12 Ağustos 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

12 Ağustos 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kasımın kurşun I | Bay Bay Kasım bir ticaret evinde vezne - dardı, İşi gücü elinde kalem, kasada bu kunam paranin hesabını yapmak, bir yer- den para almak hâzım geldiği zaman gi dip o parayı alıcak, ve bir yere Para vermek icab edince de kasayı açıp pürayı vermek$i, Bay Kasım işine çok titiz bir adamdı. Birine para verecek olsa, evve ir kâ- ıda ona vereceği parayı yazar. Kasadan o kadar para çıktığı zaman kasada ka- cağı hesabler. Ve bu hesab işi kasanın anahtarını cebinden çıkarır. kendine hâs bir tavırla ağır ağır kasaya yaklaşarak anahtarı kasanın anahtar de- Biğine sokardı. Sarlki kasa anahtarla açılmıyor da © mun bir sözile açılıyormuş gibi, anahtarı anahtar deliğine sokarken: — Açıl kilid açıl! dan bir deste çeker, para alacak olana İvermek için say başlardı. sayışı da bir başka! aherr'bu işi yapa ya- kafası para sayma “hususunda di. Bay a hiç türlü idi. pa eli v rük bir meleke peyda Kasım bu meleke sayesin bakmadan sayardı. Gü par - makları kemal muş da partlar kendi kendilerine harekete geliyorlar - mış, onun parmakiarma dukunuyorlar » muş sanırlardı. Bay Kasım par kasanın kapısını örter; — Örtün kasam örtün! Derdi. Her zaman Bay Kasımın kulağının ar- kasında bir kurşun kalem bulunurdu. Bay Kasımın kurşun kalemini, elin- den ve kulağının arkasından başka biz yerde gören olmamışlı. İlesabim yapar 1 saydıktan sonra RR Ve sanki kasanın kilidi onun bu sözüne itaat ederek açılırdı. yapmaz, derhal kurşun kalemini kul&- m kının arkasına koyardı. Fakat kurşun Ve açılaricen kapının çıkardığı hafif kal a eğ bir ses vardı. Bay Kasım, bu sözü: — Sen emrettin ben de açıldım mâna- &ına! alırdı. Kasanın kapısı açılınca içer-| deki muntazam istif edilmiş. Kat kat pâ- ralar göze çarpardı. Bay Kasım lp Bay Kum ener 00 ( Yeni Bilmecemiz . | Bu adam bu şap - kalardan acaba han gisini giyer Yüzü « ne bakınız, giyini » #ine bakmız, en uy” gun şapkanın han gisi olduğunu tah - min edebileceksi « niz... Resmi kesiniz, o şapkaya bir işaret koyunuz ve bize gönderiniz. Doğru bilenlerden bir kişt ye bir kol saati, di. ğer yüz kişiye de ayrı ayrı güzel vö kıymetli hediyeler vereceğiz. Bilmeceye cevab verme müddeti on beş gündür. Bilme” ce cevabını bize gönderdiğiniz zarfın üzerine «bilmece» kelimesini ve bil - Mmecenin gazetede çıktığı tarihi yazınız. |zanan ukuyucularımız İstanbulda ise - Bilmecede kazananların isimleri her ler hediyelerini almaya gelirken iyi bafta Pazartesi günü çikan sayımızda|çıkmış birer fotoğraflarımı getirmeli - ğu da, 9 sından. düşüp kây . oradan başka bir kurşun kalem çi- karır, yontar ve kulağının arkasma ko- yardı. leri matbaamızdan alabilirler. Taşrada bulunanların hediyeleri posta ile gön - leri arkasındaki ini kalem ir gün gene kulağının kurşun kalemini düşürmüş, bir yi almak için çekmecesini açmıştı. Çekme- cede bir tek kurşun kalem yoktu. Bay Kasım kurşun kalemlerin hepsini bitir- İdu, Belki kasanın altına gitmişti. derilir. Birinci ve ikinci hediyeyi ka - hemen orada sa bulur- mişti, Kurşun kalemini düşürmüş olduğuna göre, ara Yıldız, babası, annesi, küçük kar - deşi birlikte, yemeklerini almışlar, kı. ra gitmişlerdi. Bu kır gezintisi, kırda yemek, onların haftalardanberi hazır - Jandıkları bir eğlence idi. Yemekler itinayla hazırlamıştı. Yıldızın baba - sile annesi kendileri için birkaç gişe bira almayı da unutmamışlardı. ceğveli kasanın altına uzattı. Ve çekti. On. on beş kurşun kalem birden ortaya yayıldı- lar. Meğer Bay Kasımın kulağından dü- şen kurşun kalemlerin hepsi kaymış, ka- sanın altında saklanmışlardı. Bay Kosım buna çok sevinmişti. O kadar çok sevin- mişti ki; o gün bu kurşun kalemlerden birkaçını birden kulaklarının arkalarına dizdi, Kendi kendine: Yıldız kendi geçtiği yeri snnesinin babasının da beğenmiş, oraya Oturma- yı tercih etmiş olmalarına çok sevin - mişti: — Bakın, diyordu, burada ne kadar rahat edeceğiz, akşama kadar ne güzel vakit geçireceğiz. Hele yemeklerimizi açalım, yemiye başlıyalım. — Keşki birkaç kulağım daha olsay - da da ötekileri de oralars dizseydim! Diyordu. *k Halmın sahibi baliya vurmıya ha - zırlanırken beri tarafında da yaygı ya- yılmış, yemekler çıkarılmıştı. Yıldızın babası: — Yıldız, dedi, şu bira şişesini aç ta bardağı doldur. Nehirler, dereler her zaman toprak üzerinde skmazlar. Bunların birçokları derinlikte #kariar. Ve ancak toprak işle- nirken meydana çıkar. Hemen her tünel kazılırken böyle toprak altı çıkan sulera tesadüf edilir. Çok defa da bunlar ameleler için büyük tehlike teşk eder. Çünkü buğıları gayet kuvvetli - karlar, Eğer şiddetli bir su hücumu yoksa, su- yu durdurmak gayet kolaydır. Su sızan aralıklara çimento döküp dondururlar. Bu suretle yarıklar kapnaır, Aksi takdir- de btün çalışma müddetince suyu don- dururlar. En fena, ve durdurulması güç su bas- Halının öbür tarafında dürân adam olanca küvvetile halıya vurunca, hali- ya vuran sopası halile beraber Yıldı - zan elindeki şişeye çarpmıştı. Şişe Yıl- dızın elinden kurtulmuş, bira bekli - yen babasının yüzüne çarpmıştı. in edilir. İstanbulda bulunanlar, he-|dir. Teşrada bulunanlar fotograflarını diyelerini Pazartesi ve Perşembe gün-İposta ile gönderebilirler. A İİ İŞ e eeamnma inizi Alı Birdi. Asansöre katlı bir apartımanın kapından bindi. zanmın üzerine kini, kömür çıkarırken olandır. Bu va» İlumbalarla çekip, dışarı çıkarırlar. Eğer| yük masrafla olur. ziyette suyu,,0câklata hücum ettikçe, tu-|ocaklar derinde ise suyu boşaltmak bü- Kıra geldikleri zaman etrafa baktı. Yar. Oturacakları yeri seçiyorlardı. Yıl» dız, iki ağaç arasına gerilmiş bir ipte aslı bir hah gördü. Annesine, babası- va: — Bu halının asılı olduğu yerde 0 « turalım, dedi, halı rüzgüri da tutar, rahatsız olmayız Bu esnada balın öbür halıyı oraya seren kadın kocasını ça « dırmış, ona söylüyordu: — Hah çok tozlandı. buna sen gü - zelce vurup tozdan eser bırakmamalı. sın, haydi seni göreyim, bemen işe Yaşla. Zerre kadar toz kalmıyacak hal tarafında Yıldız şişeyi eline almıştı, babasına gösterdi: — İşte baba, drd!, gişe elimde, bi rayı, taze taze şimdi sapa vereceğim. Hele bir saniye bekle! Yüzü acıyan, burnu yamyassı ola babası, can acısile yerinden fırladı. Yıldızı yakaladı. — Buna da sen sebeb oldun! Diye onu bir temiz dövdü. Yıldız iyilik etmek istemiş, fakat gene yara- namamıştı. bii bu yüzden kö mürün fiatı yükselir manen O da kış sporları yapacak, kayacaktı Merdivenin trab - yaktı, ve kendisini dşağı doğru bıraktı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: