March 20, 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

March 20, 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Bulgar “misafirlerimiz Yazan: Muhittin Birgen ekoslovakyayı ortadan büsbü- tin kaldıran hamleye kadar, Almanya, yalnız haklıydı; bu memleket son haftaya kadar bütün hareketlerini haksızlığa karşı isyandan ibaret bir faa- Iyetin neticeleri olarak göstermekte hiç bir güçlüğe uğramazken bugün © mevkii; ni kaybetmiştir, O da, kuvveti hakka hâkim olduğunu isbat eden br si; in idiyor. O da, bizzat 5: De kuvvetten başka bir şey olınadığıı gösteren tarih suyu içine girmiştir. Fakat, derhal söyiyelim ki. bu hedleyi yapmak ve bu hek kati söyler le, her vesileden bilistitade Almanyaya hücum eden sözde hak taraftarlarının, yalancı demokratların Psodnsosiatlist! rin tarafına geçitiğimiz inedilmesir. Almanya da dünyada, iri ufa milletlerin şimdiye kadar yöpm!ş olduk- Asrından başka bür şey yapm gittiği yol da tarihin asırlardanberi gitik ği yoldur. Ne İngiltere Almanyadan baş ka, ne faşistik sosyalistiikten daha çoğ hak ideşlisii, ne de komünistlik hak ye- mek bakımından faşistlik daha az iş tihalıdır. Bütün devletler, bütün ideçle- jiler hep ayni şey: Ellerine geçirdikleri avları yutmak için, kuvvet ve takatları- na göre, ağızlarını derece derece açmış, yutmaya mübeyya iştihelar! Bu vaziyetin aksini ğildir; fakat, onlara inanacak olanlar biz- der değiliz. şerler yok de» * Bu hakikati bugün bir daha hatırlar ve bu satırları yazarken Bulgar Başveki- li Köseivanaf henüz Ankarayı terketme- miş, orada, Türk - Bulgar dostluğunu bir kere daha teyid eden siyaset havası he- nöz bütün sıcaklığı ile devam ediyor. Türk ve Bulgar matbuatında bu müna- sebetle güzel yazılar yazıldı, Türkiye Başvekil; ile Bulgar Başvekili karşı kar» gya çok dostane nutuklar söylediler. Da- vetler birbirini takib etti; bu gibi ahval de otomatik bir msikine gibi işliyen pro- tokol cihazı bütün vazifesini yaptı, Fakat, bütün bunlar, günün en mühim mesele- lerinin halledilmiş olması demek değil dir, Türk - Bulgar dostluğunun lehinde çok büyük tarih unsurları bulunduğu ne kadar çok doğru ve bu iki memleketin bugün birbirlerine karşı herhangi bir düşmanlık duymaları için hiçbir sebeb bulunmadığı ne kadar kuvvetli bir ha- kikat olursa olsun, bu hal, bugün, dün- yayı birbirine karşi koyan hareketleri arasında her iki mem müşterek selâmetlerini temine kâfi ge- İemez. Dünyada büyük bir nüfuz ve siyaset hâkimiyeti davasıdır ki gidiyor. Çekoslo- vakya meselesi bunun içinde hiçbir şey- dir. Yeryüzünü birkaç noktadan neticesiz almış olan birkaç büyülcr kuvvet birbirile mücadele halindedir. Asıl oyun bu oyun- dur; Çekovlovakya değil! Asırlardanberi milletlerin oynadıkları bu oyundan eğer bir takım neticeler çi karafildikse şunu anlamış olmamız lâzem gelir ki meydanda bir takım büyük işti halar, büyük mücadele vardır; bunların yanı başlarında da ötedenber! kâh birine, kâh diğerine akfanan küçükler bulunur. * Ne demek iwtediğimizi fuzla izaha ha- cet yok, Çok defa, bir çokları gibi, de- mek istediklerimizi bu sütunlarda söyler dik. Bu defa, birkaç türlü vesile ile ayni şeyleri burada bir kere daha tekrar et- mek istiyoruz. Balkanlarda beş devlet ve beş millet var, Bunların bugün içinde bulundukları düzenler, ne kadar kusurlu Olursa olsun gene kendi düzenleridir. Kendi ellerile kendi düzenlerimi elbet ıslaha kadir bu- Yunan bu küçük devlet unsurları eğer &- kıllarını vaktinde başlarına alırlarsa, kendi işlerine yabancıların karışmalarına mâni olabilirler. Bu yabancı her kim o- Bursa olsun, yabancıdır, Yabancıdan kim- seye hayır gelmez. Şu halle bu küçük milletler, bütün kuvvetlerini bir araya getrip büyük bir kuvvet sahibi olmaya mecburdurlar. Bunu yaparlarsa âlâ, yap- madıkları takdirde, şimdiye kadar oldu. Şu halde, Balkan devletleri başbaşa ve. Tip vaziyeti ciddi Mir surette düşünmeğe Resimli Makale : Cazibe kanunlarını keşfeden Newton lere baksaydı çiftçi olacaktı. San asrın rimâen biri olan Edison yapılan tavsiyeleri dinleseydi ha. yatını memuriyette geçirecekti, Edison rağı olarak kalacaktı. SOZ ARASI Bir otomobil kazasının) /17——vmetncavavvsvvn0s0v000000v0ssv00n Garib neticesi Bisiklette giderken bir otomobil sade mesine uğrıyan, bu suretle asabi bir has-|ta Piçards, Har - tahğa tutularak, mütemadiyen sağ gözü| bi Umumideki fa İ seğiren bu İngiliz çocuğuna mahkeme ka- | eliyeserini tek - in | rarile 500 Mra tazminat verilmiştir. Beşizler ve İngiltere Kralı 'Torontodan bildirildiğine göre, dünyar| gelmiştir. ca meşhur beşizlerin babası, (kızlarını, | Riçards'ı iliz kral ve krafiçesinin Amerikaya lerine tekdim edilmek üzere Nevyorka getirmeği kabul etmiştir. e —— ve aralarındaki, kuvvet birliğini Kelime- den file geçirecek biz yol bulmaya ka- rar vermelkRrler, Bu yolun güç buluna- cağını itiraf etmemek kabil değildir. Bü- nunla beraber, 'biz bunun bulunacağına kani olarlardanız, Bu mühim işin tahakkuku için yalmz bir şart vardır: Büyük hesabların bahis mevzuu oğluğu yerde küçük ve miskin hesablarki uğraşmıyarak konuşma masa- sının başına tam bir samimiyet ve rea- Xzm duygusu ile oturmak. Temenz£ edelim ki bu iş için daha faz. la gecikmiyelim. Muhittin Birgen İSTER Bir meslekdaşın yazısında şu fıkrayı «— Tesadüfen bir ecnebi fen adamı le gi kalarımızdan birinde çalışıyormuş. Fabrika hakkında fikrini sordum. En şekilde kurulmuş bir müessese olduğunu, piyasanın talebi | karşısında geceli gündüzlü işlediğini, beklenen verimden iki misli fazla mal Yattı. — O halde fabrika çok kazanıyor, dedim?. — Hayır, dalma zarar ediyor, cevabını verdi. Gece gündüz durmadan işliyen, vaktile piyasada bire sa- tılan malı şimdi, gümrük himayesi yüzünden üç misli pa- İSTER vâki olacak ziyaretleri esnasında kendi -) INAN, önündeki nümune- an büyük mucidle. | KüÜGÜK bir tese da bir tamirci çi- iskametlerini değiştiren Xiymetlerini anlayıp anlıyamamasıdır. Hergin bir fıkra İki aricadaş birlikte meyhaneye git- mişlerdi. Biri çok az, öteki çok fazla içmişti, Meyhaneden çıktıkları zaman çok fazla içen arkadaşına: — Bana bak, dedi, sakın beni sar- hoş zannetme, ben sarhoş olduğum zaman her şeyi çift görürüm. Şu kar» pıdan gelen iki adam var ya, sarhoş ol- saydım, şimdi onları dört kişi görür- Az içen, karşıya baktı: — Karşıdan bir kiş: geliyor, söylüyorsun değil mi?.. dedi, Meşhur bir kadın Casus Büyük Harb - de İngilizlere ca suluk etmiş o “ lan Madam Mar vir eden filmin gala müsamere * sinde bulunmak üzere Londraya Marta 'Türk !matbuatı da çok iyi tehir. Onun birçok macerala* ları o müteaddid defa gazetelerimizde tefrika surelile ya zılmıştır. Londra radyosunda ilk defa farnsca söylenecek Londra radyosu bu Cumartesi ilk defa olarak farsça neşriyat yapacaktır. İran velishdinin Prenses Fevziye ile evlen - mesi şerefine, Londra üniversitesi sabık fars edebiyatı ordinaryüs profesörü müsteşrik Sir Denison Ross, radyoda fars ça ve arabca hitabelerde bulunacaktır. NDA Avustralyada Müthiş sıcaklar e PE Er, Avustralyada müthiş, âdeta cehen- nemlik sıcakl#r hüküm sürmektedir. Kabine azası da resimde gördüğünüz gibi ceketsiz, toplantılar yaparak, hü- kümet işlerini tedvire çalışıyorlar. Bernar Şov'un serveti kime kalacak? İngiliz edibi Bernar Şov 827 yaşındadır. Bir karısı vardır, Çocuğu olmâmıştır. Ya- şıyam muharrirler içinde de en çok para kazananlardandır. Son zamanlarda, fil- me çekilen piyeslerinden de ayrıca para almaktadır. Şu halde epeyce zengin s2- yılır. Karsı da ana tarafından zengindir. Şimdi İngilterede herkesin birbirine sor. duğu sual şu: Edibin ölümile bu para ki- me kalacaktar?. İşte bunu öğrenmek isti- yen bir İngiliz gazetecisine meşhur hi- çivci edib şunları söylemiştir: — Ben hayır cemiyetlerine para ver.| mem, Hiç kimsenin vermediği yerlere te- berrülerde bulunurum, Neresi diye $or- mayınız?.. Söylemem..Her ne hai ise, |- nanın ki ölümümden sonra pek öyle bir şey bırakacak değilim. Esasen varlık i- çinde kıt kanaata yaşıyorum. Vaziyetimi de görüyorsunuz, Bir eserim filme alına- cak oldu. Elimize bir miktar para geçti, Onu da maliye nazırı cenablarının hazi- nesine vergi olarak yatırdık. İngiltere a- dalarının her bucağından beni mektub bombardımanına #utuyorlar.. aman bize yardım!» diye... Öktmümden sonra avuç- Jarını yahıyacaklarından dolayı cidden üzülüyorum, Bana milyoner diyorlar, Gü. lerim buna doğrusu. m m İSTER gördük: im, fabri- | madım. İNANMA! hali salan bir fabrikemın nasıl zarar edebileceğini anla « Anlattı: Maliyet fiati, yeni ve mükemmel hattâ kuruluşunda istihsai ettiğini an - | INAN, İSTER On kişiden fazla bir «meclişi idaresi, varmış, Galiba hep- si meb'us, Her biri ayrıca fabrikaya yüksek maaşla dörder beşer kişi yerleştiriyormuş. Burflar ekseriya işe de yaramı- yorlarmış, Fakat «kuvvetli arkas ları olduğu için kimse se- sini çıkaramıyarmuş..» Arkadaşımız bu hikâyeyi anlattıktan sonra <dire mec - Jislerini kaldırmak lüzumuna» kani olmuş. Haklıdır. Biz onun doğru gördüğüne ve gösterdiği izumun hakikaten mevcud glduğuna İnanıyoruz, fakat ey okuyucu ser İNANMA! ekseriyetle ! ür, derler, Doğrudur. Fakat o tesadüfe hayatı değiştirecek kiymet ve kudreti biz veririz. İnsanı ha- yalla kıymetli bir unsur yapan veya hakir bir nesne halin- de birakan amil dimağımızın karşımıza çıkan tesadüflerin | Sözün kısası Dosta dostuz E Talu K omşu Bulgaristanın sayın Baş « vekili Doktor Köselvanot dört günlük misafirlikten sonra Türkiye top« raklarından ayrıbyor. Memleketine dönerien alıp götürdüğü intıbeların iki milletin müstakbel müna- sebatı üzerinde iyi tesirler yapacak ina w hiyette olduğuna şüphemiz yoktur, Doktor Köseivanot dost olarak geldiği bu muhitte gene samimi dos'luk duygu« larile karşılanmış, yaptığı (Otemastarda Türk efkânumumiyesinin necib Bulgar milletine karşı dostlustan başka duvgu beslemediğini yakından müşaheöe et « miştir. ? Hakkile söylemeliyiz ki bu hayırlı has va bi ösci vanof hükümeti iktidar mevkiine gelin « İceye kadar, komşu ülkeden kâh doğru » dön doğruya, kâh dolayısile bize akset « tirilen sesler daima böyle samimi ve dos- , Çok defa milli duyguları « mızı rencide edön tezahürlerin aramız » da bir uçurum açabileceğinden endişe €- Doktor Küseivanof, . büyük metbuu Kral Boristen aldığı ham ve kuvvetle 'Türkiyehin dostu olmaktaki menfaatleri wkdir ederek, çâlışmalırını bu istika « mete tevcih ve işte bugünkü mes'ud ne» | veeyi elde etti. Kurulduğu © gündenberidir herkesle, maziye sünger çekerek, döstane ve müs Mhane bir politika tekib etmeyi şiar edi. Den yeni Türkiye o Cümhuüriyeti bugün Bulgar dostluğundan da memnun ve 0 » wunla müftehirdir. Ayni zamanda şurası (o bilinmelidir ki bu neticeye varan omesal de tek taraflı olmamıştır, Cümhuriyet (Ohükümeli de, Hrsat düştükçe, muhterem Bulgar miller tine karşı hüsnüniyet (ve muhabbetini göstermiş, Balkan müttefikleri namına 31 Temmuz 988 de Selânikve imzalanan itilâfname mucibince Bulgaristanın,, Nö- yi muahedesinin askeri hükümlerinden kurtulmasına müzaheret eylemiştir. Bulgar efkünumumiyesi © tarafından memmeniyetle karşılanan bu Selânik iti. İâfüamesinin, dayandığı prensipleri ifa. de eden metninde yüksek âkid tarafların Bülkanlarda müşterek bir sulh idecline bağlı bulundukleri ve kendi aralarında samimi bir işbirliği arzusile mütehall oldukları tasrih edilmiştir ki, Bay Köse ivanolun bu defaki ziyareti de bu keyfi yetin bir nevi müeyyidesi olmuştur. Avruparın gitgide bulutlanan siyasi ufkunda henüz şimşekler çakmağa baş « lamadan evvel, komşu Bulgaristann da | Balkan Htihadına katılmasını görmek are zuya şayandır, Ve kendi tarafından böy- İle bir istek âzher edildiği gün dört müt- tefik Balkan devleti bu fsteği büyük bir memnuniyetle “yerine getireceklerini sa- iyet sahibi devlet adamlarımn ağzile mükerreren #fade eylemişlerdir. Biz o günü, şinadi, artık çok uzak gör müyoruz. Majeste Boris gibi âli bir hü kümdara ve Doklör Köselvahof âyarın - da bir hükümet reisine malik bulünan Bulgaristanın gelim hir politika takib ede rek sulh ve refah içerisinde daha ziyade kalkınacağına ve ileri gideceğine şüphe yoktur. Son ziyare! ve mülâkatlarla bir kat da- ba kuvvetleren Türk - Bulgar dostluğu« na gelince bizrda, heriki O memleketin müşterek menafii bâkimindan olduğu gi bi, dünya sulhü bakımından da mühim ve kavi bir istinad noktasıdır. (Devamı 10 uncu sayfada) kn Ş

Bu sayıdan diğer sayfalar: