28 Haziran 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

28 Haziran 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAHTE s ahte diploma ile üniversiteye girmek istiyen genci polis ya- kalıyor: — Bu diploma sahtedir, Adcliye hükmünü veriyor: — Sahtekârlar tecziye edileceklerdir. Sahte cüzdanla ziraat bankasından 260 lira kaldıran sahtekâr yakayı ele veriyor. — Haydi hapse! Bunlardan başka sahtekâr da var.. sahtekâr olduklarını halk biliyor, polis | biliyor, adliye biliyor. Fakat hiç biri yakalıyamıyor, hiç bir kanun onları sahtekârlık — suçundan mahküm edemiyor, Sahtekârlar, elleri- ni sallıya sallrya geziyor, sahtekârlık yapmakta devam ediyorlar, Size bunlardan bir kaç misal göste- seyim: Falanı tanırsınız değil mi?.. Kendisile konuşursunuz.. o size daima ilimden, fenden bahseder.. der ki: — Bilgi itibarile benimle hem âyar olanlara hemen hemen hiç rastlama- dim, Felsefeden açarsınız, ondan dem vu- rur; edebiyata geçersiniz.. söze karışır, riyaziyeye âid bir şey söylersiniz : — Onu yalnız ben bilirim. fddiasında bulunur. Fakat siz onun, felsefeden de, edebiyattan da, riyaziye- den de hiç bir şey anlamadığını dene- Mişsinizdir. Fakat polise veremezsiniz. Çünkü sahte bilgiliyi hiç bir polis yakalayamaz, hiç bir kanun mahküm edemez. Bir misal daha: Sahte asiller de vardır. Gayet iyi t yıdığınızdı. Babası mahallenizde ko: şunuzdu. Annesi çamaşırınızı yıkardı. Kendisini epey zamandır görm düunuz. Nihayet bir gün karşınıza çıktı size tanıttılar; L Bunları biliyor mu idiniz? — Yedi hafta harbi nedir ? Bu, Alman faikiyetini temin için 8 ha- ziran 1861 den 26 temmuz 1866 ya kadar süren Prusya ve Avusturya harbid talya Prusyanın müttefiki idi. Bu muha- rebede Avusturya mağlüb olmuştur. Bu harbde en dikkate şayan savaş 3 tem- muzda Koeniggratrzda olmuş ve 205 bin kişilik Avusturya ordusu tam 40 bin as- ker kaybetmiştir. Prusyalılar 10 bin zayi- &at vermişlerdir. Harbden sonra, Prusyâ Alman devletlerinin başı olmuş, Avus- Bir izdivaca Tavassut ediyorum! Bundan bir müddet evvel Şişliden, 'Taybon Cem imzalı bir mektub almış- tım. Mektub sahibi, bir aileyi refah içinde geçindirebilecek kadar kazanç sahibi olduğunu söylüyor, ve şu cüm- Jeleri ilâve ediyordu: — Bir kadınla evlenmek istiyorum. Evlenmek istediğim kadında aradığım yegâne meziyet doğruluk, ve sadakat- Yalan söylemiyen, beni seven, ve bana sadık davranan bir kadının bü- tün kusurlarını mazur görebilirim. Bu meziyetlere sahib olan bir kadın, ih - tiyar da, çirkin de, fakir de olsa mak- bulümdür, Yeter ki, hastalıklı almasın! Hastadan, hainden ve yalancıdan nef- ret ediyorum! Fakat bilmem, yalan söylemiyen, ihanet etmiyen bir zevce bulabilmeme imkân var mı? * Dün, bu münasebetle bir mektub daha aldım. Bu mektubu yazan baya - nın adresi bende mahfuzdur. Bu ba- yan, bana yukarıdaki mekiubu hatır - latıyor, ve: — Ben, diyor, o mektubu yazan zat- Ja evlenmiye razıyım. Ben de tıpkı o- nun gibi, ihanetten, merhktan iğ- renirim. Bana sadık olacak erkeğe sa- dik mak, gayemdir. Sıhhatim, hamdolsun, yerindedir. Üstelik te çir- kin, ihtiyar, sakat ta değilim. 24 ya gımdayım. 1,65 boyum var. Kilam bo- — Bay falancal: Ve ilâve ettiler: — Asil bir aileden bilmem ne paşa- vin torunu., babası Abdülhamid dev - rinde hariciye nazırıymış.. annesi Mı- sırlı bir-prenses, Sahtekârdır. Fakat sahtekârlığını a- İçığa vursanız da işe yaramaz! Çünkü bu tarzdaki asalet — sahtekârlarını da polis yakalıyamaz ki! Aklıma o kadar sahte şeyler geliyor ki hepsini uzun uzun yazmıya ne vak- tim, ne de gazetedeki sütunum müsaid. Sahte vakarlılar, sahte nezaketliler, sahte âşıklar daha ne bileyim aklıma yüzlerce sahte şey geliyor. Bütün bun- lardan baskın olarak da sahte güzeller var, Sağımıza baksanız onları görüyorsu- nuz, solunuza baksanız onları görüyor- sunuz, Sokakta onlar var. Evinize onlar girip çıkıyorlar. Saçlarının kıvırcığı sahtedir, dudak- larının kızıllığı sahtedir. Kaşlarının inceliği sahtedir. Vücudünün intizamı sahtedir. Bunlardan bir takımı, kendi kendile- rine sahte güzel olup çıkıyorlar, Bir ta- | kımı ise kalp para basan fabrikalar gi- bi, sahte güzel imal eden, güzellik enstitülerinde bu hale geliyorlar ve seri halinde ortaya salıveriliyorlar. — Sahte! Diyoruz, fakat o kadar.. yakalıyamı- yoruz. Hapse atamıyoruz. Ve hattâ sahte nezaketimiz yüzün - den, sahte olduklarını yüzlerine karşı da söyliyemiyoruz. * Başta dedim ya.. sahte şeyler çok. Sahtekârlık fazla, fakat kanunla, ni - zamla önlemek imkânsız! İsmet Hulüsi | | İ Kılıç dişli kaplan Bu, bakiyeleri İngilterede ve diğer ül- kelerde bulunan tarih öncesi bir kaplan- dir, Fen âleminde adına Machaerodus fa- silesi denir, Avrupada yetişerek, Asya, Şi- mali ve Cenubi Amerikada ürediği tah- min olunmaktadır. Büyüklüğü de bugün- kü aslanların en büyüğüne muadildi. turya Almanyadan ihraç edilmiş, Vene- diği terketmiş ve bu şehir yeni teşekkül n İtalya krallığına İlhak olunmaştur. yumla tıpatıp mütenasibdir. Yani ba- hk etindeyim, Tenim beyazdır. Orta tahsilim var. Karakaşlı, kara gözlü - yüm, Dostlarım güzel olduğumu söy - Jerler. Ve bunu düşmanlarım bile in- kâr edemez! * Erkek de, kadın da yalandan, ve iha- netten iğrendiklerini söylüyorlar. Hal- buki ben: — Hiç yalan söylemem! diyen insan- lara karşı geniş bir itimad beslemekte daima mütereddid davranırım. Çünkü evvelâ, hakikaten yalandan hoşla: yan kimseler, bunu munü duymazlar. Sonra, bir insanın hiç yalan söylemeden yaşıyabileceğine inanmak, biraz safdilâne bir gaflet o- lur. Bugünkü hayatın öyle acayip şart- Jarı var ki, muvaffak olmak, düşman kazanmamak, kalb kırmamak, aranıl- mak, sevilmek için, icabında yalan söylemek farzdır, Fakat, bence, dürüst ı ğ Kadın Köşesi Jile modeli Biliyorsunuz, jile çok modadır. Bu mo—' deli isterseniz dra gibi bir yünlüden, islerseniz ketenden yapabilirsiniz. Üstü makinede renk renk işlettirilir. Önü de düğme yerine kordonla açılır, kapanır. Bu modeli hem emprimeden, hem düz kumaştan yapabilirsiniz Düz kumaştan (keten, sun'i ipek vezai- re) gibi kısa kolla geniş reverli yapılır. Arkası iki dikişlidir. Emprimeden uzun kollu yaparsınız. Reverleri düz beyazdan koyarsınız. Arka gene iki dikişlidir. j >nesinde enteresan bir güzellik davasına Bir sahtekâr tevkif edildi Suçlu tertib ettirdiği bir vekâletname ile gayrimüba- diller komisyonunu dolandırmak istemişti. Sahtekârlık sezildi, fakat suçlu da işin farkına vardı Niyazi ismindeki bir sahtekârlık suç- lusu bir müddettenberi, müddeiumumi- likçe aranıyar, fakat bulunamıyordu. Nihayet zabıta Niyaziyi bulmuş, suçlu dün adliyeye sevkedilmiştir. Hakkındaki iddiaya göre suçlu, bir no- ter dairesine giderek sahte bir vekâlet- name tanzim ettirmiştir. Müteakiben bu wekâletname ile gayrimübadiller cemi- yetine müracaat etmiş ve Fatma Raziye isminde bir kadına aid 300 lira değerinde istihkak bonosunu tahsil etmek istof mişti Fakat, cemiyetteki komisyon — azaları | işin farkıma varmışlar, Niyaziye muame- lenin ikmali için, ertesi günü tekrar gel- mesini söylemişlerdir. Niyazi de, sahte- kârlığı anlaşıldığını sezerek, komnisyona bir daha uğramamıştır. Ertesi günü ko- misyonda suçlunun yakalanması için ter- tibat alınmışsa da, cürmü meşhud yapı- lamamıştır, Hâdisenin tahkikatını ikmal eden müd- deiumumllik 1 inci tedkik bürosu maz- nunu isticvab edilmesi için Sultanah- med 3 üncü sulh ceza mahkemesine ver-| miştir. mekte ve bu çizgi ile karışmaktadır. Bu takdirde de, güzelliğe halel gelir mi?.. Zira yüzün jiletle yaralandığı kısım, 35- lında bir iz hâsıl etmektedir. Hâkim, bu cihetin bir defa da Tıbbı adli meclisinden sorulmasına karar ve - miştir. Tıbbı adlinin vereceği cevaba £ Te bu karışık güzellik bozma iddiası b - neticeye varacaktır. Bir şübheli ölüm vak'ası Müddeiumumilikçe, şübheli görülen bir ölüm etrafında, tahkikat yapılmak- tadır. İddiaya göre, Rukiye ismindeki bir ka- dın ilâç alarak çocuk düşürmüş, sonra hastalanarak Haseki hastanesine kaldı- rılmıştır. Rukiye, buradan da, Gureba hastanesine nakledilmiş, fakat kurtulg» mıyarak. ölmüştür. Kadının aldığı ilâç ta, ebegömeci ile karışık, evde yapılmış bir İlâçmış. Has- tane doktorları Rukiyede üremi tezahü- ratı görmüşlerdir. Cesedi muayene eden adliye tabibi En- ver Karan, morga kaldırılmasına karar vermiştir. Tahkikata devam edilmekte- Niyazi sorgusunda bakkındaki iddlayı | giy reddetmiş ve demiştir ki: — Sadeddin isminde bir arkadaşım vardır. Bu arkadaşın teyzesinin bonoları varmış. Fakat, Sadeddin bu işi benim ta- kib etmemi istedi. Vekâletname ile, bo- mnoları tahsil için gayrimübadiller komis- yonuna müracaat ettim, Ertesi günü, tek- rar gidecektim. Sadeddini bir daha göre- | mediğim için, işi takib etmedim. Bu hâ- disede, benim bir suçum yoktur. Sultanahmed 3 üncü sulh ceza hâkimi Kâmil suçlunun tevkifine karar ver- miştir. Gazhane yokuşunda yuvarlanan otomobilin şoförü tevkif edildi Birkaç gün evvel Gazhane yokuşunda, | bir otomobil bir odun deposunun 5 metre irtifamdaki avlusuna yuvarlanmıştı. Oto- mobil parçalanmış ve Melek, Nuri, Kad- ri isminde üç kişi de ağır surette yara- lanmışlardı. Kazanın şoaförün sarhoş olması ve yo- kuşu tırmanırken, tamirat dolayısile yo- lun kapalı olduğunu görememesi yüzün- den vukubulduğu, tesbit edilmiştir. Şoför Şükrü dün adliyeye verilmiştir. Müddeiumumilik suçluyu 4 üncü sorgu bâkiminin huzuruna çıkarmıştır. Sorguyu müteakip, bükim, Şükrüyü tevkif etmiştir. Tıbbı adli bir güzellik meselesini tedkik edecek Sultanahmed 2 nci sulh ceza mahke- bakılmaktadır. Kumkapıda Arab Mehmed, metresi Nuriye ile kavga etmiş ve Nuriyeyi bu kavga sırasında burun hizasından jiletle yaralamıştır. Kadın burnunda yüzünü güzelliğine halel verecek sabit bir iz kal- dığı iddiasile Mehmedden davacıdır. Maznun ise, mahkemede' hâdiseyi in- kâr etmiştir. Yüzde bir iz kalıp kalmadığı tabibi ad- liden sorulmuş, doktor san'atkârlardın müteşekkil bir ehlivukufun hâdiseyi izah edebileceğini bildirmişti. Fakat, Nuriye- Pol!;;e 13 yaşında birçocuk arkadaşını yaraladı Hasköyde Hamamarkası sokağında otu - Fran 13 yaşında Mustafa ile ayni sokakta mu- kim 18 yaşında Peşer arasında oyun yüzün- den çıkan bir kavgada Peşer Mustafayı bı- çazla kolundan ve arkasından yaralamış, ya ralı Beyoğlu hastanesine kaldırılmış, — suçlu yakalanmıştır. Bir çocuk arabadan düştü, kolu kırıldı Fener yolunda oturan Mehmedin oğlu 13 yaşında Hâdi binmiş olduğu ot yüklü bey « Zir arabazınm sarsılması — neticesinde yere düşerek sol kolu kırılmış, Nümune hastane- sine kaldırılmıştır. Bir kabzımal metresini yaraladı Meyvahoşda kabzımal Arabkirli Said bir müddettenberi arası açık olan metresi Arşe- loza sokakta tesadüf ederek kavgaya tuluş - muş, Arşelozu çakı ile yüzünden yaralıyarak firar etmiştir. Yaralı hastaneye kaldırılmış, suçlu aranmaktadır. Kadın kavgası Ortaköyde Cavidağa mahallesinde oturan Saniye sokaktan geçerken o civarda oturan Argiri ve baldım Katina ile kavgaya tutuş « muştur. Bir aralık Katina Saniyeyi 1sırmak suretile kulağından yaralamış ve küpesinden tutup çekerek Kulağını yırlmıştır. Bir amele elini makineye kaptırdı Ortaköyde bir teneke fabrikasında çah - şan Samuel oğlu Baruh çalıştığı - makineye elini kaptırmış, sağ elinin iki parmağı doğ- renmaştır. Yaralı Beyoğlu hastanesine kal - dırilmiştir. Bir odun kayığı battı Mehmed relse aid odun yüklü kayık Bey- lerbeyi rıhtımında yükünü boşaltirken açıke lardan geçen bir vapurun dalgasına tutula - rak batmış, tayfaları kurtarılmıştır. Bir çocuk su kamyonundan düştü Kacdıköyde Dumlupınar sokağında oturan Yakubun oğlu 6 yaşında Niyazi belediyenin sulama kamyonuna binmek istemiş, bu S- rada kamyon birdenbire hareket — etmiş ve Niyazi yere düşmüştür. Karnından ve göğ < sünden yaralanmış olan küçük yaramaz bes nin güzelliğini bozduğu iddia edilen yara izi, burun kıvrımındaki çizgiye isabet et- rayi tedavi Nümune hastanesine kaldırı! « maştır. | iki ahbab çavuşlar: Tard cezası I insan hiç yalan söylemiyen değil, mecbur kalmadıkça yalan söylemiyen, ve söylediği meşru yalanlarla hiç kim- seyi mulazarrır elmiyen Insandır! Bu kanaatime rağmen, tamenni e - diyorum ki, bana şu iki mektubu ya- zan okuyucularım da, iddialarında, be- ni utandırabilecek derecede samimi ol- sunlar, Ben, bu ümidle, - istediği dirde - ikinci mektub sahibinii adre- sini, birinci mektubun sahibine vere- bilirim. TEYZE Z

Bu sayıdan diğer sayfalar: