19 Ağustos 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

19 Ağustos 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MERE RY EE 'AJEYNE. 2 Sayfa ye “Son Posta, nım Hikâyesi 7 İSTIKBALINI DÜŞÜNEN vi E e. Çemen : Hatice Hatib 4 Paulette Mais rioe Bourgaine âşık kadar hassas Maurice soğukkanlı idi, Hayatta muvaffı bindeki hislerin h meğe karar vermiş bir delikanlıydı.. Politeknik ve maden mektebierinden yeni çıkmıştı. Kendisine bir iş ve bir ha- yat arıyordu. Ona Hindiçinida bir iş teklif ettiler, kabul etti. Tam gitmeğe hazırlandığı si- ralarda Paulette'in annesi ona telefon k olmadan evvel kal- ederek köndisini görmek istediğini söy - ledi. Ve delikanlı oraya gidince de kadın- cağız açıkça kızınm kendisini sma sevdiğini anlattı. taparca- Onların evlenme- si icab ediyordu. Aksi takdirde Paulet - te'in her türlü çılgınlığı yapması muh - temeldi, — Yavrum diyordu. Paulette güzel - dir, sizi seviyor ve beş yüz bin frank ta cihazı var. Şarl amcasile, ben öldüğümüz ı da bu paranın daha üç misline te- — Eğer Hindiçiniye benimle beraber gelmeğe razı olursa bir an tereddüd et - mem. Madam Maison da kızının tereddüd etmiyeceğini biliyordu. Bunun için Maurice'i kandırmağa çabalıyordu: — Ben kızımı tam ihiiyarlığın esiğine vardığım zaman beni yalnız bırakması için büyütme: Yalnız kalmak £ tahammül edemiyorum. Size getirdiği cihazla, Fransada daha ufak bir işle de yaşıyabilirsiniz, — Hayır madam bunu yapamam, me- sole benim istikbalim meselesidir. Ben kızınızla uyuşamazsam ve izdivacımızdan on sene sonra ondan ayrılırsam kendisine cihazını iade edince hayata yeniden baş- lar bir vaziyete düşerim. Madam sizin de bu mesele etrafındaki düşüncenize hak iyorum. Fakat siz de görüyorsunuz ki teklif benim tarafımdan yapılmamıştır. Çünkü ben hayatımı düzeltmeden ve is -| #ikbalimi tahtı emniyete alınmadan evlen- meğe cesaret edemem, Fakat eğer Mat- mazel Paulette benimle birlikte gelmeği Şimdi kelbim rahatlanınca vücu - düme bir gevşeklik gelmişti. Bu ka - ranlık kuğukta bir pamıyacağım cihetle ben de yanımdaki arkadaşlarım gibi müsterih bir uykuya dalabilirdim.) Artık dadımın beni vaktinde uyandır maması korkusile her saniye top gibi sıçrayıp gözlerimi açmama bir sebeb i Ve kadar uyumuşum bilmiyorum. Kirpiklerimi arglıkladığım zaman ça. ve yaprakların ârasından di. n parlak aydınlığmı gördüm. içi bâlâ adeta Karanlık de- u. Maamafih annemin ından kalan ve dai- ıdığım gümüş saatin on buçuğu gö 8 farkedebildim. Demek saat on buçuktu. O halde belki de «or bu dakikada çiftlikte bulunuyor ve telâşla ben Aman yarab gizli bir delikten so»nun yüzünü, çatık kaşlarını ve ateş püsküren gözlerini seyretmek ne ka. dar eğlenceli olurdu! Acaba, bu va: yet karşısında da hâlâ beni o kadar hiddetlendiren ve çileden çıkaran sa- kin tavrını muhafaza ediyor muydu? Belki de bu yabancı adamın çelik ve sarsılmaz iradesi 1 i; dımın balmumu gibi eridiğini ve onun sözlerine itiraz etmekle zaptedilmez bir kaleye hücum etmişim gibi gülünç olduğumu hissettiğim için olacak, onu hatırıma getirdiğim dakika sinirleri min bir yay gibi gerild bir lâstik top gibi hop! yorum. arıyordu! Fakat hayır, bu defa her şey değişe. cek, «o» mutlaka mağlüb olacak ve be- »i bulmıya muvaffak olsmadan geri - sin yeriye Bursaya dönecek Ve., bundan sonra da, kend! açıkça y eden, kendi: rağı çeken bir saret edemiyecek... Bu düşünce o kadar keyifli bir şeydi Yi bilâtitiyar selik çalmi isyan bay. ızla meşgul olmiya ce irine boyun eğme- bu teklif| karşısında annesini terketmekte bir an| rine | « İmülmüş kabuk ederse gok bahtiyâr olacağım. Madam Maison — Kızımla konuşayım, yarın size te- Maurice Madam Maisonun yarından! ayrıldığı zaman kendi menfaatlerini iyi müdafaa etmiş olan bir insan gibi hu - zur duyuyordu. Ertesi gün onu telefona çağırdılar, Te- lefonda güçlükle konuşan bir s0s ona — 8iz misiniz Maurice? dedi. Paulet- te ile konuştum. Size karşı olan bütün muhabbetine rağmen; sizin ondan istedi- ğiniz fedakârlığı ağa Tazı olmuyor. Bütün gece karşılıklı ağladık. O düşü - nüyor ki; eğer kendisile evlenmek i Pariste kalmağa razı olmazsanız bu şeş onu kâfi derecede sevmediğinizi göste recektir. Çok kederi var. Çok kederi var amma si; evlenmekten de sarfı nazar fedakârlık yapmiyorsunuz'! Konuştukça açılan Madam Maison gö- zü monden bir kadın nezaketile bitirdi; — Çok ümid ederim ki sevgili yav rum gitmeden evvel bize veda etmek için | bir uğrarsınız. — Oh.. Daha ben iki ay sonra gidece - ğim. — O halde iyice düşünüp bir karar ver- meğe de bol bol vektiniz var, — Ben kararımı verdim madam, — Bu sözü pek sert söyledi. Evet ka- yarını vermişti, Pöulette ile evlenmiye- cek, Hindiçiniye gidecekti, Fakat bu #ararını kimseye beğendire- medi. Ne annesine, ne bab; larına, ne de her z; nümune gibi telâkki ettiği aör Naş'a!, Hepsi ona yapt: ması olduğ Profesi ına, ne dost- ir rehber ve bir hocası profe- vu müttefikan söylüyorlardı, | Naş: — İstikbalinizi düşünüyorsunuz yav « | rum. İyi, iyi amı » diyordu. Bu istik - | balin nerede olduğunu evvelâ iyice bir | düşünmek lâzım. Merkezi Pariste olan| İbir sosyetenin Hir şubesinde | İcüçük bir mühendis olmak pek müh bir mesele midir? İstikbalini düşünmek iyi bir şeydir amma, sizin yaşınızda bir delikanlmı ç : den şarkı söylemiye başladım. Tap şaş - kın gözlerle yüzü - me bakıyordu. Za . vallı o bayvancağız benim bu mukassi i yerde, yüksek dağ. ların arasına gö. olan bu kuytu mağarada ne den bu kadar mem- nun olduğumu ve niçin keyifli keyifli şarkı — söylediğimi anlıyabilir miydi? Onu iki bacağından yakalıyarak kal. dırdım, sivri bur « nunu öptüm. — Şimdi seninle karşı karşıya mü - kemmel bir yemek yeriz değil mi? Bu sözlerime memnun olduğunu gös- termek için kuyruğunu kumların üze. rine vurmıya başladı. Ben hemen ya - nımdaki sepeti açarak Ferah kaManın e taksim ettim ve üçümüz de büyük bir iştiha ile mükem mel bir kahvaltı ettik. Bu iş de bir çey- rek saat sürmüştü. Simdi günün mü- bâki saatlerini geçirmek İlzımdı ki| uykudan başka çare yok.| r, belki bu geceyi ve yarını| e bu kadar|bel irmiye mecbur ka. Gözilmün karşımda yeşil dağlar, incecik akan su ve yüksek ağaçlar canlandı. Derinden derine içimi çek - lefonla cevab veririm, diye mırıldandı. | | babasının ked ediyor. Çünkü siz onun için en ufak bir)” ığı şeyin bir deli saç-lü i icab etmez mi?. Bu genç kız| amlı bir şey , size büyük cihaz dal i Hindiçiniye © gitmekten | vazgeçiniz, onunla evl ü bir etmeyiniz, hemen niz Maurice tereddüd içerisinde idi. Git- mesine ön güü kalmıştı. Ve o henüz şir- ketle konturatını imzalamamıştı, Gece - leri sabaha kadar uyumuyor, bu iş etra- r. Vereceği kararın çok 1 olduğunu. biliş Günün birinde ani bir karar verdi. Ve hemen gitti kont yaptıktan sonra içinde! izdivacımızı il nün geçe» ceğini zannediyor Halbuki bu da işe yaramadı.Annesinin, ni yatıştırmağa çabaladı. Mösyö Naş'a görün - en çıktı. Trende yalnız kaldığı vakit büyük bir yalnızlık ve bir pişmanlık hissedi- yordu. Ve bu his bütün seyahati sirasın- ün hâkim oldu. Bir kadının aşkından kaçmak için mem leketini terkeden bir insan da ancak ken- disini bu kadar bedbaht hissederdi. Kederi o kadar bariz bir surette gö - rünüyordu ki, vapurdaki yolcuların hep-| si: «Bir aşk kederinden kurtu:mak için kaçan bir biçare!» diye onu birbirlerine gösteriyorlardı. Oraya gittikten ikl ay sonra bir dost mektubunun yüzlerce Paris havadisi için- de şu sözleri de buldu: «Paulette'e gelince, o artık teselli ol- dü $u sahi unutta bile Bu ayın yirmi - çünde Simon Regina'd ile evleniyor, O- na mütbiş âşık olduğu söyleniyor.» Bu mektub da onun eline ayın yirmi gelmişti. Maurice: — Demek bu; şündü. ün evleniyor, diye dü - Bundan #onra iki gün evine kapandı ve ağladı. Çünkü insanlar gurbetta kederler kar. şısında daha zayıftırlı Onun iki gün evinden dışarı çıkmadı - ğını en öleki mühendisler: — Maurice Bourgain'in ilk nöbeti t- rlard En büyük sergilerde 18 diploma, 48 madalya kazanmıştır. Böyle güzel dişler yalnız Radyolin kullananların dişleridir. Diş tabibleri diyor ki: “Dişlerin ve ağzın sıhhati sabah, öğle ve akşam her yemekten sonra günde 3 defa dişleri temizlemekle kabildir., Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü Rektörlüğünden: 1 — Kurumumuz tecrübe hayvanları için aşağıda yazılı 6 kalem yemlik maddeler kapalı zarf usulile satın alınmak üzere eksiltmeye konulmuştur. 1 a müteşekkil kom!s 3 — Muha 4 — Teklif mektubları iheleden bir verilmelidir. on tarafından fhalesi 939 tarihine müsadif Cuma günü saat 11 de Rektörlük binasında yapılacaktır. men bedel ve miktarları hizalarında gösterilmiştir. sant evveline kadar komisyon relsliğine 5 — Daha fazla İzahat ve paramız şartname almak iztiyenlerin Enstitü Daire Müdürlüğüne müracaatları, Cinsi , Miktarı Arpa 37200 kilo Kuruyonca 16600 » Kuruot 40500 Yulaf 8000 Buğday ba) Saman 12000 (3682) Muhammen fiyatı (6619) A 046 1320 v5 (49 195 32,5 360 S:NİR AĞRILARI — BAYGINLIK ÇARPINTI — BAŞ DÖNMESİ ASAZİ ÖKSÜRÜKLER — UYKUSUZLUK VE SİNİRDEN İLERİ GELEN Bütün rahatsızlıkları Dindirir Sihhst Vekâletinin 8-6-985 tarihli ve 8-198 numaralı ruhsatını haizdir. DAĞLARIN Ey R ARI tim. — Kimbilir ne kadar zaman burada kalmıya mahköm olacağım! Ah şu yabancı adam! O olmasa, k şıma hiç yoktan bir vasilik derdi çı - karmamış olsa şimdi kuşlar gibi ser- best olacaktım... Ondan nefret etmek için başka bir sebeb aramak lâzım de. ğildi Uy um... Birdenbire Tapın ho. murtusu ile gözlerimi açtım ve derhal onu susturarak dişarıya doğru kulak ritim. Bir ayak sesi işitir gibi olmuştum. Kalbim boğazımdan fırlayıp çık: Jmiş gibi kuvvetle çarpmıya başlı Birdenbire önümüzdeki çalı çırpı ve yapraklar aralıklanarak tüylü bir #isim bir ok gibi i. çeriye girdi. Bu iri| bir köpekti. Tap derhal o havlıyarak ona hücum etti; fa. kat ayni dakikada dışarıda ses duyuldu: — Buraya gel Ay dal Bu ses. bu ses. Onun, düşmanın se. sinden başka bir şey değildi. Bir saniye geçmeden iki eli - le kuru dalları ayı «| rarak mağaranın ka pısındâ göründ Bir hamlede kal . bimin gümbürdedi - ğini, bütün varlığı - mın vahşi bir havvan gibi kudurarak isyan ettiğini duydum ve kendimden geçerek haykırdım: — Buraya yaklaşmayın, çabuk bu - radan çekilin yoksa kedimi yüzünüze| fırlatırım. Tehdidimi yapacağımı isbat için ve. rek Tintini"kucağıma aldım. sukin sesile: i — Sen bu kadar fena bir hareket va. pamazsin Semiha, senin bu derece köz). tü bir insan olmana ihtimal veremem. dedi. Ayni zamanda “bana doğru ilerliyor. du. Bunu gör e aklım başımdan git. ti ve kedimi onun üstüne attıkları son- ra köpeğime de: hâkim bir). — Tut Tap. Tut! Çabuk beni müda. faa et! dedim. Bu mücadeleden bir şey anlamıyan Tintin, Cahid beyin ( ellerine asılmış, tırnaklarını onun derisine geçirmişti. Ayni zamanda Tap da düşmanın aya. ğma saldırmıştı. Fakat harikülâde gü. zel bir Epanyöl olan Ayda, siyah ve kızıl tüylü vücudile (bir atılışta hem küçük hem de topal olan köpeğimi al. İtina almıştı. y sert bir hareketle kediyi fırlattı fakat elleri kan içinde kalmıştı. O dakikada Tap acıklı bir ses çıkardı ve ben onu kurtarmak için yak laşırken kuvvetli düşmanın hâkim se. si duyudu: — Bırak Ayda; yetişir; onun ceza» sinı verdin artık Cehinden çıkardığı mendille elle « *İrinin üzerindeki kanı siliyordu. Bana gelince onun karşısında dimdik bir ette ve çıldırmış gibi düruyorn ekrar bulamıyordum. ilme dikince, çok sert ve karanlık bakışlarile karşılaştım. — Senin iyi kalbli bir kız olduğunu ümid etmiştim Semiha; maalesef ya « nılmış olduğumu anlıyorum. Fakat bü. tün “bu hâreketlerin beni, ölüm yata « ğında yatan bir arkadaşıma vermiş ol. duğum sözü tutmaktan menedemiye » cektir. Seninle meşgul olacağımı ona vâdetmiştim. Ne olürsa olsun bunu ya- en önüme düş pakayım! in mukavemet (o kararım ateşe | gösterilen bir mum gibi erimiş, yu « nışlı. Artık ben ne yaptığını bil radesiz bir cisimden başka bir Idim. o Onun bu süküneti, bu güz bebeklerinin es - iş behi büyülemişti. Bundan başka vicdanımın en gizli bir yerin . den bir azab yükseliyor, yavaş fakat kuvvetli bir bücumla varlığımı ihata ediyordu. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: