29 Ağustos 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

29 Ağustos 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

NA LAAAAAAAA AAAAAAI | Yıldız meraklıları | Erkek — Benim bir tek merakım ver. dır. Kadın — Benim de öylel Erkek — Her zaman yıldızlarla meş- ul olmak isterim. Kadın — Ben de öyle! Erkek — Ortalık karardı mı, onları göreceğim için, içim içime sığmez. Kadın — Benim de öyle. hah şimdi! göreceğim, hah şimdi doya doya seyre- deceğim diye, kalbim çarpı başlar. Erkek — Onları uzaktan seyrediyo. rum; bu bile bir zevk fakat ya içlerin. de bulunabfisem. Kadın — Ya ben bunu ne kadar arzu ediyorum. Fakat yazık onlar bizden uzak. Erkek — Hem çok uzak- Kadın — Düşünün hele; onlarda ha- yat kimbilir nasıldır? Erkek — Kimbilir kff Kadın — Onlarda moda bizdekinden çok ayrı, onlarda aşk bizdekinden çok ayrı. Onlarda yaşamak zevki, bizde dllduğundan pek ayrı. Erkek — Evet, bi bunlar doğru.. baktıkça hep ibu aklımdan geçer. Kadın — Bir gün onların aralarında bulunabileceğimi hatırıma getiriyorum. Olur ya, niçin olmasın, Erkek — Olur, gün gelecek buna da! imkân olacaktır. mu? diz. Kadn — Ne iyi. Erkek — Benimle evlenir misiniz? Kadın — Hislerime bu kadar yakın bir insanla evlenmemem cinnet olur. * dikten sonra yanlış anlaşmış oldukla. n farkına vardılar. Fikat iş işten| geçmişti. Kadın sinema yıldızı merak.| hsıydı. Erkekse, gökteki yıldız! İ rak sarmış bir heyet âlimiy ra me- ek — Kapıları ayağile açmakıan vazge- çirebilmek için bunu icad ettik. — Size yemin ediyorum müdire ha-! nım, bundan sonra bütün tavsiyeleri. nizi ve nasihatlerinizi harfi harfine ya-| pacağım. Çalışmak; giyinmek ve baş! ka herhangi bir hususta söyliyeceği. niz sözlere itiraz etmiyeceğim. — Öyle ise ben de bir hafta zarfın. da sana bir tanbur alıp bir de hoca bu- lacağım. Müdirem sözünde durdu ve ben on altı senelik ömrümün ilk sevinçli gü. münü yaşadım. Bundan böyle artık can sıkıntısı nedir bilmiyeceğim. Elim de, kollarımın arasında, benim için ha. yatta en yâkin bir arkadaş olacak tan- burum var. Evet, müdirem sözünde durdu; fakat kızararak itiraf ediyorum; ben bir ham lede «Vahşi kuş» luktan ayrılamadırı;! eski fena ve haşin huyum birkaç kere| nüksetti.. bilhassa bir gün. vasimin beni mektebde ilk defa ziyarete geldi. H gün... Rânâ hanımın mektebine geleli #ki ay olmuştu. Sonradan öğrendim ki vasi. min beni görmiye gelmekte gecikme. si kendi İhmali ve kayıdsızlığı yüzün. den değil, müdiremin bunu ondan ri. ca etmiş olmasından ileri geliyormuş. Benim İstanbulda, mektebde muhitine, insanlar arasında yaşi bir parça ol sun alışmamı ve vasime karşı duydu. ğum derin kin ve nefretin hafifleme. sini bekliyorlarmış. Fakat aksiliğe bakınız ki, o sırada, müdireme yapmış olduğum vâdlere rağ men, fena bir buhran geçirmekte idim. Yeni girdiğim muhite tâamamile alışa. mamak, arkadaşlarım gibi kiyineme- mek, öğretilen dersleri tamamile kav. rayamamak, bilhasa başladığım tan. bur derslerinden hemen istediğim neti. ceyi elde edememek asabım üzerinde aksi bir tesir yapmış, beni ümidsizliğe düşürmüş ve bana birkaç ay evvelki kaygısız hayatıma hasretle. aratmıya başlamıştı. Bittabi bunun neticesi de beni kökümeden koparıp yapancı di- — Kddırp utacağım.. müdrik değill.. vazifesini «Son Posta» nın tefrikası; 21 Kadın — Hiç hoşumuza gitmez olur | kasına mürekkeb Erkek — Ne iyi sizinle anlaşabilece-| gümem için rar Anlaştılar, evlendiler. fakat evlen. (75 Tüccar adam — Kızımı vereceğim erkekten dokuz bin dokuz yöz dok san dokuz ra ağırlık isterim. bin dokuz yüz doksan dokuz Hira doksan beş kuruş! — Ben tüccar adamım da onun için böyle olursa, flat yüksek görünmez. —Ceketinin ya, damlamıştı, Ben silmedim. © da etmeyi o muvafık bulmamış olacak ki.. sakal bıraktı, Şimdi leke görünmüyor. * Geç kaldı — Siz elbise ile mi denize giriyorsu. — Elbise ile de, nize girilir mi hiç? — Ya bu hal ne? — Nişanlım söz vermişti, Sular çe- kildiği zaman bu. rada bulunacaktı, biraz geç kaldı. * Boğmak için mi? Yaşlı çirkin kadın, sıyarete gittiği ar. kadaşına (anlat. yordu: tuz senedir kocam yabancı memleketlerde, ge Up beni gördüğü zaman kim bili? nasıl boymuma atılacaktır, — Boğmak için mi? İN | Yıld ıray dün merasimle denize indirildi Merasimde Amiral Şükrü Okan ve Krup tezgâhları müdürü şayanı dikkat birer nutuk söylediler Yıldıray denize indirildikten sonra Almanyanın Krup tezgâhlarına si -ban, Alman deniz ataşesi, Krup mü « pariş edilen Ay sınıfı ($ denizaltıdan essesesi müdürü, deniz sübayları, şehs Taşkızikta yapılanlardan sçmruncusu | rimizdeki Alman kolonisi ve davetliler olan Yıldıray, dün merasimle o denize| bulunmuştur. Merasime İstidâl mani indirilmiştir. Bu milnasebetle Taşkı »İşile başlanmıştır. zak, baştanbaşa donatılmış, davefliler) o Yılcıray denize indirilmeden evi köprüden hususi motörlerle taşınmış «| Krup müessesesi müdürü Östen bir tır. Merasimde Amiral Şükrü Okan,| butuk söylemiştir: j İstanbul Vali muavini Hüdat Karata- yarlara atan Cahid beye karşi yeni baş. tan bir kin ve gazab duymak oldu. İşte hocalardan bi ri bana müdirenin aşağıda, misafir o. £ dasında beni bekle. diğimi ve yanında Cahid beyiri bulun. p duğunu © söylediği zaman bu haberin bende ne gibi bir te sir yaptığını anla - mek kolaydır. Bir bahane ile a. gağıya Oo İnmesem? Evvelâ bunu düşün, düm; fakat müdire. nin bizzat yukarı çı kacağını ve bana kendisine verdiğim sözü hatırlatacağı- nı kolayca tahmin ettim. Bundan ma- ağ olmadığı için bu odaya adım atmamış. ım. Kapıdan girince sevimli bir gü- Sesi ve tavırları gene eskisi gibi sa » kin ve ciddi idi ve gözirimi kaldırm - Ca çene ki üy ev. vel, Dörtler çifti » ğinde © duyduğum garib © rahatsızlığı hissettim, gene be - ni ihata eden mâ. nevi bir kuvvetin, dik başımı mağlübi. yetle eğilirecek bir kudretin tesiri al tında kalmakta ol - duğumu duydum ve bu kalbimdeki is. yanı canlandırmıya kâfi geldi. Ona nasıl ve ne cevab verdiğimi pek bilmiyorum. Ca. hid beye karşı çok soğuk, çok uzak, maklar ve inadlar yapmıya müsaid ol.|beler âilelerile neş'e içinde konuşu - metmiştim ve Râna hanımın bütün yorlar, sevinçli kahkahelerile ortalığı gayretlerine ve işaretlerine rağmen bu madığını ve böyle bir hareketin gülünç olacağmı takdir ediyordum. Binaendleyh içimin öfkesini yatştır. mıya çalışarak, fakat gökten düşen ve bütün ömrümü alt üst eden o zalim vasiye karşı munis bir tavır takınma. | mıya karar vermiş olarak aşağıya in. dim. Mektebin misafir odası çok geniş bir salondu ve burada, birkaç sandal.' yeden, mürekkeb gruplar her ailenin diğerlerinden biraz uzakta ofurup Ta. hatça konuşmasına -müssaddi. canlandırıyor'lardı. Biraz çekingen bir tavırla ve gözle. rimle müdireyi ve Cahid beyi araştı - rarâk yürürken birçok başların çevri. Hp bana baktığını gördüm. Onlar bir pencerenin dibinde koltuklara otur « kararımda sebat ediyordum. Cahid bey kendisine tek kelimelerle cevab verdiğimi görünce beni bırakıp müdiremle konuşmuya başladı. Edebi. yattan, yeni çıkan eserlerden konuşu. İmuşlar konuşuyorlardı. Beni görünce yorlardı. Müdiremin onun sözlerine hu- velim yerinden kalttı ve elini uzata. |"u9İ bir ehemmiyet verdiğini ve fikir. Tak bana doğru bir iki adım attı. Jerini alâka ile takib ettiğini farkettim. (Devamı 10 uncu sayfada) On dakika sonra vasim gitmek üzw re yerinden kalktı. — Maha #marladık Semiha, ben gelecek ay seni görmiye gelemiyece « gim, seyahate çıkıyorum. Fakat ya « kında annem ve ablam Mersinden dö. necekleri için onlar gelip seni göre « cekler. Biraz nezaket göstermek istemiş ols sam ona karşı mütebessim 'bir tavış takımır, annesile ablasının beni gör «e mek için mektebe kadar zahmet ede « ceklerine pek müteşekkir oldtğumü söylerdim. Fakat dağ kızı Semiha böye #dabı muaşeret kaidelerinden pek W zaktı... Bundan başka, ona: N — Zahmet etmesinler, kendilerini görmek ve tanımak istemiyorum! Dememek için kendimi güç tutuyo dum. Öyle ya; visimin annesile ablas sı! Daha yüzlerini görmeden onlarıd sevimsiz kadmlar olduklarım tahmiğ ediyordum. Ne de olsa ayni âile kanı... Vasim gittikten sonra müdirem on$ karşı yapmış olduğum kabaca munm& le için beni birçok azarladı. Onun sö leri karşısında ilkin haşin ve titiz bi$ tavır almıştım amma bir iki dakik$ geçmeden onun haklı olduğunu #tirafâ mecbur oldum; fakat gene: - — Ne yapayım efendim, ona kar kalbimden taşan nefreti yenmiye mk » yaşımın artık böyle çocukça kaça rükü nazarı dikkatimi celbetti. Tale.|kapal; bir tavır takınmıya kat'iyen az. | vaffak olamıyorum. Diyerek Cahid bey için duyduğum hissi one bildirmekten kendimi alama dım. — Bu mefretiniz mağrur ve müte « kebbir bir çocuğun kendisinden büyük bir adama karşı itaat göstermesinde geler. bir hınçtan başka bir şey değildit yavrum. Biraz derin ve bitarafane bi? şekilde düşünürsen Cahid beye karşi duyduğun bu haksız nefreti kalbindeğ tardetmiye muvaffak olacak ve onu — Burada geçirdiğin günlerin sıhha.| Başka bir şey daha nazarı dikkatimi | yerine minettarlık ve takdir duyacak tine fenalık yapmadığını ve senin İki |cdibetti: Grup halinde oturup konuşan v ay evvalki gibi sağlam bir kız olduğunu |talebeler ve allaleri bize bakıp kulak. Şimdiye kadar beni görmiye gelen | görmekten pek mennun oldum .Se .İten kulağa bir şeyler fısıldaşıyorlardı. #n ki Cahid bey bunlara cidden lâyıji bir adamdır. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: