3 Eylül 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

3 Eylül 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a —) Ka SON POSTA aşk macerası : 26 ti | .':. - K Saylfa » - Hikâye: Çapkın Kız (Baş tarafı 12 inci sayfada) dular. Uzun bir zaman, belki de bir iki Önün bu saadet günleri iki sene kadar | sene onları görmedim. sürdü sanırım. Nilüferi iki ay kadar görmemiştim. Bir sabah vapura girerken karşılaştık. Karlı bir gündü. Erkenden vapura gir- miş, sıcak bir köşeye oturmuştum, Biraz sonra yanıma bir kadın geldi. Başımı kal- Bir derebeyi hayatı Fakat o anda, kapıdaki uşaklardan biri, yüksek sesle: — Ağa geliyor. Demişti. Ve bu iki kelime, mecelisin üzerinde, sihirli bir tesir husule getir- Mişti. B Herkes yerinden fırlayıp ayağa kal- karken, gözlerim kapıya çevrilmişti. İçeriye, narin yapılı bir adam girmişti. Ve bu adam, ayağındaki parlak saten- den bol bir şalvarın üzerine, parlak düğmeli, kırmızı şeritli bir caket giy- mişti. Bir anda saz kesilmişti. Meclistekiler, ellerini göğüslerinin üzerine koyarak hürmetle eğilmişlerdi. Bu gelen kimdi?. Hiç kimsenin prezante etmesine ha- cet kalmadan, ben bunu keşfetmiştim. Sağımda oturan, Osep Raci ile so - lumda oturan nahiye müdüri — Nahiyemizin zaptiye çavuşu.. Ta- | İçeriye narin yapılı bir adam girmişti ve bu adam, tar ağa... Derlerken; ne yapacağımı, bu ada- ma karşı nasıl bir vaziyet alacağımı ta- yinden âciz bir halde; — Evet.. anladım. Diye, cevab verdim. Tatar ağa, dudaklarında garib ve mânalı bir tebessümle bana doğru iler- ledi. Buradakilere nisbetle daha düz- gün bir lehce ile: — Hoş geldiniz. Safa geldiniz, yüz- başı bey.:. Zatınıza geldim. Nedi, Fakat bu sözleri söylerken, dudakla- yında o kadar mânalı bir ifade vardı adetâ açıktan açığa: gördüm. Resmi sıfatma uygun olmıyan bu hali gördükten sanra, artık sen ba- na nasıl tahakküm gösterebilirsin. Bahusus, herkesin bana karşı aldığı ihtiram tavrını görüyorsun. Beni tanı, ve onâa göre muamele et, Demek istemişti. Vaziyet, son derece nezaket kesbet- mişti. Küçük bir müvazenesiz hare - ket, büyük hâdisata sebebiyet verebi- Brdi. Artık benim için yapılacak bir tek hareket kalmıştı. O da, fena neticeler vermes| muhtemel olan o büyük hâ - disenin önünü almaktı. Derhal gülümsemek mecburiyetini hissettim. — Çavuş ağa... Sizi, resmi bazı işler için görmek istemiştim. Burada, gö -| rüşmiye vaziyet müsaid değil., yarın, | münasip bir zamanda sizi dairede bek- lerim... Şimdi, siz de bu eğlenceye iş- tirak edebilirsiniz. Dedim. San sözleri, bililtizam söylemiştim. Söylemesem de o gene bu âleme işti - rak edecekti. Çünkü buraya, benim emrime itaat etmiş olmak için değil; kendisini bana, lüzumu vechile tani mak için gelmişti. 5 Ben, yiğitliğin bende kalmasmı is - temiştim. Ve bunda da isabet etmiş - tim. e Geceyi Oseb Racinin © muhteşem kâşanesinde geçirip de ertesi gün bi- zim salaştan daireye gelirken, şu fikri | edinmiştim: — Tam manasile bir derebeyi haya- tı içindeyim. Fakat bu hayatın hâkimi kim?.. Öseb Raci mi?.. Yoksa, zabtiye çavuşu Tatar ağa mı?.. İşle, iki başlı bir vücud. Kurnaz Ermeni tüccarı, bu Kürd sergerdesini iyi seçmiş, Onunla, mükemmel bir şirket akdetmiş. Davu- Tu, ona çaldırıyor.. parsayı da kendisi topluyor... Her halde, toplanan parsa, külliyetli mikdarda. O kadar külliyet- li mikdarda ki, aslan payin: kendileri aldıktan sonra, artanını da hâmilerine CA YAYIYLA Yazan: A, R. içindeyim bol şalvarın üzerine parlark düğmeli, kırmızı şeridli bir ceket giymişli yeli görünüyor. Görünüşü böyle bir a-|retmesi, bana hayli garib gelmişti. He- Mardin tepelerinden çöllere ka-|le, yağmur yağarken — doldurulacak | dedi. SAA a (küp) den maksadın ne olduğunu anla- mak, pek merak vermişli. dar yayılmış olan korkunç şöhretine, insanım inanacağı gelmiyor. Fakat; bu bir hakikat.. narin ve nazik.. o nisbet- te de korkunç ve müessir... Bu fikri edindikten sonra, verdiğim hüküm de, şu olmuştu: — Adam sen de.. bu adamlardan, ba- na ne?.. Hükümetin mes'ul memuru ben değilim ya?.. Vazifem ayrı ve mu- ayyen, remden çıkmam. Aralarına karışmam, vesselâm... min üçüncü gü geldi. Şimdi de s! ze kısaca bu zatı takdim odeyim: - Ter- sanlı aşireti reisi Emin âğa... Dev gibi bir vücud. Kulaklarınım arkasından dü- ğ#ümlenen bıyıklar. Top gibi gürleyen bir ses, Pervasız, Açık sözlü ve açık ta- varlı. Aklına geleni, düşünmeye lüzum görmeden söyliyen bir adam,., İlk karşılaştığımız dakikada, daha (Haş geldin) demeden evvel bana ne ne beğenirsiniz?... Kurban!.. Bana gelen Bekir onba- şı söyledi. Meğer sen, (cıbil) 1n biri i- in. Buraya, kira beygiri ile gelmiş- sin... Sana bir at getirdim, Tavlana çektirdim. Git bak bakalım. Beğenecek misin?.. Dedi. (Cıbıl) (züğürd) demekti. Ve bu dağ adamı, benim züğürtlüğümü yüzüme çarparken, gücenmek ihtimalim oldu- ğunu, aklından bile geçirmemişti. — Sonra.. lâkırdı arasında da meşhür | (Ömer Hayyâm) n rübâilerinden bi ni - galiba.. ve her halde kürdeeye ter- cüme ederek -- okuduktan sonra: — Kurban!.. İnsan oğlu dediğin, bu ten mu- için de. apmıyanlar, ağızlarını açıp etrafına a kalır. Diye bir cevher _vumunlamışu_. Durak yaylâlarında, salma sığır gi- hi yetişmiş olan, Tersan aşireti reisi E- min ağanın; benim gibi memleketin en yüksek asker mektebinden çıkmış, hir bayli de okumuş yazmış bir İstanbullu- ya insanlığın hikmet ve felsefesini öğ Pey 4 akçesi — Semti Muhammen kıymeti K. gönderiyorlar, Onları da memnun ede- rek, bu hücra köşede kendi başların saltanat sürüyorlar... Tatar ağı man bir adam, Vücudü ne kadar narin ise, kendisi de o kadar nazik ve terbi- Mahallesi ——— —— 6 80 Üsküdar Tavaşi Hasanağa Tunmusbağı 50 Bereket versin ki, bu dağ başı hik- met hocası, biraz sonra, resmi işler hak- kında beni tenvir ederken, bu nükteli dersi, - şöyle bir muhavere esnasında - tamamile izah etmişti. - (Arkası var) Bir doktorun günlük | motlarından Kansızlık nasıl A Tedavi edilir? Kansızlığın karaciğer veraifi ile alâkası çoktur. Bunu burada tibben tarif etmek çok güçtür. Karaciğerin kanın, kırmızı küreyyatının azalıp artması üzerinde mühim bir rolü olduğunu bilmeliyiz. Za- ten karaciğer vücudün tam mânasile bir fabrikasıdır. Vücudün pek çok Tiziyolojik zevnifile şiddetle alâkadardır. Binaenaleyh kansızlara karaciğer yeme- lerini tavsiye ederiz. Karaciğeri ya izga- ra veyahud aşılama şeklinde yiyeceksi- Diz. Yalnız karaciğer yemekle pek bü- yük kansızlıkları sür'atle tedavi etmek mümkündür. Bundan başka şübhesiz süt, yoğurt, ye- Si s$bze ve meyvalar dâ çok İyidir. Bt Pirzolası veya çızbız da pek riyade şayanı tavsiyedir. Kansızlığın tedavisinde güneşin — tesiri çoktur. Cüneş ziyasınımn cild üzerinde hu- sule getirdiği bir takım mühim tesirler De kanin küvvetlendiği eskiden malüm- dur. Bingenaleyh rsayif ve kansız olan- lara döniz kenarlarında, plâjlarda kum ve güneş banyoları yapmaları pek Kiyü- de tavsiye olunur, Bundan mhaada kansızlığın —sebebhlerini de tedkik etmek ve bu sebedleri ortadan ref'etmek de icab eder, Bebebi tedav! en esaslı bir tedayi sayılır. Bu sötunu idare eden arkadaşımız bir kaç güne kadar Avrupada bir tedkir se- yahatine çıkacak ve gaybubetli bir ay ka- dar sürecektir. Bu müddet sarfında oku- yüculatımızın İhtiyacdlarına ve mektub- larına cevab vermek mümkün alâmıya taktır. Keyfiyeti mazarı dikkate arzedi- yoruz. Cevab isteyen — okuyucularınızın — posla Bulu yoliamalarını rica ederiz. Akıl tak. Sökağı No, Cinsi — binanın tamamı 84 00 800 00 60 00 » Salacak İskele -exd. 4 kârgir binanın * tamamı 8$ 00 — &6 S0 » Evliya hoca Evliyahoca 29 arsa 60 00 4 50 » Atikvalide Bağlarbaşı 9/1 arsa 400 00 30 00 » Rom Mehmedpaşa Doğancılar ? — binanın tamamı Yukarıda cins ve mevkileri yazılı yerlerin tamamı satılmak üzere Müzaye - deye çıkarılmıştır. İhaleleri 7/9/938 çarşamba günü şaat 11 dedir. İsteklilerin Kadıköy Vakıflar Müdüclüğüne gelmeleri. (5670) |Ealinde öyle müdhiş bir değişiklik vardı ayağındaki parlak satenden — | istifade ederek bana bir işaret ettikten | ve halen 'Türbe mevkiinde, ayni hudutla muhat bir dönüm bir dırmadan okumakta devam etmek İste- dim. Fakat o seslendi: — Beni tanımadınız galiba, Yüzüne -baktım, Nilüferin ablası idi, fakat âdeta ihtiyarlamıştı. -Konuşmağs başladık. Bir ara sordum: — Sizi çoktanberi görmemiştik, seya - hatte mi idiniz? — İsviçrede idik. Nilüferi sanatoryoma götürmüştük. — Çapkın kızımız büsbütün iyileşti ar. — ftık değil mi? ğ Rengi balmumu gibi sarardı. Kesik, titrek bir sesle cevab verdi: — Çapkın kızı bir sene vyel toprağa ki fdeta onu tanımakta tereddüd ettim. O gene o idi; saçları, gözleri ve vücudile ©; ancak saçları sıkı sıkı arkaya taran - mış, gözleri solmuş, vücudü yorulmuş, bütün varlığının üzerinden kuvvetli bir fırtına esmişti. — Hasta mısın kızım? Yüzüne su serpilmiş gibi ürperdi: — Hayır efendim, Yürüdü, geçti. Arkadaşlarından uzakta bir kanapeye oturarak başını bir kitabın yapraklarına eğdi. Etrafına bakmak, et- rafındakileri görmek istemediği besbel- li idi, Bu bir kaç ayın içinde çapkın kıza ne olmuştu? gömdük. Onun bu durgunluğu bir kaç hafta sür- “îâ':l'_' yarasını kendi bıçağile deşerek - dü ve bu bir kaç haftanın içinde Nilü - fercik büsbütün değişti. Artık yanakları- nın ve dudaklarının tabil pembeliği sol- muştu. Bu solgunluğu çarşıdan aldığı bir pembelikle kapatmağa bile muvaffak o- lamıyor, gözlerini çevreliyen morluk her gün artıyordu. Gene bir sabah ona ablasile birlikte rastladım, İki kardeş, büyük bir felâket geçirmişler gibi müteessirdiler, Yanları- na yaklaşarak alâka İle sebebini sordum. Büyüğü, Nilüferin denize bakmasından — © hain delikanlı meğer evli hır);î.? bir adammış. Neş'e ve hayatla dolu Ni » lüferin, 0 çapkın kızın böyle bir aşk yüs rasile öleceğini kim umardı? Cevab veremedim. Gözlerim onun ha- tıralarile dolu olan kamarada dolaştı ve bütün kirpiklerimin arasında parlıyan yaşları göstermemek için mühim bir iş bahane ederek herkesten evvel vapur « dan çıktım, YARINKİ NÜSHAMIZDA: Noel yortusunda sonra sakin bir sesle: — Nili biraz hasta; doktora gidiyoruz, Yazan: Moksim Gorki Çeviren: H, Alaz Bütün bir mevsim, haftada bir iki defa bu iki kardeşe rastladım; sanra yok ol - İstanbul Tramvay Şirketinden : İstanbul Tramvay Şirketi, 1938-1939 mekteb senesi zarfında tramvay hatlarında tenzilâtlı tarife ile seyahat etmek hakkını bahşeyleyen kartların kaydına 12 Eylül 1938 tarihinden itibaren başlanacağını mekteb ve üniver- site talebeletine ilân eyler. Alâkadarlar, pazar ve bayram günleri haric olmak üzere her gün Saat 8,30 dan 12 ye ve 13.30 dan 17,30 a kadar Cumartesi günleri saat 8,30 dan 13 e kadar. müsbit evraklarile beraber Söğüd sokağında (Tünel arkasında) Hareket kalemine müracaat edebilirler, Dİ ÜK Geyve İcra Memurluğundan : Geyve İnhisarlar İdaresine yedi yüz küsur liraya müteselsil borçlu Taraklı nahiyesinin Yusufbey mahallesinden Hasan oğlu Mehmed Yenerin işbu borcun- dan dolayı hacizli Taraklının Kiremitlik mevkiinde tapu kaydına göre Hacı Ali ağa Hoca damadı Mehmed bahçeleri ve Mustafa bahçesi ve tarik ile mahdud ve halen Hakkı Hafız bahçesi, su harkı, Mehmed bahçesi ve Ispartalı Mehmed ve makam Kadir bahçelerile mahdüud bir kıt'ada iki dönüm, yani nisbet itibarile beher metre murabbân 138 kuruş alti santim kıymeti mukaddereli 1838 Metre mü- rabbai meyva bahçesinin - ve Kızılsu Mevkiünde tapu kaydına ve hali hazırâ göre tabak Ahmed ve demircı Mehmed tarlaları ve Çay ve tarik ile mahdud” bir kıt'a ada, iki dönüm bir evlek, yani nisbet itibarile beher metre murabbar —ii Kuruş elli santim değerinde 2068 metre murabbar tarlanın ve Kadı mahallesinde tapu kaydına göre üç tarafı tarik ve bir tarafı Göynük suyu ile mahdud ve el - yevm iki tarafı yol, bir tarafı değirmenci Cemal ve bir tarafı Göynük suyu ile mahdud, bir evlek, yani nisbet itibarile beher metre Murabbat iki kuruş değe « rinde 230 metre murabbar tarla iken halen bağın - ve Nuriye movkünde tapu kaydına göre Hafız Mustafa ve Hacı Ah med ve Hafız Osman ve tarik ile mahdud evlek, yani nisş- bet itibarile beher metre mürabbaı elli santim mukadder kıymetli 1149 metre mürabba harap bağın - ve Söğütlük mev kiinde tapu kaydına ve hali hazıra göre iki tarafı Göynük suyu ve Mehmed ve Hafız Süleyman tarlalarile mahdud bir kit'ada üiç dönüm iki evlek, yani misbet iti barile beher metre mürabba on kuruş kıymetinde kısmen bahçe haline konulm Uş 3217 metre mürabbat tarlanın - ve Çayır detesi mevkiinde tapu kaydına ve hali hazıra Böre Çıldır deresi mevkiinde somlerci İbrahim ve Ahmed tarlaları ve cebel ile mahdud bir kıt'ada bir evlek, yani nisbet itibarile beher metre mürabb a1 elli santim değerinde 230 metre .':ıü-ı rabbat ormanlaşmış tarlanın açık arttırma ve peşin para ile satılmasına ve paraya başlıyarak 16 da yapılmasına karar verilmiş ve herkes tarafından görülebilmek üÜzere ar ttırma şartnamesinin de 17 Teşrinlevvel 938 Pazartesi günü icra divanhanesine taliki tensip kılınmıştır. Bu ikinci arttır. mada her ne kadar teklif olunursa ihaleleri yapılacaktır. Bu itibarla diğer ala- caklılar ve alâkadarla işbu satılığa çıkarılan emvali gayri menkuleler üzerin- €eki haklarını ve hususile faiz ve masrafa dair olan iddialarını evrakı müsbitelerile nihayet yirmi gün içinde icra dairesine — bildirmeleri Tâzımdır, Aksi takdirde hakları tapu sicillerile sabit olmadıkça paranın paylaşmasından hariç bırakılacaklardır. Yüzde iki buçuk tellâliye resmi, müterakim vergisi ve varsa her nevi vakıf paraları, tapu ferağ Masrafları vo tesellüm masrafı tama- men müşteriye aittir. İşbu satılığa çıkarıl mış olan emvali gayri menkuüllere talip olanlar mukadder kıymetlerinin yüzde yedi buçuğu nisbetinde pey akçesi veya milli bir barıka mektubunu hâmilen Müuayyen gün ve saatte 937/640 numaralı gdosya ifadesile Geyve icra dairesine mü racaatları ilân olunur. — «6064> Siyasal bilgiler okulu kabul şartları Siyasal bilgiler okuluna lise mezunları müsabaka ile alınır. Kayıd ve müsa « baka İstanbul yüksek öğretmen, Ankarada siyasal bilgiler okullarında yapılır, Ka yıd 25 ağustosta başlar, 25 eylülde biter ve yalnız pazartesi ve perşen'ıbe günleri mesai saatlerinde yapılır. Müsabaka İ6 eylülde başlar, Fazla TMalümat almali istiyenler Ankarada okul direktörlüğüne, İstanbulda Yüksok öğretmen okuluna ve diğer yerlerde kültür ve lise direktörlüklerine müracaat etmelidirler.

Bu sayıdan diğer sayfalar: