18 Nisan 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

18 Nisan 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18 Nism SON POSTA Genç kızlarımız “Son Posta,, ya ceval veriyorlar “Kadı nın yeri evde mi... iş hayatında mıdır? Üniversite talebesi bir genç kızın mukabelesi: “Kadın yalnız hoca olabilir. Erkeklerin işlerine göz dikmesi fenaneticeler tevlid etmekten başka bir işe yaramaz?!,, Bir Başka Cevab Kadın mecbur kalmadıkça çalışmamalıdır ,, Kadının İş sahasında müstemleke kur- Sile neticelenen harb sonu cilvelerin- » an dedikodusu üzerindeyiz. Hâ- si sini bakımlardan mahzurlu görüle - si ası yapılan, kadınım çalış - mal son zamanlarda mubtelif weketleri ve bizi de meşgul ediyor. ii defa «kadın evde mi kalmalıdır, iş Vi Era mı rol almalıdır?» sualini biz- ni İş arasında bulunan, daha çok işe ie e e sorduk. mızda Hukuk Fakültesindeki < talebenin cevablarını : Ae de Üniversite Edebiyat Fakültesi kal sb şubesi talebelerinin düşüncele - Sünlimiz birbirini İşinden çıkmak üzere üç taraflıdır! — Ev mi, işmi?.. Niçin okuyorsunuz? © kadınım yeri neresidir? Genç kızlar bize şu cevabları verdiler: © Mahmeded Emin Bara (Edebi. yat Fakültesi coğrafya ş besi ikinci t «— Fikrimce kadının yeri evdir. : — bitaraf olarak dinmek ii > - km ap gr Ba za , ” ” Bişir bir keyfiyettir. Bazı Me ee hayata çeker götürür, karşısında kadını müahaze edemeyiz. Ancak ev he kaçarak, eğlence için, süs e, uvalet masrafı için çal il şmağı tercih et. m ben de aleyhindeyim, Ben yüksek ta devam ediyorum amma, bunu fey. - de bir vaziyet karşısında kullanmak aksadile Yapıyorum, Esas gayem ev ka. olmaktır, Diğer taraftan kadının ta- Mamile iş hâyatından çekilmesini iste - jafle b , | ben okuduğuma hiç bir zaman nadim de - tedir. Fakat bu akibetlerin muallimlik mesleğinde tecelli edeceğini zannetmem. Hülâsa olarak şunu söyliyebilirim ki, evi ihmal etmemek şartile dışarıda çalışmak istiyorum.» © Selâmet Barut (Edebiyat Fa - kültesi coğrafya şabesi üçüncü sı - ni): «— Ev ile meşgul olmağı, ev kadını kalmağı isterim. Bence Jise ve Üniversite #ahsili bir kadın için çok fazladır. Bir ka- dın orta tahsili bitirdikten sonra, san'at mektebine girerek eksik kalmış olan ev erini tamamlamalıdır. Fakat Bilim. çünkü okumuş bir kadın daima ii hâkimidir. Kültürlü kadının uka- olduğu şeklindeki iddialara hiç bir 24- Man hak vermem. Okuyan kadın hiç bir Zaman kaybetmez. Üstelik te cemiyete kazandırir. Benim okumamda hiç bir mecburiyet yoktur. Her hang! bir vaziyet karşısında kaldığım zaman gerek ailem. Berek kendim için işe yarar bir vücud ol- mek insafsızlık olur, i N » Bunu ihtiya, Yapanların hakkını tanımalıyız. Bir kadm $eyden evve in mak istiyorum. Okumakla hiç bir zaman kendimizin hâkim olmasını istiyor deği- «Ev işlerile uğraşmak daha cazibdir» Çalışan kadının evle olan alâkası dağıl - roaktadır.» © Emine Altınel (Edebiyat Fa » kültesi coğrafya şubesi üçüncü 81 - nd): «— Benim okumam, sıri arzum ve he- vesim olduğundandır, Arkadaşlarımın söy ledikleri gibi ben de bir ev kadını olmak isterim. Çalışmak için hiç bir gayem yok. Yalnız dünyanın gidişi bizi de uyanık ve tedbirli bulunmağa mecbur ediyor, bu yüzden azami dereced: hazır bulunmak lâzım. İnsan istikbali göremiyor. Hayatın fena sürprizlerini düşünerek okuyorum. Bu arada da ev işlerini ihmal ediyor de « ğilim. Tamamen birey kadını olmak ga « Mib arzumdur.» © Rüksan Yücebay (Edebiyat Fa- kültesi coğrafya şubesi ikinci sınıf): «— Tabi ev.. Tahsilsız ev kadını ola - maz. Çocuklar üzerinde en fazla tesir sâ“ hibi annenin olduğunu düşünürsek, bil - İ gili bir ananın yetiştireceği çocukların daha iyi olacağı kendiliğinden meydana çıkar. Böyle bir ana memleketin istediği, beklediği çocuğu verir. Ben okuduktan İsonra çalışmak niyetinde değilim. Ka « dın yalnız hoca olabilir. Erkeklerin iş sa- l an ” Şalişmal.. İyi bir ge xş ni olmak için |liz. Evin idaresinde dafma ve muhakkak halarına gözlerini dikmesi fena neticeler ya ev kadını olmak ! li ii kükür sahibi olmaşı le | di len kadın €ve daha çok hâkim olur. | benim yorum ki, diğer arkadaşlarım da! ye | gibi düşünüyor ve bu gayeyi gü-| Kizi, Aksi kanastin bizim tarafımız. | biz cemiyete zarar olacağını münevver Zenç kız elbette takdir eder.» hp, Kâmran Uluğ (Edebiyat Fa - mi), > coğrafya şubesi üçüncü sı - yi Bu suali yüksek tahsi: yapanlardan 2de henüz Hisede bulunan genç kızlara Tabak doğru alur. Zira yüksek tahsil T İster istemez iş hayatına nam - 4 EE. Bu itibarla evden çok işe sem- her Çi ierebilirler. Maamafih bir kadın aç yden evvel bir ev kadını, iyi bir paldır. Niçin okuduğuma gelines.. ME Yarına benziyeceğini umama - e çe hâdiseler karşısında kim - bi ,,, e2€ olmamak için bir meslek sa- vd ,, 2£ bir nevi hayal siyortamıdır. cayı mak, ev işlerile uğraşmak da - Bl z *r. alışmak esas gayemiz olamaz. Meze hesabıma mecburiyet hisset- #ili g, , Slıştnam. Bir kadın için lise tah- b fidi ner R isinda ir. Her hangi bir fena netice Mamak iç da çalışabileceğim sahayı ha- An yüksek tahsil yapıyorum.» © j5; kü, ghrüye Aybar (Edebiyat Fa- Manda yz iy kaşesi Hora Bugün için ben işi tercih ediyorum. Miras, ârzusundayım. Çocuklarla lari ya dah cazib bulmaktayım, Ev di Besabıma, alışık değilim aha yi di w dan, vE vermiyor. Halbuki iş ha » yi i surette erkek hâkim olmalıdır.» © Fahrünnisa Can (Edebiyat Fa- kültesi coğrafya şubesi üçüncü sı - nf): «Yüksek tahsil yapmak, muhakkak ça- KD matuf değildir. Ben bir mecbu- Tiyet hissetmezsem kat'iyen (çalışmam. Lise tahsilini bir kadın için kâfi bulu - Tum. Çünkü asıl kükür Jise tahsili ile ya pılmış oluyor. Üniversitede daha ziyade mesleki bilgiler öğretiliyor. Blecbur kai-| madıkça kadının çakışması aleyhindeyim. tevlid etmekten başka hiç bir işe yara - maz, Belki fikirlerimi geri bulacaksınız. Fakat söylemek istiyorum ki, kadın iş hâ- yatında erkek ile yarışmağa kalktı mı garib bir mahlük oluyor. Kadın erkekle hiç bir zaman müsavat iddia etmemeli - dir. Okumasının aleyhinde değilim! Ka - dınları yükselen cemiyet yükselir.» * Yarın da Edebiyat Fakülteleri tarih ve| felsefe şubesi talebelerinin cevablarile anketimize devam edeceğiz. İ Nusret Safa Coşkun mm İİİ mmm Saldıray denizcilerimiz tarafından telkik edildi Evvelki gece Hmanımıza ge Almanyada inşa edilerek evvelki gece limanımıza gelen Saldıray denizallı ge- len Saldıray denizaltı gemimiz lerde merasimle sancak çekilecektir, Haliçte Valide kızağındn Alman Krup hareketli ve heyecantlıdır. Beliki | misi dün Deniz Komutanlığı erkânı tara» | tezgâhları idaresinde yapılmakta olan iki Ktü z #ahalarına hücumla, iktışaği, fından tetkik edilmiştir. Dolmabahgo ö-) denizaltı gemimiz de sonbahara kadar lâki tehlikeler husule gelmek. İünde demirli bulunan gemiye bugün-) servise girecek bir bale getirileceklerdir. | Wiüğümü sahte sananlar vardır, Fakat Bayfa 7 Elsiz bir adamın garib hatıraları z olarak dünyaya geldim ve buna emin olun ki çok memnunum!,, İngilterede (Elsiz adam) diye maruf olan Elroy yazıyor: Ekzersis yaparken dilerimi sakla - makta olduğumu sananlar var... Hayır ben ellerimi saklamıyorum. Çünkü el- Jerim yok... Elleri olup da ayakları ile bütün iş- leri mükemmel surette görebilen adam var mıdır bönden başka? Ben eisiz olarak dünyaya geldim. ğ Üç yaşında iken ebeveynim beni di- Zer çocuklarla mektebe gönderdiler. İlk taaccüb anları çabuk geçti. Ayakların: ile yazı yazmağı öğren - dim. Kalemi ayaklarımın parmakları arasında elleri olan çocuklar kadar süratle oynatıyordum. Başlangıçia müşkülât çekmedim der isem yalan söylemiş olurum. Her iş gi- bi bunun da başlangıcı güç idi. Tatil çanı çaldığı vakit diğer çocuk- lar gibi oyun oynamağa çıkardım. El- lerle oynanan oyunlardan geyrisinde pekâlâ muvaffak oluyordum, El şakası yapma fenadır derlerdi. Etlerim yok ki şaka yapayım diye cevab verirdim ve gülüşür idik, Talihim varmış zahir... Herkes bana karşı çok terbiyeli idi. Muallim diğer çocukları elleri ile dıkları halde feni bir surette haşlar - ken ayaklarım ile yazmağa muvaffak olduğumdan dolayı beni tebrik ederdi. On altı yaşına kadar mektebde kal - dım, artık bana aldıran olmuyordu. Di- Elsiz adam düşünüyor ğer çocuklardan hiç farkım yok idi. Ha unultum... Biz farkım vardı. Oda ayaklarımı mdbsanın üzerine koyabili- yordum. Sık sik bana sorarlar: — «Ayaklarınızı bu derece maharet- le kullanmağı nasıl öğrenebildiniz?» Bu suali daima ayıb buluyordum ve hâlâ buluyorum, acaba bir adama: eriniz ile iş görmeğe nasil â- ıştınız?> diye sorabilir i Ellerim yok .. Fakat ayaklarım var.. Binaenaleyh ayaklarımın ellerimin iş- #erini görmesi icab ediyordu, Bunu y muvdifak oldum. İşin bütün sırrı bundad garib gelir... Elleri olan insan- ların bile Zor muvaffak oldukları bir san'at idi bu... İki sene elektrikle oyma makinesile uğraştım. Muvaffak oldum. İşe başladım.., Bu sırada on sekiz yaşında idim. Der- ken bir emprezaryo'nun teşviki ile mü- zik hollerde numaralar yapmafa, yani artist olmağa karar verdim. Muvaffak oldum demeği fazla bulu- yorum. Çünkü karar «erdikten sonra muhakkak muvaffak olurdum ve olu- yorum bâlâ. . Taaccübümü mucib olan bir nokta vardır. Benimle görüşen adamların si- malarında daima bir hüzün eseri görü- rüm. Bana inanınız... Acınacak hiç bir tarafım yok... Böyle elsiz olarak o ka- dar mes'udum ki elleri olan adamlar benim kadar mes'ud olamazlar muhsk- kdk... bilmem ve kederden hiç hoşianmam... Müzik hollerde numaramı yaparken daima güler yüzlüyüm... Bu güler yüz- müteharrik bir) İ | | Elsiz adam şarab içiyor bunlar aldanıyo”'er... Ben hakikaten ve içten gelme urette güler yüzlü- yüm... i Herkes gibi olaydım belki (e bir bü- roda memur olarak kalırdım... Belki de alelâde bir amele olarak kalırdım. Halbuki şihdi artistim... İstediğim ye re gidiyorua. Vaktim seyahat ile geçi* yör... Hem de bavulsuz, çantasız seya- hat. Bazı adamlar bana sıkmak için elle rini uzatıyorlar tabii dalgınlık ile .. Onların bu hallerine o kadar gülece * ğim geliyor ki... O sırada onlar da w- tançlarından yerin dibine geçiyorlar... Bu anlattığım şeylerden sonra mağ mum bir dam olmadığıma kanmat ge- mişsinizdir... Ben kendimi diğer adamlardan ta « mamile farksız buluyorum. Kendimde bir eksik bulmuyorum. Diğerlerinin el leri ile yaptıklarm. ben ayaklarımla mükemmelen yapabiliyorum. Hem de onlardan üstün de yapıyorum. Bir de gençlik hatıramdan bahsede - vim: Bir endaht talimi sırasında bir mü « küfat kazanmış ve bir diploma ile taltif. edilmiştim. Atışlardan büyük bir zevk duyarım. Bir gün İngilterede iken bir atış müsdbakası yapılmakta olduğunu duydum. Hemen müracaatte bulun - dum, Benim müracaatim anında jüri heyeti azalarının takındıkları tavırlar görülecek şey idi... Müsabıklardan bazıları benim mü * sabakaya dabil edilmeme itirazlarda bulunnuuşlardı... İlirazda bulundu ben de.. Bu müsabakanm birinci mükâfatını kazamdım... Ellerim olsaydı belki dördüncü, be - şinci olurdum. ayaklarım sayesinde bis rinciliği kazandım Evlenmememe sebeb elsizliğim değil dir. Bekâr'ıktan büyük bir zevk duy - makta yım, Hem farzediniz ki evlendim. Müs » takbel ve muayye! zevecem benim & « yaklarımı masanın üzerine koymams müsaade eyliyecek mi idi? Tabii hayır... Halbuki şimdi o cihetten rahstım... İn- san her şeye itimad etmeli fakat kadına aslâ. Kendimi. etrafile anlattım... Şimdi artık siz hak ve" Bu vaziyet karşısında ellerim olma dığına şükredeceğim geliyor... Ellerim olsaydı ne yanacaktım?... İşte bundan İ dolayı Cenabıhakka hamdediyorum Elroy Çukurovada pamuk ekimi Adana (Husust) — Çukurovada pa - muk ekim faaliyeti hararetle devgm et mektedir. Son ay içinde bölgede yağ « murların fazla düşmesi, ekime sekte vermiştir. Şimdiye kadar pamuk ziraa- ti sahasının yüzde altmışı ekilmiş bu- Tunuyor, Ekim mevsiminin kapanma - sın4 daha 20 gün vardır, Bazı tarlalar- da erken ekilen tohumlar toprak üs - tüne çıkmağa başlamıştır. Arpa, buğday mahsulleri normal bir halde neşviinema bulmaktadır. Çak neş'eli bir adamım. Keder nedir) pılan tahminlere göre Çukurova: Muhtelif veziyetler karşısında ya- pa- muk mahsulü ancak geçen sene rekol- tesini bulabilecektir. Bu yıl ekiminden rekolte itibârile bir fevkalâdelik umul- amamaktadır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: