31 Temmuz 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

31 Temmuz 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Yerli Mallar Sergisinde hususiyetler Akşamları koca sergi sanki kuşdili çayırı 81 Temmuz | Radyo Bahisleri | | Amerika radyo diktatörü id Sarn Sayfa ? David Sarnof su kahimamış bir Rustar, babası ile Amerikaya hicret : ettiği zaman, henüz 14 yaşında bir telgraf kablosu fabrikasına pos - tacı olarak girmiştir. Fakat bununla kalmayıp süratle yükselmiş, 30 i yaşında Amerikanın en büyük radyo korporasyonuna umum müdür ; olmuştur. Bugün radyoya tabi her şey onun elindedir. emeae Amerikanın radyo diktatörü David Sarn of bir konferans verirken (soldaki zat) David Sarnof Amerikan radyosu dik- ttörüdür, Cana yakın, kibar tavırlı,İtü, O vakit telsiz telgraf henüz çocukluk tamüssıhha bir adamdır. Onun yapmak- ta olduğu işleri görebilecek adama güç Tastlanır... David Sarnof, o Arerikanm i ve bedii hayatına ald her kısımda İemayüz eylemiştir. Sinema şirketleri, Mia yirketlerile müzikboller, gramo - ia kabuller ile çok yakından alâkadar - ir, David Sarnol, kendisinin bir «Selt Made mans olduğunu şeref saymakta - dir. Esasen Amerikada o âdettır: Kendi , kendi kuvveti ile yükselenler ö- Vünürler ve bu hareketleri ayıb sayıl Maz, bilâkis çok takdir edilir. Bu adam Rusyada doğmuştur. Henüz &üçücük çocuk iken ailesile irlikie Amerikaya hicret eylemiştir. O- Yada babası günün birinde birdenbire Velat eylemiştir. O vakit kendisi 14 yar İdi. Annesini ve kendisinden kü - dört erkek kardeşini geçindirmek va ona yüklenmişti. Üvvelâ bir telgrat kablosu fabrikasında ig © olarak işe alındı. Haftalık ücre - Üeş dolardı. Bu para ile ailesini geçin- irem yecağinden «New York ay inde dahi iş görmeğe başladı, altı ape dda telgraf makinesi ile muha - usulünü öğrendi.. diyez telsizlerin icadından bahse - hog 2€ başlanmıştı... Küçük David Sar arşı selarını sıvayarak hemen. telsiz iş- Yele Meşgul bulunan Merconi Wireless “Eraph Company'ye girdi. Bir Sene sonra bu ŞO aperatörü sifatnı Vakit yaşı 16 idi, bu ,, *$! yaşında elde eylemiş olduğu büyük, affakiyet, hayatı üzerinde pek bir tesir yaptı. kumpanyanın en Kazanmış idi ve Sm sekiz yaşında Nevyorkta Markoni Yonunda manager o'du. Riley Yaşında şimal kutbuna gitti, Bir taç, yahaki ki nin telsiz muha - Du Vazile olazak üzetine aldı, Er - ML Nevyorka döndü. Bir gece is - Vag, vida bir imdad işaretinin farkma Ben, Bu imdad işareti pek zayıf olarak m Si idi. İşareti veren Titanik ge - Yari i Bir buz dağına çarpınış, batı « a Day; di Bağ Samof bu faciamı kulak şahi- Yu, Yar ir i t dn 8$ yavaş denize batmak - iş, « geminin © son dakikalarını Kari, saniyesine tesbit etmiştir. vive lan yedi yüz yolcunun isim ve erini âlemin dört bucağına bil » kumpanyaları, konserler, bütün Tes-' Heralde ! dirmek için üç gün didindi. Bitab düş - devrinde idi. Böylece yirmi bir yaşında kudretini, bihakkın isbat etti. Bu muvaffakiyeti üzerine Marconi şir ketinin muallim ve mühendisi ünvanını aldı. Az sonra başınühendis muavini ol- du. Gene bir müddet sonra «Contact ma- bager», «Asistant trafic manager» vazifo- lerine tayin edildi, Birkaç ay geçince Marconi kumanya - sı R.C, A, ile birleşerek mühim bir rad « yo tröstü vwücude getirdiler. David Sarnaf, otuz yaşında olduğu hal de Amerikanın en büyük radyo teşekk'i- Ki olan Radio Corporatlon America'ya u - mum müdür tayin oedildi. Az sonra, bu | teşeldeğlün meclisi idare reisi oldu. Sekiz senedenberi bu vazifeyi işgal eylemekte- dir. Amerikanın değil yelniz bütün radyo merkezlerini, fakat radyo ile alâkadar bulunan #ileimle teşekküllerin: kontro- Ti altında bulundurmaktadır. 'Teşekküllerin en ince teferrüatına kx dar hepsile yakından meşgul olmaktadır. Radyo makinelerinin imalâtındat tu - tunuz da, Radio City Müzikholüne, Nev- york üniversitesine, caz orkestrasından Toskanini'nin orkesirasına kadar hepsi o- bun nezaretine tib! bulunmaktadır. Bundan bir müddet evvel David Sâr- nof karakış esnasında radyo ropörterle - rini İsviçredeki Saint Bernard rahib ma- nastırma göndererek Pazar günleri kili - sede söylenilen dusları Amerikaya yay - dırımştı. Radyo alıcı makinelerinin bu dağlara çikarılması mühim bir mesele İ- di, Nihayet neşriyat Amerikadan mü “ kemmel surette ( dinlenildi. Rakiblerin dualarından sonra sıra meşhur Saint Ber nard köpeklerine geldi. Bu köpekler mik rofon önüne getirilerek Amerikalılar $ - çin bavlatıldı. Köpeklerin havlamaları - na Amerikan köpekleri gene Tadyo Vası- tasile cevab verdile, Bu neşriyat h Amerikalılar tara- fından urutulmamıştır. İşte Amerikan radyo diktatörü David Sarnof, böyle bir adamdır. anasenssnasasnss0n sne KE9EEANA Bursada şarbon aşısı Bursa, (Hususi) — Koyun, keçi gi- bi küçük baş hayvanların şarbon has talığından korunmaları için, vilâyet baytar müdiriyetince aşı yapılmış, bunlar tamamlandıktan sonra da ikinci kademe olarak vilâyö- tin diğer kaza ve köylerinde aşı ame - İfyesine başlanmıştır. RE ia aşı yapılmakta - z dır. İlk olârak merinos muntakalarına çiçekler.. Alah Allah dedim, şimdi bazı-|den ve sergi hakkındaki umumi intıbala. | rumdan bahsedeyim. Yukarıda söyledim, sergiye beş kuru-! Canınız mi sıkılıyor? Eğlenecek i bir yer arıyorsunuz da, hiçbir tarafı gözünüz mü tusmuyor? Ne lüzum var, plâja, g1“ Zuntuya gelmeğe.. çeyreğe kıydınız mu istediğiniz kadar eğlenmek. hem de hoş- ça vakit geçirmek mümkün. Yerli Mâilar sergisine gidin!. Her sene burası bir pa- nayıra benzer. Bu sene biraz daha ağır başlı. Evvelki yılların Ifübalilikleri yok emma, gene eğlenmek pekâlâ kabi Zira, eğlencesi kat ve kuvvetsiz İstan-| yor; eğlence ile münasebeti bile ei yerleni bu şekle koyuyor. Yerli Mallar sergisi bunlardan biridir. İşin farkına varan Mili Sanayi Birliği bu sefer beş kuruş mâni tedbir olarak #coymuş. Bu itibarla bazı gaaflerde inler, cinler sergi heyeti tertibiyesi fle maç yap- makla beraber, akşam üzerleri mübarek sergi Kuşdili çayırı. Hele koridor safala- rını sormayın! Küçük, dar filân vaktâ, ve İlkin Heybelideki büyük turlar kadar heveslisi var. Yerli Mallar sergisi, yalnız iktisadi ha- yatımızla değil, içtimai hytımızla da sıkı sıkıya al&kadar, Bekârlar snketine cevab gönderen dkuyucuların kulakları ! çınla- sın! Kim demiş, insan umumi yerlerde ta- nışmaz. anlaşmaz, diye. * Sergide maketlerle yarınki İstanbulu gösteren bir pavyon var. Prost plânına göre, bu maketlerle müstakbel İstanbulu görüyoruz. Ben kendi hesabıma, uzun u- zun, gözlerimi kapayarak, tahayyül ede- rek, seyrettim. Zira, bu kontrplâk uyun- cakların, teş, tuğla, beton, bir kelime #le eser halinde hakikatleşmesi, (zamana muhtaç... Pavyarda biraz kalabalık olunca ho- parlör de konuşmağa başlıyor: — Sayın bayanlar, baylar. burada ya- riınki mamur İstanbulun ana hatları gös- terilmiştir.. ilk... Spikercik bunu, pavyonda beş kişi top- lanır toplanmaz, tekrarlıyor, ne güzel usul... * Serginin bariz hususiyetlerinden biri- gi de, sengiye benzemiş olmasıdır. Mak, ha umumi oduğu Si Dial lehine kaydedilebilecek bir keyfiyettir. Hatay pavyonu, mallarını pek çabuk| tiden çıkardığı için. mütemadiyen yer- leştinme safhasında. Masaların üzerine tabak tabak konulup teşhir edilen iri iri kayısılar, kaşla göz arasında eksiliyor, tabağı saat başında yenilemek icab edi- yormuş. Hatay bizim değil mi artık. ka- ha itina ir şir e bir çiçek parkına girmiştim. O rengâ- renk güller, iri iri karanfiller, kasımpat- lar, papatyalar, çiçek açmış şeftali dal ları, yaban gülleri, aklınıza gelen bütün larının mevsimi, değil, nereden bulmuş- lar bunları. Burnumu yaklaştırdım. Bur- zinoya gidip çifte tarife sistemi ile bo-| * -İkinel güzel eser, Bm ler, grafikler ile, yerli sanayün inkişafı, | yal yardım Şşibesinin köşesidir. Bu şube- yarın alacağı şekil bugünkü durumları | nin başımda bulunan Dr. Süreyya Kadri gösterilmiş. Bu geçen seneye nazaran da-| Gür beş senedenberi, birçok hayır mües- seselerine örnek olmasını temenni etti- im bir teşebibliste bulunur. Sergiden be- İdava bir pavyan alır, burada, ticaret BEER Hevecii ra etiğin | mana bir kazanç rafhveri etrafında mü- RX meni gen takımları, temadiyen dönüyur, Soğuk © meşrubatın muhtelif işlemeli eşyayı teşhir ettirir, gi dr iy yok. Herkesin elin- Bir hayfi de satım yapıldığı için çohuk-! i “Bayanlar, Baylar... Burada yarınki İstanbulun anahatları gösterilmiştir, Hatay paviyonunda masaların üzerine tabak tabak konulup teşhir edilen iri iri kayısılar kaşla göz arasında eksiliyor Sergide teşhir edilen ve çok rağbet gören sun'i çiçekler Çiçekler yapma imiş amma, kokuları da umululmamış.. Bana daha çok takdir hissi veren, bu gözel şeylleri iki genç kızımızın yapmış olmalarıdır. Şimdiye kadar bu yapma, fantezi, çiçekler Avrupadan gelirdi. Ba sene Üdküklar Kız San'at Enstitüsünü bi- tiren Müzehher ve Fazıla Çandarlı minde iki kızırmz, tam yirmi iki günde koca pavyonu dolduran çiçekleri yarak sergiye İştirak etmişler. Şimdi harice de gönderiyorlarmış. Bu cidden zarif san'at eserleri, estetik zevkimizi tı- is- ka basa doyurduğu gibi, yabancı piyasa ile rekabet etmesi bakımından da Iktısa- den memleket için hayırlı... * Sümerbank, Tümensa, İnhisarlar pav- yonları dekorasyon itibarile çok mükem- mel. Neşriyat pavyonları güzel hazırlan- mış olmakla bereber. halka. kitabı sev- dirmek ve aldırmak tedbirlerinin tulması bukumından noksan... * Bonmutad, gene dondurmacılar, ay- rancılar, niyelçiler, her zamanki yerleri- ni #hmaşlar. Basmacılar, ağızlıkçılar gene mevcud.. fakat bumlars dışarıda yer tah- unu- > 5 sis edildiği için, sergi Mahmudpaşa çar- Yarını düşünerek bugünü unutturmak, şısma benzemiyor, Zaten içerde satış ta yapılmıyor. * Sergide nazarı dikkatimi celbeden i- ü Halkevi s0s- yısıının tadına bakmak hata sayılmaz. |larını, çocuklarını, elişi yaparak geçin- © Yalnız pevyonun tertibinde biraz da-|diren faki? kadınlarımıza burası senede bir defa faydalı bir pazar, hem de onları teşvik için bir vesile olur. Bu sefer ka- Sergide en hoşuma giden köşe, sun'i) dınlarımızm zarif, üzerinde gö çiçeklerin teşhir odildiği pavyon oldu. İ-İsan'at halinde sembollenmiş İşlerini hem çeri girer girmez şaşırdım. Sanki nefis) orTar, hem sosyal yardım şub. i hesabına ki tarafh bir takdirle seyretti; nuru * Şimdi biraz da size sergiyi rumun zirvesi hafif dalanmakla beraber, | şu almadan bırakmıyorlar, nefis bir koku duydum. Bu yüzden her seneki bayram yeri ha- hazır-| gezenler-| Hi yok. Fakat buna rağmen can sılanbısile | saatlerini öldürmek istiyenler gene mev- cud.. bilhassa akşamları koridorlarda, bahçede, geçen seneki serbestiye iç çeke- rek dolaşanair, «ser; buluşalım!» vâ- dini akmış olanlar, ve.. geçen seneki ser- gide tanışıp ta, bu sene gene hatıraları ihya etmeğe, yahud tazelemeğe gelenler fazla oluyar. Bütün bir mahallenin kızlarını teslim alıp, önüne katmış babayani kılıklı bir kadın; kapıda, dühuliye diye yakasına yapışılınca, şaşırdı: — Beş kuruş mu?.. İnan olsun fazla, diye itiraz etti. hem çok fazla. Üzerine İkırk para koyar da, çöcuklar: sinemaya götürürüm. Şimdi kadınları bütün sine- malar 6 kuruş. Kızlar ipek çorapların teşhir olunda- ğu pavyonda. dört tarafa o dağılıverince te'âşa düştü: - Ayml, söz verdinizdi, hani beni üz- miyecdktinizdi.. ben hanginizin peşinden koşayım. Şu delikarlılara bakın bir ke- re.. aç kurd gibi bakıyorlar. Kız Necmi- ye bu tarafa gel, Hayrünnisa, sen kardeş- lerini bırakma bakayım! Koridor nihayetinde başka bir müsa- faha: — Hatırladınız mu, geçen sene sizi iki defa görmüşlüm. İkisinde de kalabalık arasında kaybolmuştunuz. Verin kulağınızı başka ir konuşmaya: — Annemden izin slıncıya kadar akla karayı seçtim. Yerli Mallar seryisini ar. kadaşlarımla gezeceğiz, dedim. Kardeşi- ni de götür, dedi. Peşime takılacaklar di- Ye ödüm koptu, Çok beklettim mi?.. Bir tarafta ath karınca, bol müşteriyi Kulmuş,, Roma - Berlin mihveri gibi a — Baş yek! Feryadları araşında ipli niyeteiler.. Diyorum ki. kendi kendime, bazı ta. rafları buranın sergi tekniğine pek uy- gun, bazı tarafları panayırden bir geçen seneye nazaran n ğumuza, beklediğimiz isim vermeli bur; Derken hopa Saçlarıma ak düşcü söna bir od bula madım? Nerede Ise ben de ihtiyarlıyadağım. Yıllardır, geziyorum burasını! Doğru. ben de bir ad bulamadım. Nusret Safa Coskur

Bu sayıdan diğer sayfalar: