12 Ağustos 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

12 Ağustos 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10. Sayfa 12 Bayfa Ema” “Son Posta, nm Hikâyesi FIRTINADAN SONRA Ka UNUN... Vemzaz : Muazzez Taksin Berkand AWEEMMiZ Jale ile Nejad, çok sevişmiş bu fki ni- şanlı, hiç yoktan birbirlerine darılmış » dardı. Jale Nejadı kabahatli buluy: Nejad da tamsmile suçsuz olduğunu bil- Lİ diği halde kendisini bir ne koyup boyun eğm Fakat çok indacı ve şi lısına bir söz & ndisi- ni affettirmek için olsun ricada bulun- imkânı yoktu, daha ağzını açar Jale hırçın ve sinirli bir sesle: — Seni dinliyecek vaktim yok! diye - rek odadan dışarı çıkıyordu. İlk günleri bu vaziyeti alayla, eğlence kabul eden delikanlı yavaş yavaş ü- başlamışt; çünkü n bir aydanberi devam edip gitmesi mh - sile aralarında ciddi bir anlaşamamazlığa sebebiyet vere di, sabah Jalenin bisik - ietle Tarabyaya gideceğini haber alınca ona beraber gitmelerini teklif etti; fakat bu teklifi de, bundan evvelkiler gibi inad ve hırçınlıkla karşılandı: - Hayır, arkadaşa ihtiyacım yok; yal- Bız gezeceğim. — Sen bilirsin, Bu cevabı vermesine rağmen Nejad pişanlısmı uzaktan ve ona belli etme - den takib etmeği muvafık buldu. Bir ay- danberi devam eden bu dargınlığın altın- da, inad ve kapristen daha mühim bir sebebin gizlenmiş olmasından korkmağa başlamıştı. & razı * Jale nişanlısını üzdüğünden dolayı için için seviniyor ve bu sevincin getirdiği vehşi bir zevkle bisikletinin pedallerini riyordu. Arkasından Nejadın kendi- sini takib ettiğinin farkında olmadan nda süratle Jemekte iken siyah bulutların i cesur gibi enç kız, ilk gök gürültüsile beraber silâhlarını tes -| in kızı Semi- ha hanımısınız öyle mi? elâ bana «kızım» ve «sen» derken şimdi hürmetkâr bir tavır almıştı am. sesinde ilimadsızlık vardı. Adeta e ve kulaklarına inanmak is « zümde, omuzlarımdan kıvrılarak düşen siyah (o örgülerimde, rengi uçuk entarimde, buruşuk etokle- rimde, zayıf vücudümde, yırtık ayak. kabılarımda, ağaçlarla ve topraklarla uğraşmaktan yaralanan ellerimde, vel hasıl, bir genç kız vücudü içinde giz - lenen yaramaz erkek çocukta dolaşı - yor, tepemden tırnağıma (okadar beni tetkik ediyordu. Sinirlendim: — Benden ne istiyorsunuz? Sesim hırçın ve isyankârdı. Bu ua. Him onun aklını başına getirmiş ola - cak ki dikkatle gözlerime baktı ve bu defa bakışları yayet ciddi ve kat'i ol duğu için bende nülayamadığım ve tah hil etmeğe muktedir olamadığım aca - yib bir tesir yaptı. — Size evvelâ henüz haber almadı. Zınız bir geyi söyliyeceğim: Bir hafta evvel babanız öldü. Biraz evvel babümı (tanımadığımı söylemiştim. Öyle iken yine bilâihtiyar titredim ve düşünmeden sordum: — Öldü mü? Nerede? — Beraber Viyanada idik, otelin garsonile bana haber gönderdi. Yanına gittim. Birdenbire rahatsızlan. dığını söyledi. Son zamanlarda esasen kalb hastalığından iztırab çekiyordu. — Hemen o gece mi öldü? — Hayır, birkaç gün yattı. — Siz hep yanında mıydınız? — Evet, son dakikayâ kadar onunla! beraberdim Bu sualleri sormama rağmen vahşi kalbim onun ölümüne karşı lâkayd ka- Uyordu. Sade garib bir tecessüsle tafsi. 1At almak istiyordum! — Viyanada m: öldü? arık olan nişan-| | Bir şimşek.. bir yıldırım. müthiş bir| tarrake... Tam Hacıosman bayırında, a ğaçlar arasında bulunan Jalenin korku - çor, elleri a - yette bisikleti mesine ve bir yere sığınmasına imkân voktu. Esasen hangi tarafa dönse, yüksek ağaçlardan başka hir şey göremi. yordu. Halbuki börle fırtınalı havalarda İbir ağaç altına sığınmanın tehlikesini de İtakdir ediyordu. Birdenbire gürletici bir ık ve yerin İaltından yükselen müthiş bir gümbürtü İle aklı başından gitti. Bırkaç adım w zakta bir ağacın ırım düş müştü. Ne yapacağını. nereye kaçaca - ğını bilemeden ellerini yüzüne kapadı ve bilâihtiyar — Nejad! diye bağırarak başladı. Tam o dal ohun korku fle kendisini imdadına çağır. dığım duymuştu. Bir hamlede ona kp - sarak kollarından tutta ve onu yakmda- ki yıkık ve metruk bir kulübeye kadar sürükledi. Nişan'ısmın korku arasında hir ditsiin. meden ve en tabil bir hiimi gibi kendi - İsini hatırlaması ve kendisini çafırma delikanlıyı mes'ud etmeğe kâfi gelmisi fakat bu saadeti arasında da birkaç dak ka evvelki ıztırabım: ve bir aydanberi de- vam eden üzüntülerini aklından cıkara. | K9biliriz sevgilim. mıyor. aralarındaki bu manasız darşın. | GePç 15z başını kaldırarak nişanlısı - hh bu fırsattan istifade ederek ortadan |'U" Yüzüne baktı ve onun gözlerinde ken kaldırmak İstiyordu. Bunun için, Jdisine çok yakın olan ışığı görünce.gü - Jale | & şaşkın ve korkak bir halde, her simsek | Ü22'di- — Evet fırtına dindi; haydi seninle çakışta, her gök gürleyiste onun göğsüne z solukta 5 Koğüşiyanlei jo ya kadar bir gezinti yapalım Ne- — Lüzumeuz vere hem kendini, hem de beni üzüyorsun Jale; aramızda dar- gınhğa sebeb olacak hiç bir vak'a geç - mediği halde bir avdanberi bana karsı östermekte olduğun bu ik muame. cidden çok müteessir oluyorum. Sa. ni ne kadar sevdiğ:mi ve biltün kapri dan bir tek kelime çıkmıyor... Şimdi Ne- jad da birkaç saniye evvelki sözlerini dü-| ü yor, yalnız bu dakikayı, sevgili - İn korku.ile titremekte olduğunu gö ve ona acıyor. — Kor Tale; bak ben varım. Kuv- vetli bir e ya kadar geçer, hava açar. biz de ister -| on geri döner, dilersen beraber Tarab - yaya gideriz. Kollarım arasında vücu J dün zangır zangır titriyor. Bana İ yaslan, başını omuzuja koy, gözlerini kapal Nişanlısının kumral saç bir şefkat ve sew büyük ne yı Yağmur dürmuş, gök Şimdi nişanlı- ağlamağa İ kada nişanlısı ona yetismis, | * larkına varıyor. İ Başının içinde müthiş bir kâbusla ka-| rışık tatlı, munis, sevimli bir ses ve bir| aydanberi mahrum olduğu güzel ve ok» şayıcı sözler... Yıldırımlar ve şimşekler uzaklaştıkça genç kız kendi içindeki fırtınanın da din. mekte olduğunu hissediyor, bunun ye - rine saadet verici bir sükünetin varlığı- "İni kapladığını anlıyordu. Firtma dindi. İstersen dışarıya çı-| rek yıkık kulübeden dışarı emli toprak kokusunu ciğer- tire sindire bisikletlerine atla- çık lerine gi dilar. EGE TİYATROSU Nurettin Gençdur ve arkadaşlari yoktan bövle bir hâdise çikarman pe ka- Bu alyan dar büyük bir ha Bir şimşek. bir gök gürültüsü ve yağ. murun ağaçlar üzerinde çıkardığı Beylerbeyi iskele tiyatrosunda DÖRT CİHAR İşletmesi Umum İlânları Devlet Denizyolları Müdürlüğü Acentalarımız tarafından görülmesi lâzım gelen yolcu ve yük işleri ile va- purlarımıza Overilen eşyanın nakil, lim OoOve elimüne (aid herhangi müracaat veya ihtilâf hakkında apılacak (| şifahi ve o#ahtiri (o müracaatların odoğrudan doğruya alâkadar acentalarımıza ya- pılması icab ederken Umum Müdürlüğe yapılmaktadır. Bunden sonra bu gibi bususlara ald şifahi ve tahriri müracaatların, İstanbul Galatada eski Merkez Rıhtım han halen Liman hanı olan binanın altındaki (Telefon 42362) baş acenta- kğa ve vapurlarımızın uğrağı olen iskelelerde de doğrudan doğruya mahalii bir Mi Pı etesi fakat ağzın ere 4 — Evet, cenazeyi sonradan İstanbula naklettirdim. Başka sual sor - madığımı (görünce yüzüme daha bü. yük bir dikkatle ba. karak şu sözleri söy dedi: — Yatakta kaldır ğı birkaç gün için . de bana bir di sizden bahsetti, Si - zinle meşgul ol» Imadığına. bu ,881Z | çiftlikte o yaşamağa |sizi mahküm etti. ğine, sizin tahsili - nize ehemmiyet ver mediğine ve terbi - yenizi ihtiyar ve görgüsüz bir kadın eline tevdi etmiş|nun üzüntülerini we nedametlerini size olduğuna acı acı esef ediyor, bu sebieb- | bildireceğimi vadettim. Bu vadim za - den kendisini affetmiyordu. Ölümün /vellı hastanın gözlerinde bir sevinç 1» yaklaşmasile derinleşen duyguları, a .Işığı yaktı, ellerimi tutarak yalvardı: çılan gözleri, & senelerdenberi işlemiş| — Söz ver bana Cahid, Semihamı, ar- olduğu büyük hatayı, olduğundan daha |tık on altı yaşında bir (genç kız olan feci bir şekilde gözlerinde büyüterek! yavrumu gidip görecek, ona babasını ona iztırab veriyordu. Kabil olsa he - İaffetmesini rica edecek ve bundan böy men size hber gönderecek, yamna ça-İle onun tahsil ve terbiyesile meşgul 0- İğirıp sizden #f dileyecekti. Bir düziye | lacaksın. i bana: Bütün istediği şeyleri (o vâdettim. O — Kızımı getir Cahid! diye rar e .)zaman babanız bir noter çağırarak son diyordu, fakat ölümün pek yakın ol .Jarzularını resmi bir şekilde tesbit etti duğunu gördüğüm için buna teşebbüs | ve bundan böyle sizinle serbestçe meş- İedemedim. Bahusus ki sizi gelip almak gul olabilmem için beni size vasi tayin için onu yalnız bırakmak icab edecek-İ etti. tu. Onun sözlerini pek anlayamadan yü İ Ancak ona, sizi gelip göreceğimi, o-İzüne şaşkın şaşkın bakıyordum. Öm - acentalarımıza yapılması lüzumu İlân olunur. (6175) SİNİR AĞRILARI — BAYGINLIK ÇARPINTI — BAŞ DÖNMESİ ASABİ ÖKSÜRÜKLER — UYKUSUZLUK VE SİNİRDEN İLERİ GELEN Bütün rahatsızlıkları Dindirir Sıhhat Vekâletinin 3-6-935 tarihli ve 3-13 numaralı ruhsatını haizdir. İstanbul Mıntaka Liman Riyasetinden Muhammen bedeli 499 lira olan Kumkapı mendireği ağzındaki geçitle sığlık taşların kaldırılarak 3 metre derinlik temin edilmesi ve çıkan taşların mendire- ğin kenarında gösterilen mahalle bırakılması işi pazarlıkla yaptırılacaktır. Pazarlık 18 Ağustos Çarşamba günü saat 14 de riyaset binasında müteşekkil komisyonda yapılacak! . Pazarlığa iştirak edeceklerin yevm ve saati mezkürda müracaatları ve şartname ve keşifnameyi görmek istiyenlerin idare şubesine müracaat etmeleri lüzumu ilân olunur. (6141) NASIR iLÂCcI En müannid ve eski'nasırları lir fe TeEETATA KE LALE RAL İNGİLİZ KANZUK ECZANESİ rümde yüzünü gör memiş, kolları ara » sında beni sıkma - miş olan Obabam, nasıl oluyordu da ö- lüm yatağında be - ni hatırlayıp benim için acı çekmişti! Hele bu «vasi» ke - limesi ne demek - ti? İhtiyar teyzem, ihtiyar dadım ve o- nun kocası ihtiyar Yâlamla bu çiftlik. te rahat, mes'ud bir ömür sürerken, bü- tün gün sabahtan akşama kadar to. pal köpeğimle dağ bayır âşar, gökleri ve yıldızları seyre « derken şimdi birdenbire bana: — Bunlar senin için kâfi değildir, se- ni fena büyütmüşler, ihmal etmişler, senin başka türlü bir terbiye görmen lazımdır! Demeleri one gülünç ve anlaşılmaz bir şeydi. Cahid bey mutlak benim düşünce - lerimi keşfetmiş olmalı ki vaziyeti be- nim daha iyi anlamama yardım etmek maksadile iyioe izah etmek mecburi - yetini hissetti: — Bundan sonra sizin gerek serve - tinizle gerekse kendi şahsınızla bizzat ben meşgul olaiağım, çünkü sizin me- deni bir insana lâyık bir tahsil ve ter. biye görmeniz zamanı — gelmiş değil, Beyoğlu, İstanbul çoktan, pek çoktan geçmiştir bile yay” rum. Halinde ve sesinde acımakla karışık bir tatlılık, bana bakan © gözlerin” şefkate çok benzeyen (bir derinlik ve sıcaklık vardı. Fakat onun biraz söylediği sözlerden o ürkmüş olduğum için bir iki adım gerileyerek, kapansa düşmek istemiyen bir fare gibi müte“ yakkız bir tavır aldim. — Benim tahsilim ve terbiyem mi? Bunlar sizin.üstünüze elzem şeyler mi? Ben Bursada bir hocadan ders aldım Şimdi çiftlik halkının mektublarını yâ zıyorum, teyzemin hesablarımı tutu * yorum. Bunlar kâfi değil mi? — Hayır, hiç kâfi değil... Mademki artık baban ölüm yatağında seni banf bıraktı ve ben de bunu, ona olan sev * &im yüzünden reddedemedim, o halâ bundan böyle sana aid her şey beni 8” lâkadâr edecek ve senin hayatınla mİ gul olmağı kendime borç bileceğim: Fakat bu sözleri sana söylemek Pls Zajd... Rica ederim bana . yolu göstef de bir an evvel çiftliğe gidip teyzenl# konuşayım Bu hoşlanmadığım sözler, bu müt€“ hakkim tavır karşısında birdenbire İ* çimde bir isyan coştu © ve hemen 09 arkamı dönüp bir Keçi yavrusu gibi d“ ğa tırmanmak, kaçmak ve bir daha © nu görmemek arzusile titredim. Faks onun halinde, bana ağır ağır bakan YE” şil gözlerinde o kadar Âm'rane bir de vardı ki bunu yapmaktan korktu” ve onun artık «sen» diyecek kadar 2” hi pençeleri ârasına almış olduğunu çim yanarak hissettikten sonra bir * saniye başım; önüme eğip düşündüm” — Ele avuca sığmıyan serkeş Semi * ha, bir fane gibi kapana yakalandı 8” tıkl. Bu kedi gözlü adam seni pençe?” leri arasma aldıktan sonra bir dahâ #*” best bırakmaz! Elveda! Başıboş günlerim! z Bu sözleri kendi kendime tekrarla dıktan sonra yüzümü ona çevirdim sert bir sesle: (o (Arkası var) ri

Bu sayıdan diğer sayfalar: