29 Ekim 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 30

29 Ekim 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

« 14 Sayfa — Cum (Baş tarafı 3 üncü sayfada) dilmişti; fakat hiç bir zaman, maddi ci « hetlerle, tamam bir hale gelememiş idi. Bununla beraber, bu ordu hareket kabili- yeti ve muharebe kudreti itibarile meş- rültiyetin bütün ardularına faikti. Cumhuriyet ordusu İşte, bugünkü cumhuriyet ordusunun temelini, pek çetin şartlar içinde yaptığı mücadeleler ve kazandığı zaferlerle, ken- dini dünya askeri tarihine altın kalemle yazdıkan ve milli vatanı ıstilâdan ve mil Jeti hakiki bir inkirazdan kurtaran — bu milli ordu teşkil eder. Büyük zaferden ve Lozan barış mua - hedesinden socra, milli ordunun seferi Wazilesi bitmiş ve barış vaziyetine geç - mişti. Fakat bütün ihtiyat sübayların Rerhis edilmeleri sebebile orduda — hiç teğmen (mülâzim) kalmamıştı. Mevcud yüzbaşılar da bölüklere ancak denk ge - lebiliyordu.Gedikli erbaş (daimi küçük mabit) te hiç yoktu. Askeri liseler he - —men hemen | Harbiye ve Erkânıharbi- ye mektebleri ise pek büyük ve cidai mok- | sanlarla, henüz açılmış buıurıuyıırl.arjı.wW Nihayet ordunun elinde kalahilmiş olan talimnameler ve bher türlü nizamlar ar - fik eskimiş idi. İşte cumhuriyetin buldu- ğu Anadolu istiklâl ordusu terhisten Bonra bu hale gelmişti. Bu ardunun sskor alım ve verim işle - rini yoluna komak, yeni seferberlik esas- Tarı vazetmek, ordunun talim ve terbiyesi için lâzım olan ameleri ve esasları vücude getirmek, hülâsa orduyu harb tecrübelerine göre yeniden düzeltmek, muhtelif sınıf ve kurmay sübayı ve ge - Gikli erbaş yetiştirmek için en müterak- ki ve memleketle ordunun — ih -| tiyaçlarına uygun bir düzü — (tarz) bulmak ve kurmak lâzım geliyordu. Bu süretle, cumhuriyet için, askeri. sahada, | üeu bucağı olmiyan bir faaliyet alam | kendini gösteriyordu. Türkiye cumhu - riyeti ordusunu her cihetle asri bir ordu — haline getirmek lâzım geliyordu. En tez ve en zorlayıcı ihtiyaç sübay ih- tiyacı idi. Ordunun derhal 34 bin Teğ- mene ihtiyacı vardı. Fakat bunları nere- | den tedarik edebilecek idik?! Sıhhi ve içtimal şartları haiz olan bir gencin Yar- Bübay (zabit vekili) ve sonra Teğmen (mülâzim Jyolabilmesi için evvelâ lise tah- &6K KA P ee FO GS VĞ FĞ ADĞT AAA . silini — muvaffakiyetle — bitirmiş — bu- Junması — şarttı. - Üstelik kıl'a hiz- metile beraber Harbiyede ve sınıf mekteblerinde daha 2-3 sene, as- kerlik ve sübaylık san'atini ameli ve na- gari öğrenmeli idi. Bahusus istihkâm,.de- miryolu ve muhabere gibi fenni sübayla- rın yetişmesi için daha fazla zaman lâ- zımdı. ÖO vakit, farzı muhal, her sene harbiyeye lise tahsilini bitirmiş beşer yüz talebe verilehilse idi bile ilk beş yüz Teğ- menin — yetişmiş olması için — va - sati Üç ve altınmı beş yüz Teğ- menin — çıkması için daha — beş Ki, her sene beşer yüzden cem'an üç bin 'Teğmen almak icin, en az 8 sene lâzım- dı. Halbuki bu müddet zarfında ordu bir yandan ölüm ve tekaüdlükler. sebebile mütemadi zaylat verecek' ve zabit ihti - yacı dört binden sekiz bine çıkacaktı. Fakat bu hesablar, o zaman için bir ha- yalden ibaretti. Çünkü cumhuriyetin ku- Tuluşunda maarife geçen eski askeri li « seler hemen hemen boş oldukları gibi si- 'SON PoOSTa |görmeli idi. İşte 15 senelik bir cumhüri- | görmek istemiyen her millet, silâhlarını, huriyet Ordusunun 75 yıl içinde On Beş Yılı donanması yet rejiminin yaratıcı ve verimli me-| mühimmat ve her türlü harb vasıtalarını, | saisi ile bugün bu askeri meslek ve askeri ilim ve irfan müesseselerimiz, yani Haro Akademisi, Yüksek Levazım okulu, harb okulu (Harbiye), piyade, süvari, topçu, nakliye, zım ve hava okulları, istih- kâm, demiryolu ve muhabere sübayı ye- tiştiren, fen tatbikat okala, bütün, dün - 'yıd.-ıkı emsalleri arasında en şerefli bir yer tutmakta ve ordumuza yalnı: sayıca değil, vasıfça da kâfi ve iyi sübaylar ye- tiştirmektedirler. Diğer yandan, ordunun talim ve terbi- yesini de en son mütekâmil usullere gü yoluna koymak ve bu maksadla sağlam esaslar kurmak lâzım geliyordu. Bu se - beble, kıtaatın asker alım ve verimi düzelir ve talim ve terbiye safna ve dev- releri tesbit ve tanzim olunurken diğer yandan sübaylar, Üssübaylar ve Gene - raller için de kurslar tertib olunuyor ve ordunun ve komutanların ameli — harb küdretini muhafaza ve artırmak için her sene muayyen devirlerde büyük tatbikat- lar ve manevrealar tertib olunuyardu. Bu yoldaki 15 senelik çalışmanın €. ile tutu-| lur neticeleri şunlar olmuştur ki, bugün ordunun bütün sübayları ve orta ve bü- yük kümanda heyetleri ile kurmayları vazife ve san'atlarının icablarına göre tamam sürette yetişmiş ve pişmiş ol - maktan başka 15 senede bir milyondan fazla er harbe elverişli bir surette yetiş- tirilerek memleketine salıverilmiş bulun- |maktadır. Fakat ordu her sena aldığı ve sahverdiği erlere okuma, yazma, hesab ve saire de öğrettiği için bir milyondan Tazla genci ayni zamanda okutmuş bulun. maktadır. Bir ordu için yalnız muvazzaf s'ibay yetiştirmek, ve bunlara lâzım olan okul- ları vücude getirmek mesai ve tertibatı kâfi gelmez. Orduya gedikli erbaşlar, ya- ni sübay ile er arasında bildiğimiz baş- gedikli, başçavuş ve çavuş rütbelerinde devamlı hizmet sahibi küçük rütbeliler de lâzımdır. Bundan başka bir seferde büyüyecek olan ordunun sübay ihtiyacını karşılıyacak yedek sübaylarını da barış zamanından hazırlamak icab eder ve bü- tün bunlar için hummalı mesai ile, csa$- gene bizzat kendisinin yapması ve bunla- rı milli orduya gene bizzal kendisinin vermesi iktiza eder, Biz Türkler bu eksiği bütün büyük harb ve bilhassa istiklâl mü- cadelesi müddetince cn acı bir surette hissetmiş ve büyük babalarımızın bu hu- sustaki ihmallerini çok kan dökerek ve çok ziyanlar ederek pek ağır ödemişizdir. Bu sebeble cumhuriyetin var kuvvetile geniş bir milli endüstri çerçevesi içinde kuvvetli bir harb sanayii yaratmıya ça- lıştığını şükranla görürüz. Fakat asıl bizi sevindiren ve Türkiye harb sanayiinin istikbaline ümid dolu bir Bgözle baklıran şey resmi sanayileşime me- saisinin yanıbaşında ve buna müvazi ola- rak sırf şahsi zekâ ve teşebbüsle bır de tamamen hususi bir harb sanayti hareke- tinin vücüd bulmakta olmasıdır. Bu me- yanda, Milli Müdafaa Vekâleti ile Jan- darma genel komutanlığı hesabına milli bir icad olan «Nuri tevhid bombasıs, «Nüri tromplonu», <«Nuri tapası», tay - yare bombası, küçük çapla top mermisi, matara ve ilh.. imal eden Zeytinburnu «Demir oşya fabrikası» ile hava kuvvet- lerine çoktanberi tavyare bombası yapan Halicdeki ağaç «Türk sanayii har - biye ve madeniye fabrikası» nı ve yeni tesis edilmiş olmasına rağmen, geçenler- de bizzat tecrübe etmekte olduğu kendi tayyaresinde şehid olan muktedir genç tayyare mühendisi Salâhaddin Alanın ze- kâsı ve geceli gündüzlü mesaisi sayesin- de, az zamanda Türk kuşuna kendi ti- pinde motörsüz plânörler ve sonra da Hava kurumuna motörlü ve yeni milli bir üÜpte mekteb ve talim uçakları yapmıya muvaffak olan Beşiktaş «Tay « yare Etüd atölye »sini iftiharla sikrede- riz; Türk sübayında ve Türk millet ve or- Gusunda, henüz en gayri müsald şartlar içinde bulunulmasına rağmen, daima fik- ri icad tezahürleri görülmüştür. Meselâ en eski zamanlara fikirlerimizi saldıkça, tarihten evvelki Türkün araba gibi icad ettiği bir çok medeni vasıtalar ve buldu- ğu madenler arasında bir çok harb ede -| vatımı yalnız imal ettiğini değil, ayni za- lar ve tesisler vücude getirmek iktiza ediyordu. Onun için bu geçen 15 verimli senede bu hususlarda geniş tertibat a- lınmış, erbaş ve yedek sübay mektebleri açılmış, bu hususları tanzim için lâzım olan kanun ve nizamlar çıkarılmış ve tatbik oluhmuştu. Ayni zamanda sivil mekteblerde tat - bik olunan askeri tedris ve terbiye sis - çemiyeceğim. Bu tertibat ve mesalinin ne- ticesi, bir — taraftan — yedek — sü - baylar için askeri hizmet — müd- detinin azaltılması olmakla beraber, Türk gençliğini, daha askerlik çağına gir- meden, bir milli tehlike anı için hazırla- mak oldu. Milleti müseliâha olmak işte bu demekti, Gerçi, cumhuriyet ordusunun, istiklâl ordusunun temelleri üzerine kuruldu - ğunu gördük, fakat bu 15 senede askeri sahada o kadar büyük ışler görülmüş ve orduda o kadar esaslı değişiklikler yapıl- mıştır ki, Anadolu İstiklâl mücadelesinin aziz şehidleri belli veya bellisiz mezarla- rından kalkıp ta buğünkü Türkiye cum- vil Tiseleri ikmal eden talebeden, pek çok teşvike rağmen, Harbiyeye istekli bulu- namıyor ve ordu cidden çetin bir sübay buhranı geçiriyandu. Vakit — geçirmeğe gelmezdi. Onun için bütün kuvvetler toplanarak leyli ilk ve orta askeri okullar huriyeti ordusunu ziyarete gelseler, her halde onu hiç tanıyamıyacak ve fakat göre cekleri şeylerden sonra ebedi istirahat yurdlarına göğüsleri kabarmış bir halde müsterih döneceklerdir. Bu kadar yazı yazdığım halde henüz manda icad ve ibda eylediğini de görü - rüz. İşte Yeniçeri daimi ordüsu, işte Fa - tihin İstanbulun surlarını dövmek — ve yıkmak için döktürdüğü, 500 kilogram ağırlığında mermi atan topları. Unut - mamalı ki, Türk ordusunun, ilk Meşruti- yet senelerinde, kabul ettiği toprak renk- li elbise ile üçlü askeri teşkilât, yani korların üçer tümenden, tümenlerin ü- çer piyade alayından ve piyade alayları- nin üçer taburdan (lh.. teşkil edilmesi, bilâhare bütün Avrupa orduları için bi - rer nümune olmuşlardı. İşte takriben 12 senedenberi dünyanın en İyi tevhid bom- basını, en iyi tüfek bomba havanını ve en iyi tapası ile pek mükemmel bir mü- kerrer ateşli tabancayı icad ve tekemmül ettirmiş bulunan Gener&al Nurinin * ve gençliğine rağmen az zamanda ve fakat hayatı pahasına iyi bir talim ve müma - rese uçağı tipi tesbit eden mühendis Sa- lâhaddin Alanın bu muvaffakiyetleri Türkün zaten ruh ve kanında tevarüs et- miş bulunduğu icad, fikir ve istidadları - nın tezahürlerinden başka bir şey değil- dir. Cumhuriyetin yarattığı ve yaratmakta devam ettiği hava kuvvetine gelince di- yebiliriz ki bu, temelinden yepyenidir. Çünkü cumhuriyetin Anadolu istiklâl or- dusundan tevarüs ettiği, o da ancak faal olmuyan bir düşman karşısında kısa ke - açıldı ve bir yandan Milli Müdafaa Ve -| ordunun ne tanklarından ve ne de yeni |şifler için uçabilen, tayyarelerin sayısı kâletine geçen askeri liseler maarifin u« | motörlü — kıt'alarından bahsetmiyorum,. | 4-5 1 geçmezdi. Ve işte bu yokluktan .hu- sul ve programları mucibince yeniden tanzim ve islah olunatak talebe ile dol- düurulmıya başlandı ve ancak bu hesahlı ve tasarlı mesai sayesinde bugün ördu- mun her türlü sübay ihtiyacı tamamla- nabildi. Fakat bu askeri ilk ve orta okullar ve Tiseler, ancak harb okulları için talebe yetiştiren birer kaynaktan başka bir şey geğillerdi. Asıl sübayı yetiştirecek — ve sonra ona yülsek askeri tahsil vereci yeni meslek okulları lâzımdi ve Harbiyo gibi esasşen mevcud olanlar da en son te- — FYakki ve tecr€ibelere - göre kükten-mishat Bunlar şübhesiz 15 senelik mesainin ya- rattığı güzel ve lüzumlu şeylerdir ve bu- gün hiç bir ordu, artık zırhli muharebe arabasız, tanksız ve motörsüz muvaffa - kiyetle harbedemez. Fakat ben şimdiye kadar ordu binasının temellerini ve esas duvarlarile çatısını anlattım ve bunlara bir hakikat daha katacağım. Bir millet ve bir yurd, korunabilmek için, nasıl ki ordusunun sübay ve erle - rini bizzat kendi özünden verir ve bun- ları yabancılardan para ile kiralamaz ve- ya mübayaaya kalkışmazsa, günün birin- de müthiş gün, Cemiyeti Akvamın resmi yıllığına göre, takriben yüzü bmbardıman olmak üzere dört yüz küsur faal tayyare uçu - rabilecek bir kuvvete baliğ olan askeri havacılığımızın asıl gayesi az zamanda bin harb uçağını bulmaktır ve bu ülküye bir kaç senede varılması mukarrerdir. Ordunun, cumhuriyetin bu 15 inci yı- lında, sayı cihetile malik olduğu kuvvet ve teşkilâta gelince bunları da Cemiye- ti Akvam yıllığile 1938 tarihli ve «Avru- pa orduları» adlı almanca kitaba güre, şağıya dercediyoruz: 3 or müfettişliği, 10 k a- | bir buçuk milyonluk Türk harb ordusu - nun valnız cekirdekleridir. â uu:ıı'iı? B ” | | (Baş tarafı 4 üncü sayfada) ? — Hücum motörü karakterinı haiz bir çok motörler inşa edilmiştir. | Üçüncü merhale Şimdi üçüncü merhaleye geliyoruz. Bu| Denizcilikte ve bilhassa harb bahri - merhaleyi daha ziyade denizaltı ve yar- dımcı vasıtalar teşkil eder; ki en başta Gür denizaltı gemisi ile Erkin denizaltı |Ana gemisi gelir, Bilhassa Ana gemisi de- nizaltıların bileümle ihtiyaçlarını temin etmek bakımından filomuza çok faydah olmuştur. Bundan başka yeni su ve kömür gemi- |leri mübayaa ederek harb gemilerinin daha büyük bir kifayetle calısması temin edilmiştir. * İkisi memleketimizde, diğer ikisi Al - manyada inşa edilen diğer dört denizaltı gemisi de üçüncü merhaleye dahildir. Bu suretle vatandaşlarımız, halen 9 denizaltı gemisine malik olduğumuzu bilmelidir - er, İngiltereye siparişlerimiz En son merhalenin proğramında İngil- terede inşa ettirilmesi lasarlanan, harb gemileri vardır. Merkezi sikleti denizal - tılarda olacak olan bu filo, her halde de- niz kuvvetlerimizi hatırı sayılır bir mer- tebeye irsal edecektir. Bunların mikdarı |hakkında matbuatta her hangi bir yazıya tesadüf edilmiş değildir. Fakat bunlarla beraber kuvvetlerimizin iki misli artacağı şübhesizdir. Kara tesisleri Modern gemilerdeki otomatik kısım - ların mikdarı çoğaldıkça donanmanın ka- ra tesislerine olan ihtiyacı artmaktadır. Günün ihtiyaçları gemilerdeki kadar sa- hildeki fabrikalara, depolara da ehemmi- yet verilmesini icab ettirmektedir, Bil - hassa büyük harbde mevcudiyetini gös- teren denizaltı ve hava silâhı bu gibi üs- sübahrilerin mühim masrafla meydans gelmesine sebeb olmuştur. Bu masraf es- ki üssübahrilere sarfedilenlerden — aşağı yukarı beş misli fazladır, Hükümetimizin bu masrafları göze al- ması ve donanmamıza yeni koruma li - manları yaptırması ayrıca takdire şayan bir harekettir. Bu hareket millet ve hü - kümetin az zamanda denizin kıymetini idrak ettiğini ve ona lâzım gelen ehem - miyeti verdiğini gösterir. Cumhuriyet, denizcilerimize, güzel bir üssübahri he - diye etmiş, mükemmel bir harb limanı in- ——— ve 5 süvari fırkası, 3 dağ livası, müteads did ağır topçu alayları, müstahkem mev- ki kıt'aları, 200 zırhlı muharebe arabası, 400 küsur tayyare, ilh. İnsan sayısına gelince, gene yukarıdaki kitablara nazaran umum kara ve hava kuvvetlerinin kadro mevcudu 20,000 sü- bay ile 198,000 erdir. Ayrıca 3000 jandar. ma sübayı ile askerce talim ve terbiye edilmiş 37,000 jandarma erinden mürek- keb bir jandarma kuvveti ile 10,000 mevcudlu gümrük muhalaza kuvvetle- ri ve nihayet 4000-5000 kuvvetinde askerf bir orman koruma teşkilâtı vardır ve bü- tün bunlar bir seferde vücude gelecek 'denizlerde daha kuvvetli olmağa mecbur — «ti e& v Turk |sasına başlanmış ve bundan başka genç neslin yetişmesi için bir çok mekteb, mü- essese ve lâboratuvarlar inşa ettirmiştir. Kıymetli denizciler yetiştiriyoruz yöesinde personelin kıymeti, materyel - den aşağı kalmaz. Deniz harb tarihi u - fak rütbeli bir çok sübayların, vaziyeti harbiye icabı olarak, mühim vazifeler deruhde etmek mecburiyetinde kaldık « larınt göstermiştir. Bugün deniz lisesi, yaptığı feyizli me- Bal dolayısile, senode deniz kuvvetler. - mize seksen sübay vermektedir. Bu mik- dar cumhuriyetin ilk devirlerinde otuzu geçmiyordu. Keza 1923 de staj devresini Halicdek! köhne gemilerde geçiren sübaylar, bu « gün, yalnız kendi sahillerimizi değil, dost devlet sahillerini bile ziyaret etmek ve en büyük iİstifadeyi temin etmek imkânı nı buluyorlar. Genç sübayların bilhassı son iki sene içindeki istifadelerini ra « kamla yazmak kabil değilse de ecnebi ve Türk matbuatında görülen yazılara isli- nad edilirse, genç denizcilerimizin haki - katen mükemmel bir programla yetiş - tikleri meydana çıkar. Cumhuriyet hükümeti, kara kuvvetleri için olduğu gibi, deniz için de bir harb akademisi açmış ve bu suretle memleke tin sahillerini emanet edecek elemanlar yetiştirmeğe başlanmıştır. Cumhuriyet devrinde Avrupaya giden sübayların adedi de nazarı dikkati celbe- decek kadar çoktur. Bugün donanmamı - zın sevk ve idaresini deruhde etmiş genç sübayların Avrupada staj görenleri yarı- dan fazladır. Bundan başka sübayların meslek malümatları bir çok kursların a- çılması ile arttırılmıştır. Gediklilere verilen ehemmiyet Gediklilere verilen ehemmiyet te az değildir. Cumhuriyetin, bakımsız olarak teslim aldığı bu sınıf, gere& tahsil itiba- rile ve gerekse tecrübe stajları dolayısi- le, memlekete azami istifada temin ede- cek bir vaziyete getirilmiştir. Sübaylar Bibi bunların da geçirdiği bir çok kurslar ve mektebler vardır. Bu mektebler salta. nat devrinde malüm bile değildi. Bu su « retle cumhüriyet senede deniz kuvvetle- rine (200) gedikli vermektedir. Bugün do- nanmanın mühim aksamında hep gedik- liletin çalıştığını ve bu suretle harb kifa- yetinin mühim derecede arttığını görü - yöruz. A gü b a e ha LA * Söylenen ve yazılanları şöyle bir göz- den geçirecek olursak deniz kuvvetlerin- de ve deniz ticaretinde on beş senede ya- pılanların her Türke iftihar vereceğini göl Bununla beraber sahillerimizin çoklu- Bu, coğrafi vaziyetimizin ehemmiyeti ve memleketimizin iktısadi kalkınmas: bizi ea e brle 'e GW bü' ÜD Te Ça 'e e e Fi büe bin d b AA Ble 'N A in ç S0 eae bn E 'me ' SA n b G etmektedir. Bu kuvvet arttığı nisbetle topraklarımızın emniyeli çoğalacaktır. Hükümetimizin deniz kuvvetlerinin art- ması hususunda, şimdiye kadar, sarfetti- ği gayret ve bunun eserleri âti için bize emniyet vermektedir. (15) senede yapı * lanlar bundan gönra yapılacakların gü AÇAY

Bu sayıdan diğer sayfalar: