18 Ocak 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

18 Ocak 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bir Saraylının Hatıraları Üreme sersem, Abdülhamid Beşinci Muradı i Yakın Osmanlı tarihine aid ilşaat: I i Li 3 nasıl öldürtmüştü? — Abdülhamid (gençlik Ya giren bir daha girdiği gibi i eri Erdi Günün birinda gözle b Müş, belleri bükülmüş, yüz-| vg indi N göç, © Sefaletten ve yaşanılan Ne a SüRlerden, tanın Elli tig Yar âcuzeler çıktı, kişiye 15 kişilik yemek 7 Ön tahta çıkışından çok kı- Ma gi di tap 4 günün birinde yemek iş) JA kapalı olan elli Kisi isek * bile doyurmıyacak kadar Hem de nasıl yemek? İğrenç lezzetsiz şey pir lar henüz dar küçüktü, Boğazın çocuk sert ha- tini $ SÜĞİ hepimizi tiriir ütretkli medi, mum gelmedi.|i içindeli “müz geli imla koskoca Solaşıyarduk. €Dimize dej sarayın hşet veren bir facla e şet veren bir fac üni çİik kaş, belki daha ziyade)! içerisin, VE en, Va müşkül geçti. za May eray kadar içimizde bulu- hn bollug,>* bile sarayın ti İsi, MMA, sarayın in Kli Simizde "eo Yaş, ni Meşe Şocukl “Oktay hatına, amına 5- uğundanberi kış 2 Etçirmeğe alışık bulu- ktan ölen saraylılar tün halılar iş alaz eğ, kayar düşeli idi, Üstümüzde Yörem. £ VAKİ, çok soğuk gün- a battaniyelerimize Flim duvarlara sür- soğ, Bâyret ediyorduk. İlk uk alanlar, büyük ateş- ler oldu. Ge'enlerden ğ » “Ölmedi, mah- ar, , leş Rim biri kaçmak isti- » öze Yİ kaldırmadılar. So- mediğini anlamak üp öl ana Küşiy, > Kizgin Şişler batırdı- ağa bile t 3 çi Höttâ kokm. İ Ölüye bu işi yaptılar, an eziyet gü; meni , nden dep edilmez hale gel. map, İSİnde fare ölüleri “8 konulmuştu. Ye n ora Sullan Murad Sikâyet ettiği haha. Sıkmmadı, Genç. güzel, taze ve!? maz hale gelmiş!i de geçen 'kinci ve : kaldırılmıştı. | “ NAKLEDEN : SUAD DERVİŞ resmi) german © Dünkü kısmın hülâsası Hiv padişah Muradın ca- ? : ryelerinden birinin ağnn- dan dinliyorsunuz, Bu kadin elyevm hayaztadır ve İstanbulda bulunmak tadır. Abdülüziz ha'edilmiş, veliah? Mu- rad bir gece ansızın sarayından alına- rak tahta çıkarılmıştır. Eski padişah ta teersürle intihar etmiştir. İntihar hâdisesi bağnci Muradın zaten bo- suk olan asabını büsbütün bozmuş, padişah delilik alâmetleri gösterme- ğe başlamıştır. Bunun üzerine o da tahttan indiril- miş, Cireğan sarayına kapatılmıştır. Yerine Abdülhamid 11 geçirilmiştir. Abdülhamid beşinci Muradı bir oan ewel öldürmek istemektedir. Bunun ? İ için eski padişah ve saray halkı müthiş bir tazyike maruz arakılmak- ? tadırlar, Çırağan sarayı tam bir mah- 5 pes clmuştur. sunuz? Odun değil, kömür değil. batta- ateşe ve giyeceğe aid bir şey ,. içki... Bol bol konyak, şompanya, şarap şişeleri. Ever Abdü'ha- n sonsuz bir ümidsizlik içinde n kıvranan bizleri ayyaş et- nek, kötü itiyad sahibi etmek için bunu yapıyordu. Yiyecek yoktu, fakat kasa, kasa şişeler geliyordu. Maksaâ esasen içkive biraz düşkünlüğü olan Sultan Mu- radı, hastalığı buradan geldiği için, büs- bütün hasta etmekti, Bu hastalığı teşdid edecek zehiri de erkek kardeşine Abdüt- hamid kendi elile yolluyordu. Kısa bir zaman sonra sarayda içki ko- kusu hemen hemen her ağızda duyul- mağo başladı. Soğuktan titreşenler bir konyağın verdiği ateşle ısınmağa gayret ederlerken bunun kendi kafalarını da iğini ve derdleri daha az dü- nü gördüler. Avunmak ve w- nutmak için içki birebir göründü onla- ra... Abdülhamid bu suretle meramınâ nâ- il olmuştu, sayılabilir, “Murad efendi, daha ölmedin mi?,, Seneler, seneleri takib ediyordu. Taz- yik müthiş bir hale gelmişti. Mel'un bir fellâh, Cafer ağa, Tanrının her günü Çı- rağana geliyordu. Vazifesi merdivenin altından yukarıya bağırmaktı: «Murad efendi hâlâ ölmedin mit Ne Beşinci Murad zaman ölümünü gidip efendime müjde- iyeceğim.» O haremden içeri girdiği zaman bütün kadınlar birer tarafa kaçışırlardı ten görmüş gibi herkes ondan k kaçardı. Kimse onun suratını görmek temezdi. Genç sultanlar korku ile ar, kadmefendiler çocuklarını e çalışırlardı. n Murad bu sözleri hiç duymaz görünürdü. Derin bir sükünet ile acı acı çülü ve başmı sallardı. Padişahlığı ve şehzadeliği zamanında en çok daha korkak olan Sultan Murad iyeti müddetince cesaretini kay. beder görünmemişti. Daima mahzun çeh- reli, dalgın, düşünceli idi, fakat endişeli değildi. Daha fazla her şeye tevekkül «den, is- yan elmiyen ve her şeyin bitmesini bek- iyen bir hal: vardı Sefalelin azami haddi Fakat hiçbir şey geçmiyor, hiçbir şey bitmiyordu, Geçenler yalnız senelerdi. İçimizden ayrılan her yeni ölü kendi he- sabıma benim cesaretimi büsbütün kırı- yor, maneviyatımı bozuyor, beni korkak ve perişan ediyordu. Çünkü her hastalanan insanın, en u- fak bir tedavi görmeden, tıpkı hayvan- İsr gibi tek başlarına kıvranı kıvrana öldüklerini görüyordum. Sultan Murad tedavi edildi sonra oradan çıkacağız diye hiç Yirimiz “yanı- muza bütün eşyamiızı almamıştık. Bers- ber rdiğimiz çamaşır ve elbiseler gün. der gün“ eskiyor, söküklerini iğne iplik bulamıyorduk. Genç sultanlar büyümüşler, ayakları- na şiyecek çörap ve ayakkabıları kalma- mıştı. Çıplak ayak yerlere basmamaları içn dadıları, tayaları onları sarayın için- de kucakta dolaştırıyorlardı, (Arkası var) teskin 350 bin öira Kıymetinde bir elmas Bugünlerde Lon. drada (o heraretli mücevher satışları yapılmaktadır. Vaktile Mısır » divine aid olan ve Mısır Yıldızı diye tanılan, 350 bin H- Ta değer biçilen bu elmas, şimdi Lon- drada satılığa çe karılmıştır. o Re- simde tabii büyük- lüğündeki elması görüyorsunuz, Şey- | ser | dikecek! Şehir Tiyatrosunda “OĞLUMUZ, Sahnemizin çok kıymetli kadın artisti Bedia Von Ştatzer'in Andre Birabo'dan «Oğlumuz; adile tercüme ettiği komedi Şehir tiyatrosunun komedi kısmında temsil edildi İstiklâl harbi sonunda çevrilen Ateş- ten Gömlek filminde tanıdığımız Bedia, filmde göründüklen sonra, sahneye de| çıkmış ve o zamandanberi sahnede çalış- mıştır, Bedia, en ağır trajedinin en trajik ro- lünü yaptığı günün akabinde, en hafif operetin en hoppa rolünü üzerine almak- tan çekinmiyen, trajedide muvaffak o- lan, komedide yeri doldurulamıyan, ope- rette sesi fazla olmamasına rağmen çok beğenen bir san'atkârdır. Bediada, kadın artistlerimizin pek a- da bulunan bir bususiyet te varır. Bedia taklidi! rolleri de ustalıkla başaver. Onun evvelce bir iki tercümesini sey- rTetmiştik. Birkaç senedir, bu sahada hiç ışmamıştı. Fakat şimdi gene onu bir| in mütercimi olarak karşımızda bu- luyoruz. * Bedia, iyi bir eser seçmiş, seçtiği eseri de temiz bir lisanla türkçeye çevirmiştir. | «Oğlumuz. un lisanı sahneye çıkan ar-| €siin kolaylıkla söyliyeceği, iyi bir ko- nuşma İisanıdır. Bu konuşma İlsanı tam türkçe espriler, açık olmıyan hoş teker- lemelerle süslüdür. * | rabonun eseri, bir Fransız lmüş, Fransa iç politikasının sız şilesinin karikatürü Andre «Oğlu iki yaşında iken kocasının evin- ü da beraber alıp başka bır er-| çan kadının oğlu büyümüştür.| itika hayatıma atılır. na; Fa. ır olduğu gün asıl babasını bulur. kendi odacısıdır, nazır oda- a bir iş bulmak ister. Odacı buna razı değil, Buna razı olmadığı gibi, nsnır oğlunu ziyarete gelen bir Komedi Fransez evtistinin oğluna fazla sokulmuş olmasına &1 tahammül edemez. çünkü| oâlu evlidir ve kendi kanından olan bir kimsenin karısına ihanet etmesmi doğru ordur. Oğlile münakaşa eder ve vkatlar. Aksi tesadüf lam oğluna vurduğu sırada kapı açılır. nler nazırı odacısından: tokat yeri ler. olur, | Mesele gazetelere akseder, nazır oda- cıpın babası olduğunu söylemez; kabine İdüşer ve eski odacı nazır olur. Eski odacı! yeni nazır, oğlunun karısile iyi dosttur. O daha odacı iken gelini kendisine şeker. | getirirdi. Nazır olunca gene gelinini ek ister ve nezaret odasında gelini- İle kucaklaşırken aksi tesadüf gene kayı! açılır, onları görürler. Meselenin içyüzü- İnü bilmiyenler yeni nazırı, eski nazın yetişmemiş gibi. bir de onun tan çıkarmış addederler. Bu vaziyette ne yapmalı? Haktkati or- taya mi vurmalı, yahud da vaziyeti ol- duğu gibi mi kabul etmeli?.. Odacılık 21- manında kendisini bırakan karısı, nazır olduğu için, tekrar ona sokulmuştur. O- ruh bulduğu bir çare vardır: Oğlu Ce- miyeti Akvama delege tayin edümeli, u- zeklaşmalıdır. Yeni nazır daha yük; meye namzeddir. Hakikatin ifşası muva- fik olmaz.» * Böyle bir mevzu fena işlendiği takdir. de güzel olmuyabilir. Fakat güzel işlen- diğı takdirde çok güzel olur, Mitekim «Oğlumuz» da bunu pek bariz olarak gördük. «Oğlumuz» umumiyeti itibarile bütün seyircilere kendini beğendirdi. Bunda eserin mevzuundan fazla rcevzu- gun işlenme tarzı hâkim olmuştur. Tuhaf tesadüflerin yarattığı eğlenceli sahneler, gaz mükâlemelerle kuvvetleniyor ve piyes büyük bir neş'e içinde akıp gidiyor. * Temsile gelince: Şehir tiyatrosu komedi kısmında çalı- şanlar «Oğlumuz» w çok candan ve çok iy: temsil ettiler. Odacı iken nazır olan Hazımın, rolüne çok iyi giden bır mak- yajı vardı. Bulunduğu bütün sahnelerde eserın ruhuns uygun jestleri, ve mimik. leri mükemmeldi, Bedia Odacının nazır oğlu Vasfi Rızs Hazım- la, annesi Neyyire ile, karısı Cahide iile ve üvey bubası Galible çok iyi anlaşmış- lardı. Bunları bir arada görenlere, sanki rol yapmayıp hakikatte de böyle olduk- ları hissini verecek kadar iyi idiler. Bah- zad ihtiyar bit odacı idi. Sahnenin eski ve eski olduğu kadar da kıymetli san'at- kârmı seyretmek bir zevkti. Bazı sah- nelerde insen, bu sahne biraz uzasa da Behzad biraz daha sahnede kalsa, diye- cek oluyordu. Komedi Fransez artisti ro- lünde Şaziye her zamanki gibi nü benimsemiş Şaziye idi. Neclâ, Refik Kemal velhasıl rol alanların hepsi rini *yi yapıyorlar, Andre Birabo'nun yardığı, Bedianın tercüme ettiği eseri komedi sahnesinde kuvvetli bir tarzda canlandırıyor, yaşatıyorlardı. İsmet Hulüsi Hindli bir izci Bu izci Hindiidir. Gösterdiği maha- ret ve İstidaddan şimdiye kadar ak dığı 27 madalyayı sağ koluna tak maktadır. Yakın- da da Cenusi Gak de. toplanacak ©- lan izciler kongre- isinde Hindistan iz- ciliğini temsil decektir, Bu esmer değ kanlının ağaçtan ağıca uçuşu İle şöhreti o başlamış, sonra da en yük- sek kayalardan denize atlamak rö korunu kırmıştır. Kendisine - Hindliler «Lâstik vücullü genç: ismin! vermişlerdir. Adapazarı avcılar birliğinin yıllık kongresi Adapazarı (Hususi) — Adopazarı Av- cılar birliği yılık kongresini Halkevi sa- lonunda yaparak reisliğe Adapazarı zi - rant muallimi Cevdet Timür, umumi kâ- tibliğe Hidayet Öztürk, muhasibliğe Mehmed Ural, azalıklara da Saim Emir- oğlu, Hayri, Alican Ünal, Mustafa Dede, Hüsnü Saka, ve Ramiz Çavdar ittifakla seçilmişlerdir. Yeni idare heyeti hemen faaliyete geçerek zürran mahsulâtını raahv ve bi suretle memleketin sini kemiren yaban domuzları ile müca- dele için her hafta sürek avları tertibine karar verilmiştir. Adapazarında eski harflerle ders veren iki kadın yakalandı Adapazarı (Hususi) — Pabuççular ma- hallesinde 88 numaralı evde ve bu evın karşısındaki bir başka evde iki kadın te- rafından eski harflerle ve eski usul üze- re dersier verildiği haber alınmış, zabi - tanın yaptığı anl bir araştırma ile suçlu - lar suçüstü yakalanmışlardır. Suçlu Üm- mıgal ve arkadaşı adliyeye verilmişler - dir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: