13 Eylül 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

13 Eylül 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BUGÜNKÜ HAYAT Genç romancı romanından bir par- ça okudu: «Nilüfer, sarı saçlı başını nişanlısı - nın geniş omuzuna dayadı. — Gözgöze geldiler.. Nilüfer: — BSeni seviyorum. Dedi, nişanlı dudaklarını onun yü- züne dokundurdu: — Ben de seviyorum, hem pek çok. Bu güzel tablonun yegâne şahidi ta- biattı.» Genç muharrir sordu: — Nasıl buldunuz? — Son satır biraz fazla — romantik, | bilhassa bugün için gayritabil.. — Nasıl olmalıydı?. zel tablanun şahidleriydi.» — cümlesini koysanız daha doğru olacak, Genç romancı sayfaları çevirdi: — Şuradan da okuyayım: firlerin geldiğini ha Bayan Seher yatak ilmiş, yeni aldığı şık pija - masını aynanın karşısında prova edi - yordu. Pijamayı alelâcele çıkardı Ro - bunu giydi, misafirlerin yanına gitti: — Bu da olmadı. — Niye?... — «Aynanın karşısında prova edi - yordu.» cümlesinden sonrasını şu şe - kilde tashih etmeli: «Misafirlerin gel - diğine birdenbire sevinmişti. O kıya - fette odasından çıktı. Misafirlerine (affedersiniz, pijamamı değiştirip de geleyim!) diyerek tekrar odasına dön- dü.» — Böyle yapar mı ki? — Tabif böyle yapar.. — Fırsat eline geçmişken, şık pijamasını ne diye bir kere de misafirlerine göstermesin. Genç romancı, birkaç sayfa daha çe- virdi: — Şuradan da biraz.. «Radyoyu ga - yet hafif açmışlardı.» — Bu da olmadı. Siz radyosu olan tanıdıklarınız arasında radyosunu ha- fif açana hiç tesadüf ettiniz mi? Genç romancı tekrar sayfaları çe - irdi: — Şurasını da okuyayım... «Kara - İzöyden ikinci mevki bir tramvaya bin- döler, yanyana oturdular.» — Hdle bu hiç olmamış.. İkinci mev- ki tramvaylar Karaköye geldikleri za- man dolmuşturlar. Kimse binemez, bin diklerini ferzedelim. İki kişinin yanya- na oturacakları boş bir kanape bulma - larına imkân yoktur. Genç romancı, boynunu büktü: — Başka bir parça okusam.. — Kâfi, bu ramanı baştan - yazın.. hattâ daha iyisi bir müddet yazmayın ve gezin.. çünkü siz bugünkü hayala çok yabancısınız. İsmet Hulüsi V— Bunları biliyor mu idiniz? — | Stenoğrafinin mazisi Biliyor musunuz ki stenoğrafi yeni ve modern bir bilgi değildir. İki bin senelik | kadar bir mazisi vardır. Bunu meydana çıkaran ahiren Viyanada rüyet edilen bir dava olmuştur. Bu davada, heyeti hâ- kime, stenoğrafi ile yazılmış bir vasi - yetnamenin eskilik veya yeniliği hakkın- da hüküm verecekti. Bu suretle anlaşıl - | dı ki stenoğrafi yeni bir ilim değildir. * 80 yaşında talebe İngilterede 80 yaşlarında bir kadın, daha hâlâ mektebe gitmektedir. Göz « Futbol oynayan körler İngiltere- nin Norvood kole« jinde Amk talebe dahi futbol oynar. Bunun için topun 4 içine sert bir made Gf # ) deden yapılmış V . küçük yuvarlak - Ü J / lar hmmıkudu'.© _' / Topa — vurulunca bunlar gürültü çıkarmakta ve böylece to- pun istikameti belli olmaktadır. * Amerikada yeni bir mezheb Amerika zencileri arasında yeni bir mezhebin taammüm ettiği haber verili- yor. Bu mezhebin salikleri şimdiye ka- dar kullanılan tabit isimler — alacakları yerde tatlı rüya, ışıklı saadet, serbest ha- 'yat gibi tuhaf tuhaf adlar almaya başla- mışlardır. Amerikan nüfus idaresi bu i- simleri tescil etmemektedir. leri hastalıklı olan, cesaretli kadın, Al- man felsefesi, edebiyat ve san'at kur - larını takib etmekte, Fransızca okü - Bir hikâye ve Bir nasihat İstanbula yakın küçük - şehirler - den birinde oturan bir kadın okuyu- cum 'bana bir hikâye anlatıyor, beş on satırla hülâsa edilebilir: — Severek evlenmiştim. -Kocam fazla çapkın çıktı, dayanamadım ay- rldık. Bilâhare ben de evlendim, © da, her ikimiz de çoluk çocuk sahibi olduk, aile hayatına karıştık, yek « diğerimizi uzun yıllar gözden kay - bettik. Fakat geçen gün birdenbire kar- şıma çıktı. Büyük oğlumla deniz ke- narında dolaşıyordum. Birdenbire ö- nümde peyda oluverdi. — Şaşırdım. fakat bereket versin kendi topladım, Galiba o da amafih biraz sonra yürürken men - dilini iltizamen yere düşürdü. Oğ - lum görmüştü, aldı, benim müdaha - le etmeme vakit kalmadan sahibine götürdü, fakat o, almadı: — Benim değil, annenin dedi. Ve mendil yerde kaldı. Eve döne olacak, di yanımda kimse yoksa bemen yakla- makta, ve «bugünkü cemi konferanslar dinlemektedir. ük. Şimdi ne zaman ona rastgelsem şıyor: -< Mendilimi isterim, diyor. Ce - vab vermiyorum âma, şaşırıyorum. Ne yapmalıyım » Tesadüfü inkâr edenlerden de - m, fakat tekerrür ederse bunda kasd ararım. Erkeğinki meydanda - dır, fakat kadın niçin daima onunla karşılaşabileceği yerlerde dolaşıyor? Ne yapacağını sormadan önce bu su- alin cevabinı vermesi lâzım. * Sivasta Bay eH» e: Mektubunuzu —İmzasını kesmek şartile— erkek arkadaşlarıma gös - terdim. İttifakla şu kararı verdil. | — Mektubu yazan zeki bir a - damdır. 2 — Meseleyi orlaya kaoymasını ve tahlil yapmasını bilmekti 3 — Hislerinde samimidir. 4 — Bugünkü dünyada muvaffak htimali çoktur, e size merak etmeyiniz, ünüz meselenin — kendili - m halledileceği zaman da ge - ” BÖN POSTA Dudaklar nasıl güzelleştirilir ? Güzel bir çift dudak çok defa bir kadı- na «güzel» dedirebilir. Her güzellik geç- se bile gülüşün güzelliği kalır. Bunun için dudaklarınızı azami derecede güzel- leştirmek için hiçbir şey esirgememelisi- | niz. Zaten buna ne çok para, ne de çok vakit lâzımdır. Bir iki basit pomad, losi- on, günde birkaç dakika... Hepsi o kadar. a, Geceleri rujunuzu en ufak iz kalma- macasına siliniz. b. Rüzgârla güneş dudakları kurutur, çatlatır. Onların derisini bozar, Buna karşı kullanılacak ilâç pek basittir. Evde kendiniz yapabilirsiniz. Bir kapta lanolinle mutfak zeytinyağı- nı yarı yarıya karıştırınız. Akşam sabah, kuruyan dudaklarımıza sürünüz. Çok geçmez. Yumuşak, elâstikt hallerine dö- nerler. e. Dudak rahatsızlıklarının bir sebebi de hazımsızlıktır. Dudaklarınız tabi! hal- | lerini kaybetmişse, midenizin bozuk olup olmadığına dikkat ediniz. Bir iki gün tatlı ve yağlı yemeklerden yemeyiniz. Mideniz dinlenince dudaklarınız da tabii hale girer. d. Uçuk ta ekseriyetle tam güzel gö- Tünmek istediğiniz gün çıkar ve güzelli- ğinizi bozar, Çaresi alkol kamfre ile sil- mekten ibarettir. Yağlı kremler sürme- meli, daha ziyade artar. e. Dudakları güzel saklamaya mahsus iki ekzersizden biri: Onları akşamdan akşama gevşek ve| kendi hallerine bırakmak; iki elin baş ve ikinci parmaklarile hafif hafif çimdikli- yerek kızartmaktır. Bu ekzersiz, kanın dudakta dolaşmasını kolaylaştırır. Yani onların beslenmesine yardım eder. İkincisi: Onları büzerek içeri çekmek- tir. Tam kamışla limonata içmek için yap- tığımız hareket. £. Dudak, güzelliğini sağlığından, ya- radılıştaki şeklinden aldığı kadar boya- dan da alır. Bunun için boyaları müm- kün olduğu kadar iyi cinsten ve tabif renginize en uyanından almalısınız. On- ların biraz hududunu aşarak boyasanız bile boya ile sun'i bir biçim vermeye kalkışmamalısınız. Rujunuzun en güzel şekilde görünmesi için de dudaklarınızı boyadıktan sonra bir tülbendi aralarına sıkıştırıp bir dakika ağzınızla tutmahsı- nız, Bu suretle fazla boya tülbende çıkar. Geriye kalan daha tabil görünür. ——— — Çamaşırı nasıl sıkmalı ? Yırtılması ihtimali olan hiç bir şey ale- lâde çamaşır gibi kuvvetle sıkılmaz. İki avucun arasında yavaş yavaş tazyik ede- rek sularmı akıtmalı. Burmamalı, yün - lülere - asılmadan evvel - şekil verilir. Yani yıkanmadan evvelki vaziyetlerine sokulur. İpekli çoraplar uzumluğuna doğ- ru hafifçe çekilir ve yere serilerek kuru- tulur. Tarlabaşı cinayeti davasi talik Bundan bir müddet evvel Tarlaba - şında bir cinayet olmuştu. Maksud a - dında bir seyyar satıcı eski karısı Er- vehe ile evlenmek üzere olan sey sebzeci Sald isminde bir genci sokak - larda —kovalamış, arkasından bir - kaç el silâh attıktan sonra — öldür - müştü. Bir müddettenberi Ağırceza mahkemesinde görülmekte olan bu ci- hayetin muhakemesine dün de devam edilmiştir. Evvelki duruşmada Maksudla, Er - vehenin evli olup olmadığının sorul - ması istenmişti. Dün nüfus dairesin - den gelen cevab okundu. — Maksudla, Ervehenin evli oldukları ve yalnız Er- vehenin babası Eşrefin ölü olduğu bil- diriliyordu. Halbuki Eşref hayattadır. Bu noktanın arnavudcadan tercüme e- dilirken mi yanlışlık yapıldığının araş- tırılması ve gene Arnavudluk konso - losluğundan, Maksudun karısı ile ba - rışmak üzere müracaat edip etmediği hak$ında sorunun cevahının beklen - i için muhakeme Eylülün 15 inci gününe bırakılmıştır. Suç üstüne suç işliyen biri tevkif edildi Sirkecide boyacılık eden Ramazanın fırçaları çalınmış ve bunları bir hayli aradıktan sonra Mehmed Ali" isminde birinde bulmüştur. Fakat Mehmed Ali fırçaları Ahmed isminde birinden 78 kuruşa satın aldığını iddia — etmiş ve Ramazan Ahmedi yakalıyarak birlikte k Poliste : Tabanca ile alacak tahsil eden biri yakalandı Yenişehirde Kamer caddesinde kah- vecilik yapan sabıkalılardan Malatya - | lı Mehmed ile, ayni semtte oturan Jorj arasında alacak yüzünden - bir kavgya çıkmış, Mehmed tabancasını çekerek hasmının üzerine bir el ateş etmiştir. Atılan kurşun Jorja isabet etmemiş ve jlâh sesine yetişen polisler Mohmedi yakalıyarak tahkikata başlamışlardır. 4 yaşında bir çocuk pencereden düştü Akbıyıkta Oyuncu sokağında oturan Sıdkının oğlu 4 yaşında Zengi, evin i- kinci kat penceresi önünde oynarken birdenbire müvazenesini kaybederek sokağa düşmüştür. Başından ağır ve hlikeli bir surette yaralanan çocuk Şişli Etfal hastanesine kaldırılmış, te - davi altına alınmıştır. Bir boyacı iskeleden yuvarlandı Beykozda Kavakdere caddesinde o- turan Ligor isminde — bir boyacı, ayni semtte sütcü Şerife aid evi boyarken altı metre yükseklikteki iskeleden a - şağı düşmüştür. Ligor vücudünün muh telif yerlerinden ağır surette yaralan - mış ve Nümune hastanesinde tedavi al tına alınmıştır. Bir otobüs - tramvay çarpışması Şoför Alinin idaresindeki 3359 nu - maralı otobüs ile vatman Bekir tarafın- dan idare edilen 159 numaralı tram - vay arasında Pangaltıda bir çarpışma olmuş, her ikisi de hasara uğramışlar - dır. iki ahbab çavuşlar : ktir, diyorum, TEYZE İği sırada Mehmed ça edildi Karakolda istieyabları — esnasımil Ahmed Ramazanın arka cebine gh.w bir mikdar esrar koymuştur, Buâhfı de Ramazanın kendisini sustalı çakı B tehdid ettiğini ve çakının da cebli olduğunu söylemiştir. Ramazanın üstü aranmış fakat ÇJ ,yerine esrar parçaları zühur etmiştir: Bü vaziyetten şaşırmış ve nihâ esrarı cebine Ahmedin koyduğunu lamıştır. Zabıta Ahmedi sıkıştırmış o da Pf suçu itiraf etmiştir. Dün ü ü sulh cezada — yapıllk duruşmaları neticesinde fırçaları ç& " lan ve üstelik zanın cebine esi koyarak onu mi vaziyete sokmaği | çalışan Ahmedin tevkifine, hrçılln satın aldığını iddla eden Mehmed 4 * linin de ikametgfha- — rabtedilmi karar verilmiştir. Vapurda çanta çalan bir seney? mahküm oldu iada vapuru dün Haydarpâ * şadan köprüye gelirken sabıkalılardti Mehmed, yolculardan birinin cebindef ü arken Mustafa tari' r. Tam yakalanacif tayı yere atmif tır. Hırsız hemen yakalanarak cürm meşbud mahkemesine sevkedilmiştil Yapılan duruşmadan sonra Mehmedil bir sene hapsine ve bir sene de nezari altında bulundurulmasına karar vt İmiştir. | | |findan gö arakola gitm “ Deniz işleri : Denizbank yeniden sekiz vapur | * yaptıracak | Denizbankın İngiltereye yeni vapurlif ısmarlıyacağını yazmıştık. Bazıka fen bi” yeti, bu hususta bir müddettenheri yafp” makta olduğu tedkiklerini bitirmi rapor hazırlamıştır. Ismarlanacak gemi * lerden iki tanesi Marmara, diğer ikisi Öf Ayvalık hattına — işliyecektir. Bundaff başka uzak seferler için de dört vaplf yaptırılacaktır. - Bu vapurlar — Filistille Brendizi, Marsilya, Hamburg hatlarındi işliyeceklerdir. Kızılayın müsameresi Kımlay Unkapanı ve Balat — nahiyelt Kurumları 17 Eylül Cumartesi akşamı Sa * rayburnunda bir müsamere tertib etmişlef * dir. Bu müsamereye san'atkâr Naşld ve Bf çok güzide san'atkârlar ve yüksek bir SAf hey'eti iştirak edecektir. Romoköre binerken köprü dubasının içine düştü Çeşmemeydanında Alacahamam çik mazında oturan Hüseyin — oğlu Salilk dün Galata köprüsüne yanaşmış ” olf Kısmet romorkörüne bineceği — sıradl köprü dubasının açık bulunan ağzın * dan içeri düşmüş, vücudünün muhtel yerlerinden ağırca yaralanmıştır. Ya ralı Beyoğlu hastanesinde tedavi altıni alınmışlır. Haliç vapurunda bulunan cesed Evvelki gün 7 numaralı Haliç va * purunda bulunduğunu yazdığımız ce * sed hakkında yapılan tahkikat netice * sinde bunun Merzifonlu Ahmed oğlu Hüseyin olduğu ve kalb — sektesindef K ş, defnine - ruhsâf | |

Bu sayıdan diğer sayfalar: