21 Nisan 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Ön sene evvel - Genç görünen kadın, misafiri- albümündeki — fotografları - Bösterdi. Misafir fotograflardan — Pltini işaret etti: - — Bu ihtiyar kadın kimdir? i' “Genç görünen kadın cevab i: , — Ön sene evvelki fotogra- Aim! i | aei Ü Vazife (- Müdür yeni memuru çağırdı: l Wi 46 ' — Şefiniz size vazife — verdi * V Vardi bayım, siz odaya gir- Kemikli mi Doktor kasabın çocuğuna bak- tı: — Bunu, dedi, on beş günde bir tartmalısınız, - Kasab sordu: — Kemikli mi, kemiksiz mi? İzi kalır — İnsan bir kere âşık olma- sın., Kolay kolay kurtulamaz. Kurtulsa bile gene izi kalır. — Tevekkeli aşkı deliliğe ben- zetmemişler, o datıpkı onun gi- ğ dfğîm;ı zaman kendisini uyandı- —— bi.. geçer ama gene bir izi Tacağım! — Bu gece fırtına çıkmış ta, haberimiz bile olmamış. kalır.. Ç M;’ Büyük görürüm : "f'ğğf — Büyük anne niçin gözlük takı - ç Wz yorsun? ) — Gözlükle, eşyayı daha büyük gö - c rürüm de;. a z — Öyleyse büyük anne, benim taba- F I ğima mahallebi koyarken gözünden ç gözlüğünü çıkar. 6 x /ğ;, Beş, on &) Ş ı D — — Bütün servetimi ayaklarınızın al- Hna sermek isterdim. — Ben sizi fakir biliyordum.. *'fNe kadar fakir olsam, gene mevcud ;î;;etî'm, sizin mjnimini ayaklarınıza E' N.__îtıe çok büyüktür. <B Stüdyoda T İki yıldız arasında: Bi SNUBIO. — Bugünkü ga- zeteleri — okudür mu? — Hayır henüz okumadım, — Ben okudum. Sen dördüncü ko- ile evlenmişsin! y Villi ile mi? İşte bu adamı hiç tanı- V %“rurn. Bu bizim reklâm işleri müdü- ğe Çok tuhaf, evvelden bize haber ver- î " den iş görüyor. ’, w : Odur *7__'Senç erkek yolda rastgeldiği genç kıza -. | — ilân aşketti: i atet — Dün gece ge- ne sizi rüyamda gördüm; hani o siİ- ze çol, yakışan pembe' — robunuz var ya, onu giyi- K e * Fandan boşanıp Villi .;.r. aç % | ; Bo Alçak; sen, beni değil, Nermini rü- * Sörmüşsün, pembe robu olan odur. z e— eei CĞ KSa ""ı.ı'iı KiŞ. i Üh Eni yapıldığı zaman Kim bilir ’;:f"ueî 'cı ne kadar kiymetliydi.. Her halde BU ©< bin lira ederdi, değil mi? FU ” ” — Sok eski bir tablu, tam beş yüz tymeli var, — Kaç yaşındasın küçük?, — Belli olmaz bayım, Ya beş, ya on.. — Ya beş, ya on olur mu? — Olur.. babama sorarsanız «on» der, anneme sorarsanız «beş»der!, BU Niçin Balık meraklısı idi. Hergün ayni yere gider, oltayı atar; balık beklerdi; — Yerini değiştir, başka tarafta balik bekle! Dediler, sordu: — Niçin? — Oradaki balıklar seni tanımışlardır d.'.. — Evden çıkarken acele ile yanlış çanta almışım.. fakat zarar yok, bun- larla da çalışabilirim. Can sıkıntısı Kadın: — Of! Dedi, kocası meraklandı: — Nen var? — Canım sıkılıyor. — Dün getirdiğim romanı oku. — Başından sonuna kadar okudum. — Bu sefer de sonundan okumaya baş- la.. canının sıkıntısı geçer. Ö Zarar yok Nişanlılar, evlenme memurunun kar- 'şısına gittiler. Memur sordu: — Şahidleriniz gelmediler mi? Nişanlılar cevab verdiler: — Biraz geciktiler ama zararı yok. Bu- radan sonra bizim eve gideceğiz. Onlar da öbür misafirlerle beraber oraya ge- lirler. © . Bekledim Yüz yaşındakine sordular: — Bu yaşa gelebilmek için ne yaptın? Cevab verdi: — — Bekledim. Ben sabırli bir adamım- dır da, İ lerimi yumar, kendimi uyumuş gibi — ÂAnnem gene şarkı söylüyor! — Şarkı söylemiyor, kardeşini uyut- mak için ninni şöylüyor. — Ben kardeşimin yerinde olsay- dım, annem ninnisini kessin diye göz- gösterirdim. Ne yaparsın İki işçi konuştular; biri: — Ben, dedi, ka- zancımın — yüzde doksanını eve gö- Öteki de söyledi: — Ben evime bir metelik bile gö- türmem. — Kazandığın parayı ne yaparsın? — Karım fabrikanın kapısında bekler, Bi p İ ae münasebetle, Türkleri, Türk gençliğini ve Türkiyenin mazi ve istikbalini alâka- dar eden çok ehemmiyetli noktalar üze- rinde durmuştur. Dil, tarih ve coğrafya fakültesi doçentlerinden Niyazi Çitak ta- rafından türkçeye tercüme edilen alman- ca konferansın özünü veriyoruz: Nüfus meselesi her millet için çok e- hemmiyetlidir. İnsan. vücudü için kan ne ise bir memleket için de nüfus onun gi- bidir. Nüfussuz bir memleket kansızlığa tutulmuş insanı andırabilir. Bunun için- dir ki bugün milletlerin kudretlerini mu- ,kayese ederken nüfus sayısı en başta ge- len kıymet hükümlerindendir. Ancak nü- fusunun da bir memlekete azami faydalı olması için iyi taksim edilmiş ve yayıl- mış olması lâzımdır. Memleketimizde nüfusun yayılışı he- nüz ilmi bir surette tesbit edilememiştir. Umumiyetle kilometre murabbar başına (20) kişi düşer. Fakat her yerde ayni mikdar değildir. Bazı yerde çok bazı yer- de azdır. Türkiyede Cumhuriyet hükü- meti tarafından gayet ilmi bir surette ya- pıilan nüfus sayımlarını gözöününe alarak nüfus kesafetinin tesbiti pek kolay ola- cağı sanılmamalıdır. Meselâ Trabzon vi- lâyetinin nüfusu o vilâyetin hududları dahilinde müsavi yayılmamıştır. Sahilde kesif olduğu halde içeriye gidildikçe ve hele dağlarda kesafet mikdarında bazan 'sıfır olduğu görülür. Ben haritamı kilo- ben fabrikadan haftalığı alıp çıkar çık-| Metre başına (20) den yukari ve aşağı maz, elimden çekip alır. o Olmaz mı ? Kadın, elinde tablo ile ressamın atöl- yesine girdi: — Bu — Hani resimde masa üzerine ko- a ğ nulmuş peynir var ya.. sinekler oraya çok konuyorlar. Peyniri bir fanusla ka- pıyamaz mısınız? — Duvarcı büyük kızınızla ahbablığı ilerletmiş.. — Çok eskiden tanır da. O duvarı yapmıya Başladığı gün kızım — daha yeni dünyaya F < seyenı n l olmak üzere tesbit ettim., Yolların çok olduğu, yakın şehirlerin birbirlerine kolaylıkla bağlandığı mınta- kalarda nüfus kesiftir. Marmaranın et- rafı buna güzel bir misaldir. Burada nü- ,|fus denizin kıyılarımda ve kıyıya yakın yerlerde toplanmıştır. Çünkü deniz şe- hirler arasındaki her türlü münasebetler için pek serbest ve rahat bir yoldur. İs- tanbulda ötedenberi mühim bir nüfusun bulunuşu buranın birçok yolların uğrağı ve sonu olmasındandır. Ancak buradaki nüfus kesafetini tesbit ederken eönebile- ri hariç tatmak lâzımdır. Marmara civa- rındaki nüfus mikdarı bir buçuk milyoön- dür. İkinci derecede kesif mıntaka Ege hav- zasıdır. Sahilden içerilere doğru giden vadiler, nehir kıyıları ve bu aradaki irili ufaklı ovalar Ege mıntakasında yolların kolaylıkla. yayılmasına imkân vermiştir. Şarka doğru gittikçe nüfus seyrekleşir. Aydın civarı daha mütecanistir. Nüfus sayısı bir buçuk milyondan fazladır. Samsun mintakasında Kızılırmak — ve Yeşilirmaktan başka daha ufak nehirler de vardır. Bunlar sahili içeriye açan ta- bil kapılardır. Verimli vadiler ve ova- lar da insanlar için büyük nimetlerden- dir. Burada nüfusun yayılışmda bir baş- kalık vardır, O da halkın köylü oluşudur. Bunun için Marmara ve Egede olduğu gibi büyük şehirler yoktur. Esasen bu mıntaka tarihte de mühim roller oyna- mıştır. Bugün kazıldıkça Eti imparator- luğuna aid eserler bulunuyor. O zaman da kalabalık bir nüfus besliyordu. Başlıca mühim olan bu üç mıntakada- ki nüfus yekânu beş buçuk milyon olüp gelmişti. umum nüfusun üçte birine yakındır. dir, Halbuki bu şeridi hududlarımızın dı- şarısına doğru uzatırsak sahilden dahile doğru nehir ve vadilerin uzandığı ve bzi- deki yarım milyon nüfusa karşı buralar- da iki milyondan fazla insan oturduğu görülür. Bu saha bazan Türkiye hudud- ları içine doğru da Kars ve Ardahan gibi diller uzatır. Cenub kısmı şimale göre daha az ke- siftir. Antalya civarı yüz binden biraz fazladır. Adanadaki nüfus sayısı yarım milyonu geçer. Halbuki daha şarkta Güâ- vurdağından sonra hududlarımızın dışa- rısında kalan mıntakada bir milyon in- san vardır. Bu mıntakada bizim en büyük şehrimiz olan Gaziantep kırk bin nüfuslu olduğu halde Haleb iki yüz bin nüfuslu- dur. Böyle kesif mıntakalar siyasi sebeb- lerle birbirlerinden ayrılırlarsa iki taraf rekabete başlar. Rekabette muvaffak ol- mak için böyle yerlerin nüfusunu çoğalt- malıdır. Mardin mıntakası oldukça kesiftir. Fakat buranın daha geniş yerleri olan |Musul civarı hududlarımızın dışarısında- dır ve Musul şehri Diyarbakırdan iki İç Anadoluda nüfusu kilometre mu- rabbaına (20) den fazla olan yerler tren yolu boyunca Akşehir gölünden Toros- lara uzıyan kısımdır. Daha sonra Kay- seri civarı, Malatya ve Elâzık gelir. Şarkta en kesif yer Aras nehri vadisi: dir. Bir milyondan fazla insan yaşar. Ce nubdaki vaziyet burada da vardır. Erivar Erzurumdan iki misli büyüktür. Türklere düşen vazife kalabalık yer- leri birbirine daha çok bağlamak ve yak- laştırmaktır. Bunun için de hepsinin or- - tasında bir noktaya mühim rol vermel lâzımdır. Fransada böyle bir merkez bul mak kolay olmuştur. Fakat bizde güçtür. Acaba Türkiyede böyle bir yer neresi ©- labilir? : Türkiyede dağlar şimalde ve cenubda birbirine müvazidir. Yolların boylu bo- yunca her tarafa kolaylıkla uzamasını (dağlar engeldir. Fakat iç taraflarda buü imkân vardır. Çünkü şimalden ve cenüb- dan gelen dağlarla ormanlar bitmekte step başlamaktadır. İklim kuraktır ve yollar çabuk kurur. Denize doğrü kapr- ları vardır. Eskişehir kapisile İstanbula, Afyon kapısile Egeye, Sandıklıdan Aydı- — — na geçilir. Bu kapılar tarihte büyük rol oynamışlardır. İnönü we Dumlupınar — İ harbleri buralarda olmuştur. Orta Ana- doluyu Çukurovaya, Suriye hududları- na, Kafkasa bağlıyan kapılar da vardır. Samsun kapısı vasıtasile Karadenize bağ- lanır. Nüfusun az olduğu yerler bilhassa orta kısımdadır. Buna rağmen yollar nokta- — sından ehemmiyetlidir. Etiler zamanında — Boğazköy ve Kayseri, Selçukilerde Kon ya mühim roller oynadılar. - Türklerin e kurtuluş savaşından sonra yeni mer__' lerini buraya kurmaları ilmi noktadan de lâzımdı. Vaktile devlet merkezinin İs- — tanbulda olması muvafık olurdu. Çünkü — imparatorluğun markezinde bulunuyor- , — dü. Fakat şimdi gerek burası ve gerek Eğge havzası dışarıdan gelecek tecavüzle- — re Ankara derecesinde kapalı değildir. Bir devletin merkezi düşman hücumları- na açık bulunduğu nisbette onların &Bi- yasi tesirleri altında kalınır. Devlet mer- (Devamı 10 uncu sayfada) Gi .. * D ' p " : ürkiyenin nüfus davası â ge L N j Türkiyede nüfus umumiyetle garb ve sahil mıntakalarında toplan- ge mıştır. Halbuki yapılacak en mühim ve milli işlerden biri de şark ; mıntakasını kalabalıklaştırmak, nüfusun burada da kesafet peyda : etmesini temin etmektir. 'ğ Anlatan Pr. Herbert Luis ö Ankara, Gazi 'Ter- » Bunlar haricinde — — biye Enstitüsü ve ors | 'daha küçük kesafet ——— ta muallim mektebi yerleri vardır. Ereğli müdürlüğü talebenin © ve Zonguldak civa- —— muayyen dersler ha- rında yarım milyon- i ricinde de istifade et. dur. Sebebi mühkim İ melf:ri için kütükha. kömür merkezi oldu- : Deyi GELİŞEREN Va ğu içindir. Memleke- aldığı gibi haftada bir tü “öliğer irielertiniş aldığı gibi haftada Üler ” iğE veya iki defa da mem b'ğıfy mâ yı:i ;;ğüıâr leketin mühim ilim Ka CN " glll adamlarını dava* « ÇAnkara:Pilyon) Tn ERR 2 derek — kerferanslar tı çok büyük masraf- 'j verdirmektedir. | la yapılmıştır. Dağlar — Ankara dil, tarih | bu mıntakayı adetâ o ve coğrafya fakültesi « memleketin — içinden z profesörlerinden Her- ayırmış, sahile bağla- — — bert Luis'in 14 ni- Pr. Herbert Luis maıştır. Nu.fusun daha —— : san akşamı mektebin projeksiyon, sine-| çok artmasına bu hal engel_dır. Halbuki . ma ve sahne tertibatını da haiz olan mü-| Türkiyenin en zengin yeridir. — | kemmel tiyatro ve konferans salonunda| Trabzondaki nüfusun sahilde şerid lfa' r verdiği konferansın mevzuu (Türkiyede |linde bir kesafet göstermesi de sahile Hi i BZ | nüfusun yayılışı) idi. Sayın profesör bu | müvazi olarak yükselen dağların tesiri ği

Bu sayıdan diğer sayfalar: