16 Eylül 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

16 Eylül 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

FİYAKASI BÖOYLE ir taksi ile, Beyoğlundan tı.; tanbula geçiyordum. — Taksi Karaköydeki çivili geçide yaklaşmıştı. Geçid başında erkekli, kadınlı bir kâla- balık vardı, Şoför, kornayı acı acı öttür- dü. Gaza bastı. Taksinin sür'ati arttı. Ge- çid başındakiler birbirlerini ite ite geri- lediler ve benim içinde olduğum taksi sür'atle önlerinden geçti. Şoföre sordum: — Neye böyle geçtin, yavaş geçmek icab etmez mi idi? Şoför, başını kaldırdı, dikiz aynasında Çivili geçidin başmda karşıdan karşıya geçmek nöbetini bekliyenler arasında idim. Otamobillerden, arabalardan, tram- vaylardan bize sıra gelince hep birlikte hızlı hızlı yürüdük. Fakat içi ü tek kişi gayet yavaş yürüyordu. şıya geçtikten sonra dönüp baktım; o, da- ha yolun yarısına değil, dörtte birine bile gelmemişti. Geçip gitmesini bekliyen; tramvayların dandanlarını, otomobillerin vankvanklarını, arabacıların hayda des- turlarını duymuyor gibi idi. dul!eklzdim_ yanıma geldiği zaman sör- Ayakkabı ne vakit yapıldı? Eski insanlar - dan kalan eser- lerden anlaşıldı - ğına göre ayak - kabının 2000 yıl - hk bir mazisi var- dır. Eski Yunan - lılar zamanında kullanıldığı gibi eski İran ve eski Romada da kul - lanılıyordu. Fakat o zaman bayağı de - riden yapılmış bir çarık şeklinde idi, İple bağlanırdı. Evvelâ İranfler, bilâ - hare de Romalılar ip bağ yerine düğme kullandılar. Ayakkabının eskidenbe - Ti kullanılmakta olmasına mukabil bil- diğimiz şekle girişi, bilhassa topuk kıs- minin çıkışı nisbeten yenidir ve 14 ün- Kız ve erkekte Evlenme çağı? * Ankarada oturan bir genç kız, İz- mirde oturan bir genç erkek âdeta sözleşmişler gibi garib bir tesadüfle benden ayni günde: . — *Kadında ve erkekte en makul evlenme çağının ne olduğunu» soru- yorlar, Medeni kanun muayyen bir yaş nisbeti tesbit eder. Fakat hakikatte bu hudud asgart dereceyi gösterir, Hiliyatla her alâkadarın şahsına ve vaziyetine göre değişir,'kat'i mahi- yeti haiz değildir. Muamelenin kanuni cebhesini bı- rakarak pratik hayatta tatbikı şekli- ne bakalım: Genç kız için, istisnai vaziyetler harle, evlenme çağının başlangıcı 17 dir, © sene sürer ve 25 yaşında ev- lenen bir genç kız, büyük şehirlerde pek geç kalmış sayılmaz. Evlenme çağının kadınlarda baş- langıcı olmasına mukabil sonu yok- tur. 30 u, 40 1, hattâ daha fazlasını da bulabilir, fakat 25 den sonra nor- mal hadden gittikce ayrılımmış sayı. hr. Erkeğe gelince, köy hayatını ba- his mevzüuu yapmıyacağım, oralarda !7 sini aşmış her genç erkek olgun- Taşmış bir atle babası namzedi sayı- hr, fakat büyük şehirlerde erkek için evlenme çağı hayatın ve istikbalin temin edilmiş olduğu gün gelip çat- mış sayılır. Öyle gençler vardır ki 25 yaşında mükemmel bir yuva kur- L Bunları biliyor mu idiniz — Neye giz de herkes gibi çabuk yürü- yüp geçmediniz? Yüzüme baktı, gülümsedi:. — Fiyakası böylel Dedi. Tramvaylardan, vapurlardan atlıyan- ları, radyolarını son hadde kadar açan- ları, şuna buna sarkıntılık edenleri, umu- mi yerlerde yüksek sesle konuşup etra- fındakilerine rahat vermiyenleri, sokak- larda nârâ atanları; daha ne bileyim, bu tarzda birçok münasebetsizlikler yapan- ları düşündüm., kendi kendime:” — Acaba onlara da: «Niçin böyle yapı- yorsunuz?» desem ne cevab verirler, de- dim. Verocekleri cevab, herhalde, çivili kal- dırım kahramanlarının verdikleri cevab- dan başka olamazdı. — Fiyakası böyle! Gürültüye karşı mücadele açılıyor, fn- tizamsızlığa karşı mücadele açıl bü- tün bunlar çok iyi.. fakat gürültüye, in- liklere sebeb olan: — Fiyakası böyle! ye karşı da bir mücadele Aaçılsa... Az zamanda şehirli mükemmel bir insan ve şehir en temiz, en muntazam, en gürül- tüsüz şehir olurdu. İsmet Hulüsi - İngiltereda kaç kişi çalışıyor ? İngilterede iş ve işci — meselesin - p f.x den - bahsedilince herkes işsiz ame - le mikdarını işit - meye, 2 milyon, bazan da 2,5 mil- yon demeğe alış - mıştır. Buna mu- kabil İngiltere - de kaç amelenin çnhîmnkm olduğunu biliyor musunuz? ngilterede çalışan amelenin mik - darı tıpkı işsiz kalanlarınki gibi günün vaziyetine tabidir. Bununla 1937 yılında yapılan bir istatistiğe gi re; takriben 18 milyon kişidir. Bunla - rın 11,659,000 tanesi sigortalıdır. cü asırda başlar, Çizme ise 15 inci asıt- mıya ehildirler, fakat buna mukabil gene öyleleri görülür ki 30 yaşını geçmiş olmalarına rağmen kendileri için evlenme çağı henüz hülül et - mMemiştir. Tıb ve içtimaiyat artık ev- lenmeyi tavsiye eder, fakat tecrübe maddi vaziyetin de muvaffak olmuş olmasını şart koşar. İki okuyucumdan biri bana!: — Ben evlenebilir miyim? diyor. Kendisine: — Hay hay, diyeceğim, sizde lâ- zım olan şartlar ziyadesile mevcud- dur, evlenebilirsiniz. Buna mukabil ikinci okuyucuma, daha yaşlı, daha tecrübeli, daha olgun olmasına rağ- men: — Biraz daha bekleyiniz, demeyi zaruri buluyorum. * Ankarada Bay (F.) ye: Bana anlattığınız vaziyette, gaze te sütunlarına geçirilmesinde mah: Zur tasavvur edilebilecek bir nokta” göremedim, fakat mademki öyle is- tiyorsunuz, — düşüncelerimi hususi mektubla anlatacağım. * İzmirde Bay Sabri'ye: Erkeğin «para cihazı» istemesi biz- de ötedenberi âdet olmamıştır, fakat bu, frenklerde ezeldenberi mevcud olan bir usulün müdafaa edilebile- cek tarafları bulunmadığını göster- mez. Yeni 'kurulacak bir yuvanın âtisini temin bahsinde her iki tara- fiın elbirliği etmesi neden mahzur- lu görülsün? YEYZE tizamsızlığa, daha birçok münasebetlsiz- | suyu. Pratik güzellik bilgileri Güzelleşmek için mutlaka pahalı tu- valet malzemesi kullanmaya lüzum yok- tur. Ucuz, basit, ele geçmesi kolay ne ka- dar maddeler vardır ki yerinde kullan- masını bilince birer fevkalâde güzellik vasıtası olurlar. İşte hatmi kökü, işte çavdar unu, por- takal çiçeği suyu, peygamber çiçeği ve| işte hergün elinizin altında duran gül Bütün bunlar en iyi kremler, losyanlar kadar iyi birer tuvalet malzemesidir. L Yüzünüzün derisi kıvrılaşmaya baş- ladı. Ya suğoktan, ya sıcaktan... Çünkü güneş te, rüzgâr da deriyi kurutabilir. Mesele kuruluğun hangisinden ileri gel- diğinde değil, bir an evvel gidermekte. Derhal kaynar suya atılarak — alıman koyu bir hatmi suyu yapınız. Buna, ya- ralarda kullanılan, gazlı bezi kat kat e- dip daldırınız ve yüzünüzü tıpkı kompres yapar gibi bu bezle sarınız. On dakika sırtüstü yatıp bekleyiniz. Kuruyan cildi yumuşatmak ve tabif haline döndürmek için bundan daha müessir çare hemen he- men yoktur. Hele fazla sıcağın veya fazla soğuğun tesirile derinin üstünde - bilhassa burun ucunda - görünmeye başlıyan incecik, kırmızı damarları teskin etmek bakımın- dan bu usul fevkalâdedir. 2. Bu derdin ikinci bir çaresi daha ver- dır. O da ayni derecede basit ve faydalı. Bütün yüze önce yağlı bir krem (krem yoksa lanolin, o da yoksa bir kabla kay- nar suya daldırilarak ılıklaştırılmış çiy süt) sürmeli. Üstüne gene sıcak bir kre- me batırılmış gazlı bezler koymalı. Gene tıpkı kompres yapar gibi... Böylece on| beş, yirmi dakika beklencceği için gazlı bezlerin üstüne kaynar suya batırılmış bir peçete koymalı ki sıcaklığı devam etsin. 3. Yaz geldi, geçti. Onunla birlikte ya- nık renk modası da geldi, geçiyor. Kışı beklemeden daha şimdiden renklerinin bu arızi esmerliğini gidermek istiyecek- ler pek çoktur. Bunda hakları da var. Bu mevsimin yaza nisbetle koyu olan elbi- seleri, şapkaları açık renk tene ihtiyaç gösterir. Binaenaleyh ne yapıp yapıp bir an önce tabil rengine dönmek lâzım. Bunun da çaresi yok değil. 'Taze çavdar ununu portakal çiçeği sü- yunda hallederek bir. lâpa hazırlayınız. İçine biraz da hatmi tozu karıştırırsanız eildi yumuşatmaya da yarar, O zaman (150) gram çavdar unu, (75) gram hatmi tozu ile karıştırılmalıdır. Bu lâpa iki gazlı bez arasına konularak yüze tatbik edilir. Çıkarılınca bütün yüzü gu yerine portakal çiçeği suyile silmek muvafıktır. 4. Göz kapaklarınız şişiyor. Çünkü dı- şarıda gözlük takmayı ihmal ettiniz. Gü- neş, rüzgâr, ışık gözlerinizi yordu. İşte buna da pek kolay bir çare: (N Eniştsini bıçakla öldüren Alinin muhakemesine devam edildi Suçlu karısına ve kardeşine küfür ettiği için Ahmedle kavga ettiğini ve sonra ne olduğunu bilmediğini söyledi Çermberlitaşta İplikçi hanında eniş- tesi Ahmedi bıçaklıyarak öldüren Ali ile, suç ortağı karısı Emine ve kız kar- deşi Fatmanın muhakemelerine Ağır - cezada dün başlanılmıştır. Suçlu Ali mahkemeye Türk — ceza kanununun 448 inci maddesine tevfi - kan muhakemesi ve tecziyesi talebile verilmiştir. Mahkemede okunan iddianameden ve dinlenen şahidlerin — ifadelerinden anlaşıldığına göre, hâdisenin sebebleri ve cereyan şekli şudur: â Katil Alinin kız kardeşi Fatma Ah- medle 11 sene evli hayatı yaşamış ve geçen yıl, geçimsizlik yüzünden, mah- |keme kararile ayrılmışlardır. Bundan sonra Ahmed yeniden karısile barış - mak için, müteaddid — müracaatlarda bulunmuşsa da, daima red cevabı al - mıştır. Fatmanın biraderi olan suçlu Ali ise, İplikçi hanında sergicilik yap - maktadır. Hâdise günü Ahmed Alinin dükkânına gitmiş ve eski kayınbirade- rine: — Karın ile kız kardeşin — randevu evlerine gidiyorlar, onlara nasıl müsa- ade ediyorsun, demiştir. Bu söz üzerine aralarında şiddetli bir kavga çıkmış, han kapıcısının mü - dahalesile her ikisi de yatıştırılmışlar- dir. Fakat, Ali bundan sonra doğru eve giderek, karısile kız kardeşini yanına almış ve tekrar dükkâna — dönmüştür. Ve Ahmede hitaben: — Ey, göster bakalım, haydi. Bunlar hangi randevu evine gidiyorlarmış, de- miştir, Kavga büyümüş, neticede Ali bıça - ğını çekerek, Ahmedi iki yerinden yâ- ralamıştır. Kadınlar da Ahmede san - dalyalarla hücum etmişlerdir. Suçlu, mahkemede; — Ahmed karıma, hemşireme küf - retti ve üzerine bücum etti. Sonra ne oldu? Artık bilemiyorum. — Kendimi kaybetmiştim, demiştir. Muhakemeye bugün de devamla, müddeiumumt Ahmed Remzi Berkmen iddianamesini okuyacaktır. Kadınlardan Fatma tahliye olun - müştür. Muhakema edilirken ayılamıyan sarhoş Aksarayda 24 saat evinde rakı içen ve ev sahiblerini rahatsız eden Osman isminde biri adliyeye verilmiştir. Sultanahmed | inci sulh cezada mu- hakeme edilen suçlu, hâlâ ayılamadı - ğından, mahkemede bağırmış, gürültü etmiş, neticede 4 gün hapsa mahküm olmuştur. Karakolun mühürünü kullanan sabıkalı yakalandı Kendisine sivil polis süsü veren bir genç, yakalanarak, dün müddelumu - miliğe verilmiştir. İki iri pamuk parçasını temiz gül su- yuna batırınız. Her birini bir gözünüzün günlük denen şeyden eser kalmadığını görürsünüz. Seyfi ismindeki suçlu, evvelce sir - katten 10 ay hapse ve o kadar müddet küm edilmiştir. 10 ayı ikmal ederek, tahliye olunan Seyfi, Sultanahmedde bir — karakolda her gün emniyet cezasına devama baf” lamıştır. Fakat, suçlu bu sefer de karakolül | Tesmi mühürünü hüviyet cüzdanındak | resminin üstüne basmış, üstüne de Şi | cümleyi yazmıştır: «Sivil polis memli” | rüdur,» n Bu suretle cezasını çekmek üzert devam ettiği karakolun resmi damga siyle, kendini polis mevkiine geçiri isteyen sabıkalı yakalanarak, adliyey? verilmiştir, h Suçlu, müddeiumumllikte bunu (8 | na bir maksadla yapmadığını, yenisi yaptırmak üzere kendisine verilen m“'v_ hürle hüviyetini damgalamasının SUf | olabileceğini bilmediğini söylemiş VE — Emniyet cezasına o suretle de* vam ettim ki, karakol da benim iyi blf adam olduğumu anladı. Emniyet etti Yenisini yaptırmak için bana mühü verdi, demiştir. Müddeiumümilik Seyfi tahkikata devam etmektedir. İki çuval hırsızı yakalandı Balıkpazarında bir ambardan çud çalan Mustafa ile Yani, yıknlnnmışm ve adliyeye verilmişlerdir. Suçlulardan Mustafa, Sultanahmed | 3 üncü sulh cezada yapılan muhake * me sonunda 9 ay, Yani de 6 ay müd * | detle hapse mahküm edilmişler ve def” hal tevkif olunmuşlardır. Habersiz bir gece misafiri Bursa (Hususi) — Şehrimiz asliyt ceza mahkemesinde garib bir meşhili suçun duruşması yapılmıştır. Davaf ve şahidlerin ifadelerine göre hâdist” nin cereyan şekli şöyledir: Jacahırka mahallesinde 10 numd * ralı evde oturan 40 yaşlarında bayafi Şevkiye evinde yatmakta iken gece yf rısı ayağına soğuk bir şeyin dokundi” ğunu hissederek uyanmış — bunu )'l” j başında yatan kızı Nimetin ayağı zaâff netmiş, Nimet olmadığını anlayınt korkmağa başlamıştır. Uykudan uy? nan kızı Nimet ve oğlu İsmail hemdi yataklarından fırlamışlar ve lâmbayi yakmışlar ve çok garib bir manzara Ü6 karşılaşmışlardır. Eli yüzü siyaha boyanmış, yalnif don ve gömlekli bir adam bayan Şevi” yenin yatağına girmiş, yorgana sar' rTak uyumaktadır. Bu adamın komşulğ” ğ rı Abdullah oğlu İbrahim Kandu oldi” ğunu tanımakta geçikmemişler, davtt” siz gece misafirini uyandırmaya çalış ” makla beraber feryada da başlamış!âf” dır. Fakat bu adam hiç aldırmaksi uykusuna devam etmiş, ve gelen kolif” şuları Osman ve Musa da hâlâ u ta olan İbrahimi uyandırmaya muv! fak olamamışlardır. Bunun üzerine dik dük çalan bekçiyi davete teşebbüs ©* mişlerdir. Vaziyetin fenalaştığını Hf seden kurnaz İbrahim yataklan firli * yarak kaçmak istemiş, Osman ve Mü” sanın mümancatlarile kaçmasına me3” dan verilmeden zabıtaya teslim edil * miştir. Suçtaki kastın mahiyetini te$” hakkındk üstüne koyup on dakika arka üstü yatı-|te emniyeti umumiye cezasına mah -|bit etmek için bekçinin ve suçlu İnız. Kalktığınız vakit gözlertnizde yor- himin karısının celbine, mıhkzme!l_l’ başka bir güne talikine karar verilmi?” tir. Moda olan şarkı

Bu sayıdan diğer sayfalar: