29 Ekim 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 29

29 Ekim 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gür ve coşkun akan bir Inkilâb nehri - bir sahilinde —dinleniyorum. Ne ©, ne rayihalı hava! Gözler için ne z! Attti Ne güzel manzaralar! Ve kulaklarda fana yakın sesler! Ne musikiler! ea beş yılın edebiyati! Cumhuriyetin bu beş yılı içinde Türk yazı san'atkârları - elinde işlene işlene en sade, — fakat en :*—ı bir elmaa gibi parlayan Türk dili ede- İyatır Ben işte bu edebiyatın karşısındayım. Ne kadar isim ve ne kadar eser! İtlraf ederim ki, düne kadar ben ri> bu Fnginliğe inanamazdım. Fakat — masamin tüne bir küçük kâğıd üstüne zayısız yeni Ve nâsirlerden yalnız bir kısmının i - =nııı aralayınca göğsüm iflihurdatı ka- h. 3F # Bu, tek kelimede, Cumhuriyetin esaridir Sonra şuna dikkat ottim: Cumhuriyetin Yilına edebi göhretlerile girmiş olan san- ar da en mütekâmil eserlerini bu de- t Tmnişler. Ayni zamanda, cskiden yaz- ni mühim bir kısım — yazılarını da bu l€ kitab haline koymuşlar. Ne güzel bir &1 değil mi? İste Ahmed Haşimin «Gül Saatleri». Bu| Büzel şiir kitahi Cumhuriyetin — iüx yılında Çikiyor.. İşte Faruk Nafizin «Çoban Çeşma - # ve eSuda Halkalare isimli şiir mecmu - Ük atı * Aları, İşte Yusuf Ziyanın *Yanar Dağı 1 Akagörndüzün en iyi ramanları. Yaküb Kad. Finin Sadam ve Gömore'si.. Reşad Nu *Tann Misafirlerie ve «Sönmüş Yıldız. Bu saydıklarım, Cumhuriyetin llk yılla -| ftda çıkan tanmmışların — bazı eserlöri Pakat bu man'atkârlar durmuyorlar, yü yıl| ğen görüşleri ve: berraklaşan üslüb - Yeni eserler yazmakta devam ediyor - â 5 larlle har, l Şalr Yahya Kemal de susmamıştır. Az, KAt öz yazarak Cereyanın içindedir. Mah- Hd Yesari tiyatrodan romana — geçmiş ve :'hh Yildizi ile başlıyan şöhretini - bir hai, Ydinca, Çulluk ve diğer eserlerile sağ- tır. Vaktile, ilk edebi xuket cil- Olarak ortaya atan ve bunu takib & - Birkaç eserinde tasvir kadretini göste - 'İl:!n“—— sAyrılıklare da Mütareke dev- ın"n"l Acı ve en derin İntıbalarını yazan Eşref gittikçe daha olmuş ve iDamlalar» — da başlayan ÜM dâha sön zamanda İntişar eden — <Boğaziei ::ıhım eserinde tam kemaline erdirmiş- J EHalide Edibin «Sinekli Bakkala isimli, &8- Ki devri canlı tiplerile yaşatan çok — realist dapanı da bu son senelerin eseri değli mi - Hasılı anlaşılıyor ki Camhuriyetten evvel- Nesil şiir ve nasirleri, rejimin parlaklığı kinde daha canlı, daha renkli eserler ya - TFatınışlardır. Bilhassa üslübleri, son pürüzlerinden te- Mizlendiği, daha fazla sadeleştiği gibi âhenk İtibarile de çok şeyler kazanmışlır. — Meselâ Mdece Yusuf Ziyanın, Orhan — Seyfinin ve Nafisin bu sön ön beş yil içindeki e « Serlerine bakmak ve bilhassa «Ayda Bir> mec inda neşrettikleri ştirleri okumak ara- li bu büyük farkı anlatmağa kâfidir. De- Bek Ki hece vezninde (Şilr Mehmed - Emin Beyden sonra), Büyük Harb — esnasında en Yeni zesler yaratan ve Emin Beyin şiirlerin- Geki ittiradı kırarak Haanda Türkcülük ve Sadelik cereyanile beraber milli vezni haki- kiymetine yükselten bu san'atkârlar bile ASI bu son oön beş yıl içindeki taklşafları ve Gerlerite öyünmelidirler. e— Yeni! şâirlere gelince, aruz — çemberinde Pillarez İerennümdeki imkânı bu işlenmiş ve hazır- a vezinle elde edişleri, anların en mes- Bıdkı, Ahmed Sidki ilk akla gelenler- ? Nazım Hikmetin hece vezninde — serbest ;ııııı getirdiği yeni sesler, Necip — Fazılın de intişar eden «Örümcek Ağır — ndan Hara Cumhuriyet devrindeki (Kaldırimları, :nvıowı.uunuı kitablartadaki mıs- Maisra ruh ürperişleri ve oldukça bohem, fakat o nisbette mistik hamları, Kemaled- Kâminin şeffaf bir su gibi ışıldayan bi b ve âhenkle yardığı dausmlalı düygü - yanında vatan ve memleket duyguları- da geniş bir yer ayıran şilrleri, — bütün I, ayrı ayrı güzel ve tazedirler. Bonra, ilk eserlerini «Uyanış - Servetifü- ;'.m- mecmuasında neşretmekle edebi ha - Ha atılan ve az zamanda diğer mecmüa - geçen yedi moş'alecileri ve bu grup hâa- SFEF neşreimiş ve onların istidadlarına ilk defa kucak açmış olmukla bahtiyardır. Yeni şâirlerin başlıca hususiyetleri ne - lerdir? Önce şu: Kullandıkları vezin, artık değişmesine imkân olmiyan kal'i vezin, ya- ni hece, İlhamlarına gelince, çok dağişik ve ihtimal bazan fazlasile -çeşidil. Bir kısmı Ereümend Behzad gibi, şilre çok yeni ele - manlar getirmek idı unda! Bir aralık Fü- türizm, Kübizm ve Dadaizm yapıyorlardı, sonra daha normal tarslara geldiler ve şüb- hesiz çok iyi de etti | Yeni şii | ki şitrin, Edebiyatı Cedlde ve Fecrlâti- den başlıyarak hececilere kadar dayanan İl- bamında başlıca vasıf, muztarib bir ncalin h ldi. Yeni şâtrlerimizin bazılarında da bu rühi hâlete rastlıyoruz ve buna hay - ret de ediyoruz. Bu ideolojik izlırab leren - nümü nereden geliyor? Hangi irsi tasavvuf duygusudur. ki, bi u ne de, ön foyizli, en şeri Glümü, ayrılık acısını ve gecelerin içinde eksantrik şâlrlerimiz de İyok değil, Bunlar meyanında bilhassa Mus- l(l(ı Niyazi ile Mümlaz — Zeki <Allo! Allo! 1984 isimli ve müşlerek İmzalı küçük bir şi- Yeniler ir risalesinde kübizm ve dadaizm'in — bizde hiç rastlanmamış örneklerimi ortaya koydu- lar. Amma güzel, değil mi? Onu ihtimal ge- decek nesiller takdir edebllecek! Ben yalnız Z Hu şiirlerden birinin final nağmesini buraya Şiir - Roman - Hikâye - Tiyatro eserleri - Tarihi romanlar ve zabıta romanları Seyahatnameler- arasındaki mücadeleyi sürekli maceralatla tasvir etmekte ve haylice kuvvetli — geçmiş gaman üdetleri ve tüpleri göstermektedir. Hâmid Zübeyr, «Dokuz Öktünçe namındaki hikâyelerinde, biraz fazla mahalli — tabirler kullanmış olmakla beraber, — Refik Halidin «Metmnleket Hiküyeleri» nden sonra, Saba - haddin Âli Ne beraber, en güzel — örnekleri vermiştir. denebilir. Bilhaasa — «Dokuz Ök - tünç>» ün içindeki Sarı Yürük Ahmed hikâ- yesi, çok nefis bir av hikâyesidir. Sabahad - din Âdile biraz Maupassant tarzı görülü - yor. Pakat son devir hikâyecileri içinde en güzel Anadolu hikâyelerini yazanın bu genç san'atkâr olduğunu itiraf etmeliyiz. Üslübu, sadeliği nisbetinde çok renkli, tasvirleri kuv- Vvetli, tipleri canlı ve vak'ayı idare edişi bü - tün arkadaşlarından üstündür. «Kuyucaklı Yusuf» romanile de genç şöhretini herkese teslim ettirmiştir. Diğer Anadolu romanları ve hikâyeleri yazanlar arasında Zongu'dak havzasını mevzu olarak âlan «Bağlar Ara - sından» romanile Niyazi Durusay ve «Tal - kırala Salkıma, «Nemleket Hizâyeleri» istm- N eserlerile Bezir Sıdkıyı zikretmek — lâzım =Nhımhııılllıı"lx.mnmler— -| *Gazi Mustafa Hatlü, gene hayretle sözlüyorum, bu gençlerden bir | kısmı, Yahya Kemalin sön senelerde neş - karanlıklarını terenntim ettiriyor? rettiği «Rindlerin Ölümüs — gibi şafeser bir adem şilrini, yahud şöyle diyeyim; — insana ölümü sevdirecek kadar güzel bir divan ode- Biyatı esansını, saf şiirin en güzel nümune- si diye güklere çıkarıyorlar. O şİlrin güzel o- haşanda ben de onlarla beraberim, cak bir zamanlar bizim dzin — duygularını terennüm eden o mistik âlemden bizler bilö sışrılmağa çalıştık. Öyle iken — gençler, tek mistik hayatı kalmamış bir devirde nasil o- lur da o âlemi tahayyül edebilirler. Onlara yakışacak terenmüm, sadece gönül coşkun - luğu ve saadet feryadıdır. Bu cebhede düşü- Hnüyorum da, Behcet Kamal Çağlar, bazı şi- irlerindokt didaktik ve kuru edaya rağmon, ekseriyetle en sağlam ve bugün için de yarıı için de en özlenecek sestir. Yeter ki, milli beyecanlarının ölçüşünü san'atin — ölçüzüne her saman için denk düşürsün! Yeni şilrde, eşya ve tablat levhalarına de orijinal şekillerde rastlıyoruz. Bilhassa Yedi Meş'alecilerden Sabri Esadım «Odalar ve Sa- falar» 1 böyle fantezi görüşler — ve yepyeni teşbihlerle doludur. Doğrudan doğruya tabi- At ilhamlarını, bilhassa Anadolu Jevhaları- nı ise Ömer Bedreddinin «Deniz Sarhoşları» ve «Yayla Dumanı» isimli şilr kitablarında bütün canlılığı ile görebiliyoruz. Bu genç tâ- ir, muhakkak ki, sade son devir edebiyatı - mızda değil, Tanzlmattan bugüne kadar ge- len bütün şâlrlerimizin Ihmal — ettikleri bir nevi, Pastoral nevi kendisine model |ttihaz etmekle bütün teceddüd edebiyatımızda ye- güne kir şülridir. Yedi Meş'alecilerden Yaşar Nabi, sağlam ve klâsik bükülüşlü misram şâlridir. Yenili. Üi serbest şekillerde aramıyor, duyguları ve hayalleri tabli. İddiası yok gibi. Fakat bir tek iddiası var: Samimiyet. Cevdet Kudret.. eBirinci Perde» deki ilk şiirlerinde duyulmamış image yapmağa pek moraklı idi, Öyle ki, Hallede akşamı tasvir ederken, bir nasrani şehir tasviri yapar gi- bi. maynaların son kızıllıklar vuran ditek - lerini İsanın gerildiği çarmıha — benzetecek kadar hissimize ecnebi teşbihlere bile baş- vurmaktan çekinmezdi, Son zamanda — İse büsbütün değişti. Yunus Emre tarzında ilâ- hiler yazmağa başladı. Manmafih, bu da bir şekildir, bir denemedir. Bilinmez, belki ya - rın daha engin bir şiir atmosferine girer, Bü grup içinde en hassaz şiirse Ziya Oz- mandır. Üdebayi Cedidenin Hüseyin Slretl ne ise, Yedi Maş'alecilerin Ziya Osmanı da odur. Kalbinde (benzetmek hata — olmazsa) bir Fransız sembolist şhirin hassasiyeti var: Albert Sameaine'in lirik ve lirik olduğu ka- dar sembolik şilrimiz, bugün kadar yarın da ondan daha çok güzel, çok mükemmel eserler bekliyebilir. Cumhüriyet devrinde, kadın — şâirlerimiz de gittikçe tekkmüil yolunda İlerlemişlerdir. İşte Şüküfe Nihal, işte Halide Nusret, Bil - hassa Şüküfe Nihalin «Su» isimli şiir kita - bi, çok ince şiirlerle doludur. Bu kadın şâ - irlmizin «Gayya» sı da dikkate değer bir e - serdir. Bilhassa içtimal mevzulara, bu me - yanda amele ve işel hayatına temas etmek ve onları terennüme kalkmak iatemiştir. Yal- nız, nasırlanmamış ve sertleşmemiş ince ka- din ellerinde bu saz, öteki kadar — tabli bir sesle çınlamıyor. Asıl İlhami — Bekirdir ki, *M Saat» ve «Olduğu Gibi» istmli şilr moc - mualarında iztırab çekenlerin, — düşkünlerin ve yoksulların en orijinal tonlar ve en gönül tırmalayıcı hayallerle şiirlerini yazdı. Ayni zamanda büyük güneşin Işığında — kuvvetli bir yurd ve rejim şâlri olâarak kendini göz - terdi. Cumhuriyetin onuncu yılında «Yeni Türke meemuasına ilâve olarak — neşrettiği Kemal» bu yüce İlhamın e - kaydediyorum: gelli; ! | Diğer romanlar Diğer taraftan, eski ve yeni İstanbulun örf ve âdetleri etrafında romanlar — yazan yenllerden bir kısmı da, lik eserlerinde hay- hea muvaffak olmuşlardır denebllir. Bu e - serlerden bilhassa Refik Ahmedin «Çıplak- lar> 1, Nahiâ Sırrnın «Kanlıcanın Yalısın - da» ve gene ayni muharririn sonu biraz Mau- passan'ın «Üneble» sini, hatırlatmakla be- Taber «Kirmızı va Siyah», Fikret Adilin «As- malı Mesaid, 74s, Mebrure Saminin «Leylâk- lar Altında» istmli romanları kuvretle ha - tırlananlardandır. «Matbaada Akşam» İsim- l bir şilr kitabı da neşretmiş — olan Reşad Feyzinin fanteztst hikâyelerden — mürekkeb *Böynu Bükük Kızlar» 1, Şüküle — Nihalin *Yakut Kayaları da en göze çarpan örne- Bini verdiği şâirane üslüblu, — hissl birkaç romanı, Yaşar Nabinin fazla tahlile kaçan ve hareketi Ihmal eden <Âdem ve Havvas B ve nihayet Müazzez Tahsinin düz tahlil ve basit maceralar üstünde dönen — ve Bayan Cahid Uçuğun insana «Ah! Biraz daha itina çin bir meziyet sayılabilir. Çünkü, en leriye edilseydi. hissini veren ayni tonda ve gitmiş Garb edebiyatında hile bu cevi ro - mevzuda romanları ve nihayet — Mükerrem manin ilk örnekleri nihayel bu kudrettedir. | Kkâmilin sadece tahlile ve biraz da örfe da- «Dokuzuncu Harlciye Kovuşu» — nu okuyupl! yanan, fakat ince bir üslübla yazılmış eser- da, bir hastane dekoru içindeki istırab t virlerinin ve hasta bacağım 'ameliyat masa- ıı::ı' İşte bir kısım yeni romanlar da bun - sına uzatan derdli çocuğun ruhundaki firtı- Bvvelki neslin en müfrit natüralist ro « naların tesiri altında kalmamak imkânı yok- tur, İnsanlığın ne acı ınıı:n destanı! Yal -| mancısı Salâhaddin Enisten aonra —ki bu nız bu bir tek eser, Cumhüriyet — devrinde TUR Gi bElİ Ği derin iç Slemini son on beş yıl içinde de roman ve hikâyeler anlatmağa kâfidir samırım. yazmakta devam etmiştir— yenilerden Re - şad Enla bu ekolün en kuvvetli bir şahsiyeti olarak gösterilebilir. «Gece — Konuüştm» ve g".m'.k.' hikâyeleri «Goönk Vurdu» gibi romanlarında en düş - En küvvetli Anadolu hikâyeleri — ve ro - kün iİnsanların hayatını, sefaletini göster - manları da asıl Cumhuriyetten sonra yazıl- | Mekle cidden muvaffak olmuştur. Bunlar - miştir. Bunların arasında, İstiklâ) Bavaşını,| dân evvel İlk neşrettiği «Kıhemı Bürüyo - bu savaşı terennüm eden şâlrlerin eserleri|rum» isimli hikâyelerden mürekkeb bir ki - Ve birlikte safha safha canlandıran eserler | tabında da çok hareketli memleket ve savaş de var. Hattâ, Üdebayi Cedidenin tahlil ro- hikâyeleri vardır. mancısı Merhum Mehmed Rauf bile bu mev- zuda eser yazmıştır; Halâa. Pakat en mü -| — Dünkü neslin sön romancılarından Ba - him savaş hikâye ve romanlarını hemen bir|yan Suud Dervişe gelince,derin görüşler ve çok romancılarımızda buluyoruz: Akagün -| tahlillerle en güzel eserlerini — muhakkak ki düzün «Dikmen Yıldızıe gtbi, teknik hata -| Cumhuriyetlen sonra yazdı. Bilhasıa Jik e - larına ve sonundaki hitabelere rağmen, bu roman oldukça canlı bir eserdir. Cenç ro -| *ttlerinin üslübunda göze çarpan dağınıklık mancılardan Bürhan Sadığın Yalaza isimli| Fittikce azaldı. romanı da ayni kahramanlık yıllarının dez- Hissi macera romanları da yazanlar çok- tanıdır. Bu mevzuda Yakub Kadrinin «Ya -| tur. Bunlardan bilhassa Esad Mabmud Ka- ban>» romanı da, fazla mübalâgaya- vazan|rakurd, en fazla okuyucu küllesini roman - natüralizmine rağmen, çok kuvvetli tasvir - kıvrak « ler, menkıbeler ve tiplerle canlıdır. Ayni mu- h:ıe;r:.mg:mmhyı;ı; Ha B h; harririn sAnkara» romanı da, İstiklâl sa -| '* İ MEDÜ YA DĞ . vaşındaki birinci kısmı, savaştarı — sonraki *€fleri arasında — «Allaha — İzmarladık: ve ikinci kısmı ve Cumhuriyetin yirminci yılı- «Ölünceye Kadar» eldden zevkle okunuyor. m evvelden tasvir eden üçüncü kısmı Te ay-| Fakat bu romancımızın yavaş yavaş - daha rı ayrı tedkik edilecek ve zevkle ozunacak| yüksek bir tahlil romanı — hevine temayül bir eserdir. Maamafih birinci ve ikinci kı -| gösterdiğini son yazmakta olduğu bir ese » sımdaki vak'alar, ülpler bütün hususlyetleri rile k yakından biliyoruz. Karışık vak'a - Ile çok renlist bir kalemle - p gizllmişkon Üçün e AL Dek iyi idare eden Esad Mahmud Ka - tü kısımda, romanın alâkasını — zayıflatan rakurd'un, bu suretle bir taraftan rubun de- bir kuruluk vardır. Muharrir biraz daha ça- lışsaydı, bu güzel eseri daha nefis sayfalar- | rinliklerine inerek diğer taraftan mevzula- la bitirebilirdi. rında daha hakiki hayat vak'alarına dönü- vi th“ buı:ı;:yut dıv!llnde yazılan — romanlar gü hiç şübhesiz onun san'at ufkuna — yarın nde, bütün örf ve âdetlerile en güzel mem-| daha başka bir genişlik verecektir. Ayni hü- leket romanları yazanlardan Sadri Ertem ve küm, Etem İzset için de yürütülebllir. Bll - Sabahaddin Âli başta gelmektedir. Sadri Re-| , Gnun “<YAkilacak Kilab>, cihe Harta Vare gibi eserlerinin fazla uzun oluşu ve bu temin «Çıkrıklar Durunca» istmli büyük ro- manı, Anadoluda, eski devirlerde el tezgâh- Jarının yerini yavaş yavaş makineler atma - | Utunluğun lüzümsuz tekrarlardan — ileri ge- başladığı zaman köylü lişi az çök bir kusurdur. —Esad “Me sermayedarlar Bakışları yadız havay kızları. Ayda Havay Havayda ay. Ayyy, HBavayyy. Halük Nihaâ, Vasfi Mahir — gibi yurdun destanlarını ağır ve vakur bir dllle teran - nüm eden şâirleri de zikredersek, Cumhuri- İÜyet devrindeki şâirler faslını burada netice- Üye vardırabiliriz. Yalnız burada, son olarak, yeni genç kadın şâirlerimizin gittikçe ço - ğaldığını tekrarlhıyalım. Bunlar meyanında, Neriman Hikmet ve Muszzez Kaptanoğlu en Hrik ve Hsanlarına hâkim olanlarıdır. Şimdi, Cumhuriyet devrindeki roman ve eye geçebiliriz. Hig şübhesiz ki. en bü- yük zenginlik bu safhadadır. Reşad Nuri, Mahmud Yesari, Akagündüz, Peyami Safa, Fahri Celâ) gibi dünkü neslin şöhretleri, ge- rek bayat tedkikleri, gerek ruh tahlilleri iti- barile en canlı eserlerini bu sön yıllarda ver- diler. Bilhassa Peyami Safanın «Dokuzuncu Hariciye Kovuşu» ve «Bir Tereddüdün Ro - manıx, gayrişuur tahlillerinin bizim edebi - yatımızda ilk yazılârn nümuneleridir. Bu se- | bebden, kusurları ve eksikleri bile bugün i - içiçe vak'alarla uzayan ve hiç can sıkmayan mevzu, Rtem İzzette bazan İnsana — usanç hissi veriyor. Bu sebebden, kıymetli 10 - mancının bu hataya bundan — sonraki eserlerinde düşmemesi ve bize pek acı hayat vak'aları anlatırken, bu anlatışındaki realiz- mi *bir nevi romantizm coşkunluğuna ve ta- lâkatine sürükliyecek yerde, ayni — realism, sadelik ve ihsalık içinde temin elmesi her chetçe doğru olur. Tarih ve ıta Şimdi burada, tarihi romanlarla mâcera ve polla remanlarının da bu son n boş yıl zarfında çok dikkate şayan nüfecne- leri neşredildiğini batırlatalım. Tarihi vo - man nev'inde en Yazla roman verenler de şanlardır: «Kara Davud», «Rör Oğlur, «Deli Deryalı»> romanlarının muharriri Nizamed - din Nazifle «Asyada Bir Güneş Doğuyor. ve daha bunun gibi bir çok tefrika romanları yazan İskender Fnhreddin ve nihayet Cu huriyet gazetesinde birbiri arkası sıra Pa - dişahlar ve Yeniçeriler devrini vesikalar üz- tünde romandan siyade tarih — gibi yazan M: Turhan Tan.. Polis romanlarının en mükemmel nümu - nelerini işe hiç şübhesiz Cevad Fehmi yaz - * sValide Sultanın Gerdanlığı da, roman gibi, Cumhuriyet dev- Tinde epeyce telif eserler yaratmıştır. Bm - lâr arasında da, Vedad Nedimin, — Cevdet Kudretin, Necip Fazılın, Nazım — Hikwetin mensur, ve Faruk Nafizin «Akın», «Kahra - man> gibi manzum piyeslerini Üik olarak halırlıyoruz. Ayni zamanda — Halkevlerinde, oynanan manzum ve mensur bir çok kalı- ramanlık ve inkılâb piyesleri de yazılmıştır. Bunlardan mâanzum olarak bilhassa Betcet Kemal Çağların «Çoban» ve Yaşar Nabinin «Mete» piyeslerini zikredelim. Tenkld de Cumhuriyet devri içinde iler - lemiştir. Nurullah Ataç, Hasan Âlı Yücel, İz- mal) Habib gibi dünkü nesilden — olanlarla Yaşar Nabi, Vasfi Mahir gibi yeni — nesle mensub bulunanlar gazete ve mecmuzlarda kiymetli makaleler yazmışlardır. — Rdebiyat tarihi ve eski, yeni edebiyat — tedkikleri de yapılmıştır ve bu tedkikler vaktile yapılmış olanlardan üstündür. Bu neviden eser ya - ganlardan da şu İsimleri sıralayalım: Meh « med Behcet, İsmall Habib, Mustafa Nihad, Ali Nihad, Hasan Âli, ve daha bir çokları... Edebi tenkidler gibi edebi anketlerin de bu devir edebiyatımızda çoğaldığını görüyo- rüz: Hikmet Feridun, Naci Sadullah, Nusret Safa Coşkun bu tarzda çok İyl eserler vere- bildiler. ISıyıhıt odoblyıhl Bu nevilerden maada seyahat edebiyatı da Cumhuriyet devrinde inkişaf etmiştir xi, en güzel nümunelerden biri Ahmed Haşl - min «Frankfurt Seyahatnamesle — ve Falih Rifkinin bemen bütün eserleridir.. Ayni za- manda Palih Rıfki, küvvetli hicivlerle dolu «Romane isimli bir eserini de bu refim içime de yazmış bulunuyor. Netlce olarak şunu görüyoruz: Bütün bu hülâsamıma' ve bir çok kitab isimlerile san « atkâr isimlerini mecburiyetle kaydedeme - yişimize rağmen, dünkü edebiyatımıza nis « betle hiç de geri kalmamışız. Bilâkis, duha çok eser verebllmiş, daha çok yazıcı yetiş - tirmişiz. Bunun şimdiden böyle olması, Cumhuri- yetin yirminci yılına kadar daha — pek çok san'atkârların yetişeceğine — ve şimdikilerin daha üstadlık seviyastne çıkacağına da can« li bir delilidir. Büyük Şefinin rehberliği ve AIrşadile her sahada büyük işler başaran Türk milleti, edebiyat sahasında da elbette böy - le parlak izler bırakacaktı ve gittikçe daha iyilerini, daha fevkalâdelerini de bırakacak- tır. Hele Türk dilinin erdiği en büyük saâ - detinden, tam güzellik ve sadeliğinden son- ra çok geçmeden Türk edebiyatı, inkılâbının parlaklığı gibi bütün mülletleri alâkadar ede cektir, Buna da hiç şübhe yoktur. Bunun İ- çin dünkü edebiyatcılar kadar bilhaasa bu - günküler, bundan sonra bu arzuya kendi - lerine gaye edinmelidirler, Türk — dilini ve 'Türk edebiyatını hududlarımızdan çok uzak- lara kadar götürmek... Yarının edebiyatçıs:! Benden işte bunu bekliyoruz, Türk gencil Şu muhakkak bunü da ya - tü

Bu sayıdan diğer sayfalar: