6 Mart 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

6 Mart 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

.. Hergün Berlin - Roma mihveri Kırılıyor mu? Yazan: Muhittin Birgen o0 günlerin dünyada büyük heyecanlar uyandıran iki hâs disest, Ferehtesgaden anlaşması ile İn« gilterenin Italya ile konuşmaya — başla- maları hâdıseleri orlaya yer! bir mesele çıkardı. Bu mesele de, Berlin « Rama mihvsrinin kırılması veyahud, hiç değil- 80, kuvvetten düşmesidir. Berchtesgaden Mmülâkstı, Avusuryanın Dir nev' manevi “Ansehluss'a gitmesi demekti. Bu hâdise- yi tedkik «den Günya efkârı içinde mü- him bir kısım, Almayanın. manevi dahi olsa, herhangi bir Ansehiusz politikasına doğru yürüyebilmek için herhalde İngil- terenim müsaadesini alınak — mecburiye- tinde bulunacağını tahmin cderek İtal- yanın hayati menfaatlerile alükadar olan bu işde Almanyaya harekot serbestisi vermekle, İngilterenin Berlin » Roma mihverini kırmak politikasın. tutmuş ol- duğuna hükmetti. Bu bâdisenin arkasın- dar. bir de İngilterenin Roma ile konuş. maya başlaması keyfiyeti çıkınca, artık Berlin - Rama mihverinin bütün kuvve- tıni kaybetmiş clduğuna hükmedildi. Bu hüküm umumi cacğildır; fakat, son gün- lerde bu fikre zahib olmuş bulunanlar pek çoktur. Hakıkatte bugünkü Avrupanın en mü- Rim kovveti, bütün merkezi hatlardan Hatifade etmek imkân'arımı elinde tuttu- ğu için, Eerlin - Boma mihveridir. 932 denberi Avrupanın — siyasi — hayatına hâkim olan en mühim teşekkül budur. Bunur. teşekkülü nasıl Avrupa ve dünya politikasına başka bir inkişaf istikameti vermişse, şımdı Bunun -kırılması veyahud zayıf düşmesi de Avrupaca yeni bir de- vir açabılir. İngilterenm de ötedenberi kendisine rakib olan kuvvetleri ayırıp birbirine düşürmek polit'kasını güttüğü malüm c!cuğuna göre son hâdiseleri yu- karıda işaret cit.ğimiz tarzda tefsir eden- ler pek te baksız değillerdi. * Fakat, şimdı görüyoruz kı iş öyle de- gildr. Berba ve Roma Landra ile ayrı ayrı konuşuyorlar, yahud da, konuşma- ya değilse bile konuşma hazırlığı yap- mak üzere temasa geçmişlerdir. İtalya ile konuşmalar Romada, İngiliz - sefiri Perth il: bızzat Mwvssoiini arasında yapi- lacak. Almanyadan gelen haberler de gös- teriyor ki yent harıciye nazırı bugünler- de Londraya gidip sefaret vazifesinden çekilmesi münacebetile bır veda ziyareti yapacak Bu ziyaret esnasında da İngil- tere ricali ile bır temasta bulunacak, Bu temasın gayesi, A'manya ile İngiltere a- rasında başiaması her ikf tarafça da arzu edilen anlaşma müzakere'erine bir esas hazırlamatır. Bu suretle üç unsurlu Ve üç ayaklı bir müzşkere başlarken gerek Romadan ve gerek Berlinden çıkan haberler gösteri- yor ki müzakerelerde üç unsur ve üç yak olmakla beraber ancak iki taraf vare dır. Berlin, Londrada konuşmak için Ro- ma ile. Rama Romada konuşmak için de Berlinle anlaşarak hareket etmeğe karar Wermiş görünüyorlar. Her iki Başşehirde oturan muhtelif dünya gazeteleri muha- birleri bu noktayı teyidde ittifak - edi- yorlar. Şu halde, Berlin - Rama mihveri henüz ne kırılmış, ne bozulmuş ve ne de gevşe- miştir. Her iki tarafın gösterdiği tema- yüllere göre, şimdilik olsun mihverin ;ıllım durduğuna inanmak lâzım ge- iyor. * Acaba, mihver bu sağlamlığını ilerde d& muhafaza edebilecek mi? Acaba, bu- gün olmıuyan bir iştn yarın tahakkuk et- mesi imkânı yok mu? Dünyada her şey mümkündür ve her gey, eskimeye, yıpranmaya, ihtiyarlamaya | mahkümdur. Buna göre Berlin - Roma | mihverinin de hayatı elbet ebedi olamaz. Fakat, bu mihverin iki ucunda oturan ve onu şimdiye kadar muvaflakiyetle dön- dürmüş olan iki kuvvet, siyasi muvaffa- kiyet namına ne istihsal edebilmişlerse bunu hep ona borçiudurlar. Bu iki kuv- vet, Almanya ile İtalya, İngilterenin an'anevi siyasetini de tanımaz değiller- dir, Şu hole göre, hiç olmazsa İngiltere ile olan hesablarını temizleyinciye - ve | yahud temizliyemeyinciye » kadar bir- birlerinden ayrılmamak ve aralarındaki tesanüdü muhafaza etmek lâzım geldiği- n pekâlâ takdir ederler. İngilterenin bu iki kuyveti birbirinden ayırmak için e- rin büyük Amerikası halıme petiren tanındı. Azterikanın meşhur Lincoln'u memleketinin âtisinden bahsederken: — Bu yurd halk tarafından idare edilen, halk için çalışan, bir halk devleti cimalıdır, derdi, hep bu gayeyi temin için çalışırdı ve nıihayet © günlerin küçik Amerikasını bugünle- alerin biri SÖON POSTA laklı çirkin bir adamdı, fakat biçbir Amerika ressamı onu | çırkin olarak tersim etmedi, maddi çirkinliğini unutarak manevi güzelliğine baktı ve başta Amerika olmak üzere bü- tün dünya onun cümlelerini Gemokrâsinin alfabesi olarak saydı. Lincoln gayesinc sarılanların gayelerine varacaklariı- ma gösteren bir nümünedir. İnanınız, yaparsınız. olarak SS İnanmak yapmak demektir. Yü ' î ——— - —- > Üa Bernard Shaw Vasiyetnamesini JHazırlıyor Bernard Shaw «Daha ne kadar yaşıyacaksınız? Pa « ranızı nereye ve kime bırakacaksınız?» suallerine büyük İngiliz edibi şu cevabı vermiştir: — Ölümümün hakik! ve muayyen ta- rihini kat'iyetle söyliyemem. Fakat da- ha kararlaşmamıştır. Kararlaştığı zaman da öleceğim demektir. 82 yaşımda bu - lunduğumu öğrenirseniz memnun ola - cağınızı sanıyorum ve yakılma fırınları- nan da, her hangi bir anda, bir çok de « gerli şahsiyetlerin memmuniyetlerini cele bederek, beni kül edeceğini biliyorum. Paralarımı kime bırakacağımı soru - yorsunuz?.. Bu cidden güç bir sual; ne kadar para bırakacağımı — bilemiyorum. Zira vaktimin çoğu, hükümete, milli ver- glete ve belediyeye para toplamak ve onlar hesabına kazanmakla geçiyor. Ön- lar ise bana bir kamisyon bile vermiyor- lar.» Petrol kralı Deterding Sen Moriçte eğleniyor Birçok gizli teşkilâtların, dünya pet- rol membalarının başında bulunan, mil- ietler arasındaki en büyük iktısadi mu- harebelerde perde arkasında en büyük rolü oynuyan Anglo-Holanda petrol kralı Sir Deterding 71 yaşında bulunmasına rağmen üç defa evlenmiştir ve bugün de dipdiri bir halde Sen Moriç kar eğlence- lerine iştirak etmektedir. olur. Fakat, ötekilerin de bu nevi tecrü- belere mukavemet etmiyeceklerini farza imkân olamaz. Başlıyan müzakerelerin yakın zaman- larda müsbet neticelere varamıyacağı korkularını doğuran sebebler de — zaten buradadır. Berlin - Roma i©ihveri ne ka- dar çok gevşer ve zayıflarsaı müzakere. ler o kadar kolay bir anlaşmaya varır. Bu mihverin gevşemediği müddetçe de mü- zakereler uzun ve çelin, netice de şüb- * HERGÜN BİR FİKRA Güle güle Bir hatıra meraklısı, meşhur bir şairin €© gitmişti. Şuirle uzun v zun konuştuktan sontü: — Sebebi ziyaretimi şimdi söyliye- bilirim, dedi, tenim bir hatira defte- Tim varydır.. Oraya bi* kaç kelimelik Vir hatıra yazmanızı Tica edecektim. Şair, hatıra meraklısının defterini aldı ve şu cümleyi yazdı: «Artık güle güle gidebilirsiniz.» Çin - Japon harbi ve Amerika gazeteleri Büyük Amerikan gazeteleri ile ajans- larına Çit muharebesi, yeni bir «mu - harebe m İt> rekofu ihdas etmiştir. Yalnız matbuat biri ajansı muhare- be maceralarımı biran evvel gazetele- rine yetiştirmek için her gün — iki bin dolar sarfetmektedir. Diğer ajanslar i- le büyük gözetelerin Çin muharebesi havadisleri için sarfettikleri mikdar da bu nisbetten fazladır. Masrafın bu kadar yüksek olması - nın sebebi, Çin ile Amerika arasında mevcud üç telgraf yolundan her üçile |liğımı nazarı dikkate almadan ayni tel- grafların üç vasıta ile gönderilmesini tercih etmektedirler. Muharebe fotografları — ise binlerce nüsha çıkartılarak muhtelif vapur ve tayyarelerle gönderilmektedir. Amerikada müthiş bir iren kazası Birleşik Amerikanın Arkansa eya - Jetinde Taksarkna şehrinde — korkunç bir şimendifer kazası olmuştur. Posta treni büyük bir köprünün üstünden ge çerken köprü yıkılmış, lokamotif ile ar kasından gelen üç vagon çok derin bir uçuruma yuvarlanmıştır. Diğer vagon- ları katara rabteden çengel kırıldığı i - çin onlara bir şey olmamıştır. Yarma- ya yuvarlanan vagonlardan 25 ölü ile da yuvarlansa idi telefat beş mislini bulacakmış- Çengellerin kırılması, ve diğer vagonların yardan yuvarlanma - dır. ARASINDA *| İğnedan ve ruj | maları büyük bir mucize sayılmakta -|ta ve çocuklarının hiç olmazsa Taşıyan kadın Ayakkabları Çorapların daha giymeden akıp gittik- leri malüm. Avrupa, bilhassa İngiltere ayakkabıcıları, piyasaya yeni çıkardık » ları kadın iskarpinlerinde bir yenilik yapmışlar, iskarpinlerin fiyonga Şer « lerinin tektni iğnedan, öbür tekini de dudak boyası tüpü konacak şekilde imal etmişlerdir. Bir açlık rekortmeninin hilesi meydana çıktı Katrane! isminde bir Brezilyalı İ - talyanın muhtelif şehirlerinde dünya açlık rekortmeni olmak üzere — teşhir edilmekte idi. Katranel elli günden faz- la müddetle camdan yapılmış bir oda- 1 ":ııırder. TUAÇAE g%înderilmexiıllr. .Am(' "|cık içinde hiç bir gıda almadan bekle - rika gazete ve ajansları Muhabirleri -| V. o Kendisini seyre gelenlerden nin gongerd:klerı !ıîlş.:r?ıfhrııı' bchemc"qimdiye kadar dühuliye ücreti olarak o hal ellerine geçmesi için masraf fazla- tak Sie lit kazanmıştı. Kendisi- ni ziyaret eden doktorlar açlığa karşı gösterdiği mukavemete şaşıp kalmak - ta idiler. Fakat son günlerde bir polis memuru Katranel'in bir sahtekâr ol - duğunu ortaya çıkarmıştır. Meğer bu açlık kahramanının içinde bulunduğu camdan odacığın döşemesi iki katlı ve altındaki katta da yiyecek bulunuyor- muş. Sahtekâr da kimsenin farkede - miyeceği bir delikten gıdasını almakta imiş. Bu marifetinin ortaya çıkması ü- zerine açlık kahramanı tevkif edilmiş- tir. Çocuk doğurma rekoru Yugoslavlara geçti Yugoslavyanın Zemun kasabasından Françiska Valantiç dünyanın en çok doğuran kadınıdır. Kendisi henüz kırk hayatlarından ümid kesilen 50 ağır ya-|yaşında olduğu halde bir hafta evvel ralı çıkarıbnıştır. Eğer diğer vagonlar otuz birinci gçocuğunu doğurmuştur. Françeska çocuk doğurmakta de - yam edeceğini söylemektedir. Kocası da kat'iyen bir itirazda bulunmamak- elliyi bulmasını beklemektedir. —a heli olacaktır. Muhittin Birgen — Mütareke yıllarında İstanbul bir yun keserdi, bu mikdar (600,000) rakamına indi. Mütareke yıllarında İstanbulda 300 kasab dükkânı vardı, et sarfiyatı- run inmesi ile maküsen mütenasib olarak bu mikdar da (600) & çıktı, diyordu. STER İNAN, Şehir işleri ile yakından slâkadar olan bir zat geçen gün | İstanbulun et meselesinden bahsederken: senede 1,200,000 ko- İSTER İNANMA! Bizitr bildiğimize göre mütareke yıllarında İstanbulun nüfuru yabancılar da dahil olmak şartile 900,000 di, bu mik- dar şimdi 700,000 in biraz aşağısındadır. Demek ki nüfus 200,000 eksilmiş, et sarfiyatı “se 600,000 koyun eksilerek ya- yı yarıya düşmüştür. Demek ki bu 600,000 koyunu yiyenler şehirden ayrılmış olan 200,000 kişiydi, şu halde geri kalan | bizlerin kâfi derecede et yediğimize: İSTER İNAN, İSTER İNANMA! lart 6 —e Sözün Kısası Bayan lardan — Yol vergisi N disine: E. Talı asreddin Hoca merhumuün ne hüf bir fıkrası vardır.. Bir gün ken * — Hoca! demişler.. senin karın düf* madan geziyor, sokak sokak dolaşıy0f biraz nasihat et, bu sürtüklükten vazgi€” Bin. — Yalan! diye bağırmış. Öyle olsaydir bir gün de bizim eve uğrardı. İzmir belediyesinin, kadınlardan da yol vergisi alınması hakkındaki temennisi bana bu fıkrayı hatırlattı. Eski zumat kadınlarının arasında, Bayan Nasreddili şüphesiz ki nadir bir istismma teşkil eder” di. Kadm: Diş ehli, kaşık düşmanı, köroğ* u, ev uşağı, çocuklar, bizimki, uzun etekı evdekiler.. gibi acayip isim ve sıfatlar tâ* şıdığı müddetçe, kaldırımları 'en az aşın” dıran zavallı bir mahlüktu. Şaz ola! sokağa tıkça çıkanların İşlerine şairlef bile karışır: «Olma sokak süpürgesi kadın kadıncı$ olla D'ye öğüd verirlerdi. Sanki kafes arkâf sında, havasız bir evin dört duvarı içe * risinde oturmak Xadınlığın fezailine, me”* ziyetlerine bir şey katarmış gibi.. Zamanla, hayat şartları, iffet ve hayâ telâkkileri değiştikçe kadın da sokaktâ görünmeğe, ve kadının da gezmesi hef kesçe tabil görülmeğe baş'adı. Bugün ya o da kocası gibi çalıştığı, Yü içtimsi hayatın icabları dolayısile sos “ yal toplantılara gittiği veyahud ki sadö* ce hıfzıssıhhanın emrettiği yürüyüşlere çıktığı için minimini ayaklarile parkeyİ ve asfaltı çiğniyen modern bayan elbetlt bizler gibi bir yol vergisi ödemekle mü* kellef olmalıdır. Kanun yol vergisinden ancak sakat 0" laniarı muaf tutar, Bu kanunu ya) ve yahud ki bozmak mevkiine kadar yük* selen Türk kadını için, malülinle bir tür tulmak ve böylece hâlâ erkeğin maduntf addedilmek, izzeti nefsini cerihadar €d€” cek bir keyfiyettir. Bu bakımdan, İzmir belediyesinin te “ mennist makul ve şayânı kabuldür. V€ hattâç ortadan kaldırılacak bu son mü “ savatsızlığın bugüne kadar devamını nö* sıl olup da terviç ettiğimizi esefle dü * şünerek, Kararı her tarafa teşmil ve hâ* tamızı tamir etmeliyiz. KA3 L | Amerikadan en çok harb malzemesi alan devletler: — Çin ve Japonya Vaşington 5 — Harb malzemesi ali” cıları arasında Çin ile Japonyanın safda geldikleri anlaşılmıştır: Çin 1.918,613 dolar kiymetinde harl malzemesi ve bilhassa askeri tayyare * ler almıştır. Japonya İse 1.184.950 dolar kıyme * tinde, bilhassa tayyare ve motör sı"' alraıştır. Bir Yunan casusunun muhakemesi Atina 5 (ALA.) — Finlandiyalı HO” niye casusluk maksadile mahrem €V rak tevdi etmekle maznun hariciye D” zareti daktilolarından Bayan Rodohâ * nakisin muhakemesine Atina harbinde başlanmıştır. - TAKViM.

Bu sayıdan diğer sayfalar: