31 Temmuz 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

31 Temmuz 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

31 Temmuz San Pastam mın faf hem; sa ktir. Bunca ecan Şi, debten hariç bir iş değil midir?. Be - nim böyle şeylere kat'iyen Tizam yok- tur. Ve iştirakim de olama Sarayda, benim biraderim, atıp durur. Orayı taşlamak ana vazife olmuştur iy Ben, bugünklen rayın kapısma balta asiyorum Eğer baltam olan yere bir tecavi tursa, aramıza kan girer. Ve hem, Bo- rı peşime takınca, Etme #lirim. Ortalığı kırar geçiririm. Dedi, Kabakçı söyledikçe, şiddet kesbet- Mişti. Yüzü, al çuha gibi, kıpkırmızı kesilmişti. Arnavud Hacı Mehmed, olur olmaz gürültüye pabuç bırakmıyân zorbalar- dan olduğu halde, Kabakçı Mustafa - nın bu tehdidkâr sözleri karşısında 8” detâ sersemliyerek işi şakaya vurmak lüzumunu hissetti: — A mori, Kabakçı! Neye böyle ce - lalenirsin. Maksad, sana da ktu in. ağalar meşvere Hem, elçiye zeva) olmaz. rak da, söyle bakalı cedid) ile aran nasıl?. 5 ( mizamı Kabakçı, öfke ile salladığı ellerinin Üzerine düşen yenlerini, kollarına doğ- Tu ters çevirerek, daha hâlâ hiddetten titriyen sesile cevab ve: — Hah... Gördün mü, derd meseleyi... Eğer ağalar bir çıban başı koparmak istiyorlarsa, oradan tut sunlar,.. Hatunlarm saraylarını taş Iy larma, dünya ve âlem etmiye kalkan kârataların kafalarını koparsınlar. Hacı Mehmed, bir kuürn > kıs gülerek Kabakçiya & decek gövur — O da olacak.. merak etme, o da Şayet bu yolda ağı se, sen ne dersin? « Kabakçı, sağ elini evvelâ kalbinin Üzerine ve sonra başına koyarak cevab verdi; — Can baş üzerine derim.. ayakla - ban yoldaşların en önünde bayrak çe erim. — Söz mü”. —Sözünden dönen?. — Ocağın maskarası olsun. Söyleşme, burada bitti. Hatice tan sarayının taşlanması işinde muvaf- fakiyet uğradığından dolayı mi İccesir olan Arnavud Haci Mehmed, mı cedid) meselesinde Kabakçı. tin fikrini açık ve sarih olarak öğren - ine sevinerek çıkıp gitti. * Yalnız kalan Kabakçı Mustafa da, Ayni hâleti ruhiye içinde idi. Hatice sultanı hiç sevmediğ Gun sarayını taşlatmayı dü: 4k kadar ilerlemiş olan cerey e ı müteessir. etmişti. Fak Tü hazmedemediği nizamı cedid a- çehinde beliren gizli ittifak onu se - İndirmiş, hissettiği tesiri derhal izale SFlemişti, abakçı, Hatiee Ssultandan ekle beraber gimdi ona karşı X "nde bir minnet beslemek mecburiye ci hiss yoresi Ve, bu minnet bor. nıyarak, bunu bir! Biri, iylediği gik pısına bal ref ve haysi Bugün a| etmez - Öfke-| SON POSTA SE SULTAN aI İtafa, erti beş on buna zemi, Emsalsiz fedakâr) Hatice si Bun ar, kâfi değil m Lütfen, ber et...» diye yalvaracak perestiş ediyorum. kabul Hâşa; Salâtin sar: düşünüyordu. macunu biraz f. bilir ki bu eshiller, |9* : ng bu düş i ni vie İy leri varıyordu ki, bir iş ederler. Ona bina-| tık Hatice sultana hak vermek için Sultan hazret- | kendisinde tamamile bir hak buluyor- öperim. Ocaklının İdu. bu âdetini hoş görsünler. Dedi... Kabakçı, hakiki maksad: balta asmanın sebebini bu ilde tevil etmek suretile cidden bü- bir nezaket güstermi Şimdi sıra, ikinci düşü ke gelmişti. (Gâvur bah ressam Melling'in, saraydaki manları vardı edebti gn, kap hariç ya balta astım lerinin ellerinden O zaman-derhal masasının başına gizlemiş. şarkın muhteşem yıldızı, Ha- tımın parlak nüru!.. Kalbimin bibe rurut.) ? mektub du. rla süslenen i yazmıya Fakat Melling, tarh ve ta » İvücude resimde, de, esrarlı | bahçeler menedecekti? ha - ve inşa eylemekte yük- biliyetini bu de gösteremiyor.. parlak his ve fik lerine hâyran kaldığ vik bir aşk mektubu geti er. /mamlar bina sek san'at dehâsymın Elveda, ey şar zabilmek için, Ve elveda, ey tat kıvrım saatl önünde k rce masasının m kıvranıyordu. Bazan bu aciz içinde o kadar bunalr yordu ki, önündeki parşümen kâğıdla- parça e emi öfke Gelelim ressam Mellirşr'e. yreddin ağanm sürgüne gittiği gündenberi bu büyük san'atkâr, artik his ve hayallerinin en yüksek şâhika-|” sına çıkmış bulu e yo et kazanmış olan bu emektar adamını sürgüne göndermesini, mü hasıran kendi ş mniy ğum be kadar $ diğim için, ben bir Diye, söyleniyordu. ahsına karşı gösteril - bir fedakârl”k addediyor: i — Bundan büyük sev bilir mi ti seviyor. itirafa gururu Kimbilir belki de pir yangın erek böylece tatlı bir şab (Topl en zevk duyuyor... Fakat bunu a, üçüncü Selimde yeni bir i Sarayburr ade etmiyor... ii ız bir k bu böyle devam etme - yaptırmak is meli. lüzumsus'yere uzayıp giden'bü |: İaşk komedisinin son sahnesini Ge oy * Padişahm bu arz tirmek için derhal raya celbedi den radıktan sonra, artık perdeyi İnd li... Bu leziz ve m ben yarat! ya getirme ne- fis aşk oyununu, Şu halde, onu son de bana düşer... na- | savvur edilen ri gezdirildi; (Arkası var) Zaten,' — | Çanakkale Halkevinin dikiş ve elişi sergisi ) nefret| | Çanakkale (Hususi) — Bir yıldan -Jtır ki, mevcud sergiyi ziyaret etme - nakkaled tek ferd kal » hepsi de serginin muva işlerine hi İberi devam edi dikiş, biçki ve elişi dersle Halkevi salonunda merasi: rinin tirilen işlerde z & İturanlara inhisar inin fevicali “İzalardan dahi i geymişle: nda 65 bayan) yi ge vE 9 ve bunlara an Hüs vİ Resimler sergiden bir k tarafından o meccanen |fiyi açan memurları, Halke ders vetilmiştir. Bu-bir yıl zarfında (ne devim eden bayatlati göstermek - kadar muvaffakiyetli işler başarılmmış- | tedir. le olduğunu isbat e ve ene EE wi ve ser- i dörsleri- “İdam da elçimiz brentler |: Sayfa 13 16 ncı asırda İstanb Türkçeye çeviren: Bir sığırın dörtte biri, iki koyun, al- | es hayvanı, muayyen bir öl i-) » bal, baharat, tuz, ku- üzüm ve şarab, hayvanlarımız in de kâfi miktarda yem. Türklerin (Saka) dedikleri bir adam)| İbergün kull anabileceğimiz. kadar de fıçılar içinde su getiriyorlardı. Bu & den yıllık ücret ve gün| İdelik yiyecek alıyordu. İ İ * Burada bizi başkaca yapacağımız işler olmadığından her birimiz sevdiği- miz bir musiki âletini çalmasını öğren- | miye başlamıştık. Bazılarımız da yay ve okla nişancılık talimlerine başla - mışlardı. Bir gün, bazı arkadaşlar, meşhur A yasofya mâbedini görmek arzusunu| i/har etmişlerdi. Binaenaleyh berabe- rimize aldığımız bir yeniçeri ile burâ- yı gezmiye gittik. Hususi m aade ile, ye yolile ve beraberimizdeki ye- niçerinin yardımile bu şöhretli binanın “Dahilen ve haricen- her tarafını gez- dik. Ayasofya; e doğu Roma imparatorlu. ğunun on üçüncü hükümdarı Justini- | an tarafından, büyük masraflar ihtiya- rile, inşa ettirilmiş ve yapılm. yıllar sürmüş bir binadır. Fakat bugün Türkler, onu kendi ibadetleri için ca- mi yapmışlardır. olunur. Biçi- fiya daha yük- k ve geniştir. Bu binanın tam orta- da yüksek bir kubbe ve değirmi ke- e üze- İn rinde üç s leriler yüks " 1 larla sü ii ştir. Ve birçok kandı. | le anlatayım ki ben bundan daha lâtif bir mâbed görmüş değilim. müşter re daha geniş Fakat zam la bunlar harabiye yüz tutmuş ve bu- İgünkü mihrab ile orta kısımları kal- İmıştır. Aş Baron Wratislaw” ula gelen Bohemyalı ın hatıraları: 24 Süreyya Dilmen Sultanların kızları nuni sultan Süleymanın kabrinin bir ında kıymettar ta bezenmiş yet güzel bir kılıç ve öbür yanında da bir okla bir sadak bulunmakta ve bun- ler bu hükümdarın hayatının savaşta sona ermiş bulunduğuna rümuz ol “ maktadır, ltan kabirlerinin türbelerde sureti bulunduğu bu hsusada tayin e ve rak bu ölüler için kur'an okurlar ve dua ederler. Bu cami ve bunun yan başlarında» ki türbelerin çok yüksek birer İeseri olduklarını kaydetmek gerektir. Mübede herhangi taraftan girilsin, ortalarında güzi yapılmış şadırvanları İcıklar vardır. girilirse bir tarzda havi Bu şadırvanların sulari- le Türkler, camie girmezden önce, nin emrine tevfikan, el ve y ayaklarım yıkayarak ? i ve türt leri paralar arla süslü ve görenlerin celbeden Aş gün len hayir müesseselerini hamamlarında yıkandık. sı bir hakika dıkları evlere « harcamıyorlar. Bununl ğlmiz rmer tak de akat güzel veri sayesindi m tekkelerini (imsret) dei de gezdik; ni slar cami, çok mila et) ve han yüksek paralar sarfetmekte ve k rı cidden çok güzel bir stilde inşa et- İbi muhafaza ve ları temi ve vakfetmel Bütün iöre gelince: sokaklarmaân görebilme bir gün rin d lik we yuka zın darlığı bazı evlerin gü: zarasını da gidermekte elce man- Tarihi eserler ar ve yarığlarına raa rom) vardir dan mamul Gene olan (Hipod - ki bunun or ik bu m bedleri bu model üz dır. Bu mâbedin kubbesinin iç yüzünde ve (Mahfeli hümayun)a yakın bir yi rinde hâlâ (Salusu Akdes)in türlü İ renklerle ve mozayik olarak yapılnış| resmi görünmektedir. Türkler bunu bırakmışlarsa da armışla; aslında olduğu gibi bütün şahısların gözlerini dır. Sultan Selim bu resme & rak resimlerden birinin tir. Bu ok hâlen saplandı, maktadır. Bu mâbede yakın bir yerde Türk pa. dişahlarile zevcelerinin boğdu İsaş gocul Bunlar değirmi biçimde, üzerleri ku şun kaplı kubbeleri havi bir ta çük yapılırdı erkek veya kadın sultanların rı kıymetli al ve lâtif kuma ir ok atı delmiş - nde dur- mm mezarlar » Bunların içinde emek diba de altın i Her mezkrm başında k veenü ie mesturdur. güzel ve ince ketenle yapılmış klar bulunmaktadır ki ayni ka - m sahibleri sağlıklarında be larında taşımışlardır. Bu Kavuklar bi- tüy ima | | ünden eridirler kabrın 'baş ucunda ve büyü lar içinde kalın bal mum rer tutam turna yap İs | İtun döha İzim oturdu akta alan Bonlardan başka zikre de dir ki bunl nilen yerde bu nun kaidesinden yu parator Arcadius'un tarihçesi kazınmış ve vi nin tam tepesinde beykeli konulmuş idi. Bu sütun, dahli len yapılan merdivenlerden olayı bir sütundan ziyade (helezoni merdi- ven) denilebi lunm. de Nöbetçi eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şun- lardır: İstanbul cihetindekiler Abdtikadı Fatihte: (Misame CHA), Ey Kadıköy, Adalardakiler: köyünde: (Kadiköy), Ür makta idise de bunlar o sirada y yorlardi. Osmanlıların onuncu padişahı Ka- Ahor), Sariyerde: (Osma: * #ğindel Reza), NN

Bu sayıdan diğer sayfalar: