13 Eylül 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

13 Eylül 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Sayfa SÖON POSTA Eylâl 13 Çekoslouaky;x— Etrafındaki muharebe Yazan: Muhittin Birgen ekoslovakya meselesi dolayısile Avrupada harb çıkmıyacağı fik- rini bir kaç defa bu sütunlarda tekrar ettik. Bununla beraber bizzat Çekoslo - vakya, dört taraftan hücuma uğramış bir vaziyettedir. Hücum siyasi, olmakla be- | raber, Çkoslovakyayı temellerinden sar - sacak kadar kuvvetlidir. İşin en fena ta- ratı da şüdür ki hiç kimse, Çekoslo « vakyanın varlığına çevrilen bu siyaset silâhımı takbih edemez ve men'e kalkı - akya dahi! Çünkü, Insanlar gibi birer millete mensubdurlar ve Çekoslovakya içinde en yüksek kültürü temsil eden bi- rer milliyet mümessilleri mevkiindedir- ler, Bunlar millf Avrupada ve milli Çe- koslovakya içinde milli haklarını İsti - yorlar. Hiç kimse çıkıp bunlara: «— Sizin hak istemeğe hakkınız yok - tur!» diyemez ve onlar da haklarım is- terler. Hakları verilmedikçe susmazlar ve yavaş yavaş sözden fiiliyata geçerler: Nümayişler .yaparlar, bomba atarlar, silâh çekerler... İşte Çekoslovakyayı dört taraftan ku- şatmış olan siyasi muharebe de budur; bugün bu harbin en kızgın safhasına gir- miş bulunuyoruz. * Eğer iş sade Südet meselesinden ibaret alsaydı Çekoslovakya bunu belki halle - derdi; belki de Südet arazisini Almanya- ya verir, Nasreddin Hoca gibi, abdestini lade ettikten sonra pabucunu kurtarırdı! Fakat, iş bununla bitmiyor. Arkadan Ma- carlar, daha arkadan Slovaklar ve daha sonra da Lehliler, hep Çekoslovkya için- de sakin milliyet parçaları sıfatile, ayni hakkı istiyorlar. Bunlar, aylardanberi kâh hüümetle ayrı ayrı konuştular, kâh kendi aralarında müzakereler yaptılar, fakat, neticede hepsi de ayni nokta üze- rinde birleşmiş bulunuyorlar. Şöyle söyliyebiliriz: Bugün Çekoslo - vakyada iki devlet ve iki hükümet var; biri Pragda hüküm süren Çek .hükü - meti, diğeri de bu hükümeti yıkmak üze- re ona karşı müttehid bir cephe vücude getirmiş olan Çekoslovakya ekalliyetleri ittihadıdır. Bunların tek bir iddiaları var ve bu iddiaları, vaktile Bay Hitlerin bü- tün dünya sahasında siyaset âlemine at- mış olduğu kelime ile, almanca, şöyle ifa- de ediyorlar: Gleichberechtigung. Yani, ayni hakka sahib olmak. Haklar ve hep birden ayni hakka sahib olmayı istiyen bu milletler döâne doluşa bir noktada ittihad da ettiler, O noktada, Çek hükümetine karşı bir nevi ültimatom mahiyetini haiz olmak üzere geçen ilk- baharda Karlsbad'da bir nutuk irağ etmiş olan Henlein'in programıdır. Şu halde, eğer Çekoslovakyada Südet hareketini Almanyanın idare ettiğini farzedersek Almanyanın gade Südet hareketini değil, belki de bütün hareketleri birden idare ettiğini de kabule mecburuz. Demek o - luyor ki Almanya Çekoslovakyaya karşı bir kaç kuvvetin ittifakını temin etmiş ve hücuma çoktan geçmiştir. Kaleyi içe- riden fethetmenin başka bir şekli olan bu taktik, o kadar kuvvetlidir ki elde bu nevi bir harb imkânı varken Almanyanın silâh kuvvetine müracaat ettiğini gör - mek akıllara cidden hayret verecek bir hâdise olur. Bizi Çekoslovakya davasın- dan harb çıkmıyacağı kansatine sevke - den sebeb de, bilhassa budur. Açılan si - yasi harb, neticeyi geç verse mutlaka maksadı temin edecek olduktan sonra ne- den dolayi kan dökmeli? * Çek hükümeti Almanyanın idare ettiği bu siyasi muharebe taktiğine karşı ay- lardanberi elinden gelen gayreti sarfetti. Bu milliyetlerin kendi aralarında birleş- molerine ve müttehid bir cephe teşkil ey- lemclerine mâni olmak için her şeyi tec- rübe etti. Boş emek! Neticede bundan da- ha beş gün evvel, yani Avrupada siyasi waziyetin en gergin olduğu bir zamanda, yukarıda isimlerini saydığımız milletle- rin salâhiyetli mümessilleri Südetlerin nezdinde son bir içtima daha yaptılar vo nticede ayni nokta üzerindeki im:.d.w larını bir daha teyid ettiler: Karlsbad programı ve Glelehberechtigung! Çek hükümeti, bu müttehid cephe kar- şısında elbet zayıftır. Çünkü ortada bir takım milliyetlerin hak iddiaları dâ var-|' Resimli Makale: İnsanların büyük ekseriyetini sevk ve kendi hayali, hissi, düşünce, irade ve hırslarıdır. Bu kuv- kendi kendinizi imtihana çekiniz, intizam ve program da- biliyor musunuz? Hayal, hırs ve istekle- idare eden kuvvet — İki sınıf insan.. — ' rinize fren koymıya muvaffak olabiliyor musunuz? Suale bildiğiniz takdirde korkmayınız, en zorlu fırtınalara da köorşı koyabilecek kudretle yaratılmışsınız, vet hemen daima başı boştur, serbest bulduğu bu yolda di- MAARCEARE D lediği şekilde hareket eder. İçimizde bu kuvveti kon'rol altına alabilenlerimiz küçük bir ekalliyetten iba- — Müsbet tevab vere) rettir. Mütekâmil bir insan olup olmadığınızı anlamak için — demektir. Krem ve pomad Yerine Sebze ve meyva İspanyol - Amerikan kırması bir ne batat mütehassısı ortaya yeni bir idii| Sahle bir deniz atmıştır. Mütehassıs «Mısırlıların eski bir naza- riyeleri vardır. Mideye faydalı olan şey cilde de yarar. Binaenaleyh cildimizi, kremler, pomadlarla muhafaza edı—wğl—' mize, kavun, salatalık, kabak, limon ve- | sair, meyvâ ve zerzevatlarla bu işi göre -| biliriz. Bugünkü güzellik mütehassıslar., | içinde çilek, şeftali ve salatalık usareleri bulunan krergleri kullanıyorlar. Bunun yerine usarenin aslını kullanmak mürec- cah değil midir» demektedir. Amerika, şimdi bu modayı sür'atle ve büyük bir çılgınlıkla tatbik etmektedir. 80 yaşında evlenen hâkim Seksen yaşına kadar bekâr — kalan İngilterenin tanınmış — hâkimlerinden biri son günlerde, bir generalin orta yaşlı ve zengin, dul kızile evlenmiştir. dir ve dünyanın neresinde, ne zaman bu tarzda haklar iddia eden bir cephe te - şekkül etmişse orada netice, müddeilerin haklarını istihsal etmeleri şeklinde te- zahür eylemiştir. * Hülfsa edelim: Çekoslovakya etrafında | harb çoktanberi başlamış ve ateş Çek devletinin saçağını sarmıştır. Bu u- sul, bütün — Iddiaların — tahakkuku, adım adım ilerliyen — muvaffaki - yet — safhalarile — temin — edecektir. Hergün bir fıkra Kurumundan belli Fuad Paşa Rumelide teftişe çık - Maşfi. Bir kasabaya uğradı. Kasaba : eşrafı gelip paşayı hürmetle selâm- ladılar. Birer kenara gçekilip gene İ : İ İ İ Rü : ; hürmetkâr bir vaziyette oturdular. l Yalnız bir tanesi ötekilerin aksine ! İ İ $ d netali gayet lâübali bir selâm verdikten sonrTa ayağını paşaya doğru uzatıp o- $ turdu. Ve çubuğunu doldurmıya baş- ladı. Paşa merak edip sordu: — Bu zat ta eşrajtan mıdır? Paşanın bilhassa niçin onu sormuş ; olduğunu anlamışlardı. Vaziyeti ta - mir etmek için: — Bvet paşam, kendisi ocakzadedir, dediler. Paşa başımı salladı — Ocakzade olduğu kurumundan belli, dedi. Üi irm e a n e Vaktile bahri - yede aşçılık etmiş olan bir İngiliz, kendisine kâh Ja- pon, kâh İngiliz sübayı süsü vere - rek bir. çok genç kadınları dolan - dırmış, bir çokları ile âyri ayrı yer « lerde evlenmiş, ve bunlardan — aşağı yukarı 30 bin İn - Biliz lirası para al- mıştır. Hâdise meydana — çıkmış, ve — maceraperest İngiliz iki sene hapse mahküm olmuştur. Kendisini seven kızlardan biri: «Ne o- Tursa olsun ben onu seviyorum, kendisile tekrar evleneceğim» demiştir. Resim bu genç kızın resmidir. Menenjite ilâç bulundu mu?|söndermeğe hal ve İngiliz doktorlarından — biri yüzde yüz ölümle meticelenen ve menenjit tesmiye edilen bir hastalığa tutulan 7 şyaşlarındaki bir kız çocuğunu, keşfet - tiği husust bir terkib ile tedavi ederek kurtarmıştır. Çocuk şimdi nekahat dev Silâhli bir muharebeye lüzum yoktur. Muhittin Birgen İSTER Dostlarımızdan biri çocuğuna yabancı dil öğretecek bir mürebbiye arıyordu, sağa sola baş vura vura nihayot ara- dığını buldu. Bu, 10 senedenberi memleketimizde yerleş- miş, biraz safca bir kadındı. Arkadaşımız söz arasında kadından memleketini özleyip özlemediğini sordu. Kadın şu cevabı verdi: — Elbette özlüyorum,fakat gitmesi, gittikten sonra da 'İSTER resindedir. Bu terkib, Sülfanilamid grupun - İNAN İSTER orada kalması pek — Sebeb? Belçika Kralı da Babası gibi Dağsporu meraklısı Belçika Kralı Birinci Leopold, baba- 81 gibi dağa tırmanmayı sever. Resim- de Dolomur'da sarp bir kayalığa tır - manırken görüyorsunuz. Kral, Catinaocio dağına tırmanır - ;ken büyük bir tehlike atlatmış, çığdan |kurtulmak üÜzere bir yarığa iltica ede- Irek. fırtınanın geçmesini beklemiştir. Hindistanda garib bir hâdise Kalküta . —mekteblerinden — birinde (ravailim, bir çocuğun pazartesi, çar - |samba ve bazan da Cuma günleri fev- İkalâde çalışkan, fakat Salı ve Perşem- 'be günleri de pek tenbel hattâ ahmak olduğuna dikkat etmiştir. Muallim bu garib halin sebebini anlamak için ay - Jarca uğraşmasına dağmen bir netice elde edemeyince en sonunda çocuğun evine gidip babasile görüşmeğe karar vermiştir. | — Müallimi hürmetle kabül eden ço - cuğun babası: Birbirine çok benziyen ikiz çocuklarının ikisine birden elbise tedarik ederek kendilerin? — mektebe vakti müsaid olma- dığından münavebe ile gönderdiğini, ikizlerden birisinin fevkalâde zeki o! - masına mukabil diğerinin çok budala olduğunu söylemiştir. dandır. Doktor bu ilâcı çocuğa — verdikten 12 saat sonra, iyilik âsarı görünmüş - tür, İNANMA! Büç.. Kadın hiç düşünmeden: — Memleketimizde mürebbiyelik edebilmek için bilgi, terbiye ve sıhhat İNAN, İSTER bakımından muhtelif şartları bir yere toplamış olmak Jâzımdır, iş bulmak güçtür, burada ise ne arıyan var, ne de soran, dedi. İNANMAI! Sözün Kısası Denizin dibindeki Hazineler eski defterleri karıştırırmış. Beni İsrail, küstahlığının ve nobranlığının cezası olarak, yetmiş iki devletin toprak- larından istiskal görmeğe başlıyalıdan « beridir yurd ve istikbal kaygusuna düş- tüğünden arlık değil eski defterleri, ye- nilerini dahi yoklamağa vakit bulamaz oldu. Buna mukabil, silâhlanma yarışının gittikçe artan hızı karşısında mali du « rumları daraldıkça daralan milletler, pa- ra bulmak hüsüsunda yer yö-*8.den ü « midlerini' kesmişler ve “nde yatan hazineleri araştırmağa ve mey « dana çıkarmağa teşebbüs etmişlerdir. Rivayet olunduğuna göre, şimdiye kas dar denize batmış bulunan bu hazinele- rin mecmu kıymeti milyarlara baliğ ol- makta imiş. Yalnız Navarin muharebe -<, sinde imha edilen Osmanlı filosunun amiş ral gemisinde mevcud olup, gemi ile bira likte dalgalara gömülen servet, 10,000,000 İngiliz Hrası tahmin edilmektedir. Bu para, bugün, altın olarak yerli yerinde duruyormuş. Navarin muharebesinin cereyan eyledlm ği NO yıl evvelisinden şimdiye kadar n& bu milyonların, ne de koskoca ummanırz diğer noktalarında uyuyan başka sörvets lerin hiç bu derece dedikodusu olmuyor« du. a Dediğim gibi, milletler yeni bir boğuşe maya hazırlanmak için ellerinde, avuçe larındaki paranın yetmediğini anlayıncası dır ki, denizin dibini karıştırmayı düşüne miye başladılar. ç Bu, iyi alâmet değildir. Zira, bu hazf- nelerin milletler arasında uyandıracağı tamah, mevcudları elvermiyormuş gibi, yeniden bir takım niza vesileleri yarata- cak, yerin üstünü paylaşamıyan beşeri « yet, bundan böyle deniz'n dibini de pays laşamaz olacaktır. İyisi mi? Dilerim Allahtan, insanların hayrından ziyade mahvına sarfedileceki olan bu milyarlarla altın zinhar elimiza geçmesin! E. Talu T İ Kahraman ordumuzun gece manevraları enmühim safhaya girdi (Büş tarafı 1 tnci sayfamızda) kuşatma hareketile mavileri çekilmek istedikleri Akçankoyunlu — yolundan garba atmışlardır. Uzun yürüyüşlerden sonra çok çe « tin bir arazide yapılan doğu manevrüs-, larından sonra kahraman askerlerimi zin bu gece manevralarındaki zinde — liği ve gösterdikleri yüksek - kabiliyet her türlü takdirin fevkindedir. Komu- tan ve sübaylarımızın sevk ve idare « deki mümtaz ehliyet iktidarları bu m& nevra vesilesile bir kere daha tebarüz etmiştir. Mareşal Fevzi Çakmak ve ma- iyetleri manevraları takib etmişler, ko- mutan, sübay, erlerimizin muvaffaki ” yetin! takdir buyurmuşlardır. (AA.) En mühim safha Antep 12 (A.A.) — Dün gece An « tebin şimalinde devam eden manevra « lar çok enteresan safhalar arzetmiştir. Kırmızılar şimalden cenuba yaptıkla « rı baskın ve çevirme hareketile mavi- lJeri Antebin cenup sırtlarına atmışlare dır. Harekâtın en mühim ııMınbebıl ktır. Sayın Mareşal « îı:em? General Asım — Gündüz, Korgeneral Galib Deniz olduğu halde manevraları gece yarılarına kadar ya« kından takib buyurmuşlar ve vaziyeta ten çok memnun kalmışlardır. Ordu sıhhiye relsi Tümgenera lâm ordumuzun sıhhi dürümü hak e kında şu malümatı vermişlerdir: — Ordumuzun sıhhi durumu feykar lâde iyidir. Kıt'alar her türlü sıhhi vas sıtalerla cihazlandırılmıştır. Kıt'a ta « bibleri komutan ve sübaylarla birlikte askerin her hali ile yakından -alâkadaği olmakta en ufak bir vak'aya bile mü* dahsle etmektedirler. İki gündür de * vam eden gece manevralarında bir C bile hastallanmamışlır. *

Bu sayıdan diğer sayfalar: