April 20, 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

April 20, 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kabahat kimin ? Aşağıdaki satırlar bir gazetede çıkan bir yazıdan aynen kopye edilmiştir; «Artık kabahat bizimdir: Gene meydan - Tardu, caddelerde boş paketler, buruşmuş kâğıdlar, tramvay ve otobüs biletleri, ka - de «Ne yapalım? i Bu yazının bir de hikâyesi vakdır: Adli Tıb müessesesinin yanındaki $0- kakta oturan bayan S. evvelki sabah erkenden komşusu Bayan R. nın kapı- sıni çaldı. Kapı açılır açılmaz ağlama - ya, bağırmaya başladı: — Ah komşucuğum, halimi hiç sor - ma, başıma gelenleri bir bilsen bana â- arsin... Bayen R. merak etmişti: — Ne oldun hemşire, nen var.. doğ - rusu meraklandım. — Ah hemşire ah, başıma geleni bir söylesem, yüreğin yanar. Benimki yok mu.. benim ki? w Kocas#m:? — Kocam yal — Kocana ne oldu, işinden çıkardı - Jar, yoksa hastalandı mı? — Keşke işinden çıkarsaydılar, keş - ke hasialansaydı. Daba fena, daha fe- na! — Söylemeğe dilim varmıyor, başına bir kaza mı geldi? — Keşke başına kaza gelseydi de bu hali görmeseydim. — Şimdi meraktan çatlıyacağım. Ne oldu kuzum? . — Daha ne olsun; bizimki bu yaştan sonra azıtlı. — Üstüme iyilik sağlık. | Bunlar bi'iyo — Ya sorma kardeşciğim.. herır a - zıttı. — Ne yaptı, kimle ne yapıyor? — Ah onu bir anlasıln, yapacağımı | ben bilirim. Bizimkinin işi Gelatada; öradan hergün tramvaya ( biner, nah şuracıkta tramvaydan inerdi. Üç gün - dür, tramvayla (o Sultenahmede kadar gidiyor. Orada İniyor. Ve tâ oradan buraya kadar yürüyor. Bunda muhak- kak bir sebeb var.. — Nasıl sebeb olur ki? — Sultanahmed civarındaki evler - den birinde muhekkak birile aşna fiş - nası vardır. Oradan geçerken kim bi - İir lâf mi atıyor, mektub mu bırakıyor, ben he bileyim? — Hakkın var hemşire, Allah kim - seyi doğru yoldan sapıtmasın.. bizim - kine bu işi açsam nasıl olur. — Senden çok rica ederim. Bizimki onu çok sayar.. şu kadar senelik kom - şuyuz, yaşca da büyüğü * O günün akşamı Bayan R. nın zevci, Bayan S. nin zevcini görür: — Birader söylemeğe dilim varmıyor son günlerde biraz değişmişsiniz.. — Ben mi, ne münasebet, nasıl de - gişmiş olabilirim? — Nası söyliyeyim. o Süpheyi calib bazı vaziyetler var da... Meselâ iş dö - #lisü tramvayla Sultanahmede kadar gidiyor, oradan eve yaya dönüyorsu - nuz. — Bu mu, ha evet. belediye tram - kutular yaptırdı ya.. bizim mevkifde bu kutulardan vok. Tramvaydan inin - ce bileti vere atmak da cezayı müstel- zim olabilir. Bu yüzden Sultanahmed - de iniyorum. Biletimi oradeki kutuyu atıp evime dönüyorum. İsmet Hulüsi . rm idiniz? | Tirel köylülerinin şapkaları nasıldır ? Tirol köylüleri, Pak ve Noel yor « tulerında ve bay « ram günlerinde re. simde gördüğü“ .nüz gibi 3 metre yüksekliğinde şap- kala: giyerler. Bu gakpayı nasıl taşı- yabilirler diyecek. siniz? Gayet basit: Bu çeşid şapkalar Bazı hayvanlar neden tostoparlak olup yatarlar?.. Kedi, köpek gibi bazı hayvanlar, uy- kuları geldiği vakit toparlanıp yattık - ları malümdur. Bunun ( sebebini öğ - renmek istediniz mi?.. o Bu gibi hay - vanların burunları en hassas noktala - rıdır. Burunlarına hızlı bir surette vu- rulduğu takdirde derhal . ölebilirle, Uyanık oldukları vakit kendilerini ko- ruyabilen bu hayvanlar uyudukları va- kit bu azaların: tehlikeden korumak i- çin toparlanıp yalarlar. içlerinde çıtalar vardır. Ayni zamanda | de bulundurduğu bir sopa ile dalmi'şe - hepsi de mükemmel şekilde kolalarimış | kilde şapkanın müvazenesin: temin et - tır. Tirollü bu şapka başında iken elin-İ mek ile mükellef bulunmaktadır. Okuyucularıma Cevablarım Bay 2Z. A. bana Hopadatı yazdığı mektubda; — Son Postanm «Gönül işleri» sü- tununda birçok genç kız ve kadın » ların koca aradıkları haberini gör - dilm. İşte ben bunlardan birini ala - bilecek bir erkeğim, yaşım 25, bo - yum 1,72, ağırlığım 67, diyorsunuz. Hoşuma gitti. Öyle ya, nihayet bu, bir alış veriştir, bazı hallerde neden panayır alım satımlarını andırma - sm! Mektubunuzun sonunda: — Hakiki adımla adresimi ikinci mektubda bildireceğim, demişsiniz. Merakla bekliyorum Fakat yolla « yacağınızı vâdettiğiniz mektuba mad di ve manevi vaziyetinizle tahsiliniz hakkında da biraz malümat ilâve e- derseniz pek memnun olurum. Kol- Teksiyonda boş yerler (o var. Onları doldurücağım. * A.E ye Hâhzamın yavaş yavaş zhfa uğ - ramaya başlamış olmasından kor - kuyorum. Meseleyi hatırlayamadım. Fakat ne olursa olsun, matlemki ö - zür beyan ediyorsunuz, hadiseyi ka- panmış telâkki edelim, * Bayan «H. İ.» ye — Erkek yoldan çıkmış bir genç kız için hiç bir mazeret (tanımaz. Hattâ eski zamanlarda olduğu gibi bu genç kız efradını tanımadığı bir çete tıtrafından dağa kaldırılmış ol sa dahi. Erkek fazla hodgâmdır, diyecek - tim, fakat kadınların oarasında da ayni damga ile damgalanacak olan - ların da az olmadığını düşündüm. Şahsen size acırım. Kabahatinizde suçun derecesini hafifletecek sebeb- ler ararım, bulursam memnun olu « rum. Fakat ayni tarz hareketi her - kese kabul ettiremezsiniz. — Ne yapmalıyım? diyorsunuz. Size ilk ve son tavsiyem muhiti - nizi değiştirmektir. Eğer şu veyatbu sebeble terkettiğiniz yola tekrar dön mek arzusunda samimi iseniz. amma, bügün bizim refika anlattı. Siz ii vav biletlerinin yere atılmamdları için | a Kadın Köşesi Kırmızı - Mavi pulover Koyu görünen yerler mavi, övür ta - raflar kırmızı - mavi karışıktır. Bu iki renk birbirine çok yaraşır. Fakat tabii bu, her kırmızı, her maviye uyur demek de- ildir. Hangi renklerin bir aradâ güzel İ görüneceğini bilseniz de açıklık, koyuluk derecesinde yanılmamak için her halde yanyana tutup uzun uztn gözden geçirme Tisin!z. Bunu herkes bilir amma, nedense herkes yapmaz. Yakışacağını umduğunuz renklerin bazan çiy düşmesine sebeb Ge bü ihmaldir. iktir. Karışık tarafları şöyle örüle » cektir. Lâstik örgünün üstüne bir kır - mızı (yüz ilmik), ikinci ilmiği örmeden (ters örüyormuş gibi) bir şişten öbürüne geçiriniz, yani bu ilmik mavi kalsın. Bun- dan sonra hep bu iki fimiği yani bir kır- mızı yüz ilmikle örmeden geçilen mavi ilmiği tekrarlarsınız. Dönerken gene kir- mmzıları yü örer, mavileri evvelki $i- radaki gibi örmeden şişten şise geçirir siniz. Bundan sonraki sırayı mavi yünle örünüz. Bu sefer kırmızıları örmeden ge- çiniz. Mavileri yüzüne örersiniz, Döner « ken de avni! şekilde örei z, Sonra ni - hayete kadar ilk sıradan itibaren bu dört sırayı tekrarlatsınız. Yemek bahsi: Zeytinyağlı bakla en iyi nasıl pişirilir ? Yemek pişirip te bakla pişirmeyi bil - jmiyen olmaz. Yalnız her pişiren de iyi pi- girmez. Baklanın bir derdi vardır. Rengi | kararıverir. Bir çokları buna mâni olmak için bakla tenceresinin kapağını açmama. yı tavsiye ederler. Bu, hiç te pratik bir usul değildir, Yemeğin içi görünmeyince suyunu kârarlamakta aldanmak ihtimali artar. Hattâ ölçü ile konulsa bile... Bayı bakla geç pişer, tahmin ettiğinizden çok su lâzım oluverir. Bazısı bilâkis umuldu- ğundan erken pişiverir. Bu sefer su çok gelir, Arasıra kapağını açıp yemeğe bak- makla bu suyu kâh azaltmak, kâh çoğalt- mak mümkün olur, Bizim tarif edeceği « miz baklanın üstünü - kararmasından korkmadan - açabilirsiniz. İyiliği bura - da, 1 kilo bakla - orta büyüklükte iki so- ğan - bir demet dereotu - üç buçuk kris tal çay bardağı dolusu zeytinyağı. (Fazla yağlı istiyenler dört bardak koyabilirler.) dört tane çay şekeri - ve tuz, Medelin mavi yerleri bir ters - bir yüz| Bir müddet evvel Fatihte Çırçırda işlenen ve Sangyi mektebi talebesin - den bir gencin ölümü ile neticelenen feci bir cinayetin muhakemesine A - ğırcezada başlanmıştır. Mahkemede okunan Oson tahkikat açılması kararına ve yapılan tahkikata göre, vak'a şöyle cereyan etmiştir: Suçlu Rıfat bir akşam yanında Niya- zn, İhsan ve Hamza isimlerinde üç ar - kadaşı olduğu halde, Şehzadebaşında Ferah sinemasına gitmişlerdir. Maktul Hasan da, Makbule isminde bir kızla birlikte ayni sinemaya gitmiştir. Sine- msda Rıfat, Hasanı arkadaşlarına gös- tererek: «— Şu genci görüyor musunuz? Bu benim ölen kız kardeşimle, nişanliydı. Şimdi, bu kadınla hayat sürüyor. Kızı bu akşam onun elinden alalım da, sa - baha ksdar eğlenelim» demiştir. Sinema bittikten sonra, Makbule ile i Hasan eve dönmek üzere yola çıkmış - lar, ve dört arkadaş da onların peşle - rine düşmüşlerdir. Yolda, Hasan arka- lise de, Rıfat takibe devam etmiştir. Ni- İhayet. Çırçır mevkiine geldiklerinde, yanlarına sokularak, münazaaya baş - lamış ve yanında bulunan makasla Hu- İ sanı muhtelif yerlerinden yaralıyarak, öldürmüştür. İkisini ayırmak üzere or- | taya atılan Niy#ziyi de, ayni makasla yaralamıştır. Katil Ağırcezada yapılan sorgusun - da, sucunu tevilen ikrar etmiş ve: — Kndın, sinemadan çıkarken ken - disini takib etmem için, gözüyle band Jsaret etmisti. Ben, bunun üzerine pe$- lerine takıldım. Hasan yolda, peşle - rinden selmemem için, bana söylendi. Sonra da, cebinden sustalı çakısını Çı- kardığını farkettim. Nihayet, Üzerime hücum edince, cebimdeki makası Çı - kardım. Kendimi müdafa için onu ya- raladım, demiştir. Muhakeme, şahidlerin celbi için, ta - lik edilmiştir. Bir sah'ekârlık davası ne'icelendi Ağırceza mahkemesinde, dün bir sahtekârlik davası neticelenmiştir. Suçlu Şükrü evvelce Harbiye mek - tebinden ihraç edildiği halde, başka - sma ajd bir hüviyet cüzdanı kullanmak ve sahte rapor ve tasdikname tanzim etmek suretile Maltepe askeri tisesine Çırçır cinayetinin muhakemesi başladı Katil verdiği ifadede genç mektebliyi öldürdüğünü tevilen ikrar etti: “Ben kendimi müdafaa ettim!,, dedi larından gelmemesini suçluya söylemiş | Mahkeme, suçu sabit olak Şükrüyü 2 sene, 5 ay 23 gün müddetle haps€ mahküm etmiştir. Hırsız bir odacı adliyeye verildi Postane gelir dairesi (o odacısı Ömef dört kilo ağırlığında Kurşun Omühüf sirkslinden adliyeye sevkedilmiştir. Müddeiumumilik suçluyu, Sultan * ahmed | inci sulh ceza mahkemesini vermiştir. Adliyede yeni tayinler Ankara Asliye Ticaret Reisi Münür, münhal bulunan İstanbul 2 nci Ticaref Reisliğine, Ayvalık Asliye ceza hâki: Şem'i İstanbul âzalığına teyin edilmiş" lerâir. Köy kâtiblerinin bilgisi artırıldı Eöylerde muhtarlara yardımcı mevki inde bulunan köy kâtiblerinin bilgilerin! artırarak umumi malümat sahibi bir ha le getirmek suretile daha faydah ve ve rimli bir şekilde vazife görmelerini temin maksedile şehrimizde bir köy kâtibleri kursu açıldığını dün yazmıştık. Bu kurslar bilâhare memleketin bütüm vilâyetlerinde açılacak ve bu kurslarda mezun olanlar köy kâtibliği yapacakları dır. Bu defa şehrimizde 44 üncü fik okuk da açılan köy kâtibleri kursuna İstanbul vilâyetinin kazalarına bağlı bütün köy“ lerin 70 kadar kâtibi iştirak ettirilmiştir. Bu kursa ayni zamanda, hariçten de girmek istiyenlerin kabulü kararlaştırık mıştır, Hariçten köy kâtibi kursunu ii mal etmiş olanlar, ihtiyaç vukuunda hef hangi bir köy kâtibliğine tercihan alına- caklardır. Şehrimizde açılan kurs bir hafta d& vam edecektir. Tedrisatâ ayın on yedin” ci Pazartesi günü başlanmıştır. Bu şekle göre kurs yarın nihayet bulacak ve köy kâtibleri vazifeleri başlarma DE dir. Kursta. tedrisat köy kanunu, nüfus iş# leri ve umumi devlet mevzuatı hakkın- da yapılmaktadır. Bu dersler, konferans şeklinde pratik olarak verilmektedir. Kursta öğretmen vazifesini, bu işlerde bilgileri olan vilâyet köycülük o bürosu şet ve memurlarile, vilâyet nüfus müdü- rü ve Bakırköy kaymakamı görmekter dirler, Köy kanunu ve emsali bilgiler, köycü* lük bürosu şefliği, nüfus işler, vilâyef girmiştir. Bilâhare iş anlaşılınca, mek- *ebden firar etmişse de, yakalanmıştır. ———— ———— unlu,suya atılır. Sudan çıkarılınca çen - tilmiş soğanla iyice oğulur. Hep bir ara- da, » yakılmış - zeytinyağına atılır, B'rez da un serpiştirilir. Tencerenin dibinin büyüklüğünde kesilmiş bir yağ kâğıdile üstü kapatılır. Kapak ta örtülür. Kendi suyunu salıverince Jüzümu kadar su ilâve edilir, Şekerler de içine atılır. Yemeğin üslü dajma kâğıdla kapalı kalacağı için arasıra tencerenin kapağını açıp kena » rından suyuna, pişip pişmediğine bakmak, rengini hiç bozmaz. Dereotunun bir kısmı | tuzla beraber yemek ateşten ineceğine | nüfus müdürü, umumi devlet mevzuatı" na aid melümat ta Bakırköy kaymak” mı tarafmdan verilmektedir, Eyed bağlar kırağıdan müteessir İzmir (Hususi) — Alaşehir, Kasabd ve Salihli bağlarından sonra Kemal - paşa bağları da kirağıdan müteessir ok muştur. Vilâyete gelen haberlere göre | dün gece Kemalpaşa bsölarına düşen kırağı üzerine zarar bazı yerlerde yüz“ de 15, bazı yerlerde de yüzde 80 dir. Üzüm rekoltesinin yüzde 25 nisbetin * de müteessir olacağı zannedilmekte * Yıkanıp ayıklanan baklalar limonlu ve yakın, bir kısmı da iner inmez serpilir. 'dir. eeeesmmara ——.. | Beceksızın maskaralıkla Saksıları sulamak için |

Bu sayıdan diğer sayfalar: