29 Eylül 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

29 Eylül 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mussolini - Hitler Mülâkatı Yazan: Muhittin Birgen — Budapeşte, 26 — usolini İtalyadan dün ayrıldı. Şu satırları yazdığım sırada Mü- mnihe varmak üzere bulunuyor. Bu seya- hat, Avrupanın şu günlerine hâkim olan en büyük siyasi hâdisesidir. 'On beş gündenberi her iki tarafın mat- buatı bü seyahatten bahsetti. Almanya, faşizm şefinin on beş senedenberi, mem- leket haricine yaptığı bu ilk seyahatini büyük bir tantana ile süslemek için gün- Jerdenberi hararetli hazırlıklar yapıyor. Bu hazırlıklar, şimdiye kadar Berlinde yapılmış clan bütün tantanaların üstün- de olacak. Musoliniyi ve Alman - İtalyan drstluğupu hararetle selâmlamak için ha- rekete getirilecek olan süs, makine, İn- san kuvveti, Berlinde, meselâ geçen se - neki olimpiyat, bu seneki 700 üncü sene şenliklerindeki nisbetleri çok geçecek - tir. Ayın yirmi sekizinci sah günü Berli- nin bütün resmi daireleri, fabrikaları, şirketleri, ticarethaneleri kapanacak ve bu suretle, dört milyon şehir nüfusunun bir milyondan fazlasının Musoliniyi se- lâmlamasına ve Alman - İtalyan dostlu- Bunu alkışlamasına imkân verilecek. On- dan evvel, büyük Alman manevraları - nın son perdesini seyredecek olan Mu - solini de almanca büyük bir nutuk söy- Hiyecek ve bu nutuk sade Almanyanın her tarafında değil, bütün dünyada dikkatle ve ehemmiyetle dinlenecektir, * Bu kadar tantanalı bir ziyaretin vere- ceği netice ne olacak? Şimdiden bu hu- susa dalı kehanet yapmak elbette doğru değildir. Fakat, her iki taraftan da şim- diye kadar söylenmiş ve yazılmış olan şeylere, ayni zamanda her İki tarafın da Şşimdiye kadar takip etmiş olduğu siyase- te bakarsak diyebiliriz ki Hitler - Mu - #olini karşılaşmasının neticesi, arada her hangi bir siyasi mukavele yazılmasına ve bunun altına imza konulmasına kadar gitmiyecektir. Menfi istikamette böyle bir kehan maya imkân vardır. Müs- bet manada, kehanet yapmak için de imkân vardır: Her iki şef te, nasyonal sosyalizm ile faşizm arasında sıkı bir ideoloji birliği bulunduğunu tesbit ede- cekler ve bolşevizme karşı açıkça vazi « yet alacaklardır. Her iki devlet adamı - nın da sulhtan bahsedeceklerini söyle - mek için do kâhin olmıya lüzum yoktur. Her şeyin yeni bir harb hazırladığı şu devirde, yâkın veya uzak, her şeyin mil- letleri yeni bir harbe doğru sürüklediği muhakkak olan bir dünya içinde sulhtan bahsetmeleri, siyaset denilen komedi sah- hesinin tabil bir dekorudur. Yeni harbi, sulhtan bahsede ede çıka- Tacak olan — devlet adamları — için, kim ve nerede olursa olsun, sulh #özü —ağızdan — düşürülmiyecek — bir tekerlemedir. Fakat, Avrupanın gö - beğinde —bir takım — menfaat zıd- diyetleri içinde bulunan ve buna mu- kabil dünya siyaseti sahasında birbirle- rine bir dereceye kadar yardım lüzumu- nu hisseden bu iki memleket, yazılı ve sabit bedefli Bir mukaveleye kadar git- miyeceklerdir. Birbirlerini aldatmış, da- ha doğrusu biri diğerine aldanmış olan bu iki memleketin imzaya o kadar kıy- Mmet verdikleri de yoktur. Almanyanın zihninde daima yeniden aldatılmak kor- kusu, İtalyanın zihninde de bir <aldatıl- ma mukabelesine» uğratılmak — endişesi bulundukça, yazılı bir mukavelenin hiç bir kıymeti olamaz. * Almanya ile İtalyayı bağlıyan — şeyler qıınlııdu: Almanya müstemleke ister; talya yeni elde ettiği müstemlekeyi hazım için rahat bırakılmak arzusunda - dır. Almanya ile İtalya arasında hakika - ta bir ideoloji birliği vardır. Ayni di- nin muhtelif iki mezhebine mensup bu- lunan Bay Hitlerle Bay Musolini, bu di- nin evvelâ müdafaasında, sotra da ya - yılmasına çalışmakta pek güzel anlaşabi- lirler. Her iki taraf ta görüyor ki bugün kendileri, Avrupa sahasında, mukabil ta- Taftakilere karşı gayet muvaffakıyetli ve yüksek teknikli bir maç yapıyorlar. Siyaset topunu birbirlerine geçirmekte büyük bir maharet gösteren bu iki şef, bir kaç senedenberi daima mütearız bir ©yun oynamışlar ve bir kaç defa da gol yapmışlardır. Her iki tarafın da gayreti bu golleri arttırmaya münhasırdır. Bu - | 120 yıl evvel Amerikanın Hüdson nehrinde işletilen ilk buharlı gemi taşa tutuldu. İngilterede toprağa döşenen ilk demiryolu söküldü, Londra civarında görülen ilk kamyon da parçalandı, insan havadan daha ağır ceğine inanmamıştı, ilk tayyareyi delilik eseri olarak telâk- ki etti, elektriği de ancak lâboratuvar tecrübelerine yarıya- bilecek bir kuvvet olarak gördü. İçimizde her yeniliğe karşı tabiatten gelme bir ürküntü vardır, SÖON POSTA 8€ Arkada kalan yol.. 36 bir cismin uçabile- Napolyon hayatın'sa en büyük teessürünü Vaterloda mağlüp olduğu gün duymadı, bir İngiliz gemisinde esir ola- Tak götürülürken bir buharlı gemiyi görünce kendisine ilk olarak teklif edilen bu yeni icadı kabul etmemiş olduğunu hatırlayınca hayatının en büyük acısını tattı. Fernin her yeni ycadı mutlaka iyi değildir, fakat faydası anlaşıldıktan son- ra da kabulünde gecikilen yenilik kabul edenle etmiyen arasında uçurum açar, ahlâkta muhafazakârlık bir kuvvet olabilir, terakki karşısında muhafazakârlık ölümdür, ( Hızlı, daha hızlı, Daima daha hızlı İnsanların bir vasfı mümeyyizi de sür'ate olan meclülgiyetleridir. İncan- lar daha ilk zamanlardan itibaren da- ima daha hızlı hareket etmek, daha ça- buk gitmek için çalışmaktadırlar, İlk önce kendisinden daha hızlı koşan atı yakalayıp üzerine binen insan, bugün asırlarca imrenrek seyrettiği — kuşları bile bir karınca sür'atinde bırakan va- sıtalara maliktir. Şimdiki halde rekorları şudur: De- nizde saatte 203 kilemetre, karada sa- atte 440 kilometre, havada da saatte 700 kilometredir. Hedef şimdilik saatte 1000 kilomet- gün Berehtesgadende, şimali Almanya manevralarında ve Berlinde konuşulacak şeyler de her iki taraf için gol imkânla » Tni arttıracak bir siyasete devamdan ibarettir. Öyle tahmin edilebilir ki bu seyahat, onun içinde vukua geldiği sahnenin bü- tün parlak dekorlarına rağmen, Alman- ya ile İtalya arasında dört senedenberi takip edilen siyasetin esaslarında hiç bir değişiklik yapacak değildir. Varacağı ne tice, bu siyaseti daha sıcak ve daha canlı bir hale getirmekten ibaret olacaktır. Fa- kat şimdilik kehanette ileri gitmiyelim ve söylenecek nutuklarla, yazılacak ma - kaleleri, neşredilecek resmi tebliğleri bekliyelim. Muhittin Birgen Bir arkadaşımız anlattı: kerciye: —— Bunlar taze mi? İSTER ISTER İNAN Dün bir şekerci dükkânından şeker alıyordum. Dükkâna şık bir bayan girdi. Fondanlara göz gezdirdikten sonra şe- Şimdi sana acıdım Hocanın biri sarığımı başından hiç çıkarmazmış. Bir Bektaşiye merak ol- muş, 'sormuş: — Hoca, demiş, sen bu sarığı bir da- kika olsun başından çıkarmaz mısın? Hoca cevap vermiş: — Çıkarmam, çünkü o benim ima- nımdır, Bektaşi düşünmüş: — Ya öldüğün zaman mezara da başında sarıkla mt konulacaksın? — Hayır o zaman başımdan çıka - tılacak. — Vah vah, şimdi sana acıdım. — Niye? — Öbür dünyaya imansız gidecek- sin del Beyaz karıncaların Şayanı hayret hayatı Haşerat nütehassısı İngiliz Erbert Noes sön günlerde isimlerine beyaz karınca denildiği halde karıncalar ailesine da - bil olmıyan böceklere dair bir eser neş- retmiştir. Noes bu böcekler hakkında se- nelerce Hattıüstüvada tetkikatta bulu - narak bu hayvancıkların insanların en es- ki medeniyetinden daha eski bir mede- niyete sabip bulunduklarını isbat etmiş- tir. Boylarından binlerce defa daha yük- sek yuvalar yapan bu beyaz karıncalar Noöse göre şayamı hayret derecede mü- hendis, mimar, dülger ve kimyagerdirler. Yuvalarından her birinde mahalleler ve husust ikametgâhlar vardır. Mükemmel şokaj santralları, muntazam polis devri- yeleri, belediye müstahdemleri mevcut- tur. Şehirlerinde işsizlik kat'iyyen yok - tur. Hepsi umumun menfaati için çalış- malar ve yapacakları işleri büyük bir intizam dahilinde lera ederler. Bütün bu baller, beyaz karınca denilen bu hay - vanların idrak sahibi olduklarını anlat- maktadır. Beyaz karıncalar muharebe de ya - parlarmış ve bu muharebelerde Avru - pada seri ateşli silâhlar ve toplar keşfe- | İSTER İ — Taze değil! yedikten sanı — Taze değil! İNAN İSTER Deyip dükkândan çıktı. Şekerci bana döndü: — Bu kadımı gördünüz mü, bay, dedi, bir haftadır her gün muntazaman bu saatte dükkâna geliyor. Bugün yaptığı gibi fondanların taze olup olmadığını soruyor ve bir tane Deyip dükkândan çıkıyor.» İNANMA! SÖZ ARASINDA HERGÜN BİR FIKRA | Düngya anarşistleri Faaliyete geçtiler Son günlerde dünya anarşistleri fa- aliyetlerini çok arttırmışlardır. Bilhas- sa İspanya harbi, kendilerine çok ge- niş bir faaliyet muhiti — yaratmıştır. Şimdi en serbest ve en korkunç ola - rak buralarda icrayı faaliyet etmek - tedirler. Bundan maada daha geçen - lerde Parisin göbeğindeki — Patronlar, cemiyeti bir anrşist bombasile havaya uçuruldu. Bir tünele de bomba konma - ğa teşebbüs edildi. Yukarıdaki resim bu korkunç teşek- küllerin en kuvvetlisi olan İspanyol a- narşist federasyonunun bayrağını gös- termektedir. Amerikada keşfedilen şayanı hayret bir hâdise Nevyorktaki <«Amerikan kimyagerler cemiyeti> âzasından üç kimyager müthiş bir madde keşfettiklerini tebliğ etmiş - lerdir. Kimyagerlerin keşfettikleri bu madde «Aketiloholinin» cevheridir. Ve bu cevherin yarım gram kadar bir mik- tarı, milyonlarca insanım kan tazyikımı, saatlerce baygın kalacak derecede azalt- maktadır. Bu yeni keşiften muharebelerde isti - fade edilebileceği tahmin olunmaktadır. Bu madde muharebelerde kullanılan di- Ber gazlar gibi havaya dağıtılarak cep - hede bulunan askerler bayıltılacak ve as- kerler, bu suretle esir edildiklerinden bir müddet sonra tam sıhhat içinde kendile- rine gelmiş bulunacaklardır. dilmeden evvel ordularca tatbik edilen sevkülceyşin ayni tatbik edilmekte imiş! NANMA! o Fi 0 KAT Sözün Kısası Serbest delilerden: ı Girgin , E. Tala kseriya ufak bir memur, serma- yesiz bir tüccar, karisiz bir mu - barrir, devlel düşkünü bir mirasyedidir. Taliin kendisi için tesbit ettiği mev- kü az görüp, anun kademe kademe üs- tüne çıkmak daimi endişesidir. Bu endi- ge ile yüksek sosyete mensuplarının bu- lundukları muhitte ne yapar yapar yer - leşir. Yerleştikten sonra da tıpkı sızan 'bir çirkef suyu, salgın bir hastalık mik- robu, pis kokulu bir duman gibi, sinsi sinsi sokulur. Sokuldu mu? Sokuldu.. O vakit te kâh ellerini uğuşturarak mah - Ççup ve muti bir dalkavuk tavrile, bazan da yüksekten atan bir küstah tavrile meclise ve meclisin başlıca şahsiyetleri » ne nüfuz etmeğe çalışır. Şayet evli ise karısmı da kendine uydurarak mesaisini iki baştan, dişili örkekli sarfeder. Herhangi bir sosyal toplantıda bu a« dama rastlarsanız biliniz ki davetsizdir. Kapıdan bakmış, ve içeride gördüğü bir tek âşinanın nezaketine güvenerek içeri- ye dalmıştır. Ondan sonra en büyük &- damların masalarına pervasızca gidip o- turmuş, kıt bilgisi; zabıt ve rabıttan mah- rTum sohbeti ve sevimsiz simasına rağmen her bahse karışmaktan, ve her bahiste Yüksekten atmaktan kaçmmamıştır. Girgin, ruhan malüldür: Onda görün- mek, tanınmak, etrafındakilere daima en Ön ve en ileri safta bulunduğu hissini vermek ihtirası her histen üstündür. Say- ©, haya, tevazu hassaları körleşmiş, “irofye olmuştur. uirgin, başkalarmın nezaketini sulis- timal eden, başkalarının tahammülünü bile, kendi iht ra üst tarafmı düşünmiyen bir zavallı - dır. Zavallıdır,çünkü o eşeğe takılan bir Çalı, enseye konan bir atsineği, gözün içine kaçan bir kurum parçası gibi istih- faf, istihkar ile karşılanan füzuli ve tu- feyli bir neznedir. Kendisine karşı gös - terilen lâkaydiyi ihtiram ve itibar sayâ- cak kadar saftır. Lâfa karıştığı zaman mukabilinde gösterilen sükütu muha - tabınım aezine hamledecek kadar ahmak- tır, Mahza istiskal maksadile kendisine ha- vale edilen hasis işleri iltifat sayar, Hâ. sılı, girgin, benliğini kavuran ve haddi zatında zararsız olan bir ihtirası tatmin uğrunda kendisini daima ve dalma hakit ve gülünç mevkie düşüren bir biçaredir. AT Ku - Klux - Klan'ın yeni bir cinayeti Amerikanın Birmingham şehrinde çı- kan bir gazete Ku-Klux-Klan cemiyeti- min eski bir âzasının param parça edilen cesedinin şimendiler yolu üzerinde bu- JTunduğunu yazıyor. Öldürülen adamın bu korkunç cemiyetin esrarını ortaya ve- receği tahmin edildiğinden bu cinayet irtikâp edilmiştir. Amerika yüksek mahkemesi âzasından hükim Blakın bu cemiyete dahil olduğu- nu ihbar edenin de katledildiği. tahmin edilmektedir. Bu hâkimin böyle korkunç ve cinal bir cemiyete mensup olduğunun ortaya çıkması Amerikada pek büyük bir skandala sebebiyet vermiştir. DU GÜURNK NZ TA Dün hava rüzgârlı geçti Kandilli rasad istasyonunun dün saat 14 den sonra kaydettiğine göre hava açık ve Tüzgârlı geç- miştir. Barometre 763 e kadar yük- selmiş, rüzgâr poy- razdan saniyede 11 metre sür'atle es- miştir. Güneşte hararet 51, gölgede en fazla sıcaklık 22, en az da 18 olarak kay- dedilmiştir. Rütubet derecesi de nisbi olarak 52 idi.

Bu sayıdan diğer sayfalar: