27 Ağustos 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

27 Ağustos 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İstanbulda senede adam başına ancak bilen bir tip Kütehye: Hoiv_utta 15 gün (Baş tarafı 9 wncx sayfada) murdanırlar, Ekseriya da avcı ile karşı- daşınca yüz geri dönüp kaçarlar. Klark Güble'in karakteri Bakkında ci güzel fikri taşıyan Myrna Loy'dur. Ket” disile bundan bir müddet evvel görüştü- den Tahsin karak Ayıyı vurmağa mecbur olduğum za -| güm zaman bahiş Klark Gable'e intikal 3 kilo üzüm isabet ediyor Ambalâj şekillerini ıslah ve mutavassıt leş- kilâtını gola koymadıkca sebze ve meyva maliyet fiatları daima yüksek kalacaktır Cumhuriyet rejiminin esaslı prensiple- rinden biri olan «halkın refaha eriştiril- mesi» meselesi, her şeyden önce hayatın mecuzlamasına bwh bulunduğundan, hü- Kkümetin ötedenberi bunu temin edecek yollar üzerinde çalışlığını hep biliyoruz. Şimdiye kadar yapılan tedkiklerle va - rılan netice şudür: uzlatmak için halkın satın al- liyetini yükseltmek kâfl değil - dir; bununla birlikte istihlâk edilen eşya fistlarının da nurmal bir hadde düşü - rülmesi lâzımdır. Bazıları memur ve işçi gibi belli bir ücret karşılığı ile çalışan kimselarin, maaş veya gündeliğini azıcık olsun art - turmakla, satın alma iktidarlarının yük- seleceğini düşünmüş ve hayalın kendi - liğinden ucuzlıyacağını ileri sürmüşler- di, lakat tecrübe, mahdud bir zümrenin maaşlarında veya gündeliklerinde yapı- lan bu arttırmanın onlara müreifeh bir hayat temin edemediğini göstermiştir. Çünkü ele geçon para; piyasadaki eşya fiatlarile normal bir münasşebet kurma - dıkça datma satım alma kabiliyetini ik- selten bir değildir. İstihlâk edilen eşya fiatlarında da makul bir istikrar te- min etmolidir ki, halk hancıyabildiği nis- bette sahiden bir refah görebilsin! Bazıları da bunun aksine olarak, sadlece eşya Hiatlarını indirecek bir yolu refaba erişmek için kâfi sanmaktadırlar. Ka - naatlerince eşya fi ını kontrol etmek, narha bağlamak, ihtikârı önlemek ve ce- zalandırmak ai ucuzlatacaklır, Ger- çi, bütün bu tedbirler bu yolda Tüzumlu ve faydah iseler de, neticeyi temin içih yeter değildirler. Az evvel işaret ettiği - miz Kibi ele geçen kazanç ile, harcanmak —mecbutiyeti olan para - yani eşya flat - Tarı acasında - bir müvazene olmadıkça hayat ucuzlamış olmaz. Bilhassa nüfusu- müuzun 96 76 sam teşkil eden köylü, dai- ma zoraki bir vaşayış içinde demektir. Onun da istihlâk edeceği maddelerin is- tediği kadar, bir kazanç elde etmesi, yani satım alma kabiliyetinin bununla mütc- nasip yükselmesi lüzımdır. Demek oluyor ki hayalı ucuzlatmakta ne sadece satın alma iktidarının yüksel-| tilmesi kâfi; ne de eşya fiatlarının me- kul bir hadde düşürülmesi kâfidir: Ancak her ikisini de muvazeneli bir şekle sok- makladır ki halkımn refahı yükselebile. cektir. Bunun icin tutulacak yol şudur: a) Eşya fiatlarının ve hassatan zira! İs- tihsalin maliyetini ucuzlatmak. b) Alelâmum istihsalfıtı, istihlâk nis- betinde çoğaltımak, Bizde umumiyetle her eşyanın ve hele ! istihsalâtın maliyeti yüksektir. Bu şüzden malın ucuza Satılması müştü! ve lııyl» bir takdirde para kazanılması da imkânsızdır. Meyva ve sebzesini kolay - İikla satın alamıyan Manifaturacı, biraz daha kazanmak ihtiyaç ve iştiyakile fiat- Tarına zammedez, öte tarafta istihsalâtın- gdan bir şey kazanamıyan köylü de heriki malı satın almaktan vaz geçer. Ve böy- Tece hayat pahallaşmış, refah — seviyeasi daime yerinde saymış olur. Görülüyor ki işin başı ne ihtikârı ön- Temi ne fiatlara narh koymaktla, ne de bir kısım halkın maaş veya ücretlerini arttırmaktadır. İi kendiliğinden düzli - yecek tedbir; her türlü istihlâkâtimızın malivet fiatlarını mümkün mertehe u - cuzlatmak (böylelikle kazancı dolayısile biliyetini artlızmak), di - ıir' satın alma ka! Ber taraltan da gene ucüz maliyet pren- sibile istlihsal mikdarmı arttırarak fiat- Jarı makul hadde düşürmektir. | Şeker işinde bunuy en güzel bir ürne- ğini görüyoruz: 1994 yılında köylümü- ün istihsal edebildiği kazanç, — şekeri yaklaştırmıya çalıştılar. Derhal seker is- tihlâki yükselmeğe başladı. 935 de 61549 ton 036 da 72215 93T de 90,312 Şeker yedik. Yani geçen yıl adlam ba- gsına düşen şeker mikdarı 5.9 kiloyu bul- du. Şu güzel örnek gösteriyor ki böyle kazanan ve kazandıran bir tedbir ile ha- yatı ucuzlatmak ve refahi — arttırmak mümkün olacaktır. Şimdi bayatımızın belli başlı istihlâk maddesi olan sebze ve meyvayı bir nebze ele alalım: İstanbul gibi yurdun büyük merkezlerinden biri olan bir yerde hal- kın hiç te lüzumu kadar sebze ve meyva yemediği herkesçe malümdur. Geçen yıl koca İstanbul ancak 3362685 kilo üğü yemiştir. Adam başına 375 kilo düşer. Bu mikdar normâal sayılamaz; İstanbul bunun bir kaç mislini istihlâk atmelidir. 1.973,500 kilo şeftaliden, 1.119,880 kilo ki- razdan belki tatmıyanlar da vardır. Bu- » , |terimi söruyor: Yaşama ve giyin me tarzile Gtra - fanın — kolaylıkla dikkatini — çeker. Kendisine çeki dü. zen vermesini ve ehemmiyet ver - dirmesini bilir. Kadm ve sevgi işlerile alâkadar olur. Eğ- lenceye aid işleri ihmal etmez. e Girgin bir lip Kayseriden İs . mail Oyal da ka - Tükterini soruyor: Şakacı — ve gir - gindir. Sözleri pok batmaz, bazan gü- Tültücü ve kay - eh | 5t6 vibi davra « mersa da gönli ça| buk alınır. Arka - daşlarını ğu zaman neşelenir. v Girgin olması beklenen iır üp Kayseriden N, Oyal da karükte - na rağmoa İstanbulun yanıbaşındaki seb-| rinin tahlilini is - ze bahçeleri mallarını satamadıklarından | tiyor: sızlanırlar, yahud da Adana ve İzmirin rekabetile bir şey kazanamadıklarını s5y- lerler. Öyle bir dava ki üstünkörü ba - Zekâsını — daha farin işletmesi lâ- amdır. İyi bir kınca hayli şaşırtıcıdır. Halbuki İşin iç|rehbere uymak sa- yüzü dahâ düşündürücüdür: Bir defa İretile döğrulukla « ır.üıld—.siı.(fenui ziraat usüllerine aykırı|rı kolaylıkla gö - gittiği için, harcadığı emuk ve para mis- bu kalite ve kantitedeki malını kötü bir /dur. ambalâjla, uygunsuz nakil vasıtalarına yüklüyor, en sonra götürüp (mütlavas - sıt) a emanet ediyor. Türlü ad taşıyam bir dürü Mmasraflarla nihayet parara gelen maldan artık bayırlı bir satış, uygun bir | Yan Onur | kâr beklenebilir mi? Tııksüzlllhırhı Bandırma- Ptenar karakterini — goru- Bursalı bir tanıdığım yalnız ambalâj | yor: ve nakliye işleri hakkında bakmız ne de- di: Ağır başlı — ve sakin bir hali var- «— Bursa, her yıl İstanbula ve yurdun |dır. Sessiz davran diğer bazı taraflarına külliyetli gönderir, bu —şeftaliler koca küfelerle — nakledildikleri — için çeden pazara — kadar türlü vapura ve bütün indirilip bindirildiği yerlere âdeta bir kaya gibi atılan küfe- lerde şeftaliler birbirlerini ezmemek için taş gibi katı olmak ihtiyacındadırlar. Bu- nun için köylü onları iyice kemale gel - meden toplar. Ancak bu sayede yolcü -| ” luğa katlanabilen şeftalilerimiz de pa - zara geldiklerinde bittabi en aşağı bir fiata mazhar olurlar. Tahtnin edersiniz ki| bundan köylünün bir şey İkazanması, müstehlikin de ağız tadı ile meyya yeme- si imkânı yoktur. Garibdir ki bilhassa deniz nakil vasıtalarımız, parça başına bir ücret aldıklarından ba işle uğraşanlar ambalâjların büyüklüğünü bilhassa arzu ederler. Halbuki kilo başına olsa malın kalitesine fena tesir yapan bu ambalâj- lar kendiliğinden bir küçülmiye gıde - cektir.. Bursalı tanıdığımın şeftali için söyle- diği bu ambalâj ve nakil meselesi diğer bütün sebze ve meyvalarımız için de va- riddir. Çilekten, ayvaya, fasulyadan, en- ginara kadar bütün sebze ve meyvaları -| mız kendilerine ve nakil vasıtalarımıza uygun birer ambalâj şeklinden mahrum- | -| yade durlar. Arnbalâj şekillerini slah, nakli yatı, hele hele mütewassıt teşkilâti bir yoluna koymadıkça Mmaliyet fiatları daima yüksek kalacaktır. Bir tazaftan! Ve kâlite ve kantite düşüklüğü, bir taraftan maliyet yüksekliği hâkim oldukça, istih- salin artmasma da lüzum ve mahal xal- mıyacağından, hayatın ucuzlaması da bir. emri muhal olur. Binaenaleyh her şey de buna benzer noktaların araştırılıp hal- ledilmesi ön plânda geliyor. Gönül arzular ki memleketin pek mü- him bir mevzuu olan bu sebze ve mey — yüksek fiâtla almağa yetecek gidl de -| vaların ambalâjı ve nakliyatı işini ıslah ğildi, © yıl adam başına 3.5 kilo şeker | meselesi, önümüzdeki zirast kongresinde harcıyabilmiştik. Bunu sezen fabrikalar | konuşulsun da, her halde bir düzene ko- maliyeti neuzlatacak tedbirler slarak şe-|nulsun. 'İ şoftali | masfna rağmen et- koca | rafile alâkadar b « bah-|lur, menfaatleri « iziyete | ni maruz kalızlar: Hayvana, arabaya, trene,| Bazan tok söyler » 2 ihmal etmez. 2 sözleri batar, .. Ameli bir tin Manisadan A« termez, — menfaat- Bu sebeble de & - moli işlerde mu « vaffak elabilir. sus tuhaf halleri | vardır. İyi mua - mele İle işe sevke. dülebilir. Muame- lâtında daha zi - £ Haşkalarına l'â tâbi olur. * |niyerek cevab verir. Artık onu hayvan - man otinden istifade edorim. Çünkü ayı pirzolası çok mefis ve leziz oluyor. Ava dalma tek başıma giderim. Atım, en sadık arkadaşımdır. Bu yüzden dağ Tarda yalnızlık hissetmem. Uzak bic yore | gideceğim saman iki tt alırım. Birine bi- | ner, diğerine de lüzumlu eşyarm kuyarım. | Dağlarda geçen bir iki haftalık kamp hayatı, temiz hava, rüyasız rahat uyku, bilseniz fnsana ne çok yarıyor. Gürültü'ü radyolardan, gazete yazılarımdan, dedi- kodulardan uzak, sakin ve âsüde bir ha- yat yaşıyabilmek bu zamanda büyük bir sandettir. Böyle bir hıymMm—iıüı Spor bence ömrümün yarısıdır. Spora merakım bitip tükenmiyecektir. — Spor levazımı satan bir dükkânın önünden geçsem dayanamam, girerim. Bende mev- cud olduğu halde yeni bir şey alırım. Klark Gable tatlı bir sesle unlattığı bu şeylere karşı gerçekten büyük bir aşk ta- şıyor. Sözünü tamamlarken soruyorum: — Sanırım ki ata bakmak kültelli bir iş olacak? — Hayır, diyor. O iş te benim için bir spordur. Avcı tüfeğini temizler, balıkçı ağını tamir eder, atlı da atını timar e - der, Ben de hiç bir zorlük hizsetmeden atıma bakarım. Ata kendimi sevdirmeğo, ona bazı oyunlar üğretmeğe çalışır ve lıktan çıkarmış ve bir şahsiyet yapmı - şımdır. * İşl_e bütün dünya kadınlarının hoşu - (He Man — Erkek adam) diyorlar. edince şumları söylemişti: İ e— Gable'in © kudar güzel meziyetleri war ki.. bunları hiç bir memleket kra « |Lmda bulamazsınız.» YENaLETRe ea rna n a den en ea aa vavenan ereRaN ASA YaresAcArEAn aN Bir doktorun günlük Kadıntarda hayız hal Dünkü yazımızda kadınlarda ve genç kızlarda ay halinin teşevrüşat dolayısile meydana gelen uzvi ve vaziferi ârızalar- dan bahastmeğe başlamıştık.. Bunlardan en mühimmi vakitsiz yu - murtalıkların fauliyetten kalmaszıdır. Pil- gerllediği ve nihayet tamümen görülür, Bu bir takım tâN ürıta- olur. Bazı allelerde, kuk yaşından evvel bütün rahim yazalfi felyolojisinin kalk- maş olduğunu çok defa gördük. Cevab istesan — okuyucularımızın — posla pula yelizmalarını Tica ederlr. Akıl tak- Girde istekleci mukabelesir kalabilir. Kaf Dağının arkası (Baş tarafı 7 ânci sayfada) içeri gindim. Yan perdeleri kapadım. Lâstik yastığımı üfleyip şişirdikten sanra başımın altına yerleştirdim.. sa- 'ğa sola tulumbayı sıktam, O, iri iri siv- risinekler hepsi, olmuş dut gibi Sapır | sapır döküldü.. ohi, Hainler cezasını bulmuş, emdikleri kanımın hesabım işte böyle hayatlarile ödemişlerdi.. 'Gözümü yumdum. Uyuyabilirsen u- yu.. fit kokusundan ben de bayılaca- Bim.. Acaba biraz perdeyi aralasam mı? | Areladım. «Hürrr» bir sivrisinek akım Gaha... Çin ordusu gibi: Ölâürdükce İn ha Fazlası yerine geliyor... Yaptığımız /bayır, ürküttüğümüz kurbağaya değ-| İmedi.. Çarnaçar Kkalktım. Anlaşıldı ki;| uyuyamıyacaktım... e Memurlar halime acımışlar. hoş Kkimsenin kimseye acıyacak hali yok a.. Hani *Tencere, tencereye dibin kara! demiş de, sacayağı: Ben ikinizi de hili- rim'» diye cevab vermiş.. işte biz de öy- e. benim yatacağım yerim yok da on- Tarın var mı?.. Ne gezerl, Ama ne ya- |pıp ne edip bana bir yorgan, bir yas- *|tık, bir de yün yatak buldular.. bir yer- den bir kerevet getirdiler. onu polis karakolu önündeki köyün sokağına kur. | Kayıp aranıyor 1615 yaşların « da bulunan oğlum Mabmud — Yağcı evimizi terkede - rek kaçmıştır. Za- bıtaya ve Ankara polisine malümu verilmiştir. Görü bilenlerin insani yet mamına Kü |rikkalede — bübası Omm Yağcıya malümat verr.w_kwl rica olunur. . * 923 senesindenberi hayat ve mematın- dan haber alamadığım Geliboluda bulu- —.İnen ilk okul öğretmeni Kilişli Ahmed w —_“İ_._ NTT Hamdiyi arıyorum. Bilenlerin insaniyet namına Kiliste Şehidsakıb mahallesinde, Kanber oğullarından Tahsine bildirme. 9 dular,. bana da «Buyurum!» dediler., bu iyiliklerine nasıl müteşekkir kaldım bilmezsiniz. Böple bir yerde yatacak bir yatak tedariki fle demekti?.. Günün birinde milyener olacağım aklıma ge- Mrdi de, Gürcübulak'da yatacak bir yıtık bulacağımı ömrübillâh düşüne- mezdim.. ama sokakta yatacakmışım! Ne çıkar? Yatacağım ya... «Denize dü- şen yağmurdan karkmaz!» derler.. ben dağ başında kalmışım, sakaktan mı ür- kerim?. Soran olursa <açık hava ote- li» nde yattım derim! Duyanlar da be- |oi, Amerikaya gitti zannederler... Vasli R. Zobu Trakyada fenni nalbant kursu Edirne (Hususi) — Trakyada Yfennif nalband kursları üçüncü devresi olmak üzere |1 eylülde Ziraat Vekâletinin buyruğu İle gene İstanbulda Selimiye- de Küçük hayvan sağlık memurları o- kulunda 40 kişi ile açılmış bulunacak- tır. Kursu bifirerilerin şahadetname - deri Zirant Vekâletinden gönderilmek- te ve profesör B. Besimin ve kıymetli muallimlerin idaresinde bulunmakta- * Denirlide radyo Denizli belediyesi ile Halreyinin aldığı bü- İyük radyoğan herkesin istifadesini temin et- mek maksadile belediye Bayramyeri - De - likliçınar ve Halkevi meydanlarına birer ho- Çivril jandarmz komutanlığına sübay Lüt- £ Çağlayan, Denizli ilk tedrisat müfettişlidi- ne 40 lira impaaşla İrzmir mülettişlerinden Hevket Akar, tapu sicil muhafızlığına Mudat- ya sicli muhafız Osman Nurl Tulbaş. Demizli Sieli muhafırı da İzmire tayin edilmiştir. Muş possa icleraf müdürlüğüne nakled- vez Denizli Müdürü Vehbinin yerine Zongut dak müdür muavini Eakkı grtirimişlir. Z Deridli valisi izin aldı Denizli valisi Ekrem Engür yerine mektube ea Hilmi Müreri zekil berakanak iki - aylık mezariyetini İstimal elmek üzere Deniz “

Bu sayıdan diğer sayfalar: