13 Eylül 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

13 Eylül 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

d A Ç İmzalanan 14 haziran 1800 döki Marenzo zafe- rinin dönüm tarihi 14 haziran 1807 de de böylece Rusları Friedland da tama- en imha etti. > Aleksandr, muhafız alayına ka- topsuz, sancaksız kal- mış bir halde men gerilerine kaçtı. O çarpışmanın akşamında, Napolyon Mariye şu kısa yazıyı gönderdi: « Düşma; ik. Sulhü imzalamak üzereyiz. Seni düşünüyor, seni seviyo- kalmamıştı. Çar Alek - yonla görüşmeği diledi. lâkat Tilsitt'de yapıldı. Bir kaç gün içinde muahede imza olundu ve Avrupa paylaşıldı. Aleksandr Bal- tık denizinden Adalar denizine kadar hüküm sürecek, Napolyon da Garb dünyasma, yani Avrupaya hâkim ola- caktı. Prusya ancak dört vilâyete indirili- yor, bütün diğer eyaletleri Westfali krallığı ismi altında Napolyonun en küçük erkek kardeşi Jerom'un (1) altına veri ükü oluyordu. n, Lehistan ancak Imiş bir vaziyette kalıyordu. Eski vilâyetlerinin gene bir çoğu ya Moskof, ya da Avusturya nüfuzu alk tında bırakılıyordu. Mari bu haberi alınca vurulmuşa döndü. Friedland zaferi ümidlerini büsbütün O kuvvetlendirmiş, nihayet hülya ve emeline kavuşacağını san - mıştı ki Tilsitt muahedesi onu bu rü - yadan acı bir surette uyandırmış oldu. Kendisini aldatan Napolyona lânet okudu ve içindeki acıyı dökmek, ağzına geleni söyleyip bu adamdan ayrılmak üzere kalktı Königsberg'e onu bulma - ğa gitti. Orada beraber geçirdikleri üç gün içinde Napolyon sevgisini, nevazişleri- ni büsbütün arttırdı ve bilhassa, öm - ründe hiç bir kadına yapmamış olduğu Tercüme eden: Mebrure Sami 3 men ş sulh muahed “SON POSTA EE «Mari Valerska filminden '» Beraber geçirdikleri üç gün içinde Napolyon nüvazişlerini büsbütün arttırdı. gellerin merhale, merhale aşılması lâ- zımdı, Ne olacaktı ki? Önü yoktu? Avrupanın gözü T Lehistanı milletler camiası içine girmiş bir şekilde görmeğe alıştırmak lâzımdı, Sonra da yavaş yavaş, eski mevkiini bulur, hakiki görünüşünü, varlığını a- labilirdi. Mari ona güvenmeli idi! Onu memnun etmek kaygısı, esasen impa- ratorluğunun da emniyetini temin et- mek payesfle birleşiyordu. Görecek- 4... Yakm bir günde ona vatanını eski halile geri vermeğe muvaffak ola caktı! Duyduğu iman, ağzından çıkan kat'i sözlerle Marinin yıkılan emellerine ye- hiden can geldi. Gene inanmağa, um- mağa başladı. Madem ki sabırlı olmasi lâzımdı, olacaktı! Beklemesi mi icab €- diyordu? Bekliyecekti, Ama nerede? » şeyi yaptı: Ona plânlarını, siyast dü - şüncesini anlattı. Mariyi kaybetmemek için, görünüşteki bu uysallığının sebeb- lerini izah etti. Evet galibdi. Harbden muzaffer ola- rak c'kmıştı ama, Rusya gene de kor- kulacak bir düşmandı ve artık milleti- nin sulha ihtiyacı vardı. Bu sulha, İngilterenin mukavemeti- ni kırmak için de muhtacdı, Kurduğu Varşova dükalığı bir başlangıçtı ki, Za- menla bunun etrafına birer birer esaret boyunduruğu altındaki vilâyet- lerin hepsi de katılacaktı. Böyle bir (1) Napolyonun dört erkek kardeşi ara - sinda ona açık açık meydan okumağa kal - kışmamış yegine kardeşi, bu en küçüğü Terom'dur. Gerçi o da dik kafalı idi, O de Napolyonun başını epey derdlere, hattâ belki ölekilerden bile fazla derdicre soktu, işi A- merlkaya gidip hiç kimseye haber vermeden evlenmelere kadar vardırdı ama, Jerom'u di- ğer büyüklerinden ayıran fark şu noktada toplanıyordu: O, yapıyor, ediyor, fakat her bir kabaha - tinin sonunda, tam bir mutarantla sokulu - yor, af dileyor, yalvarıyor, boyun eğiyordu. Amma bütün bunlara rağmen pene ilk fir - sata itiraz etmekten, söz dinlememekten geri kalmıyordu. Bu nisbl saygı gösterişlerinin başlıca sebe- bi de şu olsa gerekti: Napolyondan “tam 15 yaş küçük olan Jerom, onu aklı erdiği daki- kadan itibaren hep en yüksek mertebelerde görmeğe alışmış ve çorukluk hayaline işliyen bu tesirle onun hürmeti ve sadakati; Napol- yonla nice yokluklar içinde mücadele arka- daşlığı etmiş Josef, Lusyen ve Luiden daha esaslı ve sürekli olmuştur. Henüz rüşdünü ispat etmeden, Amerikada yapmış olduğu tadivaç, bilâhare kendi dileğile feshedilmiş Napolyon, bütün kusurlarına, müsriflik- rağmen hiç bir zaman kendisine düş- mansa, alçakça bir harekette bulunmamış hatsi son Waterlo cenminde onun uğruna yarulanmış olan bu kara gün dostu kardeşi- ne. Wurtemberg kralırım kızı prenses Kate. rini almıştı. Bu nesib ruhlu kadın felâket ve inkiraz günlerinde, babasının bütün irarlarıns rağ- men kocasını bırakmağa ram olmiyarak, bu vefasile tarihte güzel bir iz bırakmış olan, tam mânasile asli bir prersestir. Napolyon, OAlmanyadan geçerek Fransaya dönerken, o da Lahistanda m: kalacaktı? Hayır buna İmparator yor, Saksonya kral: | kalkınmanın devamlı olması için, en-|razı olmuyordu. Ya beraber gelmesini, yahid da kısa bir zaman sonra, arka-| sından hareket etmesini istiyordu. Mari bunu kabul etmiyor ve Wale- yaşamasma izin diliyordu. O sırada Napolyonu o ani, müdhiş öfkelerinden biri tuttu ve kadını bi- leklerinden yakalıyarak sarstı: — Hayır, geleceksin... Emrediyo- bağırdı. Sonra da kendini toplamağa çalışarak: — Sensiz yaşıyamıyacağımı bilmi- yor musun? diye ilâve etti, parator kendisini bekledikleri şimal! İtalya şehirlerini dolaşırken, Mari de birkaç haftalığına annesinin yanma gidecek ve ondm sonra da Fransaya hareket edecekti. Napolyon sevdiği kadınına, sözünde durması için sıkı sıkı yemin ettiriyor- du. (Arkası var) pında neler gördüm? inönü havacılık kam (Baştarafı 8 inci sayfada) tâ yüreğimin içinin kabardığını, sıtma tutmuş gibi başımın, bedenimin yandığı- nı duyuyorum. Sonra da burada çalışan ağabeyler bizimle konuşunca, ileride mu- barebe olursa uçağı bol, uçakçısı kahra- İman tarafın kazanacağını söylüyorlar. Biz hergün analarımızdan, babalarımız- dan düşman elinde esir olmanın ne de- mek olduğuna işitiyoruz. Onlar bize kah- raman askerlerimizin bu toprakları nasıl kurtardığını anlatıyorlar. Şimdi ben &ö- na burada geçenleri anlatsam... Olanları, bitenleri sen de işitsen gözlerin pinarlar gibi ağlar... İşte ben onlar gibi kahra- man olmak için bu toprakları muhafaza etmek için uçak zabiti olmak istiyorum. Küçük Emine elile gözlerini uğuştura, uğuştura: — Ben de diyor... Ben de uçak zabiti olmak istiyorum. * Türkkuşu kampının bulunduğu mu- hitte havacılık, tahsil, ve vatanseverlik için yaptığı bu propaganda başka hiçbir faaliyeti olmasa ğahl onun müessislerini ve onu yaşatıp ortaya çıkaranları methe ve tebrike değerdi. Halbuki onun irili, ufaklı vatandaşla. İrın içinde yarattığı bu heves, ve başın- İda yaratlığı bu hava, yaptığı hayırlı iş- lerden biridir. Fakat en büyüğü değildir. Ortada, kocaman denilecek bir teşki- lât azami bir faaliyet ve diğer milletlere örnek olabilecek bir disiplin içinde dev a- dımlarile inkişaf eden bir sivil tayyare- cilik vardır. Bu artık bir cehid ve bir is- tek değil, tebellür etmiş, teşekkül etmiş, tecsssüm etmiş bir hakikattir. Cesur ve hevesli kız ve erkek talebe- leri, muktedir kız ve erkek öğretmenle modern binaları tesisatile en medeni emleketlerdeki eşlerinden hiç aşağı kalmıyan İnönü kampı müsbet bir işdir. Buhu başarmak için ve hergün hava kadromuza yeni bir kuvvet katmak için canla, başla, çalıştıklarını gördüğüm Ha- va Kurumunu, bu kurumu bu kadar güzel idare edip böyle müsbet eserler vü-| cude gelmesinde büyük gayretleri olan| Hava Kurumu başkanı Bay Fuad Bulca- yı, Türkkuşu Umum Müdürü, hava yar- bayı Osman Nuri Baykalı ve bütün genç- lere yalnız ceşaretile, meharetile bir nü- munel imtisal olmakla kalmayıp ayni za- manda onların talim ve terbiyesinde ve birer havacı yetişmesinde büyük hiz- metleri dokunan başöğretmen Sabiha Gökçeni tebrik ve takdir etmemek elden gelmiyor. Türkkuşu faaliyetine bu şekilde de- vam edecek olursa pek kısa bir zamanda memleketin en büyük ihtiyacını önlemiş bir vaziyete gelmiş bulunacaktır. Suad Derviş Kayıp Aranıyor İran mektebi « nin üçüncü sını - fında ookumakta olan oğlum Me» cidi ariyorum. Kendisi altı gün - denberi kaybol - muştur, Bilenlerin insaniyet namına: Kumkapı — İskele caddesinde 8 No. da babası Mehmede bildirmeleri rica ©- lunur. wice'ye dönüp kimseye görünmeden! rum! Anlıyor musun? Geleceksin! diye | Mari bir kere daha boyun eğdi. İm-| (Baştarafı 1 inci sayfada) Bazı zevata, ki, bunların arasında belki d i mecliste bir sandalye sahibi ols- caklar da vardır, sorduk; — Zatâlileri, şehir meclisine âza ol dukları takdirde ne yapmak tasavyurun- dadırlar? Hangi işler üzerinde durmak, Hangi ihtiyaçları, derdleri ön plâna al - mak ve bunlarla mücadele etmek ister- sini; İlk parti cevablar cumartesi günkü sa- yımızda çıkmıştı. Bugün de kendilerine ayni suali tevcih ettiğimiz zevatın ce » vablarını aşağıya alıyorum Üstad Ercümend Ekrem Talu bir vazii kanun edasile cevablarını şöyle madde- ledi: Madde 1 — Şehir meelisinin kurü bir göstermelikten ibaret olmayıp, vereceği kararların belediye riyasetince mutla- ka icrasını temine çalışırım. Madde 2 — Büdceye ağırlık veriyor di- ye (eski bir maarif nazırının maarifi ida- re için mektebleri kaldırmak istemesi ka- bilinden) lâğvedildiğini haber aldığım ta-| miratı mütemadiye ameliyesinı ihya ve| haşere kadar bu şekilde imar edilemiye - ceğine iman eylediğim sokakların hiç ol- mazsa meremet görmesini dilerim. Madde 3 — Hükümetçe dünyanın fe - dakârlığı ihtiyar olunarak seçilip geti - rilen şehircilik mktehassısının plânını bir takım kahvehane tarihçileri ve hasedci| teknisyenler tarafından münakaşa mev-| zuu olmaktan külliyen kurtarmağa ça - lişırım. Madde 4 — Plânda tadilât icab &diyor- sa mütehassısın yanma dün mektebden| çıkmış mühendisler değil İstanbulda doğmuş, büyümüş, yaşamış, İstanbulu yakından bilir ve sever kültür sahibi a- damlar terlik ederek mütehassısın üze - rine icrayi tesir değil, fakat onu tenvir ettiririm. İ Madde 5 — Gülünç olmaktan başka işe İyaramıyan festivalin flgasını ve buna İtahsis edilen paranın meselâ, şehrin su - lanması gibi, köpeklerin, kedilerin sıkı a takib edilerek şehrin bunlardan temizlenmesi gibi işlere hasrını teklif e- derim, Madde 6 — Eğlence yerleri tarifelerini ve deniz hamamı yerlerinin şimdiki gibi mevsim geçtikten sonra değil, mevsim İbaşlamadan iki ay evvel tesbitini teklif leder ve mizah muharrirlerini mevzusuz | bırakırım. Madde 7 — Viran arsaları ve yangın yerlerini sahiblerile uyuşarak ağaçlarım. Diğer tarafta mevcud cesim ve eşsiz parkları: Çubukludaki Hidivin parkı, Beykozda Abraham paşa korusu Beşik- taşta Yıldız vesaire, halka açar, İstanbul iç mahallelerinde havasız yaşıyanlara ha- va temin edilmesini isterim. Madde 8 — Belediye nizamlarını in - ceden inceye eleyip mevcud hükümlerden bir çoklarının tatbik edilse, yarı yarıya bir nizam teessüs edeceğine kani olduktan sonra niçin tatbik edilmemekte olduğu- nu, cevab alınmıyscağını bile bile sora - rım. “Eyi 13 “ Şehir Meclisi âzası olsanız ne yaparsınız?,, san'atının büyük &bidesi meydana çık © sın diye. Meydana ne çıktı. Kalkan hf imar kazmasına bir kaç el birden yapi” şıyor ve hakkı tasarruf bir yandan ev bir yandan, Âsarı atika üleması bir yağ dan bağrışıyorlar: — Dur! Bu, günde üç dört kere önünden geçi” ğimiz yeni bir manzara olduğu için Ji” limin ucuna ilk defa geldi. İstanbul şehrinin neye ihtiyacı yok ki* Kaklırımdan hastaneye, hestaneden ti" Yatroya kadar hiç biri, diğerine tercih © dilemez. Hastane mi? Bu, derdlilerin ihtiyac" dır! Ya sıhhati olanların ihtiyacı? Tramvay meselesi Dördüncü muhatabımız sinir müte © hassısı eski hikâyeci F. Celâl oldu, Sinif doktoru kendisini sinirlendiren şeyleri 48 hir meclisine âza olursa ortadan kaldır * mağa çalışacağını söyliyerek şöyle sıra * dı: — Evvelâ tramvay meselesi. en mühi8 tarafı kontrol derdi. Kontrol başınızd# tarafı kontröl derdi. Bir tramvaya biner” siniz, ininciye kadar seksen sekiz tan? kontrol başınızdadır. Sanki bir ticarek hane memuru değilmiş te, devlet memur9 imiş gibi kemali hüküm ile ve asık sü * ratla bilet sorar. Bir kontrol memuru düşünmez ki, kef disi yolcunun kontrolile değil kendi bi” let memurunu kontrol etmekle mükellef | tir, Bizde en az kullanılan kelimeler: ca ederim!» ve elütfens dir. Otobüsler is€ daha feci.. O şoförlerin ve | biletçileriS iübalilikleri. Çoluğa çosuğa bakmazlar, külhanbey ağzile birbirlerile şakalaşır * Jar, bu lâfbaliliklerin önüne geçmek şeh" rin medeni çehresi bakımından şarttır. Su pahalıdır. Temizle kullanılacak terkos daha pahalıdır. İçilecek suyun ps" halılığı ile beraber şüpheli oluşu da cabâ- Sonra mutlaka bir tavuk mezbahasi yaptırmak İsterim. Sarayburnu İstanbu" Jun en güzel yeri, Tâ içerisine kadar ve” sait yok, İstifade edilmiyo:. Bir çarösini bulmalı.. benim için bu kadar program yetmez mi dersiniz? * Ben şehir meclisi âzalıklarına seçile * cek zevatın yerinde olsam, hiç olmazs” bu dilekleri defterime kaydetmek hüsnl niyetini gösteririm. Nusret Safa Coşkun i Atatürkün izmir , halkına teşekkürü (Baş tarafı 1 inci suyfamızda) Şükrü Kaya tarafından aşağıdaki ce “ vablar gelmiştir: Doktor Behçet Uz Belediye reisi Gözel İzmirin kurtuluş gününün yıl * dönümünü huzur ve neş'e içinde kutlur larken İzmirlilerin hakkımda izhar et © Madde 9 — İstanbul belediyesinin müz- min derdlerinden biri olan kulei zemin! ilişiğini kökünden kaldırıp halkın tasar- ruf hakkının temin edilmesini dilerim. | Belediye işleri her tarafından yamalı bir parça bohçasından farksız olduğu için düzeltilmesi gereken aksaklıklar say - makla tükenmez. Onun için ne benim şe- hir meclisine Aza olmam, ne de bunları sorup düzeltmeğe kadir olmam ihtimali vardır. Sordunuz da söyledim, işte © kadar. Mizahçı ve şair Yusuf Ziya, belediyeye mecmuasında en çok kalem uzatan mu- harrirlerden biridir. Bakınız o nasıl ce - vab veriyor: — Galiba şehir meclisi Azalarının müs- bet, filli bir kuvvetleri yok. İstemeği e - debiyat olmaktan kurtarıp fll haline ıkoymak için önce şehir meclisi âzalarına isalâhiyet verilmesini isterdim. İstiyeceklerimi ondan sonra düşünü- İrem, Şimdi her söyliyeceğım söz sadece İvarakı mihri vefadır. — Peki, varakı mibri vefayı kimse dinlemese bile, bama biraz okumak is - temez misiniz? Yusuf Ziya cevabına devam etti: — Şehrin hangi derdi var ki, birini di- ğerine tere'h edebilelim? Eminönünde bir kaç bina yıkıldı. Yenicami isimli Türk tiklerini bildirdiğiniz samimi duygular * dan çok mütehassis oldum. Teşekkür, muhabbet ve iyi dileklerimin sayın hak ka iblâğını dilerim. Atatürk 'Başvekilin telgrafı Doktor Behçet Uz Belediye reisi Kurtuluş günü münasebetile sayın İz mirlilere saâdetler dilerim ve neşeli günlerini tebrik ederim. Başvekil Celâl Bayat Dahiliye Vekilinin telgrafı Belediye relsliğine Kurtuluş yıldönümü münasebetile İ? mirlilerin Büyük Şefe ve Partimize kar gösterdikleri içten duyguya teşekkür e © der sevgi ve saygılarımı sunarım. Dahiliye Vekili ve C. H. P, genel sekreteri Şükrü Kaya Muradlı panayırı Muradlı, (Hususi) — Şimendifer gi zergâhı üzerinde bulunan ve inanlı suy” ile şöhret kazanan Murâdlıda ilk def# kurulacak büyük emtia ve hayvan pani” yırı bugün açılacak, üç gün devam cektir, Geleceklerin her türlü istirahat leri temin edilmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: