16 Eylül 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

16 Eylül 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

o dı Raa İstanbul hemşerileri ara meraklıları ile şayanı di guvvetli Tadyo yatına baş- yakında da faaliyete geçeceğini işitiyoruz. Ankaradaki büyük ve istasyonumuzun lamak üzere olduğunu ve pek bu büyük ve kuv eşriyata başlıya- bekliyorlar... Bütün radyo sahibleri vetli istasyonumuzun n! cağı günü sabırsızlıkla - tabif yeni istasyonumuzun m.ıkoîr:m—(j - yetine uygun bir programla neşriyat ya- pacağını ümid ediyorlarr. Biz r:'ıdyı'ı sa - hibleri arasında bir anket yaptık. Ve on- lara şu sualleri sorduk: 1 — Yeni radyo İstasyo: lacak neşriyatın programının nası masını istiyorsunuz? ğ 2 — Hangi saatlerde neşriyat yapıl malı?.. 8 — Ne gibi şeyler işitmek istemiyor - sunuz? : Aldığımız cevabları aşağıya dercedi | yoruz. Bomonti Bay Ali Bülend: — Yeni Ankara radyosunun progra - mında klâsik ve modern garb musikisine ciddi bir ehemmiyet verilmesi en büyük temennimdir. Halkımızı hakiki musiki- ye alıştıracak büyük cehdimiz olduğu için bu konserleri konservatuvar profe - sörleri veya kıymetli müzisyenlerimizden her hangi birisinin bestekâr hık_.kmd:ıkı"_ bir konferansı ve besteleri teşrih eder. | İzahatile itmam etmek çok faydalı ola - taktır kanaatindeyim... Eski Türk bc_s?e— kârlarının eserlerinden toplu va ciddi koönserler yapılması da çok şayanı arzü- dur, Dans musikisi ve hafif alaturka şar- kılar aleyhinde değilim. Bun?u günün muayyen saatlerinde dinlenilir. Ciddiler ise haftanın muayyen günlerinin muay - yen saatlerini alırlar. Ve ihmal edle_nc - leri hiç doğru değildir. Çocuk neşriyatı Tehindeyim. Radyoda çocuk neşriyatı ya- Pıldığı zaman yavrularımızın o saati na-> £ıl heyecanla beklediğini yakından bilen- lerdenim. Çocuk neşriyatında masal ka- dar, çocuğa müsbet bilgiler aşılıyan hi - kâyeler okunması bence çok iyidir... Radyo neşriyatına saat beşle başlan - Ması, çay zamanı evlerimizde radyo Mü- sikisile dansedebilmemiz hiç te fena ol - Maz. Kış geldiği ve toplantılar mevsimi Yaklaştığı için muhitimde benim fikrimde Olanlar pek çoktur. Bence öğle neşriyatı kaldırılabilir. Fakat neşriyatın muhak - Kkak beşte başlaması şarttır. Beş buçuk- ta işinden evine dönen bir insan pekâlâ Tadyosunu açıp bir şeyler dinliyebilir. Radyoda duymak İstemediğimiz Şey bozuk plâklardır. Ve ayni plâğın bir gün- de bir çok kere tekrarlanmasıdır. Maa- lesef bu tekerrür İstanbul radyosunda Mübalâğasız haftada iki üç kere vüki 0- hur. Siz de bilirsiniz. Bir de şivesi düz- Bün, tiyatro oynar gibi konuşmuyan, te- Miz, fasih türkçe konuşan, ve lehçesin - den memleketin hangi tarafından Veya Meselâ İstanbul şehrinin hangi mahalle- sinden olduğu belli olmıyan kültürlü spi- kere ihtiyaç vardır. Maalesef başladığın- dan bugüne kadar radyolarımızda ajans havadisini kekelemeden okuyacak kadar kırası sanmi Hi mektebde numuzda yapi- 1 ol yeni istasyondan neler bekliyorlar ? nleyicileri sındaki radyo ikkat mülâkatlar kıraat dersinden on numara alabilecek o- lanına rastgelemedik. * Bay Rasim (Beyazıd Sekbanbaşı sokağı): — Yeni radyomuzda işitmek istediği - miz ve işitmek istemediğimiz şeyler şun- lardır, Evvelâ tabii olmıyan, tiyatra oy- nar gibi konuşan spikerlerden bıktık, gü- zel konuşan spiker istiyoruz. Tabil ses kadında daha güzel, erkekte daha mües- sir olur.. Halbuki şimdiye kadar radyoda bütün spikerler tabil konuşmadılar. Hep- si taklid yapar gibi konuşuyorlar. Sonra mütemadiyen milli havalar, halk şarkı- ları diye çirkin, çirki sesli kadın ve erkekleri havaları, çirkin yletip duruyor- lar. Bu havalar ne millidir, ne söyleniş- teki usul alaturkadır, alafranga da de - ğgildir. Alafranga musiki dinliyeceksek tamamile alafranga musiki dinletsinler, anlıyanlarımız dinleriz, anlamıyanları - mız radyoyu kaparız, Alaturka — musiki dinliyeceksok hakiki alaturka dinliye « Hm. Meselâ bilmem kim şarkı söyliyocek, diyorlar. İki şarkı söylüyor, bitiyor. Hal- buki her akşam bize tam bir fasıl dinlet- sinler, müntehab parçalarla, Bu böyle o- lursa daha doğru değil mi? Konferansları tamamile kesseler hiç te fena olmıyacak. Çünkü dinliyenleri görmüyorum. Kon »- ferans başlayınca herkes radyoyu kapı » . Bir de arabça söylevin tam iki mu- i faslı arasına sıkıştırılması çok bi « çimsizdir. Ekseriya sofrada otururken şarkı dinliye, dinliye yemek yiyelim di - yoruz. Bir arabça süöylev çıkıyor, tabif radyoyu kapışroruz. Ankara radyosunun buna dikkat etmesi ve tam program bit . meden evvel arabçayı koymaması iyi o- lur. Arabça bilmediğimiz bir lisan olduğu için onu dinlemek külfetinden veya kon-| serimizin kesilmesile keyfimizin bozul » masından kurtulmuş oluruz. İstanbul rad. yosunun neşriyat saatleri iyidir. Ayni saatte neşriyat yapılsın ve arabça söy - lev de programın en sonuna konulsun, * Bayan Fatma (Şişli): — Ben evinde oturan, dışarıya nadiren çıkan bir kadınım. Radyo tam manasile benim dostüm ve eğlencemdir. Bunun için radyoda ben her şeyi — istiyorum. Evvelâ dünya havadislerini daha mü - kemmel bir surette ve daha mufassal ola- rak işitmek arzusundayım. Halbuki rad- yoda ekseriya mış ajans ufak radyo temsilleri pek hoşuma gidi - yor. Tiyatroya sık, sık gitmediğim için sevilen san'atkârlarımızı görmesem bile dinlemek bana zevk oluyor, Musikiden iyorum. yerlerinin evvelce bildi Pragda Südet Almanlarının ilham membatı olan bina Önünde Çek devriyelerinin gezdiği 26 numaraya girenler neler görürler? Yalaa Ücsltin'cilerin kabul Gd0MEİ e dek — (ÖĞK0 Yaksalınm — görenediti — Deutı NU Praga gidip gelen bir İngiliz mu - harriri yazıyor! Pragın ana sokakla « vazı bir kapı görülür. Üstünde 26 di - ye bir rakam vardır. Bu kapı, mağaza cebhelerinin arkasına düşen Deutsches Haüs'ün cümle kapısıdır. Burası Prag Almanlarının büyük içtima mahfeli - dir. Südet Almanlarının, ilham al- dıkları membadır. da - diyebilirsiniz. nu dinleyiciye karşı bir hakaret sayıyor - ve bayağı hiddetleniyorum. x Bay Zeki Firuzağa caddesi 15: Ankara radyosunda ne yaparlarsa yap- sınlar, aman Mes'ud Cemili spiker yap- masınlar. Değerli musikişinasımız çok kıymetlidir amma, darılmasın, dünyada sabah gazetelerinde çık-| ondan daha kölü spiker yoktur. İyi komu. havadisleri okuyorlar. Sonra | şan bir kadın spiker esasen erkek spiker- len çok daha iyidir. Programda plâk neş- riyatına hiç bir mana veremiyorum. Plâ- ği kendimiz de gramofonda dinleriz, He- le İstanbul radyosu Yüksekkaldırımda beş on kuruşa satılan kırık plâklar dere- İ pek anlamam. Yalnız köy havalarını çok | e N Ve Vat ve eski plâklarla neşriyat Bize Mmemleketin muhtelif yapıyor. Programda şark ve garb musi- havalarını nereden olduğunu | Çi l gen elddi könserler bulunmasını çok jrerek okusalar çok hoşuma | temenni ediyoruz. Halkın seviyesini yük- gidecek. Radyoda sevmediğim şey ayni| şeltecek konferanslar da şayamı arzudur. günde ayni plâğın dilmesi ve spikeri ğini unutup kekelemesi veya cümlesini tashih etmesidir. Bu- söyliyecei sonradan bir kaç kere tekrar e- | Fakat ekseriya Alimlerin sesi radyoya uy- in bir şey söylerken,| gun gelmiyor ve söyledikleri anlaşılmı- yor. Ziyanı yok onlar yazsınlar, sesi rad- lyoyı uygün olması İcabsöden — spikerler Şifam'in, muhafaza aitında bulunan büyük K Kkaltiyet, içinde Win alayhdar) mütedü Alman- far. burada pek hüseli kahul Bununla beraber her siyast — akideye|sonunda muhtelif katları birbirine bağ — a mensup Almanlar buraya girebilirler.|lıyan müteaddid merdivenler — vardır. — tından biri olan Na Prikopy'de müte -| Buna mukabil tek bir Çekin bu bina - Bu merdivenlerle çıkılan katlarda lo « dan içeriye adım atmasına imkân yok- tur. Bu dehlizin iki tarafında came - ve Nazi Almanyasının dair kitablar bunu okusun ve halk istifade etsin. Sa - cuk neşriyatı da garttır, * Bay Rüşdü Erkunt (İstanbul Ça- pa): — Radyoda hem kadın, hem de erkek iki spiker bulunsun. Çünkü bazı insan - Jar erkek, bazıları kadın sesi işitmek is - terler. Haftada hiç olmazsa bir kere eski Türk klâsiklerinden konser verilsin. Meselâ Zekâi dedeyi, Itriyi, Emrullah Efendiyi dinliyelim, Garb musikisinden de konser- vatuvar profesörleri konserler versinler. Könservatuvarın konserleri, sık sık olmu- yor ve olduğu zaman da herkes istifade edemiyor. Halbuki bu şekilde musiki kül- türümüz ve terbiyemiz artmış olur.. Her- kes Avrupada iyi bir konser olduğu za - man bundan haberdar olmuyor, olsa bile radyosunda istediği istasyonu bulamı - yor. İyi könserler olduğu zaman bunları kânlı bölmeler içinde «Südet Alman -| de garib bir işaret vardır, Gamalı haçı — ları, partisinin bayrakları, — resimleri, |andıran bu işaretin, es_mîvsniı gelince, — n faaliyetlerine |hakiki şeklini alacağı kulaktan kulağa teşbir olunur. Dehlizin | söylenmektedir. |nakletsinler, kolaylıkla dinliyelim. Neş- bah neşriyatı muhakkak lâzımdır. Ço -|riyat saatine gelince.. Sabahtan akşam, Z 5 *A ee kantalar, konser salonları, idareler ve bir de balo salonü mevcuddur. Çeşidli sütunlarla bezeli salanun bir köşesin » yatıncıya kadar neşriyat devam etsin ve — bir dinleyici günün hangi saatinde olur- — sa olsun radyosunu açtığı zaman Ankara istasyonundan konferans, konser, propa- j ganda, ajans havadisi, velhasıl muhak - kak bir şey duysun, İşte benim kendi he-_;lı sabıma radyodan temennim budur. N a. H Şi veeeeseenaksesena aa be nn enen eersenEKLASeneRARER A AERAAAlAn Bir arabacı arabanın altında ezildi — Unkapanında Hacımusa sokağında — oturan araba sürücüsü Ekrem, dün Ka- hi ragümrükte bir eve götürdüğü odunla. rı boşaltıp âvdet edeceği sırada hay » — vanlar ürkerek koşmağa başlamışlar « dır. Onları zaptetmeğe çalışan Ekrem, Ar bir aralık müvazenesini kaybederek a- rabanın ön tarafına düşmüş ve araba — üzerinden geçerek kaburga kemikleri- ni kırmıştır. Hayvanlar biraz — ileride polisler tarafından tutulmuş, arabacı Gureba hastanesine kalgırılarak teda- vi altına alınmıştır. ! A 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: