13 Mayıs 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

13 Mayıs 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e BON POSTA : — “ " a zamn” “Son Posta, nın Hikâyesi “unun Ez ADNAN MM, Çeviren: Jörahim Hoyi ANMBENr | Miltonlar, fakir insanlardı. Büyük bir Artık uslandı diye, son senesini affede- İ ak £ l gehrin dışında, yılların sillesini yiye yiye 5 rek onu dünyaya yeniden sahverdiler. Kaşelerinin Tesirini Öğrenenler Baş. kadidleşmiş bir evde otururlardı. Karı İpiğri, sipsivri külâh kalan Milton, büyük s di ile koca arasında dirlik düzenlik yoktu şehirden kaçarak, daha ak yasar | İğiş, Adale Ağrılarını Unuturlar Evlendiklerinden beş altı sene sonra, bur, da iş aramıya çıktı. Bir gün, bir kuhvede ri raya taşınmışlardı. z pineklerken sokaktan mahud karısınm re Koca neci idi, ne iş yapardı?. ete geçtiğini gördü. Evet karısı... siyrirri & idi. Bazıları gündelik ile çalışan bir goför dın, haddi zatında öldürülmemişti. - Na olduğunu söyler, diğerleri de ne müna- tün muhakeme safhaları esnasında, mah- ç sebet, şoförlük onun nesine?. O, dübedüz kemeye gidip te görünmüş olsaydı, işler eşkiyanın biridir. Daha bilemediniz, hır- düzelecek, ve kocası da 15 seneye mah - h sz yatağıdır.. derlerdi. Hakikati, doğruyu küm olmaktan kurtulmuş olacaktı. Mil - k kimse bilmiyordu. Karısının da bildiğin- ton hemen sokağa fırladı ve karısını tnki- ü den şüpheliyim. be koyuldu. Hiddetten bastığı yeri göre- a * miyordu. Tırnaklarını avurlarına batı - a Yalnız, herkesin bildiği bir şey varsa, Tarak, dudaklarını koparırcasıns kemi » t © da Miltonların her gün kavga ettikle - rerek kadını adım adım izledi. Kadın 1oş ) riydi. Herif kaba kaba söylenir, küfürler| © Milton tam evden çıkacağı mada | bir eve girdi ve birinel kata çıkt. Tam e eder, kadın da vücudünden et koparılıyor karısının âşığı geliverdi ve hemen kapıyı açarken Milton: muş gibi çığlıklar basardı. kavgeya tatuştular — Dur. dive gürledi. Avucunu karı - Komşular, hiç şüphe yok ki, dsima er -| haydi göyletmeyiniz beni) herifin ismi-| sının ağzına tıkadı. Öbür elile de vücu- I keği kabahatli bulurlardı, boynu devril -| wi söylüyordu. O zaman, kan tepeme fır-| dünü yakalıyarak içeriye çekti. Onu bir : EMSALİ * sin, zebani herif gene kadına işkence edi- Myor, sarhoşlukla ne yaptığımı bilmiyor, iskemlenin Üzerine oturtarak kapıyı ka- NEZLE, KIRIKLIK, ROMATIZMA, GRİP VE $ yor, derlerdi. Ama, bu kavgalara sebeb ne idi? Kimse bilmezdi. Nihayet bir gece, iş çığırından çıktı, karı koca her zamankinden daha şiddetle kavga ettiler. Kadın çığlıklar kopsrdık - ça kopardı. Adam da en kaba küfürleri savurdu. Pencereden fırlıyan bir iskers- le, camı şengırtı ile indirerek sokağa düştü. Komşulardan bazıları, komşuluk gayretile eve girip, dalaşan karı kocayı ayırmak sevdasına düştüler. Tam bu sı » rada, Madam Milton bir feryad daha ko- pardı. Ondan sonra derin bir sessizlik ol- du. Derken ışıklar söndü, Komşular da yataklarına çekildiler, pataklıyordum. O gece, müdhiş bir kavga ettik. Sonra yattık, sabahleyin, bir baktım, kaçmış Bütün bildiklerim bu benim. Onu ben öldürmedim, dedi, Miltonun suyuna doğru gittiler. Tat - uhıkla ağzından Tâkırdı almak istediler. Öteki adamın nerede olduğunu sordular. Milton, hep bilmem, diye mukabele etti. «Karıyı ben öldürmedim, masusum'> te- ranesini ağzından düşürmedi. Fekat bütün deliller, üleyhinde öidi. Komşuların her gece kavga ettiklerine dair ettikleri şahadet, kendisinin karışık mazisi, kan İekeleri, kadının ortadan HASTALIKLARA KARŞI BİL aSSA MÜESSİRDİR Terkibi ve tesirindeki sür'at itibarile emsalsiz olan GRIPIN'in 10 tanelik yeni tercih ediniz. Geceleri tutacak olan ağrılara karşı ibtiyatlı bulunmuş olursunuz. icabında günde 3 Kaşe alınabilir. İsmine dikkat, Taklidlerinden sakınınız ve GRIPIN yerine başka bif marka verirlerse şiddetle reddediniz e e ir KERRE BEAR e ii Eer İLE e ei NN İstanbul İnhisarlar Baş Müdürlüğünden: Hükmü Mayıs 1933 sonunda bitecek olan müskirat satıcılarının ruhsat terke zelerinin yenileme zoüamelesine 16/5/1938 tarihinde başlanarak 6/6/1928 Pasif” padıktan sonra, karşısına geçti, — Seni kahpe seni! Dünyada senden daha rezil mahlfk olamaz. Senin yürün- den, işlemediğim bir cinayetin cezasını çektim. 14 yıl cehennemlerde çürüdüm. Simdi şıra benim.. Onlar karım sen öl - dürdün, demişlerâ!. Hatbırki masumdum. Ama, asil simdi, simdi öldüreceğim, diye- Tek bir kahkaha fırlattı. * Ve eski karısını bir yumrukta yere vik tı. Mutfağa ssürüverek, ekmek bıcağile işini - bitirdi o Tam evden sıvısa - cağı sırada da, öbürü, uğruna karısının * kayboluşu. Son çığlıktan sonra, bir daha Aradan nice günler geçtikten SOnrsd!r| segi çıkmaması... Evet bütün bunlar Mil- ki, komşular Madam Miltonun, ortalarda | #onun 'karısım öldürdüğünü isbat eden görünmediğini farkettiler, Daha doğrusu- en kuvvetli suç delilleriydi. İyi ama. Ka- hu İsterseniz, her gece alıştıkları feryad-| gın cesedi ne olmuştu?. . ları, küfürleri duymadıkları için, bu ka « dına ne oldu böyle?.. diye birbirlerine sordular. Ve on beş gün kadından bir 5eSİ ya serbest bırakarak peşine adam koy - çıkmayınca karakola koştular. dular. Bir yandan da cesedi aradılar, Ni- Ertesi günü, polisler eve geldiler. He-İ heyet hâdiseden dört ay sonra Miltonla - rif kim bilir nereye cehennem olup git-İ sın oturduğu köhne evin arkasına düşen, mişti, Memurlar içeriye girinee, son vah-| metruk bir garajda bir kadın cesedi bul- şi kavganın eserlerine rastladılar. Yerde-| dytar ve Miltonu da yeniden yakaladılar. ki seccadenin üstünde kan lekeleri var -| Cesedi, balta ile parça parça doğramış- dı. Bir köşede yırtılmış bluzlar, eteklik -| yardı. Teşhis etmek imkânı yoktu. Fa - Jer duruyordu. Kaldırılıp fırlatıldığına vel kat poliş yılmadı. Kadının uzak bir ak - düvarda kocaman bir delik açtığına şüp- rabasını buldu. Kadın parçalanmış cese- he olmıyan bacağı kırık bir masa bir ta-| gd, baktı, baktı. rafa devrilmişti.. vesaire, vesaire,, Milton | - Evet, dedi. Tanıdım, Bu Susipdir. eve dönünce yakalandı ve sorguya çekil-| işte bakınız. Sol parmağında böyle bir di. işaret vardı, yüzde vüz eminim, odur.» Adamın verdiği ifade pek kışa oldu, bo-| Milton, karısını öldürmek suçile muha- murdanaraz: Hi e edildi. Mahkeme, kendisine vie - — Kadını benim öldürdüğümü sanı -| denlı bir avukat tayin etmişti de, onun yorsanız, gülerim size, Şaşarım aklınıza..! talâkati, ve delillerin tam manasile mü- Evet bakın itiraf ediyorum. Karıyı döv-! şahhas olmaması yüzünden elektrikli düm, kıyarcasına dövdüm. Hemen her 28-| sandalyeye gitmekten kurtuldu. 15 sene man pataklıyordum., Zira başkasını sevi-| ağır hapis yedi. Ve İllincis hapis - yordu. Şöyle çakır keyif olup ta eve gel-| hanesine gönderildi. * Miltonu bir müddet tevkil ettiler, San- kendisini terkettiği, 15 yıl hapislerde yet- masına #es çikarmadın adam gelivetdi. Hemen kavgaya tutuştular, Polis gürül- tüvü duyarak yetişti Mütonu yakaladı. Cesedi de meydana çıkardı. Böylelikle Milton #kinci defa olarak tevkif edildi ve karısını öldürmek suçile mahkemeye verildi...» Mh Bunları bana anlatan adam, burün - lerde ortadan kayboldu. Gazetelerde de fazla tefsilât bulmadım. Ben de, fazla bir şey bilmiyorum, Onun için Miltonun hi- kâyesini burada bitmiş suvabiliriz. Yalnız bir mesele var. Eminim ki siz de ayni şeyi düşünüyorsunuzdur: — Bir insan ayni cinayet suçu İle iki defa mahküm edilebilir mi? 'Danıştığım avukatlara bakacak olur - sanız, Miltonun, bü sefer beract etmesi icab ediyormuş. Fakat Miltonun işlediği bu cinayet, bakalım ayni cinayet midir?, Yani ayni tesirler, sebebler altinda mı vukua gelmiştir. yoksa daha başka &mil- ler mi aramak lâzım?. Öyle ya, 15 sene sonra işlendiğine göre ayni cinayet sa - yılamaz gibi geliyor, bana. Her ne hal ise, ortada olan hakikat şu- dur: diğim zamanlar, karşıma geçiyor, banâ * nisbet & verirmişcesine, (inadına (—©| Milton tam on dört sene hapisle yattı. «Son Postas nın edebi romanı: 9 ÇINARALTI Bürhan Cahid mmm Bütün bu kalabalık arasında güzel | titremeden, yüzünün hatları hareket kadın seçmekte mütehassıs olan gözle- İetmeden, göz bebekleri oynamadan bir rim başörtüsünü gelişi güzel bıraktığı | heykel gibi kalabalık arasında duran için göğüs başlarına kadar nefis ger-!kadın ötekilerden ne kadar da ayrılı - anı görünen kendinden sürmeli iri| yordu? Kimdi bu kadın? Kimin nesiy- mavi gözlü bir genç kadın üzerinde du-| di? ruverdi. Mavi gözler, yumuşak bakışlı,| İstanbul kadınları arasında olsay - #akin olur derler. Öyledir de. Fakat bu |dım, hazırlanacak manevra programı ayva çiçeği gibi pembe beyaz yüzlü ka-|malümdu. Halbuki burada büsbütün dının iri bebekli mavi gözlerinde öyle| başka bir taktik kullanmak lizumdı. bir dişi kaplan bakışı var ki! Zibnimden şimşek gibi bir plân geç Köy kadınları güneş altında toprak-|ti. da çalıştıkları için en güzelleri bile es-| Muallimin nokta koyduğu bir elim - merleşir ve kavruklaşır.. bu kadın nasil |lesinden ötekine geçmesine meydan pe bahar gibi kalmış.? | vermeden dedim kt: uallimin beceriksizce devam eden| Köye geldiğimden çok memmu- konferansı, köy ağalarının birbirine|num. Hepinizin ayrı ayrı enisafiri ol- taş çıkartan, sifara, nargile, kahve, şer-| mak isterim. İnşallah bundan sonra sık bet ıkramlarına kulağımın arkasını Ye-| sık köyünüze geleceğim. Aranızda kal- rerek gözlerimi bu hareketsiz, fakat se-|mak için duyduğum sevinci ancak he- vimli, sevimli,de değil, cazibeli çehre-| pinizin ayrı ayrı misafiri olmakla daha ye dikmiştim. Bu sert, çiğ bakışlı mavi gözler, © gelişimle rahatınızı bozmuyacak, işinizi elma çiçeği rengindeki büyük çehrede | bırakrmyacaksınız. Ben hepinizi ayrı ne şahane duruyordu. En güzel köy|ayrı evlerinizde gelip göreceğim ve bir' kadınıhın çehresi bir şebirliye belki i-İsoğuk ayranınızı içeceğim. İsdesiz görünür. Fakat bu kirpikleri) Muallimin, muhtarın ve sesimi işite- ziyade tadacağım. Yalnız benim köye di vardı. Erkekler nerdelerâi kuzum? — Bir adam işlemediği bir cinayet için bilenlerin pek hoşuna giden bu sözle- rim uzun üzun alkışlandı. Kendimi in- “ihab dairesinde halka bol bol vâdler- de bulunan bir meb'us mamzedi gibi) gelmiş galiba, Kalabalık arasında İstan-|lik oldular. Nihayet Zebir Ali gördüm, Artık benim için bundan fazla | bulluya benzer beyaz yüzlü bir genç) çıkınca ötekiler ellerini çektiler. lüzum yoktu. | kadın vardı. Hasan dayıya işaret ettim.. o muhtara) Hasan dayının cevabını heyecanla fısıldadı, Ben de muallime artık gide -| bekliyordum. ceğimi söyledim. Mekteb çocuklarının) O, bu beyaz yüzlü kadını keşfetmek|da aldığım izahat kâfi idi. Yalnığ” ve kadınların alkışları arasında geldi-İiçin biraz düşündü. Sonra birdenbire |nokta kalmıştı. Onu da sordum gimiz gibi merasimle köyden çıktık. |sesi yükseldi: Muallim ve muhtar bizi köprü başıma | — Anladım Bey. O İstanbullu değil kadar geçirmek istediler. Geri çevir- | köylüdür. Bizim korucu Zehir Alinin|tan rahmetli umcanızdan rica göz hapsinde kalmıya dim, Yalnız kaldığımız zaman Hasan dayı- ya çıkıştım. Buraya başımı dinlemek İ- çin geldiğim halde böyle etrafıma ka- labalık toplamasının doğru olmadığını söyledim. Şikâyetimin onu müteessir ettiğini anlamşıtım. Biraz gönlünü almak için dedim ki; — Köy çok hoşuma gitti, Sik sik mel mek isterim. Yalnız kimsenin haberi ol- masın e mi Hasan dâyı? Kırık, yumuşak bir sesle cevab ver- ye Emredersin Bey. Sonra birdenbire sordum: — Bugün köyde erkekten çok kadın — İşe çıkmışlar, Şimdi Kekikli tepe- tesi akşamına kadar devam edilecektir. Ruhsat ezkerelerini tecdid etmek İÜ yen satıcıların, tayin olunan günlerde eski tezkere ve kunturatlariyle birer de fotograflarını alarak Kabataşteki İnhisarlar Başmüdürlüğüne etmeleri ve 7 Haziran 1038 tarihinden sonra terkerelerini yenilemiyerek içki tanlar hakkında kanuni takibat yapılacağı ilân olumur. O (2995) — İstanbul Defterdarlığından : Beyoğlunda Meşrutiyet enddesinde Perapalas yanımda kâin Akşam Kız Serisi mektebi bakkaltyesinin “yılda yüz elli Yira Kira Üzerinden on yedi ay md kiraya verilmesi, bir ay içinde pazarlıkla yapılacaktır. İsteklilerin ve tediye W ralti #le diğer şartlarını öğrenmek istiyenlerin hüsnü ahlâk eshabından © larına, sarf hastalık ve mahkömiyetleri bulunmadığına dair zabıta, sıhhiy€ adliyeden alacakları resimli vesikalar ve yüzde 7,5 pey akçelerile 9/6/9938 PE şembe günü saat on dörde kadar Milli Emlâk müdürlüğünde toplanan Kons” yona gelmeleri | «2772» A 15 sene yemiştir. Ve bu cezasını da çek-| İstanbul Birinci İflâs miştir. Yani borcunu ödemiştir. Bu iti-| Müflis Komon Dinğer masası İŞİ barla (cemiyet Min onu iki defa olarak|safhaya gelmiştir. İdare azasinın mahküm etmeğe hakkı var mıdır, yok|ceği malümat alacaklıları alâkadif mudur? mesine binaen bu malümattan Doğrusu, pek karışık bir mesele, Een| olmak ve icab eden kararları almak bir türlü izin içinde çıkamıyorum... re alacaklıların 17/5/938 Salı günü ” 14 de dairede toplanmaları nur. © (7706) n YARINKİ NÜBHAMIZDA: Sayfiye ihtiyacı Yazan: Salâhuddin Enis yetimi kayba'tim. Yerisini çıksi Z eskisinin bfikmü yoktur. (01061) m Sekizinci Bömestr. talebesi | 1076 Hüsnü Hakki m de iş var. Hepsini oraya aldık. güzel kızıdır derler, Onun için †İçıkarlar. çok oldu, Hattâ bu yüzden ge e , — Köye bir de; İstanbullu misafir) birkaç delikanlı vuruştular. rken işe Aliyi bilirsiniz, çiftlik korucusu © | — Malüm! Zehir Alinin nişanlısı Sıdıka Ni b ii — Oturdukları ev kendilerini — Hayır, çiftliğin malıdır. Veli nişanlısı Sıdıkadır. O zamandanberi otururlar, KöY — Ya! daki bahçeli evler var ya, onlar Ve tabit görünmek için hemen ilâve | ğin matıdır. İşte o evlerin yol ettim: söğüdlü evde otururlar. — Ben şehiri! sanmıştım. Ve artik Yu bahsi kapatacaktım. Ta- san dayı biraz evvel işittiği azardan İsonra bana hoş görünmek ihtiyacı ile'de hafif ürperişler yaptı. İtafsilât verdi İçimden kopan bir heyecanis — Veli kaptanın kızıdır, Babası ya- İnımı mahmuzladım. Şimdi Hassf İtalak oldu. Vaktile Varnada denizci i-İnin şaştığı bir dört nala ile gi İmiş. Onlar Varnalıdır. ru uçuyordum. — Anası yok mu? ç — Dört yıl evvel öldü. Bir ihtiyar| Kendimi çok iyi hissediyorum babası var. Bu buhar Zehir Ali ile ni -İhalsizliğim kalmadı, Öksürm şanlandı. Kasımda düğünleri alacak! | Gözlerimin etrafını saran mor # Onu susturmak için müdahale etmek | yavaş yavaş siliniyor, Uyku Yâzımdı. Fakat, bunu yapmadım. O dallunda.. bugün ilk defa yeme bildiğini anlatmakta devam etti şarab içtim, — Sıdıka köyün, hattâ bu civarın en Hasan dayının maksadımı den verdiği malümat ne 24! yuşmuş, donmuş gibi katılaşan dil çarkon

Bu sayıdan diğer sayfalar: