: «Jö vu zekut mon metr> Vasfi — Ay bunları ben mi coğim. Necdet — Monşer sen Mıstık değilsin, madam Zeynebsin, Mıstık başkası? (Devamı 15 inci sayfada) Kra Ka ö öi karı piyasa ediyordu. «Rej'söre» Bana anlat, ben anlarım. Feriha — Sanki biz - bilmiyormuşuz. Festivali ben de bilirim, türkçesi köprü demektir. Vasfi — Köprü demek mi? Feriha — Köprü demek ya! Köprüvü geçerken gördüm. Üzerine «İstanbul köprüsü» yazacakları yerde «İstanbul festivali» yazmışlar. Rejisör — Uzun lâfı kezin, festivalde oyun oynıyacağız. Ka Feriha — Vallah billâh oynamam, sah- nede oynarım amma köprüde oynıya- mam, Rejisör — Köprüde oymıyacaksın diye sana kim söyledi? Feriha — Festival köprü demek değil mi? Rejisör — Değil ya? Bedia — Öyleyse nedir? Rejisör — Nedir? Hep bir ağızdan — Nedir? Ekrem Reşid — Buldum? Hep bir ağızdan — Buldunsa söyle! Ekrem .Reşid — Ben söyliyemem! He- le Cemal bestelesin, ondan sonra sahne. de Vasfi söyler. Vasfi — Festivalin ne olduğunu mu buldun? Ekrem Reşid — Hayır, siz; nedir? de- söyliye- Olmyuc;ılanmızm Sorgularına Cevaplarımız Samsutıda Kadıköyünde No. 29 da Ha- mi Kökaya: * — Mektubunuzda işaret ettiğiniz nokta bizl tereddüde düşürdü. Kaçak odun veya kömür getizenler bittabi yakalanırlar. Amma, devletin izini ile kömür geliren her vatandaş malını serbestçe satabilir. * Bakırköyde Z. Güvençe: — Bahsettiğiniz aksaklık bir hastalık netlcesidir ve askere alınmanıza münldir. * İsparlada Cemal Touprakoğlu: — Şilriniz güzeldir. Ancak şiir neşret- mek itiyadında bulunmadığımız için ode- bi mecmualardan birine göndermenizi tavsiye ederiz. ( Devamı 15 inci sayfada ) 'Teknik bir mesele olduğu için size tatmin edici bir cevab veremiyeceğiz. * 1 Mecidiyeköyünde A. Hatıpa: — Bu hususta nazarı dikkati oelbede- cek olan sizin gibi birkaç kişidir. Köy hal- kından imza toplayıp nahiyeye müracaat edecek olursanız istediğinizin yer bulaca- Binı sanıyoruz. * İzmirde Zeki Türkanlora: ; — Mektubunuzdan bir gey anlamadık. Barih olarak yazmanızı rica ederiz. — Gönderdiğiniz yazı ilâna tâbi olduğu için dercinden bizl mazur görmenizi rica ederiz, * Nizipte Zeki Sönmeze: — Hisstyatınızı takdir ederiz. Bu kadar. cık bir cevab o Şoven adamı uslandıraca Üi kanaatindeyiz. * Boyazılta okuyucularımız H, Köy H F. V. ye: — Mektubunuz posta müdürlüğüne gön- derilmiştir. Tahkikat neticesini size gene bu sütunlarda

Bu sayıdan diğer sayfalar: