27 Mart 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

27 Mart 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

27 Mart SON POSTA Sayfa 7 a ene Anya ilknln sora Bak aylarda va İDMESELELER altık denizindeki ört devlet tehlikede! Tercüme davası gittikçe büyüyor! Son zamanlarda garb lisanlarından yapılan birçok : tercümelerin mütbiş hatalarla dolu olduğu Sovyet Rusyanın Finlandiya ile Estonyayı, Lehistanır | iğia oder e meseleyi sür'atle ele almalıyız da Litvanya ve Letonyayı istilâ etmeleri beklenebili. YAZAN Emekli üyük Harbden sonra. Baltık B denizi kıyılarında ve eski Çar- bk Rusyası topraklarında dört yeni kür çük ve müstakil devlet teşekkül etmişti: Finlandiya (3,3 M.), Estonya (3 M).| Letonya (2 M.) ve Litvanya 26 M). Bu yüzden, Sovyet Rusyaya, Baltık de- nizinde, Finlandiya körfezinin dibinde,|' bırakılâan (o sahil 'Leningradla Kronş- işdi OGiçne alan 150 Em. Uk Tercüme eserlerle dolu 'Türk edebiyatı #ki tercüme tahlikesile nanmasını şimdi çok takviye etmiş ve buradaki deniz tealihatına günden güne fazla germi vermiştir. Bundan başka, Le- dingradla Kronştad, Finlandiya hududunun en yakın yerin- den uzak bir top ateşine maruzdur. Bu durum Sovyet Rusyayı sıkmakta ve ©- mn Finlandiya körfezi dibinden Baltık denizinin açıklarma çıkmak arzusu Fin-| pini diya, Estonya, Litvanya ve landiya ile diğer küçük Baltık devletle- rinden bilhassa Estonyayı tehlikede bi rakmaktadır. Bu sebeble, dört müstakil küçük dev-| bir Litvan köylü birliğinin ayağa letten en büyüğü olan Finlandiya, İ5-| kalktığı bile görülmüştü. kandinavya devletleri grupu İle İngiliz) Litvanyada, müstakil bir devlet dostluğunda destek arar, Fakat bir türlü | karmak fikir ve azmi ancak 1915 te uyuşup birleşemiyen diğer üç Baltık| yani Almanlar burasını işgal ettiğ devleri, alâkadar büyük devletler ara-| zamım, doğmuş ve Almanlar - sında bir nevi rekabet ve çekinme olmak-| ca oşekil | itibarile (kabul olun- sızın mevcudiyet ve istiklâllerini muha- Ancak © Almanlar, Litvanya faza edebilecek bir durumda değildirler; | gz, Almanya arasında bir birleşmeye tabii idi ki bu devlet o zaman Almanya bundan dolayı da, datma, Sovyet Rusy&. | meylettikleri için, Litvanlar o vakit bunu| idi. Çünkü birçok kıymetli yerleri Lehis- ve Lehistandan yana şiddetli bir tazyik| gelmek kasdile, Vortemberg hükümdar) tana verildiği gibi bu yerlerdeki Alman altındadırlar. ailesinin bir yan kolundan gelen Herzog-| azlıklarının Lehiler tarafından tazyik Sovyet Rusyanın Baltık denizi istekle-| ven Urahı kendilerine kral seçmek iste-| görmelerinden dolayı Almanya ile Le. ri içinde ve ön sırasında bulunan Eston-| mişlerdi, histanın arası o derece açılmıştı ki bir ya hükümeti 1926 da, içindeki komünist.) Büvük Harbin sonunda, Almanya mağ.|harb yalnız mümkün değil, muhtemel lerin silâhlı bir kıyam ve hücumüuna UĞ-| ib olduğu için, Litvanya milli şürası da, | bile sayılıyordu. radıysa da mücadelede nihsyei hükümet |r;tvanyayı müstakil bir devlet olarak i-| Böyle bir durumda Litvanya ile Al vaziyete hâkim kalmış ve be suretle ES-İ 'ân etti, Ancak Bolşeviklik buraya da|manyanın Lehistana karşı anlaşmaları tonyanm Sowyetleşme tehlikesi atlatıl-| gerek bir Sovyet Cümhüriyeti kurmak| kadar tabii bir şey olamazdı. Bundan mıştı. Fakat memleket, parti kavgalarile! wedi. Bunun'a beraber Litvanyalılar bu| başka Almanların Büyük Harbde,- Lit- sarsılmakta ve bir gün Sovyetlerin şikâri | defa ve 1916 ilkbaharında bilfiil müsta.| vanyalıları Rus boyunduruğundan kur. otmak tehlikesini muhafaza etmekte ol-| xl bir devlet tesisine muktedir oldular. |tarmış olmaları iki memleketin Lehistan “duğu için, bugünkü devlet şefi olan Kons-| makat ertesi sene, cenubdnn mühim bir) aleyhinde yaklaşmalarını kolaylaştırmış. | yabancı dil bilmi: geri aldatıyoruz. tantin Patzın müdahalesi ile, 1934 de O0-|,. yüze uğradılar. Lehliler, meşhur ma-| tt Almanlar da, Memel mıntakası ziyaı-| Tereüme bir zevk ve kültür işidir. Her. toriter bir idare tesis olundu. Maamafih meli Pisudskinin amileni olan|nin acısını muvakkaten yutarak ortaya) kes tercüme yapamaz, herkesin keman, Estonyanın anayasası, memleketin tees-| en ayı, yani Litvanyanın merkezini ve yorlardı. Bu suretle Litvanya ile| piyano çalamıyacağı, şiir yazamıyacağı süsünden itibaren üç defa değişmiş Vel yi başşehrini bir baskın ile almmşlar.| Vundan evvelki Alman Rayhı arasında! gibi, herkes te lisan öğrenemez. Bu, hu- sonuncusu 1838 de mer'iyete girmiştir. İda »ületler Cemiyeti de emri vakli ka-|9” dostane bir münasebet devam ediyor. | susi bir Istidad meselesidir. Lisan öğren- Letonya dâ kendini, koruyabilmek İ-| yı etti. Demek kuvvetli zayıfın malını) 95. mek demek bir Hsanı sathi olarak konuş. W karşıyadır. Bunlardan birincisi, muhtelif garb lisanlarından çevrilerek türkçeye mal ediler eserlerin baştan aşa” ğı yanlış oluşu, diğeri de telif eseri boy- nuna bir ip geçirerek Ankara caddesin- de sürüyen tercüme istilâsdır. İkineiyi, ikinci bir yazıya bırak rak bugün ilk teh- keyi, yahud daha açık bir deyişle tercü- me yanlışları meselesini «le alacağız Ö tedenbari garb dillerinden. büyük garb üstadlarından çevrilen eserlerdeki fahiş yanlışlar şikâyetleri mucib olmakta idi. Lisan bilmiyen münevverlerin, gençlerin | Wihassa istifade etmek. istedikleri bu e- serlerin baştan aşağı, bittabi temsil etti- & edebiyat ve müellif a«leyhine yanlışlar ve saçmalerin dohu oluşu zaman zaman. | heklı şikâyetleri, tenkid öfkelerini mue' b) olmaktadır. Bunlardan birincisi, elimize| geçen Ankarada münteşir Oluş mecmua-| sındaki bir yazı silsilesi, diğeri de üstad; Ercümend Ekremin birkaç gün evvel ga- zetede çikan ve Ulusta tefrika edilen bir esere aid fıkrasıdır. Oluş» mecmuasında Bedreddin Tuncel bu mühim mesele üzerinde icab eden bassösiyetle duruyor ve diyor ki: «Birçok tercümeler çıkıyor ve okunu- yor, bunu memnuniyetle kaydetmeliyiz. Fakat bu işin sistematik ve plânlı bir şe- Xilde yapılmadığını da söylemeliyiz. Bu şekilde tercüme yapmakla müsbet bir! netice almağı imkân yoktur, Kanaati- mizce, vakit kaybediyoruz ve Üstelik te çin, 1934 yılındanberi otoriter bir idare kabul etmiş ve bü memleketin yaratıcısı Karl Ulmanis te, parti kavgalarına bir gon vermek için, bir devlet darbesi ile parlamentoyu tmış idi, Fakat garib. dir ki, bu her iki memlekette, daha ziya- de Alman düşmanlığı vardır. (Bugün Ps- tonyada 18,000 ve Letonyada 70,000 AL man bulunmaktadır.) Mesahaca Estonya ile Letonya arasın. da, fakat nüfusça bu her ik: devletin ile. Hsinde gelen Litvanya 14 üncü yüz yılın başında, Baltık denizinden Kiyef yakın. Jarma kadar ulaşan bir devle? kurmuş, Almanları Tannenbergde mağlüb olmuş ve sonraları Lehistanı kendisine katarak pek büyümüştü, Fakat, uzun süren bu Lehistanla birleşme, Litvanların Lehlile- şerek mili asaletlerini tedriçle kaybet melerine sebeb oldu ve bunun neticesi Litvanyanın eski tarihi büşeehr' Wilna yeni Leh nin bir ortası haline geldi, Litvanlarda miliyet hissinım yeniden uyanıp açılması ancak pek geç, 19 uncu i Ketleri, Le- yaya geçmişti. ar üstelik, 1883 Leh ( isyanındı sıkı ve şiddetk bir Ru maruz kak »#ki Çarlık Rus küküme- i takib ve lazyiklerine rağ- İ elmd vagal © raf alabiliyordu. Onun için Litvanya, Wilna- ya bir taviz olmak üzere, gönüllü milli çeteler hal ve kıyafetine soktuğu asker iye zabitlerine Memel üzerine bir baskın yaptırdı ve almaya muvaffak oldu. Ver. say muahedesile bu şehir doğu Prusya- dan ayrılmış ve Fransız askerlerinin iş- Ttvanyalhların yaptıkları baskın üzerme Fransızların burasını sessizce terkedip gitmeleri hay- Hi garib ve düşündürücü bir hâdisedir. Milletler Cemiyeti bu vak'ayı da hoş gördü ve Memeli bölgesine, Litvanyanın yüksek hâkimiyeti altında otonom bir durum veren bir Memel anayasası kabul etti. Fakat Litvanyaca, bu anayasa, daha ilk günden itibaren yok addedilmişii, Litvanya, Wilna baskınındanberi histanla siyasi münasebetini kesmiş ve Leh hududunu kapamıştı. Çünkü bu eski ve tarihi Litvanya başşehrinin ziyaı Lit- vanyalıların mi3 bisleri üzerinde şid bir darbe tesiri yaptıktan başka on- a n Litvanya ile olan asırlar. ca birliğini unutmadıklarını ve dolayısi- le kendi memleketleri hakkında istilâ e- melleri beslediklerini biliyor ve Wilna baskınına Lehistan emellerinin ilk bir Fakat bu, çok sürmedi ve Bay Adolf Hitler, iktidar mevkiine geçerek üçüncü Rayhın Lehistana karşı olan dış politi- kasını temelinden değiştirmeğe başlayın- ca Almanya - Litvanya dostluğu da sağ- lam bir temelden mahrum kaldı. Lehistana karşı olen hasmane duru- munu muhafaza etmek lüzumunu duyan Litvanyanın artık başka bir destek ara- ması gerekti ve bu da şimdi ancak Sov- yet Rusya olabilirdi. Her ne kadar bu- nunla müşterek bir kara hududu yoksa da Sovyet Rusya Litvanyaya askeri mu- allimler ve uzun vedeli bir kredile bir çok harb malzemesi göndermişti. Bun- dan baska iki memleket genel kurmay başkanlarımn karşılıklı ogiyeretlerinde Sovyet Rusya ile L#tvanyanın askeri iş birliğinin tarz ve şekilleri bile tesbit o- lunmuştu. Vakta ki 16 Mart 1998 de Lehlilerle Litvanyalılar arasında kanlı bir hudud vak'ası olmuş ve bunun Üzerine Lehistan Litvanyaya üç günlük bir ültimatom ve- rerek ayni zamanda Wilna bölgesinde as- keri kuvvetler tahşidine başlamıştı. Lit- venyanın yardım arayan gözleri tabintile Sovyet Rusya tarafına çevrilmişti; fakat Sovyet Rusya Litvanya ile Lehistan a- hatvesi gözlle bakıyorlardı. Buna karşı koymak için Liivanyanın dış ve askeri| Ve işte o zaman Litvanya ikinci defa şa- siyasetinin, Lebislan ile ayni zâmandalpa oturduğunu anladı. rasındalâ ihtilâfa alâkasızlığım bildirdi. mak, yazmak ve okumak deği, o lisanm inceliklerini, hususiyetlerin', edebiyatını hâzmetmektir. Son zamanlarda bizde moda haline gel- miş olan Andrö Gide tercümelerinden Wİmmoreliste'i ele alalım; deha doğrusu sadece adının tercümesindeki isabetsiz. Tiğe işaret edelim: İmmoralist ne demek? Mütercimin ter-| cüme ettiği (gayri ahlâki) mi?. Bir isim, bir sıfatla tercüme edilebilir mi; gayri #hlâki bir adam olur mu?.. Gayri ahlâk! bir şey olur; gayri ahlâkt mahiyette bir eser olur. Fakat eserin ruhu anlaşıldık- tan sonra bu suretle tercümeye ne lüzum var? 'Muharrir bundan sonra şu neticeye varmaktadır; «Tercüme meselesinin rasyonel ve sis- iometik bir tarzda ele alınması ve ter- cüme kütübhanemizin değeri herkes ta- rafından teslim edilmiş, janrında klâsik- leşmiş eserlerle zenginleşmesi işinin an- cak Maarif Vekâleti tarafından tanzim ve temin edilebileceği kanaatindeyiz.» Bedreddin Tuncel bu iddialarını kuv vetlendirmek için bize bazı misaller de vermektedir. Bunlardan bini meşhur romancı Bal. zac'a aiddir. Goryo Baba ismini taşıyan bu roman Haydar Rifat tarafından çey- -İ gilizee bilet iştir. Muharrir: bir kitabe, osmekâm ' ğum bir Balzac dercümesinin zavallı mü. ellifi için ne müthiş bir hiysnet olduğu. nu misallerle anlatmağa çalışacağım. Te- vekkeli İtalyanlar: «Mütercim bir haindir, dememişler. Şimdiye kader bu kadar kötü bir tercü- me okumadığımı önceden söylemeliyim.» Diye başlıyor. Haydar Rıflstın gayet kötü bir tercüme yaptığını bazı yerlerde beş on cümleden yalnız birini aldığım ileri sürerek bu hakkı kendisinde nasıl bulduğunu soruyor. Bedreddin Tuncel ve Ercümend Ekrem den başka Kalem mecmuasında Hasan Alı Ediz de piyasayı yanlış ve kötü ter cümelerin istilâ etmiş olduğundan âci & cı şikâyet ettikten sonra sözü Haydar Rafatın tercümelerine intikal ettirerek diyor ki: «Haydar Rıfat bizde en çok terciim yapmış bir mütercim olarak tanıhır. Fa kat Haydar Rıfatın Türkiye sınırları dı. şına kadar taşan ikinci (bir şöhreti de yanlış ve kötü tercüme yapmasıdır.» Hasan Âli Ediz bu ağır ithamdan sonr Haydar Rifatm tercüme hatalarını tes bit etmektedir. Bedröddin Tuncel ayrıca Nasuhi Bay, darın Tais tercümesinde de bazı hatalar bulmaktadır. * Diğer tara' e meşhur Rus muharrir Gogolun «Ölü Ruhlar isimli eserinin tercümesi, basılalı bir seneye yakın bir zaman olduğu halde hâlâ münakaşa ha. İindedir. Başta gene Hasan Âli Ediz ol duğu halde birçok mütercimler bu; ter cümeyi kelimenin tam manasile berbaç bulmaktadırlar. Husan Âli Ediz şunları söylemektedir. « Bu tercüme, maalesef bizi tatmin edecek mahiyette değildir. Kitabın bir çok yerlerinde affedilmiyecek (tercüme yanlışları ve atlamalar var. Bilbassa i- kinel cild baştanbaşa yanlış ve noksan. dır» Gene bu işlerle alâkadar bir zat diyor ki: — Bu sene içinde yalnız beş ayri mü. tercim tarafından Romeo - Jülyet ter . cümesi yapıldı ve intişar etti. Üşenme- den, bir hazreti Eyüb sabrile bu tercü meleri tetkik ettik. O kadar garib vazi yetlerle karşılaştık ki, bedbaht Şekspir kalksa Oda beşine bir atfı (onazar etse, muhakkak tekrar yüreğine iner ve ölür. Yalnız kelimeler, cümleler, meclisler de- ğil eserin ruhu bile değişmiştir. Sonra dün ve yarın külliyatından ola- rak Samizade Süreyyanın çevirdiği Tur. geniefin (As'izadeler Yuvası) intişar ete ti. İsmi: Liza.. Bunun Aslizadeler Yu. vaşile ne alâkası olabileceğini düşünür. ken, rusça bilenler bize, eserin başlan & şağı şaçma olduğunu, hakiki metinle &- İâkası bulunmadığını temin ettiler Keza Oskar Vayldın Doryan Graym portresi isimli eseri dilimize çevrildi. İn- ler, bu tercümeye de hayret etmektedirler, mitehassn * Hülâsa Ankara caddeşinde bir tercüme davası vardır ki kültür ha; mızın hali ve istikbali bakımından bu dava ile der- hal mesgul olmak mecburiyetindeyiz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: